1 / 24

Orta Dönem İslam Aleminde Çeviri BATI

Orta Dönem İslam Aleminde Çeviri BATI. Beytül Hikmenin Etkileri Toledo ve Sicilya’da Çeviri, Avrupa’ya İlmin Geçişi (İlim Yolunun Değişmesi) ve Çevirinin Rolü Avrupa’nın Karanlık Çağ’dan Kurtuluşunda Toledo Çeviri Hareketi. Medeniyetin Kökeni.

bud
Download Presentation

Orta Dönem İslam Aleminde Çeviri BATI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Orta Dönem İslam Aleminde ÇeviriBATI BeytülHikmenin Etkileri Toledo ve Sicilya’da Çeviri,Avrupa’ya İlmin Geçişi (İlim Yolunun Değişmesi) ve Çevirinin RolüAvrupa’nın Karanlık Çağ’dan Kurtuluşunda Toledo Çeviri Hareketi

  2. Medeniyetin Kökeni • “Medeniyetler herhangi bir kavmin dehası olmayıp, milletler ve medeniyetler arası münasebetlerin tesiriyle gelişen bir hümanizmadır” (W. Barthold) (Demirci, 1997:157). • Belki de bu söze biraz ilave yapmak lazım: Milletler ve medeniyetlerin kökenine gittiğinizde, entelektüel faaliyetlerin temelinde din veya varlığın kaynağını araştırıcı zihni münazaraların olduğunu görürsünüz. • O halde BeytülHikme’deki üretimi (ilmi inkışafı) ne yalnızca BeytülHikmeye, ne de BeytülHikme sonrası gerçekleşen aydınlanma faaliyetleri de kendilerine mahsus addedebiliriz.

  3. BeytülHikmenin EtkileriTercümenin Tesiri • Bütün tesirlerin en başında tercüme gelir. Farklı dünyaların bin bir türlü kıymetleriyle insanı temasa geçirmek, kafasındaki kapalı sistemi kırmak, oraya çarpışacak yeni tesirleri sokmak için tarih boyu yegane yol tercüme olmuştur. Kısacası “uyanış devirlerine yaratıcılık kudreti veren tercüme hareketidir” (Ülken). • Nitekim, Rönesans başında Avrupa; Yunan, Roma, Cermen, Anglosakson gelenekleriyle, İslam, Hint ve Çin gibi çok çeşitli güçlerin karşılaşma ve kaynaşma merkezidir (Levi-Straus) (Demirci, 1997:158).

  4. BeytülHikme’ninTercüme, Telif, Kitap, Usul Etkileri • Bu kurum yalnızca çeviri eser vermemiştir. Aynı zamanda telif eserleriyle de kendinden sonraki ilim adamlarını etkilemiş ve tercüme edilmeye layık görülmüş yapıtları bizzat telif edilmesini sağlamıştır. • BeytülHikme’de toplanan ve halifelerin özel gayretlerle getirilen a) antik kitapların korunması, İslam Tarihinde kendi türünde ilk örneğini oluşturan bu kurumun b) daha sonra kurulacak olan kütüphane, medrese, veya akademi türünden müesseselere öncülük etmesi, buradaki faaliyet içinde yetişen bilginlerin, filozofların c) daha sonraki gelişen fikri ve ilmi hareketler üzerinde belirleyici roller oynamaları açıktır (Demirci, 1997:159).

  5. Batı’nın Doğu’dan Etkilenmesi • “En parlak evresinde olan İslam düşüncesiyle uyanışın ilk yıllarını yaşayan Batı Aklı arasındaki ‘aşılama’ işlemi, iki merkeze odaklanmıştır. Bunlardan ilki İspanya, özellikle de Toledo şehri, diğeri ise Sicilya ve Güney İtalya idi” (Bedevi, 2010: 7). • Batı mutlak surette Doğu’dan iki defa etkilenmiştir. Birincisi Antik Yunan medeniyetinin kendisinden evvel Mezopotamya-Mısır medeniyetinden etkilenmesi; diğeriyse Ortaçağ İslami çeviri kaynaklarıdır (MaxWeber).

  6. Müslümanların Toledo’ya Gelişi ve Gidişi • Emevilerin 8. yüzyılda İber yarımadasındaki bir germen ırkı olan Vizigotlar’ı yenilgiye uğratmaları sonucunda bu topraklarda Müslüman hâkimiyeti hüküm sürmeye başlamıştır. Abbasilerin Bağdat’ta halifelik ilan etmesiyle birlikte Emevi hanedanından Abdurrahman bin Muaviye Endülüs’e kaçarak Kurtuba şehrinde kendisini Emevi emiri ilan etmiştir. • 8. yüzyıl başında başlayan Müslümanların hâkimiyeti 781 yıl süre devam etmiş ve en son 1492 yılında İspanyadaki İslam egemenliği sona ermiştir. Bu süre içerisinde Müslümanlar arasında hâkimiyet mücadeleleri de olmuş ve bir anlamda Müslümanlar kendi kendilerini zayıflatmanın yanı sıra, Hıristiyan saldırılarının da etkisiyle bu coğrafyadaki güçleri eriyip bitmiştir.

  7. Çeviri Eserlerin Toledo’ya Ulaşması • Bu zaman zarfı içerisinde Müslümanların tercüme faaliyetleri de devam etmiştir. Hilmi Ziya Ülken, 11-12 yüzyıllarda batıdaki Müslümanların çeviri faaliyetlerinin canlandığını söylemektedir. • Nitekim Bağdat’ta 8. asrın ortalarında başlayıp, iki yüz yıl boyunca kesintisiz devam eden Beytü’lHikme’deki tercüme faaliyetleri, Müslüman hâkimiyetinin batıdaki uzantılarına kara yolundan taşınmış ve bu sefer aynı parlak dönem burada yaşanmaya başlanmıştır. Fakat burada, Bağdat ve Mısır’daki tercüme faaliyetinin ürettiği eserlerden faydalanılması sonucu yeni çeviri eserler daha azdır (Ülken,1997:120).

  8. BİLİMİN İSLAM DÜNYASINDAN AVRUPA’YA ULAŞMASI

  9. Bilgi Alışverişinin Yaşandığı Şehirlerin Coğrafi Konumu • Bu yerlerdeki bilgi alışverişinin gerçekleşmesinin temel nedeni ise, İslam Devleti ile Hıristiyan Avrupa arasındaki sınırda yer almalarıydı (Bedevi, 2010: 7). • “Müslümanlarla batılılar arasındaki kültürel alışveriş, 1085 yılında İspanyolların Toledo’yu geri almalarından sonra zirveye ulaştı. Bu gelişmeyle şehir Müslümanlar ve Hıristiyanlar arasında sınır konumuna geldi” (Bedevi, 2010: 8).

  10. Toledo’nunÇokkültürlü Yapısı • “Şehirde (Toledo) yaşayan üç büyük dini topluluk vardı: Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudiler. Yahudiler, Müslüman ve Hıristiyanlar arasında köprü vazifesi görüyordu. Yahudiler hem ticaret hem de kültürel alışverişte aracılık ediyorlardı” (Bedevi, 2010: 8).

  11. Çevirinin Teşvik Edilmesi (Toledo)Çevirinin Fiziksel Mekanı • “Toledo Patriği Raimondo (1126-1152), Arapça yazılmış kitapların gerek İbranice, gerekse yerleşik Roma diliyle tercüme dilmeleri noktasında Yahudileri teşvik etmekteydi. Kendisinden sonrakilerin de onu izlemesi sonucu çeviri hareketi 100 yıl sürmüştür” (Bedevi, 2010: 9). • Tarihçiler, Toledo’da bir “Çeviri Okulu”ndan bahsetse de, Halife Memun tarafından 9. yüzyılın tam ortasında “DarulHikme” adıyla kurulan fiziksel bir yapıya benzer bir yapı Toledo’da yoktur. Ancak burada çok sayıda serbest çalışan çevirmen vardır. Bunlar şehrin değişik kütüphanelerinde çeviri yapan kimseler, Arapça yazılmış bilimsel kaynakları Batı dillerine çevirmekteydiler (bkz. Bedevi, 2010: 9).

  12. Çeviri YönetmiSerbest • Kimi çevirmenler ise, yaptıkları çevirileri kendi güvendikleri, usta olduğunu düşündükleri şahsiyetlere göndertip, düzeltmeler almıştır. Bunlar arasında JohannesOcreatus vardır. Kimileri de yaptıkları çevirilerinde oldukça profesyonel davranmış, hatta bir heyetle çalışmıştır. Bununla ilgili olarak Öztürk’ün verdiği örneğe bakabiliriz: “El- Kavarizm’inCebirini ve bir ekiple Kuran çevirisini tamamlamıştır (1143). Bu çeviri, sözcük çevirisinden öte karşılaştırılmalı ve serbest olarak çevrilmiştir. Bu çeviri, şimdiye kadar olanlardan daha fazla ilgi görmüş ve üç ayrı dile aktarılmıştır” (Öztürk, 2000:25). • Hocası AdelardusBathoniensis’tir. Felsefeyi anlamak için Arapça öğrenmesi gerektiğini düşündüğünden İspanya ve Mısıra gitmiş, dönüşünde ise Arapçadan çeviriler gerçekleştirmiştir. Bunlar arasında hem Beytü’lHikme hem de İber yarım adasından müelliflerin eserleri bulunmaktadır (Ülken, 1997:240-241)

  13. Çeviri YöntemiDüzeltmen • “Toledo’da ise, iş bölümüne dayanan bir çeviri yaklaşımı vardır, yerel dilleri bilen çevirmen metni Arapçadan yerel dillere çevirir. Metinler Latince bilen birisi tarafından yazılı olarak Latinceye çevrilir ve birkaç dili bilen çevirmenler tarafından öteki dillere aktarılırlar. Bu iş bölümü kapsamında düzeltmen gibi yeni meslek dalları da oluşur” (Eruz, 2010:132).

  14. Çeviri YöntemiA’danB’yeC’üzerinden • Görüldüğü üzere, Toledo kurumsal bir çeviri bürosu gibi çalışmaktadır. Bir eser, bir proje gibi değerlendirilerek, belirli bir amaç doğrultusunda hedef dile doğrudan ulaşmadan, farklı yollardan ilerlemektedir. Nitekim A kaynak dilinden B erek diline giderken, en doğrusal yolu izlemez, önce farklı diller üzerinden bir çeviri gerçekleşir ve daha sonra ulaşmayı hedeflediği dile aktarılır. Bu esnada kaynak ile erek metinler arasında elbette farklı etmenlerin devreye girmesi ile kaynak ve erek metin karşılaştırıldığında, kaynağın değerlerinden erek metne ne kadar geri kaldığı konusunda bilgi almak ise ayrı bir araştırma gerektirecektir. • Diğer taraftan her zaman böyle bir yol izlenmemiş, kimi zaman da doğrudan kaynak metinden yola çıkarak erek kültüre bir aktarım sağlanmıştır. Bunlardan bir örnek ise hemen dipnotta verdiğimiz isim AdelardusBathoniensis’tir. Kendisi felsefeyi anlamanın, kaynak kültüre ve dile hâkim olmaktan geçtiğini düşünerek Mısır ve İspanya’ya gitmiş, buralarda Arapçayı öğrenmiştir. Ülken’e göre, batı aydınlanmasında en çok işlev gören çevirmenlerden birisi bu kişidir (Ülken, 1997:240).

  15. İslam Medeniyetinin Garba Tesiri • Sicilya ve Endülüs yolu ile İslam ilmi 12’inci asırdan itibaren Garba girmeye başladı. • Kağıt 1300’lerde Avrupa’ya girmeye başladı. Bundan evvel çok defa eski kitaplar silinerek bunların üzerine tekrar yazılıyordu.

  16. Sicilya’da Çeviri • 844 yılında Müslümanların eline geçen Sicilya adası, 60 yıl boyunca onların elinde kalmış ve İslam etkisi orada da yaşanmıştır. Daha sonra Normanların eline geçmiş, ancak Müslümanların ada üzerindeki etkileri Norman döneminde de sürmüştür. 2. Ruggero döneminde Hıristiyan ve Yahudi bilginler yan yana çalıştığı bir akdemi kurulmuştu. Burada çalışan bilginler daha sonra çeviri faaliyetine ihtiyaç duyacaklardır ve Toledo benzeri bir faaliyet burada da cereyan edecektir (Bedevi, 2010: 11). • Sicilya bölgesi ise çok kültürlü ve dilli bir merkezdi; tıpkı Toledo’da olduğu gibi farklı dinlere ve dillere mensup bilim adamları burada çeviri faaliyetleri yürütmekteydi. Ancak buradaki çeviri faaliyetleri, Toledo Okuluna nispetle çok azdı. Nitekim Toledo’daki eser sayısının 200.000 olduğu söylenmektedir (Öztürk, 2000:14).

  17. İslam Medresesinde Batılılar • Sicilya kralı olan II. Frederik İslam felsefesine ait eserleri Latinceye tercüme ettirerek garp uyanışı için ilk hazırlıkları yaptı. • Garplılara (Doğuya, yani Müslümanlara) mutaassıpça bir düşmanlık gösterecek yerde medreselerine gitmek ve ilimlerini aramak lazım olduğunu anlamışlardı ve bu kapsamda da II. Frederik İslam medreselerine talebe gönderdi (Ülken, 1997: 197).

  18. Çeviri YöntemiArapça Harf Yunanca Dil • Sicilya’da devlet dili, Arapça, Yunanca ve Latince olarak kabul edilmişti. Çeviri faaliyetlerinde izlenen yol ise, bir eser çevrilirken her üç dile de aktarılmasıydı. Hatta bazen Yunanca metinler, Latince veya Arapça harflerle yazılmaktaydı (Öztürk, 2000:16). • Benzer hadiselerin İstanbul’da da yaşandığını biliyoruz. Azınlıkların dillerinde Osmanlıca harfler kullanılarak kitaplar basılmıştır.

  19. İlim Yolunun Garba (Batı) Geçişi • İlim hareketi Atina ve İskenderiye mekteplerinin yok olmasından sonra şarka (Doğu) döndüğü ve 6-7 asır kadar İslam medeniyetinin parlak devrini vücude getirdiği gibi; şimdi de yeni tarihi olayların gerçekleşmesiyle tekrar garba (Batı) dönmesinin bazı esaslı sebepleri var: • 1. Haçlı seferleri • 2. Yahudilerin nakilliği • 3. Garpta İslam Medreseleri • 4. Hindistan yolunun aranmasına

  20. Sicilya’daArapçadan İbranice ve Latinceye • Orta zamanda Yahudiler büyük baskı görüyor ve öldürülüyordu Batı’da. Zira bunlar Hz. İsa’nın katilleri olarak görülüyordu Hıristiyanlarca. Oysa Doğu’da kolayca yaşayabiliyorlardı, bu suretle doğuya gelmeleri sonucunda İslam felsefesiyle tanışmış bulundular ve bundan sonra Arapçadan İbraniceye çeviriler yaptılar. Daha sonra bu İbraniceden Latinceye çeviriler gerçekleşti. Bu merkezlerden bir tanesi de Sicilya ve Toledo idi (Ülken, 1997:197-198).

  21. Üniversite’nin Teşekkülü • Avrupa’nın en zengin kütüphanelerinden biri sayılan Saint-Gall kütüphanesinde 860 senesinde ancak 400 kitap vardı. Fakat 12. asırda İslamlarla temas neticesinde başlayan uyanış hareketi birdenbire neşriyatı arttırdı: Bu asrın sonlarına doğru Saint Vincent de Laonkütüphanesinde 11.000 kitap bulunuyordu. • Birinci safha: İtalya, İspanya ve cenubi (güney) Fransa’dan birçok kimslerin İslam mederselerinde tahsile geldiklerini görüyoruz. • İkinci safha: Cenubi Avrupa’da İslam medereselerini taklit ederek ilk üniversitelerin kurulduğunu görüyoruz. Binaların mimari tarzı, ders programları, ders kitapları, ders verme yöntemleri tamamen medreselerin taklitidir. • Üçüncü safha: Artık İslam ilmi İtayla mederselerivasıtasiyle Fransa’ya ve diğer garp memleketlerine sokulmaya başlanmıştı. Onüçüncü asır başlarında (1200), Boulogne ve Montpelliermederseleri kuruldu. Biraz onra Paris üniversitesi faaliyete başladı. Bu asırda artık aynı model üzerinde Oxford, Cologne (Köln) Ünivesiteileri teşekkül ederek yeni ilim İngiltere ve Almanya içlerine sokuldu. • Rönesansı açan büyük alim ve müteferriklerin yetişmesi bu harareti tercüme ve nakiller sayesinde mümkün olmuştur.

  22. Arapçadan Latinceye Çeviri:Rönesansın Açılması • “1215’den sonra artık Arapçadan Latinceye ilim ve felsefe kitaplarının tercümesi garpta en mühim mesele halini aldı. On üç ve on dördüncü asırlarda inkişaf eden, Saint Thomas ve Albertle Grand ile başlayan felsefe hareketiyle, Rönesans'ı açan büyük alim ve mütefekkirlerin yetişmesi bu hararetli tercüme ve nakiller sayesinde mümkün olmuştur” (Ülken, 1997:223).

  23. Kaynaklar • BEDEVİ, Abdurrahman (2010), “Batı Düşüncesinin Oluşumunda İslam’ın Rolü”, İz Yayınılık, İstanbul • DEMİRCİ, Mustafa (1997), “BeytülHikme”, İnsan Yayınları, İstanbul • ÖZTÜRK, İlyas (2004), “Tarihsel Süreçte Çeviri”, Sakarya Üniversitesi Yayınları, Sakarya • ÜLKEN, Hilmi Ziya (1997), “Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü”, Ülken Yayınları, İstanbul

More Related