1 / 6

ses düğmesini açabilirsiniz

11.Ekim.2005 - eski bir sunum; yeniden. Sımsıkı doldurulmuş bir yaşamın ardından Attila İlhan’a;. adını mıh gibi aklında tutacaklardan, saygılarla. ses düğmesini açabilirsiniz. Gidenlere. Bebeklerin gerçek sahipleri annelerdir.

brygid
Download Presentation

ses düğmesini açabilirsiniz

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. 11.Ekim.2005 - eski bir sunum; yeniden... Sımsıkı doldurulmuş bir yaşamın ardından Attila İlhan’a; adını mıh gibi aklında tutacaklardan, saygılarla... ses düğmesini açabilirsiniz

  2. Gidenlere...

  3. Bebeklerin gerçek sahipleri annelerdir. Vücudunun içinde minik bir başka kalbin daha attığını hissetmediği, durup dururken bir tekme yemediği, kenetlenmiş dişlerle canını ortaya koyup küçücük bir insana dünyanın kapılarını açmadığı ve kucaklayıp üşümeye hazır minik insanı, göğsüne yaslayarak pembe dudaklarından asla doyuramadığı için bilemeyecekleri kadar çok, hem de çok şanssızdır erkekler. Ferhat olsan, Şirin’in aşk ateşinde pişirdiklerinden daha doyulmaz; dibi tutmuş bile olsa, ilk nefesten son nefese kadar dünyanın en lezzetli, en sıcak yemekleridir annenin yemekleri.

  4. Serin bir sonbahar akşamı, yediğim her lokmada müthiş mutluluk duyan anneme sarılıp yaşlı ama yaşsız yanaklarından öpüp Güven Park’a gitmiştim. Sanki iki bin dört yüz senedir hep o bankta oturuyordum. Sanki ben yokken buralarda bir felaket olmuştu. Hiç kimse kalmamıştı. İki bin dört yüz senelik heykel de olmasa yapayalnızdım. Nereye gitmişti bizimkiler? Nerelere göçmüştü o bir anda yollara düşüverenler, hep birlikte, tek yürek şarkı söyleyenler, aşık olup, iki gözü iki çeşme bir omuzda ağlayanlar, bir tişört, bir blue jean, bilemedin bir de montla dünyanın en güzeli oluverenler?

  5. N’olmuştu o gitar çalanlara, o sahilde ateş yakanlara, o sırt üstü yatıp yıldızlara bakanlara, yıldız kaymasa bile bir dilek tutanlara? Peki; hep öğrenmek, her şeyi öğrenmek tutkusu nerelere gitmişti, hep birlikte uçmak muhteşem değil miydi? Yoksa asıl yaşam, “yaşama hazırlanırken” yaşananlar mıydı?

  6. Sonra kalktım, bomboş sokaklardan buraya, tek başına da olsa kanat çırpmaya, bir keman ezgisinde “gelecekler”in umuduyla, kaldığım yerden, sonsuza kadar yaşama hazırlanmaya geldim... düş hekimi yalçın ergir http://www.ergir.com fotoğraf: “son kuşlar” - düş hekimi yalçın ergir müzik: “Baby Alone in Babylon” – Serge Gainsburg (Jane Birkin’in “Arabesque” albümünden)

More Related