1 / 92

BAKİ İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğludur.

BAKİ İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğludur. Asıl adı Abdülbâkî Mahmud olan Baki, yoksul bir ailenin çocuğu olması sebebiyle, saraç çıraklığına verilmiş ve komşuları Karamanlı Mehmed Efendi'nin delaletiyle medreseye girebilmiştir.

dympna
Download Presentation

BAKİ İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğludur.

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BAKİ İstanbul'da 1526'da doğmuştur. Fâtih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi’nin oğludur. Asıl adı Abdülbâkî Mahmud olan Baki, yoksul bir ailenin çocuğu olması sebebiyle, saraç çıraklığına verilmiş ve komşuları Karamanlı Mehmed Efendi'nin delaletiyle medreseye girebilmiştir. Daha yirmi yaşına girmeden, şiirdeki kudretini Zâti gibi eski ünlü üstâdlara kabul ettirmiş bulunuyordu.

  2. Kanunî Sultan Süleyman'a sunduğu kasidesiyle pâdişâhın iltifatına mazhar olan Bâki'nin yıldızı Semiz Ali Paşa zamanında parladı. Bâki'yi seven ve takdir eden Kanuni onu koruyor, iltifat ve ihsanlarıyla yüceltiyordu. Şâir için refah ve saadet devri başlamıştı. Kanûnî'nin ölümü Bakî için büyük bir darbe oldu. Onun için yazdığı mersiyedeki duygularının samimi olduğundan şüphe edilemez.

  3. II. Selim zamanında önceleri gözden düşmüş gibi görünen şâir kısa zamanda yeniden yükselmeye devam etti. İyi Arapça, Farsça bilen Bakî, bilgin ve sanatkâr bir şâirdi. Kanunî Sultan Süleyman, II. Selim, III.Murad, III Mehmed devirlerinde yaşamış, gözden düştüğü kısa süreler dışında, daima rağbet görmüş, el üstünde tutulmuştur.

  4. En büyük ihtirasının şeyhülislâmlık mevkiine ulaşmak olduğu anlaşılan Bakî şeyhülislâmlıktan bir önceki kademe olan Rumeli kazaskerliğine üç kez yükselmiş ise de, arzusuna kavuşamadan ölmüştür, ölümü 1600 yılındadır.

  5. Gerek sağlığında, gerek ölümünden sonra Şâirler Sultânı (Sultân-üş-Şuarâ) diye anılmış olan Bakî, şiirlerini bir kuyumcu titizliği ile işlemiş, söz sanatlarını ustaca kullanmış, kusursuz şiirleriyle Türk Dîvân Edebiyatında en büyük üstâdlar arasına girmiştir. Fuzûlî'den sonra çağının en büyük şâiridir.

  6. Ustalığını bilhassa gazel ve kasidelerinde göstermiştir. İmâle ve zihafa fazla yer vermemiş, Türk dili ile aruzun kaynaşmasında önemli bir rol oynamıştır. Mutasavvıf bir şâir değildir. Onun için aşk, bu dünyaya ait bir meseledir, insan yaşarken bu gelip geçici dünyanın zevklerinden, nimetlerinden yararlanmalıdır görüşündedir.

  7. Şiirlerinde duygudan daha çok düşünce hâkimdir. Fuzûlî'deki ince duyarlık onda pek görülmez. Yeni buluşlara, kullanılmamış teşbihlere çok önem vermiş ve büyük başarı sağlamıştır. Şiirlerinde mağrur bir eda vardır. Bu eda, kendi sanat kudretini bilmesinden ileri gelir. Tabiatiyle Osmanlı imparatorluğunun en parlak bir devrinde yaşamasının da bu edasına tesir ettiği düşünülebilir.

  8. Dili ağdalıdır. Kanunî Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine yazdığı terkib-i bend şeklindeki ünlü mersiyesinde olduğu gibi yabancı kelime ve tamlamalara fazlaca yer vermiştir.

  9. GAZEL Arap Edebiyatı’ndan alınmıştır. Din dışı temaları işler. (Sevgi, içki, kadın, eğlence, vb.)

  10. Nazım birimi beyittir.

  11. Nazım birimi beyittir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler

  12. Genellikle 5-15 beyit uzunluğundadır.

  13. Genellikle 5-15 beyit uzunluğundadır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler 1 Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler 2 Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler 3 Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler 4 Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler 5

  14. Aruz ölçüsüyle yazılır.

  15. Aruz ölçüsüyle yazılır. O lur val la hi bil la hi he mân yal va rı gör sün ler . - - . . - . . . - - . . - - - me f â î lü/me fâ i lü/ me fâ î lü/ me fâ î lün (z)

  16. Beyitler AA XA XA XA biçiminde uyaklanır.

  17. Beyitler AA XA XA XA biçiminde uyaklanır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârıgörsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârıgörsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârıgörsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârıgörsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârıgörsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarıgörsünler

  18. Lirik şiirdir.

  19. İlk beyit «matla» (doğuş), Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  20. İlk beyit «matla» (doğuş), Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  21. son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Makta beytinde ozanın adı (mahlas-takma ad) geçtiği için, ona aynı zamanda «mahlas beyti», ya da «taç beyit» de denir.

  22. son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  23. son beyit «makta» (kesiş) adını alır. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  24. Makta beytinde ozanın adı (mahlas-takma ad) geçtiği için, ona aynı zamanda «mahlas beyti», ya da «taç beyit» de denir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  25. Beyitlerden söylenişi en güzel olanına verilen ad ise «beyt-ül gazel»dir.

  26. Beyitlerden söylenişi en güzel olanına verilen ad ise «beyt-ül gazel»dir. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  27. Gazele ad konulmaz. Herhangi bir gazeli belirtmek için kullanılan uyak sözcüklerinden yararlanılır. (Örneğin. «Fuzûli'nin GAYRI UYAKLI GAZELİ» denir.)

  28. Bâkî’nin işleyeceğimiz gazelini belirtmek için ne deriz?

  29. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  30. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  31. Bâkî’nin işleyeceğimiz gazelini belirtmek için “Görsünler Gazeli” deriz.

  32. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler

  33. Açıl bâğun gül ü nesrîni ol ruhsârı görsünler Salın serv ü sanavber şîve-i reftârı görsünler Bağın gülü ve yabangülü yüzünü aç da , o yanağı görsünler; salın servi ve fıstık çamı o yürüyüş tarzını görsünler.

  34. Kapunda hâsıl itdi bu devâsuz derdi hep gönlüm Ne derde mübtelâ oldı dil-i bimârı görsünler Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapındakazandı; hasta gönlün nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler.

  35. Açıldı dağlar sînemde çâk itdüm girîbânum Muhabbet gülşeninde açılan gülnârı görsünler Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladımsevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler.

  36. Ten-i zârumda pehlûm üstühânı sayılur bir bir Beni seyr itmeyen ahbâb mûsîkârı görsünler Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir birsayılabilir; beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen mûsıkârı görsünler.

  37. Güzeller mihribân olmaz dimek yanlışdur ey Bâkî Olur vallahi billahi hemân yalvarı görsünler Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermezdemek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler.

  38. Beyitlerin yerini değiştirirsek gazelin anlamında bir değişiklik oluşur mu?

  39. Gönlüm bu devasız derdi hep senin kapında kazandı; hasta gönlün nasıl bir onulmaz derde tutulduğunu görsünler. Ey Baki! Güzeller acımaz, şefkat göstermez demek yanlıştır; vallahi billahi gösterirler hele biraz yalvarı görsünler. Zayıf bedenimdeki kaburga kemikleri bir bir sayılabilir;beni görmemiş olan dostlar aynen bana benzeyen mûsıkârı görsünler. Bağın gülü ve yabangülü yüzünü aç da ,o yanağı görsünler; salın servi ve fıstık çamı o yürüyüş tarzını görsünler. Göğsümde yaralar açıldı, yakamı parçaladımsevginin gül bahçesinde açılan nar çiçeğini görsünler.

  40. Beyitlerin yerini değiştirirsek gazelin anlamında bir değişiklik oluşmaz.

  41. Çünkü; her beyit kendi içinde bir bütünlük taşır.

  42. Gazelde verilen imgeler(Mazmunlar) şiirde nasıl kullanılmıştır?

  43. Gül : Nesrin:

  44. Gül : Nesrin: Sevgili, yanağının renginden dolayı Gül ve Nesrine benzetilmiş.

  45. Servi, sanavber

  46. Servi, sanavber Boyunun uzunluğu bakımından serviye, Salınarak yürüyüşünden dolayı da sanavbere (fıstık çamına) benzetilmiş.

  47. gülnâr

  48. gülnâr Rengi ve şekli bakımından şairin vücudunda çıkan yaralara benzetilmiş.

  49. Gazelde gerçek anlamları dışında kullanılan mecaz anlamlı sözcükler hangileridir?

  50. Gülnâr

More Related