1 / 36

SUNUŞ

SUNUŞ. GÜNDEM. Birlik Başkanı Sayın Suat YALKIN’ın toplantıyı açış konuşması İnsan Hakları haftası dolayısıyla çocuk hakları hakkında özet bilgi Çalışan çocuk kavramı Çalışan çocukların genel durumları Çalışma şartları ve koşulları

violet-pope
Download Presentation

SUNUŞ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. SUNUŞ

  2. GÜNDEM • Birlik Başkanı Sayın Suat YALKIN’ın toplantıyı açış konuşması • İnsan Hakları haftası dolayısıyla çocuk hakları hakkında özet bilgi • Çalışan çocuk kavramı • Çalışan çocukların genel durumları • Çalışma şartları ve koşulları • Esnaf ve sanatkârımızın yanlarında çalıştırdıkları çocuklarla ilgili hukuki sorumlulukları • 3308 sayılı Kanuna göre koruyucu hükümler • Çözüm yolları 3. Dilek ve temenniler 4. Kapanış

  3. Bizim nazarımızda çiftçi, çoban, işçi tüccar, sanatkar, asker, doktor velhasil herhangi bir sosyal müessesede faal bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir. ATATÜRK Bizim nazarımızda çiftçi, çoban, işçi, tüccar, sanatkar, asker, doktor velhasıl herhangi bir sosyal müessesede faal bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir. M. Kemal ATATÜ

  4. Sayın Birlik Başkanı ve Değerli Kurul Üyeleri İstanbul Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği Eğitim Müdürlüğü olarak hepinizi saygılarımızla selamlıyoruz. Bilindiği gibi 10 Aralık gününü de içine alan bu hafta İnsan Hakları haftasıdır. İnsan sosyal bir varlıktır. İnsanlar, aile, büyük aile, mahalle, belde, köy ve kentlerde toplu olarak yaşarlar. Topluluklar içinde yaşayan insanlar tarih boyunca çeşitli yönetim biçimleriyle organizeli olarak idare edilmişlerdir. Kral, padişah, imparator, çar, firavun, şah, sultan gibi diktatörlerce tek kişinin hâkimiyetinde insanlar yüzlerce yıl yönetilmişlerdir. Bu dönemlerde insana saygı gösterilmemiş, hiçbir hak ve hukuku olmamış, zorla çalıştırılmış, alınıp satılmıştır. Muhtelif yüzyıllarda değişik ülkelerde bu yönetim şekline karşı tepkiler ortaya çıkmıştır. Ülkemizde insan hakları 1839 Tanzimat Fermanıyla gündeme gelmiştir. Ulu Önder Atatürk Cumhuriyeti kurduktan sonra insan haklarında ve kadın haklarında gelişmeler olmuş ve anayasamıza girmiştir. II. Dünya Savaşı insanlığı felakete sürüklediğinden bir daha böylesi yıkımların olmaması için Birleşmiş Milletlere bağlı ülkelerin yoğun çabası sonucu 10 Aralık 1948’de İnsan Hakları Bildirisi kabul edilmiştir.

  5. Biz bugün 30 maddeden oluşan bu bildiriyi inceleyecek değiliz. Ancak hazırladığımız sergide de görüleceği üzere insan haklarının muhtelif nedenlerle ihlal edildiğine şahit olmaktayız. Yansıda da görüldüğü gibi Ulu Önder Atatürk “Bizim nazarımızda çiftçi, çoban, işçi, tüccar, sanatkâr, asker, doktor velhasıl herhangi bir sosyal müessesede faal bir vatandaşın hak, menfaat ve hürriyeti eşittir.” diyerek milletini haysiyet ve şerefiyle yaşama imkânlarına kavuşturmuştur. Biz bugün bu genel çerçeveden çıkarak çocukların ve özellikle esnaf ve sanatkârın yanlarında çalışarak geleceğin kalfa ve ustalarını yetiştirirken daha neler yapabilmemiz gerektiğini sergilemek istiyoruz. Metin İÇTEM • İSTESOB Eğitim Müdürü

  6. GİRİŞ Sokaklarda yaşayan ve çalıştırılan çocukların sayıları son yıllarda gözle görünür biçimde artmıştır. Bu çocuklardan bir bölümü evlerindeki olumsuz koşullardan kaçıp kurtulmak istemekte, ancak kendilerini daha da olumsuz ortamlarda bulmaktadır. Sokaklarda çalışan ya da çalışmak zorunda kalan birçok çocuk da aileleriyle birlikte yaşamayı sürdürmektedir. Çeşitli hastalıklar, kötü beslenme, fiziksel ve cinsel istismar, bu konumdaki çocukların karşılaştıkları başlıca riskler arasındadır. Gene bu çocukların büyük çoğunluğu eğitim sisteminden kopmakta, kimileri ise suça yönelmektedir. Sokak çocuklarının dışında çalışan çocuklar da Türkiye’deki işgücü içinde önemli bir paya sahiptir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilmiş olan “Çocuk Haklarına Dair Sözleşme 27 Ocak 1995 tarihli ve 22184 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak ülkemizde yürürlüğe girmiştir.

  7. ÇALIŞAN ÇOCUK KAVRAMI Çalışan çocuk, genç işçi kavramları farklı sosyal yapılara sahip toplumlarda farklı anlamlar içermektedir. Çalışan çocuk ve genç işçi tanımında bir ülkeden diğerine, gelişmiş bir ülkeden gelişmekte olan bir ülkeye, ülke içinde kırdan kente farklılıklar görülmektedir. Çocuk işçiliği dünya gündeminde en üst sırada yer alması gereken ve çözüm bekleyen bir sorundur. Milyonlarca çocuk, fiziksel, zihinsel, eğitsel, sosyal, duygusal, ve kültürel gelişimlerine zarar veren ve ulusal yasalarla uluslararası standartlara uygun olmayan koşullarda çalışmaktadır. Umumi Hıfzısıhha Kanunu 12 yaşından küçüklerin çalıştırılmayacağını belirtirken İş Kanunu bu yaşı 15 olarak belirlemiş fakat hafif işlerde bu yaşın 13 e kadar indirilebileceğini hükme bağlamıştır. Her iki kanunda da yaş ölçütü temel alınmaktadır.

  8. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) 15–24 yaş grubunu genç işçi kabul etmekte, 146 sayılı tavsiye kararıyla da taban yaşının yukarıya çekilmesini benimsemektedir. ILO’ nun çocuk işgücü tanımında benimsediği yaş sınırı ise 15 tir. Buna göre, 15 yaşın altında yaşamını kazanmak, aile bütçesine katkıda bulunmak amacıyla çalışma yaşamına erken yaşta atılan çocuklara “çalışan çocuk” ya da “çocuk işçi” denilmektedir. Türkiye’nin de imzaladığı Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşmenin 1. maddesine göre 18 yaşına kadar her insan çocuktur. Medeni hukuktaki rüşt yaşı dikkate alındığında, 18 yaşını doldurmamış olan herkes “küçük” olarak adlandırılmaktadır. Çalışma nedenleri ve kendilerine verilen ad ne olursa olsun zorunlu eğitim çağında rüşt yaşını tamamlamadan kendilerini çalışma yaşamının zor ve tehlikeli koşullarında bulan çocuk ve gençler hukuki korumadan, sunulan çeşitli hizmetlerden ayrıcalıklı ve ağırlıklı olarak yararlanması gereken hedef kitleyi oluşturmaktadır.

  9. ÇALIŞAN ÇOCUKLARIN GENEL DURUMLARI 7 yıl öncesine dayanan resmi verilere göre Türkiye’de çalışan yaklaşık 3 milyon 850 bin çocuk vardır. Çalışan çocuklarla ilgili son geniş kapsamlı araştırma Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1999 yılında yaptığı Çocuk İşgücü Anketidir. Aradan 7 yıl geçmiş olmasına karşın sorunun bugünkü boyutlarını ortaya koyabilecek yeni bir araştırma yapılmamıştır. DİE’nin 1999 verilerine göre 6-14 yaş grubunda çalışan çocukların sayısı 511 bin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Haziran 2004’te açıkladığı rakamlara göre ise 12-14 yaş grubunda kayıtlı çalışan çocuk sayısı 469 bin. Bütün bu rakamlar 14 yaşını doldurmamış çalışması kanunen yasak olan yaş grubuna aittir. Kayıt dışı çalıştırılan ve sayıları resmi istatistiklere yansımayan çocuk işçiler ise buz dağının görülmeyen kısmını oluşturmaktadır.

  10. ÇALIŞMA KOŞULLARI Çocukların yoğun olarak çalıştıkları farklı işkollarında yapılan çalışmalarda çalışma koşullarından kaynaklanan risklerin benzerlik gösterdiği saptanmıştır. Bunlar; çıraklık sözleşmesinin olmaması, sigortasızlık, günlük ve haftalık iş sürelerinin uzunluğu, yıllık ücretli iznin tam olarak kullandırılmaması ve düşük ücretten kaynaklanan risklerdir. Çalışma ortamından kaynaklanan öncelikli riskler ise yapılan işe özgü farklılıklar göstermektedir. Bu riskler uygun olmayan makine ve tezgahlar, tehlikeli ve zararlı maddeler, ürünler ve atıklar, işyeri ortamındaki uygun olmayan termal koşullar, ergonomik koşulların sağlanmaması, gürültülü ortam, elektrik tesisatının güvenli olmaması, yetersiz havalandırma ve kişisel koruyucuların yetersizliğinden kaynaklanan risklerdir.

  11. Esnaf ve Sanatkarlarımızın Yanlarında Çalıştırdıkları Çırak ve Kalfalarla İlgili Olarak Hukuki Sorumlulukları Nelerdir?  3308 sayılı  Mesleki Eğitim Kanunu ile yasal düzenleme altına alınan çıraklık eğitimi sisteminde çırak öğrenciler haftada bir gün mesleki eğitim merkezlerinde teorik eğitim, haftada 4-5 gün işyerlerinde çalışarak pratik eğitim alırlar. Bedensel, ruhsal ve sosyal gelişimlerini tamamlamadan çalışmaya başlayan çocuklar, işyerlerinde çalışma ortamı ve çalışma koşullarından kaynaklanan çeşitli risklerle karşı karşıya kalmakta ve gelişme dönemlerini henüz tamamlamadıkları için bu risklerden yetişkinlere göre daha çok etkilenmektedirler. İşte bu nedenle çalışma hayatı ile ilgili yasal düzenlemelerde çalışan çocukları koruyucu özel hükümler bulunmaktadır. Türkiye Cumhuriyetinin sosyal devlet olma özelliğinden dolayı çocuklarla ilgili yasal düzenlemeler anayasal güvence altına da alınmıştır. Anayasanın 50’nci maddesine göre “Kimse yaşına, cinsiyetine ve gücüne uymayan işlerde çalıştırılamaz...Küçükler çalışma şartları bakımından özel olarak korunurlar..."

  12. Çalışan çocukları koruyucu özel hükümler, çocuğun temel fizyolojik gereksinimlerini dikkate alır. Çıraklara ödenecek ücretin asgari tutarı belirlenirken, günlük, haftalık ve yıllık izin süreleri saptanırken, günlük ve haftalık çalışma süreleri belirlenirken hep bu fizyolojik gereksinimler dikkate alınmaktadır. Bu hükümlere uyulmadığı takdirde, çırağın mesleğini öğrenme ve yapma yeteneği azalacak, dolayısıyla verimi düşecek, iş kazası ve meslek hastalığı geçirme riski artacak, ağır çalışma şartları bedensel gelişimini engelleyecektir. İşte tüm bu gerekçelerle çıraklara yönelik yasal düzenlemeler yetişkinlere oranla daha koruyucudur. Yasal düzenlemelerde yer alan çalışan çocukları koruyucu hükümler, işyerleri tarafından dikkate alınması gereken ve uyulması zorunlu kurallardır. Çırakların çalıştığı işyerlerinin bağlı olduğu meslek kuruluşlarının da bu konuda hassas olması ve bağlı işyerlerini bu konuda bilgilendirmeleri yöneticilerin görevleri arasındadır.

  13. 3308 sayılı Kanun ve ilgili diğer Kanunlarda uyulması zorunlu olan çalışan çocukları koruyucu hükümler aşağıda sıralanmıştır: • 5362 sayılı Kanuna tabi işyerleri Milli Eğitim Bakanlığınca tespit edilecek il ve meslek dallarında 19 yaşından gün almamış kimseleri çıraklık sözleşmesi yapmadan çalıştıramazlar. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tüm illerimizde ve 130 meslek dalında çıraklık eğitimi verilmektedir. • Çırak almak için işyerinde usta öğretici bulunması zorunludur. Ustalık belgesi sahibi olanlara Milli Eğitim Bakanlığınca açılan usta öğreticilik kurslarını başarıyla tamamladıkları takdirde usta öğreticilik belgesi verilmektedir. Kurslar, ustaların ve odaların talebi üzerine çıraklık eğitimi merkezleri tarafından açılmaktadır. • Çıraklara ödenecek ücret, yaşına uygun asgari ücretin en az % 30’udur. • Çırak öğrencilere her yıl tatil aylarında bir ay ücretli izin verilir. Mazereti kabul edilenlere bir aya kadar ücretsiz izin de verilebilir.

  14. Çıraklar iş yerlerinde günde 7.5 saatten, haftada 45 saatten fazla çalıştırılamazlar. • Çıraklara 4 saat ve daha kısa süreli işlerde 15 dakika, 4-7.5 saat arası işlerde yarım saat, 7.5 saatten uzun süren işlerde 1 saat ara dinlenmesi verilmelidir. Bu süreler en az olup aralıksız verilir. • Çıraklar haftada bir gün ücretli hafta tatili izni kullanırlar. • Çıraklar ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştırılamazlar. Bu günler dini bayramlar (Ramazan ve Kurban Bayramları) ile 1 Ocak, 23 Nisan, 19 Mayıs, 30 Ağustos, 28 Ekim öğleden sonra ve 29 Ekim günleridir. İş Kanununun 62.maddesine göre iş süresinden sayılan haller belirlenmiştir. Buna göre işveren tarafından başka bir yerde çalıştırılmak üzere gönderilmeleri halinde yolda geçen süreler, işyerinde iş yapmasa da işverenin emrinde ve gelecek işi bekleyerek geçirdiği süreler, işverenin emriyle kendi işini yapmaksızın başka bir iş yaparak geçirilen süreler çırakların günlük ve haftalık çalışma sürelerine ilave edilmelidir.

  15. Yukarıda sayılan hususlar Kanun ve ilgili mevzuat ile çıraklara tanınmış olan haklardır. İşverenlerimizin bu hükümlere uymamaları halinde hafif para cezasından işyerinin süresiz olarak kapatılmasına kadar giden cezai müeyyideler uygulanabilecektir. Odalarımızın, kendilerine üye işyerlerini, çırakların sahip oldukları haklar konusunda uyarması; yasal düzenlemeleri yeterince bilmemekten dolayı yanlış uygulamalarda bulunan işverenlerimizin suçlu duruma düşmelerini önleyecek, geleceğimiz demek olan çocuklarımızın daha sağlıklı yetişmelerine önemli katkı sağlayacak, esnaf ve sanatkarlarımızın nitelikli eleman sıkıntısını giderecek en önemli çözüm yolu olan çıraklık eğitimi sistemini mesleki eğitim sistemimizde ciddi bir alternatif haline getirecektir.

  16. ÇÖZÜM YOLLARI NELERDİR? Çocukların hangi iş kollarında ve hangi iş türlerinde hangi risklerle karşılaştıkları belirlenmelidir. Çocukların bu risklerden korunması için alınması gereken önlemler tanımlanmalı ve önceliklerine göre sıralanmalıdır. Çocukların kesinlikle çalıştırılmayacağı iş kolları ve iş türleri belirlenmelidir. Ve çalışabilecekleri iş kollarına yönlendirilmelidir. Meslek odalarının İşyeri Denetleme ve Danışmanlığı Gruplarının etkin çalışmaları sağlanmalıdır. İl Mesleki Eğitim Kurulunun görevleri arasında bulunan 3308 sayılı kanun hükümlerinin il seviyesinde eksiksiz yerine getirilmesi için gerekli tedbirleri almak maddesi mutlaka yerine getirilecek bir husus olacak şekilde uygulanması sağlanmalıdır. 3308 sayılı Kanunun denetleme ve ceza maddesi olan 41. maddesine işlerlik kazandıracak yöntemler bulunmalıdır. Kurul üyelerinin görüş ve önerilerinin alınması ve İl Mesleki Eğitim Kuruluna sunulması sağlanmalıdır.

  17. ÇALIŞAN ÇOCUKLARDAN MUHTELİF GÖRÜNTÜLER

  18. TEŞEKKÜR EDERİZ

More Related