1 / 15

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD ÇEVRE ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI MUSA GALİP EROĞLU

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD ÇEVRE ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI MUSA GALİP EROĞLU “Türkiye'de İklim Değişikliği ile Mücadelenin Yönetimi için Kapasitenin Artırılması Projesi Açılışı”. Sayın Müsteşarım, Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar, Değerli Basın Mensupları,

hollis
Download Presentation

TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD ÇEVRE ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI MUSA GALİP EROĞLU

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TÜRK SANAYİCİLERİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ TÜSİAD ÇEVRE ÇALIŞMA GRUBU BAŞKANI MUSA GALİP EROĞLU “Türkiye'de İklim Değişikliği ile Mücadelenin Yönetimi için Kapasitenin Artırılması Projesi Açılışı”

  2. Sayın Müsteşarım, Sayın Başkan, Değerli Katılımcılar, Değerli Basın Mensupları, • Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği adına hepinizi saygıyla selamlıyorum. İçinde bulunduğumuz küresel ekonomik kriz ortamından ülkemizin sürdürülebilir ekonomik, sosyal ve endüstriyel kalkınma ivmesiyle çıkmasını ümit ettiğimiz bir dönemde başlattığımız “Türkiye'de İklim Değişikliği ile Mücadelenin Yönetimi için Kapasitenin Artırılması Projesi” hepimiz için önem taşımaktadır. Projemizin açılış toplantısına nazik ilginiz için teşekkür ederiz, hepiniz hoş geldiniz.

  3. Dünyamızı tehdit eden iklim değişikliği, çevre kirliliği ve doğal kaynakların azalmasına karşı alınması gereken önlemler, uluslararası platformlarda en fazla tartışılan konuların başında gelmektedir. Artık, her ülkenin başta gelen sorumluluklarından biri; büyüme ve gelişmeyi “sürdürülebilir” ve ekolojik açıdan kabul edilebilir bir esasa dayandırmaktır. Bu çerçevede de toplumu oluşturan herkesin üzerine ciddi sorumluluklar düşmektedir.

  4. Türkiye bulunduğu coğrafya itibari ile iklim değişikliğinin etkilerine karşı son derece kırılgan bir ülke durumundadır. Özellikle, yağışlarda meydana gelmesi beklenen değişim tarım ve gıda üretimi için gerekli olan su temini üzerinde olumsuz sonuçlar yaratacak ve bu sektörde fiyatların yükselmesine yol açacaktır. Şehirlerde içme suyu sıkıntısı ve su kalitesinde sorunların yaşanması da kuvvetle muhtemeldir.

  5. Sanayileşme sürecine, batılı ülkelerden sonra başlayan ülkemizin iklim değişikliği konusunda tarihsel sorumluluğu nispeten azdır ve kişi başına düşen sera gazı emisyon oranı düşüktür. Ancak, 2006 yılı sonu yapılan son değerlendirmeler Türkiye’de sera gazı emisyon artışının ciddi bir seviyeye geldiğini göstermektedir. Türkiye’nin toplam sera gazı emisyonları 1990-2006 yılları arasında %95 artış göstermiştir. Burada en büyük pay %78 ile enerji sektörüne aittir. Dolayısıyla, gelecek kuşaklara yönelik sorumluluk ve vizyon sahibi olan ülkemizin iklim değişikliği ile mücadelede düşük karbonlu ekonomiye geçmeye yönelik uluslararası çabalardan uzak kalması düşünülemez.

  6. Bu çerçevede, TÜSİAD olarak ülkemizin Kyoto Protokolüne taraf olmasını destekledik. Türkiye’nin iklim değişikliği ile müzakere sürecine etkin katılımı ve kendi özel koşulları dahilinde karar alınması açısından, Kyoto Protokolü’ne taraf olması son derece önemli bir adımdır. Kyoto Protokolü’ne taraf olunması, 2012 sonrası iklim değişikliği ile mücadele müzakerelerinde Türkiye’nin elini kuvvetlendirecektir. Kaldı ki, Avrupa Birliği’ne tam üyelik sürecinde önemli bir şart olan ve Ocak 2008’de birinci fazı başlayan Kyoto Protokolü’ne ancak 2009 yılında taraf olan ülkemizin herhangi bir emisyon azaltma yükümlülüğü bulunmamaktadır.

  7. Değerli katılımcılar, • Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası’na “İş Dünyası ve Sanayi Sivil Toplum Kuruluşu” alanında Türkiye’den ilk akredite kuruluş olması TÜSİAD’ın konuya verdiği önemin en büyük işaretidir. TÜSİAD, iklim değişikliği politikalarının geliştirilmesi ve uygulanmasında ilgili tüm paydaş ve kamu kuruluşları ile işbirliği halinde çalışma arzusundadır.

  8. Bu anlamda, Çevre ve Orman Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilatı, UNDP–Türkiye ve TÜSİAD işbirliği ile yürütülen “Türkiye'de İklim Değişikliği ile Mücadelenin Yönetimi için Kapasitenin Artırılması Projesi”ne destek oluyoruz. Türkiye’nin çevre yönetimi ve uluslararası iklim değişikliği politikalarının oluşturulmasında kurumsal ve beşeri kapasitesini geliştirmeyi amaçlayan ve gönüllü karbon piyasasının kurulması için ülkemizin potansiyelini ortaya koyacak projenin ülkemiz için önem taşıdığı inancındayız.

  9. Çevre ve iklim değişikliği ile mücadele politikası, yatırım alanları, dış ticaret, yerel yönetimler, sağlık, sanayileşme, bölgesel kalkınma ve tüketici hakları gibi çok çeşitli alanları ilgilendiren bir konudur. Çevre ve iklim değişikliği politikalarının sanayici açısından önemi ise ulusal ve uluslararası pazarlardaki rekabet gücüne etkisi ve çevreyle dost bir ekonomik kalkınmadır.

  10. Plansız sanayileşme ve kentleşme sonucunda ortaya çıkan sera gazlarındaki artışa karşı ülkemizin, bir an önce, global, bölgesel ve ulusal gelişmeleri dikkate alan kapsamlı çalışmaları başlatması gerekmektedir. Bu çerçevede, sanayi-çevre dengesini koruyacak etkin bir iklim değişikliği stratejisine ihtiyaç duyulmaktadır. Küresel iklim değişikliği için ulusal bir adaptasyon stratejisi ve bu stratejiyle uyumlu bir eylem planı hazırlaması gerekmektedir. Ayrıca, iklim değişikliği konusunda yasal ve idari kapasite geliştirilmeli ve yenilen koşul ve ihtiyaçlara göre yeniden şekillendirilmelidir.

  11. 2012 sonrası uluslararası iklim değişikliği müzakereleri çerçevesinde güvenilir veri ve bilgiye dayanarak güçlü bir müzakere pozisyonu oluşturmamız gerekmektedir. Bu müzakerelerde, ülkemizin sanayi ve gelişmişlik düzeyi göz önünde bulundurularak sürdürülebilir kalkınmamızı ve refahımızı tehlikeye atacak taahhütlerden kaçınılmalıdır. Bu açıdan, müzakere pozisyonun oluşturulması için tüm paydaşlarla işbirliği halinde çalışılması geri dönülmesi zor taahhütler altında kalmamamız için önem arz etmektedir.

  12. Kyoto Protokolü’nün Birinci Dönemi sonrasında iklim değişiminin anlaşılması için anahtar konu “finans” olacaktır. Yaşadığımız ekonomik kriz bu konunun önemini daha da arttırmaktadır. İçinde bulunduğumuz derin ekonomik krizi aşmanın bir yolu da sürdürülebilir yeni bir üretim modelinin yani düşük karbonlu ekonomi modelinin benimsenmesidir. Kalkınmakta olan ülkelerde iklim değişimi adaptasyon çalışmaları için ulusal politika enstrümanları yeni kalkınma fırsatları yaratabilecek, yeni iş alanları ve istihdam imkanı önemli seviyelere çıkabilecektir

  13. . Bu olanakların araştırılması ve tehditlerin fırsatlara çevrilmesi için inovasyon ve temiz teknolojiler önümüzdeki dönemde emisyon azaltımı için önem taşımaktadır. Enerjinin tasarrufu ve verimli kullanımıyla ilgili etkinlikler ve çalışmalar, yeni ve yenilenebilir enerji teknolojileriyle birlikte, Türkiye’nin yararlanabileceği politika araçlarının ve teknolojik olanakların başında gelmektedir. Bu alandaki kapasitemiz araştırılmalı ve Ar-Ge faaliyetleri desteklenmelidir.

  14. Hepimizin bildiği gibi, ülkemiz 2012 yılı sonuna kadar esneklik mekanizmalarından faydalanamayacak ancak gönüllü karbon mekanizmasından yararlanabilecektir. Bu çerçevede, gönüllü karbon mekanizmalarına ilişkin kurumsal ve yasal altyapı çalışmaları yapılmalı, emisyon hesaplanması ve kaydına ilişkin işlemler yasal mevzuat çerçevesinde uyumlaştırılmalıdır.

  15. Değerli Misafirler, • Türkiye, Kyoto Protokolüne taraf ülke olarak, iklim değişiminin adaptasyon stratejilerini başarı ile uygulayan ve sürdürülebilir kalkınma için hedeflerini yeniden belirleyen, yenilenebilir enerji kaynaklarını geliştiren, enerji sektöründe teknik verimliliği arttıran, mevcut kömüre dayalı enerji santralarını rehabilite eden, orman alanlarını arttıran, enerji verimliliği ve karbon yoğunluğunun etkisini göz önüne alan ve en önemlisi de eski anlayışları geride bırakacak bir Emisyon Azaltım programını başarı ile uygulayan bir ülke olmak durumundadır. Sözlerime son verirken, bugün bir araya gelmemizde öncülük eden Çevre ve Orman Bakanlığı, Devlet Planlama Teşkilat ve UNDP Türkiye ile işbirliğimizin artarak devam etmesini diliyorum. Beni sabırla dinlediğiniz için teşekkür ederim.

More Related