1 / 12

SOSYOLOJİ, ULUS-DEVLET VE KAPİTALİZM (genel bir çerçeve) Yrd. Doç Dr. Yıldız Akpolat

SOSYOLOJİ, ULUS-DEVLET VE KAPİTALİZM (genel bir çerçeve) Yrd. Doç Dr. Yıldız Akpolat. BİLDİRİNİN ÇERÇEVESİ. KONU; Sosyoloji üzerinde iki bilim dışı faktör olan kapitalizm ve ulus-devletin etkisi

ferris
Download Presentation

SOSYOLOJİ, ULUS-DEVLET VE KAPİTALİZM (genel bir çerçeve) Yrd. Doç Dr. Yıldız Akpolat

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. SOSYOLOJİ,ULUS-DEVLETVE KAPİTALİZM(genel bir çerçeve)Yrd. Doç Dr. Yıldız Akpolat

  2. BİLDİRİNİN ÇERÇEVESİ • KONU; Sosyoloji üzerinde iki bilim dışı faktör olan kapitalizm ve ulus-devletin etkisi • AMAÇ; bu iki bilim dışı faktörün sosyolojiyi nasıl biçimlendirdiği ve sosyolojinin zuhurundaki direnişi • GENEL ÇERÇEVE; Habermas’ın çıkar/ilgi ile bilgi arasında bağ kuran bilgi sosyolojisi anlayışı • SONUÇTA; Batı ve Türkiye karşılaştırması

  3. KAPİTALİZMİN BİLEŞENLERİ (MARX ve Weber) • KÂR VE VERİMLİLİĞİN MAKSİMİZE EDİLMESİ GÜDÜSÜ • BİREYSEL-ÖZEL MÜLKİYET • MÜLKİYETİN BİREYSEL ÇABA VE BAŞARILARDAN KAYNAKLI OLMASI • EMEK, SERMAYE VE MÜLKİYETİN ÖZGÜRLEŞMESİ • İNSAN EMEĞİNİN YERİNİ GİTTİKÇE TEKNOLOJİNİN ALMASI • EV VE İŞ EKONOMİSİNİN BİRBİRİNDEN KOPMASI • EKONOMİK MÜLK VE YÖNETİM ARAÇLARININ SAHİPLİĞİ VE KULLANIM AKTÖRLERİNİN BİRBİRİNDEN KOPMASI (İŞÇİ, TEKNOKRASİ VE MEMURUN ORTAYA ÇIKIŞI) • HESAPLAMA MANTIĞI • DOĞA VE GELECEK ÜZERİNDE HAKİMİYET KURMAK İSTEYEN ARAÇSAL AKIL

  4. 17. YY.’DA MODERN BİLİMLERİN DOĞUŞU • NEWTON’IN MEKANİK EVREN TASARIMI VE MEKANİKÇİ FELSEFE (DETERMİNASYON) • ARİSTOCU FİZİK VE VİTALİZM ANLAYIŞLARININ AŞILMASI (DÜNYANİN HAREKETİ VE DOĞANIN ÖZERKLİĞİNİ YİTİRİŞİ) • BACON; BİLMEK YAPMAKTIR (BİLGİNİN ARAÇSALLAŞMASI) • DESCARTES; DOĞANIN DİLİ MATEMATİKTİR VE ÖZNE-NESNE AYRIMI (KARTEZYEN YARILMA İNSANIN KENDİNİ VE DOĞAYI NESNE LEŞTİRMESİ)

  5. ULUS-DEVLET • Kökeni 12. ve 13. yy. ticari kapitalizmin ürünü olan merkezi-monarşilere dayanır. • Sanayi-kapitalizmin taşıyıcı sınıfı olan sanayi-burjuvanın, ülke içinde palazlanması için gümrük duvarlarını yükseltme arzusu ile motive olan vatan kavramının zuhuru ve ülke içinde yaşayan halkın uluslaştırılması ile ortaya çıkar. • Feodal-kişiye sadakat ve bireysel onur kavramlarının yerine kurumlara siyasal itaat ve vatan uğruna ölme değeri ile ideolojik yapısını oluşturur. • Aristokrasinin din aracılığı ile dünyayı kutsallaştırmasının yerine insan aklı ile nüfuz edilebilinen bir secüler dünya tasarımını ortaya koyabildiği için bilim ile yakın ideolojik bağı vardır.

  6. ULUS-DEVLET VE SOSYAL BİLİMLER • Ulus-devlet kendi ideolojisini ve iktidarının dayanağı haline getirdiği ulus ile ilgili olarak sosyal bilimlerin gelişimini belirler. • Tarih, artık ulusal tarihin inşacısı olur. • Sosyoloji, ulus ile ilgili sayısal ortalama verileri devlete sunan bir araç olarak gelişir (kentli-batılı-sanayileşmiş toplumların bilimi) • İktisat bilimi, sanayi-ulusal burjuvanın iktisadi gelişiminin kuramsal alt yapısı olur (milli iktisat) • Antropoloji, sanayiye gerekli hammadde, emek ve pazar durumuna gelen batı-dışı ilkel topluluklara ait veri toplayan bir bilim olarak gelişir.

  7. SOSYOLOJİ VE KAPİTALİZM • Sosyoloji, kapitalizmi açıklamak ve onun yarattığı toplumsal sorunlara çaresaz olmak üzere ortaya çıkmıştır. Kurucuların temel metinleri bize bunu gösteriyor. • Marx, kapitalizmim tarihsel süreçte nasıl geliştiğini, işlediğini ve insan üzerinde yarattığı tahribatın (yabancılaşma) nasıl yok edileceğini (komünizm) ortaya koyar. • Comte, Durkheim ve Weber üst-yapısal olarak hadiseye yaklaşırlar. Comte, fikirsel birliğin yeniden tesisi için bilimlerin birliği ve bilimin önermelerinin din gibi tartışılmaz kılınmasını; Durkheim, kapitalizmin toplumu yıkıcı etkisini ekonomi alanının meslek ahlakı ile düzenlenmesini; Weber ise Marx gibi kapitalizmin nasıl oluştuğunu araştırır. Bunu ise protestan ahlak ile açıklar. Ancak onun derdi daha geniş bağlamda modernite ve bürokrasidir.

  8. SOSYOLOJİ VE ULUS-DEVLET • Ulus-devletin sosyolojiyi kendine ulus-toplum hakkında veri sağlayıcısı olarak görmesine rağmen kurucular devlete karşı mesafelidir. • Comte, teori-pratik bilimler ayrımında sosyolojiye teorik-genel bilim statüsü vererek siyaseti pratik bilim olarak ona vabeste kılar. Ayrıca organik ve inorganik doğa ayrımı ve işleyiş biçimlerinin ayrımı dolayısı ile kollektif organizma olan topluma dıştan müdahaleyi yasaklar. • Durkheim, toplumsal olguları nesneler gibi tanımlarken hem insanın özgür iradesinden hem de devletin ülküleri uğruna toplumu sürüklemesinden toplumu bağışık kılmaya çalışır. • Marx, tarihin öznesini sivil toplum yapar ve devleti bu toplumun gelişimini engelleyen ve manipüle eden bir güç olarak görür. Bu anlamda Saint-Simon’un takipçisidir (parabol devlet) • Bir liberal olan Weber, devlet bürokrasisini insanın yaratıcılığını engelleyici bir güç olarak algılar.

  9. TÜRKİYE’DE SOSYOLOJİ VE ULUS-DEVLET • Batı Avrupa’da hem kapitalizm hem de ulus-devlet bir toplumsal sınıf olan burjuva ile bağlantılı olmasına rağmen Türkiye’de bu süreçlerin toplumsal bağı yoktur. • Osmanlı gibi Doğulu bir devlet geleneğinin mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti devlet bağımlı bir toplum tasarımına sahiptir. • Sosyoloji, Türkiye’de siyasal kuruma yön ve kimlik inşa etmek misyonu ile ortaya çıkar. Ziya Gökalp ve eseri buna en çarpıcı örnektir. • Diğer taraftan Prens Sabahattin devletin kimliği ile değil toplumun yapısının dönüştürülerek batılılaşma anlayışı ile Gökalp’ten farklılaşır ve Toplumsal yapı ve değişme çalışmalarının kuramsal atasıdır.

  10. KÜRESEL KAPİTALİZM, POSTMODERNİTE VE SOSYOLOJİ • Postmodernite; küreselleşen kapitalizmin yeni üretim biçimi olan esnek üretim tarzı ve buna bağlı olarak değişen reklam stratejilerinin üst-yapısal bir yansımasıdır. • Batılı sanayi-kapitalizm kendi ülke içi üretimini korurken bir yandan da ürünlerinin pazar ihtiyacı dolayımı ile evrensel değerler geliştirir ve kendi yaşam tarzını ürünleri ile pazarlar. • Ancak pazarı çeşitlendirmek ve batıya karşı direnişi kırmak adına artık küreselleşen kapitalizm ve uluslar arası burjuva ürünlerini yerel pazar topluluğunun kendi değerleri ile pazarlamaktadır. • Bu pazar çeşitliliğinin arttırılması çok kültürlülük ve farklılığa saygı gibi yeni değerlerin sosyal bilimler tarafından sahiplenilmesine yol açmaktadır. • Artık büyük anlatıların ve kuramların yerine zaman-mekan sınırlı küçük anlatılarla ve evrenselci açıklamalardan kaçınılarak bilim yapılması tavsiye edilmektedir. • Hatta bilimin hepten reddi bile söz konusu olabilmektedir.

  11. TÜRKİYE’DE KÜRESELLEŞMENİN SOSYOLOJİYE ETKİSİ • 1983’de serbest piyasa ekonomisine geçişle birlikte ivme kazanan küresel ekonomiye eklemlenme süreci hem sivil toplumun hem de entelektüel hayatın devlet bağışık bir şekilde gelişmesine saik olmuştur. • 80’lerin ikinci yarısından itibaren daha önce Tanzimat ve erken cumhuriyet dönemlerinde devlet eli ve denetimi ile yapılan çeviri harekatı bu kez özel yayınevleri tarafından yapılmaya başlanmıştır. • Batıda son geliştirilen kuramsal metinler ivedilikle Türk entelektüel hayatına kazandırılıp sosyal bilimler alanında tartışma ve uygulama pratikleri kazanmaya başlamıştır. • Küresel kapitalizmin destekleyicisi olan bu kuramsal metinler küresel kapitalizme eklemlenen Türkiye’nin entelektüel meşrulaştırıcıları olmaktadır.

  12. SONUÇ YERİNE • Bu kısa bildiri de kapitalizm ile biçimlenen ulus-devlet, sosyal bilimler ve sosyoloji üzerinde karşılaştırmalı olarak durulmuştur. • Sonuç olarak, küresel kapitalizmin sanayi kapitalizm gibi kendi siyasi ve entelektüel yapılanmalarını beraberinde getirdiğini söyleyebiliriz. • Türkiye ise geç modernleşmenin kaygı ve telaşı ve heveskarlığı ile eleştirel süzgeç aracını kullanmadan yeni olanı almak ve uygulamak adına uğraş vermektedir. • Ancak önceki süreçten farklı olarak şimdilerde devlet değil batı denetiminde bir entellektüel hayat biçimlenmektedir. • Burada “yapılması gerekenci” bir etik tavır sergilemek amaçlanmamıştır. Türk sivil toplumunu açıklamak için geliştirilen yeni kuramsal çabaların hangilerinin uzun süreli baki kalacağına bakılarak daha doğru olanın zaman içinde ortaya çıkacağını düşünebiliriz.

More Related