1 / 12

BAĞIMSIZLIK SAVAŞI

BAĞIMSIZLIK SAVAŞI. 1. Dünya Savaşı sırasında Doğu sorunu yani Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağı konusu; İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasındaki gizli antlaşmalarla çözülmüştür.

ilario
Download Presentation

BAĞIMSIZLIK SAVAŞI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 1. Dünya Savaşı sırasında Doğu sorunu yani Osmanlı topraklarının nasıl paylaşılacağı konusu; İngiltere, Fransa, Rusya ve İtalya arasındaki gizli antlaşmalarla çözülmüştür. Yenik Osmanlı İmparatorluğu 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzaladı. 8 Şubat 1919’da Fransız birlikleri İstanbul’a, 15 Mayıs’ta da İngiltere ve Fransa tarafından desteklenen Yunan birlikleri İzmir’e çıktılar. 1. Dünya Savaşı’nı kazanan ülkelerle padişah hükümeti arasında 10 Ağustos 1920’de imzalanan Sevr Antlaşması Türklere Orta Anadolu’da küçük bir toprak parçası bırakıyordu. Sevr esas olarak Türkleri Anadolu’dan sürmeye ve Boğazları uluslararası denetime vermeye yönelikti. Fakat bunu kabul etmeyen Türkler de vardı. Nitekim 19 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlattı.

  2. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 1881 Selanik doğumlu olan Mustafa Kemal 1893’te askeri ortaokula, 1899’da Harbiye’ye girdi. II. Abdülhamit istibdadının hüküm sürdüğü bu yıllarda genç Mustafa Kemal kendini felsefe ve siyaset alanında geliştirdi (özellikle çete savaşı konusunda özgün çalışmaları vardı) ve Abdülhamit karşıtı bazı siyasal örgütlenmelere katıldı. Harbiye’den sonra kurmay subay olmak için eğitimini akademide sürdürdü. O dönemki birçok subay gibi genç Mustafa Kemal de çökmekte olan devleti kurtarma ve ülkesine hizmet etme arzusundaydı. Orduya katıldıktan sonra da gizli siyasal etkinliklerini sürdüren Mustafa Kemal, Abdülhamit’in polisi tarafından yakalandı ve ceza olarak Suriye’ye sürüldü. Suriye’de Vatan Hürriyet Cemiyeti’ni kurdu. Bütün devrimci örgütlerin toplandığı Selanik’te de bu cemiyetin bir şubesi açıldı. Sonraları bu örgüt İttihat ve Terakki Cemiyeti ile birleştirildi.

  3. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 1907 yılında kıdemli yüzbaşı oldu. 1908’de Genç Türk devrimi gerçekleşince Mustafa Kemal anayasanın toplumsal yeniliklerle desteklenmesini ve ordunun politize edilmesinin engellenmesi bekledi. Ancak İTC önderleri de bu genç bu yetenekli subaydan çekiniyorlardı. Özellikle o dönemin büyük kahramanı Enver Paşa ile Mustafa Kemal arasında ciddi bir rekabet söz konusuydu. Bu nedenle siyasetin dışında kaldı ve kendini askerlik mesleğine adadı. 13 Nisan 1909’da 31 Mar Olayı patlak verdiğinde ayaklanmayı bastırmak için İstanbul’a gönderilen ordunun kurmay başkanlığına atandı. Hareket Ordusu adı verilen bu ordu Yeşilköy’de iken yetişen Enver Paşa, kurmay başkanlığı Mustafa Kemal’den aldı. Bu dönemde Arnavutluk’ta bir isyanı da bastıran Mustafa Kemal bir süre Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı savaştı. Ancak Balkan Savaşı’nın başlamasıyla yurda geri döndü ve Gelibolu’ya atandı.

  4. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI Bu dönemde Gelibolu’yu tanıması ileride Mustafa Kemal’e Çanakkale Savaşı’nda çok yardım edecekti. Balkan Savaşı’ndan sonra 1913 yılında Sofya’ya askeri ataşe olarak gönderildi. 2 yıl Batı medeniyeti ile yakın temas içerisinde yaşadı ve ileride yapacağı kültürel atılımların ilham kaynağını bu dönemde aldı. 1. Dünya Savaşı başlayıp Osmanlı Almanya ile birlikte savaşa girince Mustafa Kemal Alman ittifakına karşı çıkmasına karşın, cephede önemli roller almak istedi. 18 Mart 1915’te İngilizlerin Çanakkale’ye saldırısı başladı. Anafartalar Grup Komutanı olarak savaşta büyük başarılar elde eden Mustafa Kemal, Çanakkale zaferinin mimarı oldu. 1916’da Kafkas cephesine gönderildi. Burada da büyük başarılar gösterdi ve Suriye’ye gönderildi. Strateji bakımından General Falkenhein ile anlaşamayarak İstanbul’a geri döndü. İstanbul’da Vahdettin tarafından yaverliğe atandı. Onunla bir Almanya gezisine de katıldı. Hastalığı nedeniyle bir dönem Viyana’da tedavi gördü.

  5. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 1918’de Filistin’deki 7. Ordu Komutanlığına atandı. Burada İngilizlerle savaşırken, Bulgaristan Selanik ateşkesini imzalayarak savaştan çekildi. Böylece Osmanlı’nın Avusturya ve Almanya ile kara ulaşımı kesildi. Savaşın sonu artık belli olmuştu. 30 Ekim 1918’de Osmanlılar ile Dünya Savaşı’nı kazanmış olan ülkeler arasında Mondros Ateşkes Antlaşması imzalandı. Böylece Mustafa Kemal güney cephesindeki Yıldırım Orduları Grubu Komutanlığına atandı. Ateşkesten bir süre sonra Mustafa Kemal’e birliklerini dağıtması buyruldu. Orduyu dağıtmak zorunda kalınca İstanbul’a döndü ve ülkeyi kurtarmak için yollar aramaya başladı. Ülkeyi kurtarmak için etkili bir konuma geçmek ve Harbiye Bakanı olmak istedi ama izin verilmedi. Yakın arkadaşlarıyla temaslar yaparak Milli Mücadele’nin fikri temellerini oluşturdu. Kendini bu kutsal göreve hazırlamıştı ve görevin kendisine geleceği anı bekliyordu. Üçüncü Ordu Müfettişi olarak atandığında görevinin başladığını düşünüyordu.

  6. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkarak Milli Mücadele’yi başlatan Mustafa Kemal, manda önerilerine sıcak bakmamış ve çöken imparatorluğun küllerinden yeni ve çağdaş bir Türk devletinin kurulması gerektiğine kanaat getirmiştir. Mustafa Kemal’in eylem yaklaşımı 2 temel düşünce üzerine kurulmuştu; ilk olarak işgalci yabancı güçlere karşı bir halk direnişi örgütlemek, ikinci olarak da Türk milliyetçiliğini canlandırmaktı. Zira tüm etnik unsurlarda milliyetçilik 1800’lerde ortaya çıkmışken, imparatorluğun kurucusu olan Türklerde milli bilinç ancak 19. yüzyıl sonları ve 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkmaya başlamıştı. Fakat ulus-devletler çağı olan 20. yüzyılda Türklerin de kendi devletlerini kurabilmeleri için milli bir bilinç ve kimlik geliştirmeleri gerekiyordu. Mustafa Kemal Samsun’a ayak basar basmaz hiç zaman harcamadan Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kurmaya başladı. Bu örgütler, onun ulusal direnme eyleminin başına geçmesini istiyordu. Çanakkale kahramanlığı nedeniyle tanınan ve sevilen bir isimdi.

  7. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI Samsun’a varışından bir hafta sonra daha özgürce eylem yapabilmek için küçük bir kasaba olan Havza’ya geçti. Bir iki gün sonra da, Anadolu’daki askeri ve sivil görevlilere gizli bir yazı yollayarak (Havza genelgesi) düşmana karşı her yerde gösteriler düzenlenmesini istedi. Bu sırada İstanbul hükümetinin başkanı Damat Ferit Paşa haber ajanslarına Osmanlı’nın büyük devletlerden birinin mandası altına konmasına karar alındığını bildirdi. Mustafa Kemal bu karara karşı çıktı. Bunun üzerine İstanbul hükümeti tarafından geri çağrıldı ancak bu buyruğa uymayarak Sivas’ta ulusal bir kurultay toplama kararı aldı. Bu gelişmeler üzerine 23 Haziran 1919’da İstanbul hükümeti tarafından görevden alındı. 8 Temmuz’da bütün askeri görevlerinde ayrıldı ve bir sivil olarak Doğu illeri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin Erzurum Yürütme Komitesi’nin sorumluluğunu yüklendi. Erzurum Kongresi’nde başkan seçildi ve kongrede alınan önemli kararlar bir bildiri şeklinde yayınlandı.

  8. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI Erzurum’dan sonra Sivas Kongresi’nin toplanması Mustafa Kemal’in dikkatle hazırlanmış planında önemli bir aşamaydı. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri Sivas Kongresi’nde birleştirildi. Osmanlı hükümetinin ülkeye hıyanet ettiği vurgulanarak bu kongrede Mustafa Kemal başkanlığa seçildi. Sırada milleti temsil eden gerçek bir meclisin kurulması vardı. 23 Nisan 1920’da küçük bir Orta Anadolu kenti olan Ankara’da yeni bir ulusal meclis Anadolu’dan gelen delegelerle açıldı. Meclis’in başkanı seçildi ve vatanseverleri karizmatik kişiliği altında tek bir yapıda birleştirdi. Oysa Meclis’in açılmasını izleyen olaylar hiç umut verici değildi. Padişah ve İstanbul hükümeti tarafından ölüme mahkum edilmişti. Aynı hükümet Sevr Antlaşması’nı imzalamıştı. Meclis’ten istedikleri anayasal desteği sağladıktan sonra, Mustafa Kemal ve arkadaşları düzenli ordu kurulması çalışmalarına giriştiler. O güne kadar dağınık ve zayıf bir ordu bulunmaktaydı. Böyle bir ordu ile düşmanı yenme şansı yok denecek kadar azdı.

  9. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI Bu sayede Kuvayi Milliye ordusu kurulmaya başlandı. Ancak aynı dönemde 1915 tehcirinin intikamını almak isteyen Ermeniler doğu illerinden saldırıya geçtiler. Birbirini izleyen çatışmalar sonrası Ankara hükümeti düşmana karşı ilk zaferini kazandı. Ermenilerin isteğiyle 2-3 Aralık 1920’de Gümrü Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmanın önemi Ankara hükümetinin ilk kez uluslararası bir antlaşma ile tanınıyor olması ve Rusya’ya kaybedilmiş toprakların bir bölümünün geri kazanılmasıydı. Bu antlaşmanın gerçekleşmesinde Çanakkale Savaşı sonrası kurulmuş SSCB ile Ankara hükümetinin geliştirdiği iyi ilişkilerin etkisi vardı. Aynı yıllarda Çerkes Etem olayı da yaşandı. Düzenli ordu kurulmasına sıcak bakmayan çete reisi Çerkes Etem Miralay İsmet İnönü ile karşı karşıya geldi ve çatışmalar sonrası Yunanlıların safına geçti. Miralay İsmet Bey Yunan ordusunu İnönü’de yendi ve 1. İnönü Zaferi’ni kazanmış oldu. Artık yabancı ülkeler de Anadolu devrimcilerinin zafer kazanma şansı olduğunu düşünmeye başlamıştı.

  10. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 1921’de Milli Mücadele döneminde yürürlükte kalan geçici anayasa ilan edildi. Böylelikle kurulacak yeni devletin hukuksal temelleri de atılıyordu. Milli Ant yani Misak-ı Milli’nin gerçekleştirilmesi Meclis’in öncelikli görevi kabul edildi. Bu dönemde Sakarya nehri boylarında Yunan orduları mağlup edildi. Sakarya Savaşı kaybedilse Sovyetler Anadolu’ya Enver Paşa ve Yeşil Ordu’yu gönderecekti. Ancak artık kudret Mustafa Kemal’deydi. Sakarya başarısı sonrası Fransızlarla Ankara Antlaşması imzalandı. Bu antlaşma ile Fransa Misak-ı Milli’yi kabul etti ve Anadolu’dan çekildi. Son askeri eylemin hazırlıkları büyük bir gizlilik içinde tamamlandı ve saldırı 26 Ağustos 1922 tarihinde başladı. 9 Eylül’de Türk orduları İzmir’i kurtardı. Büyük Zafer’den sonra 10 Ekim’de Mudanya Ateşkesi imzalandı. Bu ateşkes, Anadolu ile birlikte Trakya’yı Türk ordularına bırakıyordu. Avrupalı devletler Lozan’da yapılması planlanan barış görüşmelerine İstanbul hükümetinin de katılmasını istediler ancak bu istek Ankara hükümetince geri çevrildi.

  11. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI Bu gelişmeler olurken Mustafa Kemal önceden beri planladığı saltanatın kaldırılmasının zamanının geldiğine kararını verdi. 1 Kasım 1922’de bazı tepkilere rağmen saltanat kaldırıldı ve kurulacak rejimin cumhuriyet olması konusunda önemli bir adım atıldı. Bu sırada Lozan toplantısı başlamıştı. Lord Curzon’un küstah ve kabul edilemez tavır ve önerileri sonrası toplantı kesildi. Curzon yerine Horace Humboldt getirilince tartışmalar yeniden başladı. İsmet Paşa’nın büyük mücadelesi sonucu Lozan Barış Antlaşması 24 Temmuz 1923’te imzalandı. Sonuç önemli bir zaferdi zira Misak-ı Milli sınırları kurtarılmıştı. Lozan’da görüşmeler sürerken Mustafa Kemal halkçılık ana düşüncesi çerçevesinde yeni devletin ideolojisinin biçimlendirileceği bir siyasal parti kurma çalışmaları yürütüyordu. Yeni Meclis’in 11 Ağustos 1923’te kurulması sonrası 9 Eylül’de Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri kadrolarından oluşan Halk Fırkası (CHP) kuruldu.

  12. BAĞIMSIZLIK SAVAŞI 29 Ekim 1923 tarihinde beklenen oldu ve Cumhuriyet ilan edildi. Artık sıra yeni ve çağdaş bir devlet ve toplumun kurulması için gerekli devrimlere gelmişti. Sonuç olarak Kongar’a göre Ulusal Bağımsızlık Savaşı, yönetici seçkinler ile güçsüz ara sınıfların gerçekleştirmekte olduğu birliğin ilk adımlarını oluşturuyordu. Osmanlı İmparatorluğu’nun asker ve sivil bürokratlarının Mustafa Kemal safına katılan kimi kesimler, eylem içinde ana güç durumuna gelmiş ve bu arada ayan, eşraf ve ulema ile yakın bir işbirliği gerçekleştirmişlerdi. Mustafa Kemal de bu grupların desteğiyle Milli Mücadele’yi sağlam temellere dayandırmak istemişti. Merkezi iktidar ile yüzyıllar boyu çatışma içinde olan çevresel güçler böylelikle ilk defa merkezle entegre olmaya başladı. Ancak çevresel güçlerin bir kısmı zaman içerisinde Çerkes Etem örneğinde olduğu gibi Mustafa Kemal’le ters düştü. Sonuçta ortada büyük bir liderlik başarısı ve büyük bir askeri ve siyasi zafer vardı. Ve başarı en çok Mustafa Kemal’indi…

More Related