1 / 69

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ İKTİSAT POLİTİKASI ANABİLİM DALI

GİRİŞİMCİ İÇİN İKTİSAT POLİTİKALARI OKUMALARI. T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ İKTİSAT POLİTİKASI ANABİLİM DALI. Ahmet İNCEKARA 2009. Girişimci İçin Temel Makroekonomik Göstergeler Büyüme, Kişi Başına Düşen Gelir,

eron
Download Presentation

T.C İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İKTİSAT BÖLÜMÜ İKTİSAT POLİTİKASI ANABİLİM DALI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. GİRİŞİMCİ İÇİN İKTİSAT POLİTİKALARI OKUMALARI T.CİSTANBUL ÜNİVERSİTESİİKTİSAT BÖLÜMÜİKTİSAT POLİTİKASI ANABİLİM DALI Ahmet İNCEKARA 2009

  2. Girişimci İçin Temel Makroekonomik Göstergeler • Büyüme, • Kişi Başına Düşen Gelir, • Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi (İthalat, İhracat ve Cari İşlemler Dengesi), • İşsizlik, • Enflasyon, • Sektörel Yapı, • Gelir Dağılımı, • Kamu Maliyesi (Bütçe), • Sosyal ve Kurumsal Göstergeler, • Kayıtdışılık ve • Firmalara Sağlanan ayni ve nakdi (Kredi, vergi, Ar-Ge’ye yönelik destekler, altyapı hizmetleri, enerji maliyetlerine, bürokratik kolaylıklar gb) imkanlar.

  3. BÜYÜME Türkiye ekonomisi, 2001 mali krizinin ardından özel sektörün öncülük ettiği ve istikrarlı bir makroekonomik politika çerçevesi tarafından desteklenen sağlıklı bir büyüme göstermiştir. GSYH, 2002-2006 boyunca neredeyse tamamen özel sektörün öncülüğünde yıllık ortalama yüzde 7 büyümüştür. İş çevrelerindeki iyimserlik öz sermayelerin büyümesine yol açmış ve özel sabit yatırımlar 2002-2006 arasında yıllık ortalama yüzde 24 artmıştır. Bu yatırımlar firmaların kapasitelerini ve işgücü verimliliğini arttırmalarına yardımcı olmuştur. Makroekonomik risklerin devam etmesine rağmen, Hükümetin sağlam mali ve parasal politikalara dayalı kararlı bir çerçeve yürütmesi son dönemdeki büyümeyi desteklemiştir.

  4. Türkiye'nin yakın gelecek için temel hedeflerinin başında AB ülkeleri ve diğer büyüyen pazarlarla arasındaki kişi başına gelir farkını azaltmak gelmektedir. Türkiye'nin kişi başına GSYH'si son yıllarda hızla artmıştır. Ne var ki, uzun vadede Türkiye'nin kişi başına GSYH'si Avrupa ülkelerinin ve diğer büyümekte olan pazarlarınkine çok yavaş yaklaşmaktadır. Birkaç ülke -Şili,Malezya ve Kore dâhil- 1980’lerde Türkiye'ninkiyle yaklaşık olarak aynı ya da daha düşük kişi başına gelire sahipken daha sonra Türkiye'den çok daha hızlı büyümüşlerdir.

  5. Dış Ticaret ve Ödemeler Dengesi (İhracat, İthalat ve Cari İşlemler Dengesi) Son birkaç yıl içerisinde ihracattaki artış önemli olmasına karşin, Türkiye’nin ihracat rakamları son zamanlarda sanayileşen diğer ekonomilerle ve AB ülkeleri ile karşilaştırıldığında nispeten düşüktür. Ülkedeki bütün imalat faaliyeti içerisinde imal edilen ihraç mallarının nispi öneminin bir ölçüsü olan Türkiye’nin ihracat eğiliminin nispeten yüksek göründüğünün kaydedilmesi de gerekir. Bu durum, Türkiye’nin küresel ekonomide başarılı bir biçimde rekabet ettiğini doğrulamakta ve sanayi kapasitesini daha fazla arttırma potansiyeline sahip olduğu izlenimini bırakmaktadır. Bu husus, Türk ekonomisindeki düşük imalat oranı dikkate alındığında özellikle anlamlıdır.

  6. İhracat

  7. İthalat

  8. Carİ İşlemler Dengesİ

  9. İşsizlik

  10. İşgücü katılımının ve istihdamın arttırılması da uyumlaşma ve gelecekteki reformlara politik desteğin sağlanması için gereklidir. İstihdam kişi başına gelire işgücü verimliliğinden daha az katkıda bulunsa da, sadece ekonomik büyüme için değil, aynı zamanda sosyal beklentilerin karşılanması ve reformlara kamuoyu desteğinin devam ettirilmesi için de gereklidir. Hızla artan işgücü, özellikle kadınlar arasında düşük işgücü katılım, ve tarım sektöründen göç yüksek işsizliğe katkıda bulunmaktadır.

  11. Enflasyon

  12. Parasal göstergeler kredi, mevduat, bankaların aktif büyüklükleri ve para ve ters para ikamesi oranları ile karşılaştırmak ekonominin geleceğine ilişkin ip uçları verir. Türkiye son yıllarda bir ters ikamesi içine girmiştir. Bunun anlamı döviz bozdurarak TL’ ya dönüş yapan kişilerin sayısının arttığıdır. Geçmişte bunun tersi yani, para ikamesi olgusu yaşanmıştır.

  13. Türkiye'de kredi/mevduat oranı ( her 100 TL’ lik mevduatın kaç lirasının krediye dönüştüğünü gösteren oran)büyük bir gerileme sergiledikten sonra artmaya başlamıştır. Örneğin bu gelişme bize gelecekte bu eğilimin sürmesi halinde ekonomik büyümenin hızlanacağı izlenimini vermektedir.

  14. Türkiye Ekonomisi Sektörel Yapı Son 15 yıl boyunca hizmet sektörü yıllık olarak reel anlamda ortalama yüzde 4 büyümüştür. Ticaret ve telekomünikasyon, sektörün çoğunluğunu oluşturmaktadır ve eğlence sektörü ile birlikte ekonominin en hızlı büyüyen sektörleridir. Diğer taraftan, ülkenin GSYİH’ında tarımsal faaliyetlerin payı aynı dönemde neredeyse yarıya inmiştir ve hizmet sektöründeki reel büyümeye kıyasla son derece azdır.

  15. Ana sektörler itibariyle büyüme hIzlarI(%)

  16. Türkiye'deki sanayi üretimi süratli bir biçimde büyümüştür, fakat sektörün büyüklüğü halen nispeten küçüktür. 2008’in ilk 9 ayında, sanayinin büyüme hızı % 3,2’dir. Bu yüzdelik oran Avrupa Para Birliği bölgesinden ve karşılaştırılabilir yükselmekte olan piyasalardan daha azdır. En hızlı büyüyen imalat alt sektörleri makine, madencilik, maden ürünleri ve otomotivi kapsamaktadır.

  17. Gelir Dağılımı Hanehalkı kullanılabilir gelirine göre oluşturulan yüzde 20’lik hanehalkı gruplarından birinci gruptaki hanehalklarının gelirden aldığı pay % 6.1 iken, beşinci gruptaki hanehalklarının gelirden aldığı pay %44.4’tür. Gelir dağılımı eşitsizliği ölçülerinden gini katsayısı, Türkiye geneli için 0.38, kensel yerleşim yerleri için 0.37 ve kırsal yerleşim yerleri için ise 0.38 olarak hesaplanmıştır. Gini katsayısı bilindiği gibi sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, 1’e yaklaştıkça bozuk bir gelir dağılımını ifade eder.

  18. 2007 yılında merkezi yönetim faiz dışı dengesi 34,9 milyar YTL fazla verirken toplam bütçe dengesi 13,9 milyat YTL açık vermiştir. Merkezi yönetim bütçe gelirlerinin 2006 yılına göre %9,3 oranında giderlerinin ise %14,3 oranında artış gösterdiği dikkat çekmektedir. Bütçe

  19. Bütçe büyüklükleri(milyon tl)

  20. Bütçenin gidişini değerlendirmekte en önemli kalem bütçe açığıdır. Bütçe açığının sürekli olarak arttığı ülkelerde bu açığın borçlanma ile sürdürülmesi bir noktadan sonra hiperenflasyona girişe yol açar. Türkiye’de bütçe açığının finansmanına yönelik olarak dış borçlanmanın net katkısı giderek azalırken onun yerini iç borçlanma almıştır. Bu eğilimin devam etmesi halinde hazinenin iç piyasadan borçlanmasının artacağını ve bunun faiz düşüşüne bir fren oluşturacağını tahmin etmek mümkündür.

  21. Bir ülkenin büyümesinin yanında kalkınmasını da sağlayan temel göstergeler göstergeler o ülkenin sosyo-kültürel ve beşeri insan sermayesine katkı sağlayan gelişmelerdir. Bu gelişmelerin en önemlileri bir ülkedeki sağlık hizmetlerinin kalitesi, eğitim kurumlarının gelişmişliği, üniversite sayısı gibi parametleri kapsamaktadır. Bu parametreler yönünden zengin olan ülkeler büyümelerinin yanında yaşam standartlarının yükselmesine de olumlu katkılar sağlamaktadır. Sosyal ve Kurumsal Göstergeler

  22. EKONOMİDE KAYIT DIŞILIK; Türkiye’de kayıt dışılık yaygın bir biçimde devam etmektedir ve 2001 krizinden bu yana yükselmiştir. Tüm boyutlarda ve sektörlerdeki firmaların en azından üçte birinin kayıt dışı firmalarla rekabet halinde olduğu gözlenmiştir. Bu durum özellikle ekonomik büyüme sürecinde endişe vericidir ve kayıt dışılık artmaya devam etmektedir. Kriz sırasında, çıkartılan işçilerin büyük bir kısmı hayatlarını sürdürmek için kayıt dışı sektörlere geçmiştir.

  23. FİRMALARA SAĞLANAN FİNANSAL HİZMETLER Türkiye’de firmalara verilen krediler düşük kalmaktadır. Özel sektöre verilen krediler, 2001 finansal krizinin sonucunda GSYİH’nın yüzde 12 düzeyinde dip seviyeyi gördükten sonra 2005’de GSYİH’nın yüzde 25’ine yükselmiştir. İlave olarak, 83 leasing firması ve yakın sayıda factoring firması KOBİ’lere kredi desteği vermektedir; fakat toplam kredileri bankalarınkinin küçük bir oranı olarak kalmaktadır.

  24. Diğer ülkelerle karşılaştırıldığında, Türkiye’nin özel sektöre verdiği krediler düşük kalmaktadır. Türk bankaları tarafından devlet tahvillerinin yüksek oranda tutulması Türk bankacılık sisteminin bir karakteristiğidir ve özel sektör finansmanının büyümesini engellemektedir. Ayrıca, özel sektöre verilen kredilerdeki son büyüme, firmalardan ziyade büyük ölçüde hanehalkını hedeflemiştir.

  25. Tüketici kredileri 2002 ve 2006 arasında dişük bir tabandan da olsa reel anlamda yüzde 560 kadar artmıştır. Öte yandan, firma kredileri yüzde 146 artarak çoğunlukla kriz öncesi seviyeye gelmiştir. Tüketici kredilerine yönelik eğilim kısmen hanehalkından gelen büyük karşılanmamış talebi yansıtmaktadır, kısmen de tüketici finansmanı için borç verme teknolojilerin hızlı bir genişleme göstermesini yansıtmaktadır. Bununla birlikte yetersiz kurumsal destekler KOBİ’lere verilen kredilerdeki artışı frenlemiştir.

  26. Tüketici kredileri, doğası gereği oldukça ölçeklenebilir olan puanlama modellerine dayanmaktadır; bu nedenle büyük ölçüde kısa bir dönem içerisinde büyüyebilir. Bunun aksine, firmalara verilecek krediler, kredi görevlisinin dikkatini gerektirir ve bu nedenle KOBİ’lere borç verilmesi maliyetlidir ve tüketici kredileri kadar hızlı yükseltilemez.

  27. Girişimcilerin küçük işletmelerini finanse etmek için genellikle tüketici kredilerini kullanması, şirket kredilerine yönelik eğilimi kısmen azaltmaktadır. Küçük işletme sahipleri genellikle işletmeleri için kredi alamamasına karşın, teminat olarak örneğin evlerini göstererek krediyi işletmeleri için kullanabilmektedir.

More Related