1 / 85

Cumhuriyetin İlk On Yılında Ekonomideki Gelişmeler

Cumhuriyetin İlk On Yılında Ekonomideki Gelişmeler. İkinci Bölüm. http://www.yakupkucukkale.net/ adresinden indirebilirsiniz. Giriş. Birinci bölümde Osmanlı Devleti’nin üretim sisteminin nasıl geri kaldığını ve nasıl açık pazar haline getirildiğini görmüştük.

craig
Download Presentation

Cumhuriyetin İlk On Yılında Ekonomideki Gelişmeler

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Cumhuriyetin İlk On Yılında Ekonomideki Gelişmeler İkinci Bölüm http://www.yakupkucukkale.net/ adresinden indirebilirsiniz.

  2. Giriş • Birinci bölümde Osmanlı Devleti’nin üretim sisteminin nasıl geri kaldığını ve nasıl açık pazar haline getirildiğini görmüştük. • Türkiye Cumhuriyeti işte bu ekonomik mirası, Kurtuluş Savaşı’nın yaralarıyla birlikte devralmıştır. • Ekonomi politikası ile ilgili arayışlar, • Kurumsal yapılaşma çabaları,

  3. İktisadi gelişme alanında elde edilen sonuçlar, hep bu miras üzerine inşa edilmiştir. • Şimdi bu gelişmeleri, kuruluşun ilk yıllarından itibaren, ele alıp incelemeye başlayalım…

  4. Temel Ekonomik Hedefler ve Tercihler • Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu M.K.Atatürk ve O’nun silah arkadaşları, Anadolu’nun gerçek kurtuluşunun iktisadi zaferler kazanılması ile mümkün olacağını biliyordu. • Bu nedenle, henüz Lozan Barış Antlaşması imzalanmadan önce ve hatta cumhuriyet ilan edilmeden önce, Şubat 1923’te İzmir’de “İktisat Kongresi” düzenlenmiştir.

  5. “Siyasi ve askeri zaferler ne kadar büyük olurlarsa olsunlar iktisadi zaferlerle taçlandırılmazlarsa meydana gelen zaferler kalıcı olmaz, az zamanda söner. Bu nedenle en kuvvetli, en parlak zaferlerimizin daha temin edebileceği faydalı sonuçları temin etmek için iktisadiyatımızın, iktisadi egemenliğimizin sağlanması, kuvvetlendirilmesi zorunludur. Yeni Türkiye’mizi layık olduğu mertebeye çıkarmak için vakit geçirmeden iktisadiyatımıza önem vermek zorundayız. Zamanımız tamamen iktisat devridir” 17 Şubat 1923 – İzmir

  6. Cumhuriyetin kuruluşunu gerçekleştiren kadro, batılılaşmaktan yana idi. • Amaç, batılı devletlerin gücüne ulaşmak hatta onları geçmek olarak seçilmişti. • Batıya bu gücü veren şeyin, Kapitalist ekonomik sistem olduğuna inanıyorlardı. • Bu kadronun iktisadi gelişmeden anladığı şey ise, sanayileşmekti. • Ekonominin her kesimine önem verilecekti, ancak sanayileşme olmadan iktisadi gelişme olmayacağı düşünülüyordu.

  7. “Sanayileşme en ileri ve gönençli Türkiye’ye ulaşmak için en kısa yoldur. Vatan savunması da buna bağlıdır.” M. K. Atatürk

  8. Sanayileşmek için öncelikle tarım sektöründen artık değer elde edilmesi gerekliydi. • Ayrıca nüfusun %80’ninin de tarım ile geçindiği hatırlanırsa, bu kesime destek kaçınılmaz hale geliyordu. • Ayrıca sanayi sektörünün ürünlerini satın alabilmesi için bir pazar yaratılmalıydı. • Bütün bu gereklilikler, sanayi kurulurken, tarım kesiminin göz ardı edilmemesi gerektiğini göstermiştir.

  9. Üzerinde hassasiyetle çalışılması gereken bir diğer konu da ulaştırmaydı. • Hem ekonomik anlamda pazarlara ulaşabilme yeteneği için, hem de ülke savunması için, bir an önce ulaştırma ağının kurulması kaçınılmazdı. • Milli birliğin sağlanması da yine ulaşım imkanlarının geliştirilmesi ile mümkün olacaktı.

  10. İktisat Politikası Arayışları • Kurtuluş Savaşı’nı kazanan kadro batılılaşmaktan yana idi. • Her ne kadar bu savaş batılı devletlere karşı verilmiş olsa da, batılı devletlerin ekonomik sistemlerinin örnek alınması gerektiğine inanıyorlardı. • Batılılaşma, batılıların kurum ve kurallarını alarak gerçekleştirilebilirdi.

  11. Batılı kurum ve kurallardan kastedilen şey, kapitalist sanayileşme ve iktisadi gelişmedir. • Hatırlanacağı üzere, İttihat ve Terakki hükümeti de aynı yolu izlemiştir. • Cumhuriyeti kuran kadro ile İttihat ve Terakki kadrosunun, neredeyse aynı kişilerden oluştuğu hatırlanırsa, bunun bir tesadüf olmadığı kolayca anlaşılabilir. • Bu ortak politika “Milli İktisat Politikası” olarak isimlendirilmiştir.

  12. İttihat ve Terakki Fırkası’nın Osmanlı’nın son dönemlerinde verdiği destek ile oluşan varlıklı sınıf, azınlıkların da çekilmesi ile önemli bir güç haline gelmiştir. • Cumhuriyetin ilk yöneticileri yeni oluşan bu sermaye gücünü sanayiye kaydırmak arzusundaydı. • Zaten oluşan bu yeni güç de genç cumhuriyetin gelişmesine katkı sağlamak için istekli görünüyordu. • Böyle bir ortamda M.K.Atatürk “İzmir İktisat Kongresi”ni düzenledi.

  13. İzmir İktisat Kongresi • Bu kongreye; sanayici, tüccar, çiftçi ve işçi olmak üzere 4 farklı gruptan 1135 delege katılmıştır. • Her grup temsil ettiği kesimin sorunlarını ve isteklerini dile getirerek çözüm bulma arayışına girişmiştir. • Gruplar arasında en hazırlıklı kesimin İstanbul tüccarları tarafından oluşturulan tüccar grubu olduğu görülmüştür. Kongreye tüccarlar damgasını vurmuştur.

  14. Kongrede alınan kararlar iki kategoride toplanabilir: • İktisadi misak ile ilgili kararlar ve • Grupların istekleri ve teklifleri ile ilgili kararlar. • Şimdi ilk olarak iktisadi misak ile ilgili kararları görelim…

  15. İktisadi Misak İle İlgili Kararlar • Yerli üretim teşvik edilmeli, lüks ithalattan kaçınılmalı, • Girişim ve çalışma özgürlüğü esastır, ancak tekelleşmeye izin verilmemelidir ve • Ekonomik gelişmemize katkısı olan ve kanunlarımıza uyan yabancı sermayeye izin verilebilir.

  16. İlk karar, korumacı ve ithal ikameci bir politika uygulanacağının işaretini vermektedir. • Nitekim, 1920’li yılların ikinci yarısından sonra, özellikle de 1929’dan sonra etkin bir gümrük koruması politikası uygulanmıştır. • İkinci karar, (başta Tütün Rejisi olmak üzere) her alandaki tekellerin ortadan kaldırılması isteğini yansıtır. • Son karar ise, batıyı küstürmemek için alınmıştır…

  17. Grupların Önerileri (Çiftçiler) • Tütün ekimi ve ticareti serbest bırakılsın, • Tütün rejisi ve aşar vergisi kaldırılsın, • T.C.Ziraat Bankası kanunu değiştirilsin, banka kaynakları güçlendirilsin, tarımsal kredi amaçları dışında kullanılmasın, tarımsal kredi imkanları artırılsın, • Ziraat bankası kanalıyla kurulacak olan kooperatifler bir an önce faaliyete geçsin,

  18. Tarımsal eğitim geliştirilsin, • Yatılı köy okulları açılsın, • Tarım alet ve makineleri standartlaştırılsın…

  19. Grupların Önerileri (Tüccarlar) • Hükümetin de ortak olacağı bir ticaret bankası kurulsun, • Ticaret odaları, gümrük, borsa ve kambiyo işlemlerine çeki-düzen verilsin, • Gelir vergisi yeniden düzenlensin, • Ulaştırma ve haberleşme alanlarında ticari işlemlere kolaylık sağlansın,

  20. Yabancı sermayenin hangi şartlarda kabul edileceğinin belirlenmesi ve • Yabancı sermayeye ayrıcalık tanınmaması…

  21. Grupların Önerileri (Sanayiciler) • Sanayinin teşvik edilmesi, bu amaçla Teşvik-i Sanayi Kanunu’nun yeniden düzenlenerek yürürlüğe konulması, • Bir sanayi bankası kurulması, • Gümrük duvarlarının yükseltilerek yerli sanayinin korunması, • Makine, araç-gereç ithaline vergi istisnası sağlanması,

  22. Sanayicilere ucuz kredi yollarının oluşturulması, • Sanayi odalarının ve sanayi eğitiminin düzenlenmesi, • Teknik eleman yetiştirilmesi için teknik okulların açılması, • Yerli malı kullanımının artırılması için teşviklerin sağlanması, • Hükümet alımlarında (pahalı bile olsa) yerli ürünlerin tercih edilmesi…

  23. Grupların Önerileri (İşçiler) • Çalışma şartları iyileştirilsin, • Çalışma saatleri 8 saat ile sınırlandırılsın, • 12 yaşından küçük olanlar çalıştırılmasın, • Asgari ücret uygulaması kabul edilsin ve 3 ayda bir asgari ücret tespit edilsin, • Gece çalışmalarına çift ücret ödensin, • İşçi ücretleri tüm iş yerlerinde nakit olarak ve düzenli bir şekilde ödensin,

  24. Ücretli izin ve sigorta imkanları sağlansın, • İşçilere sendika ve grev hakkı sağlansın, • Sosyal güvenlik önlemleri yasalaştırılsın, • İşçi çocukları gece okullarında bedava okutulsun, • 1 Mayıs işçi bayramı olarak kabul edilsin…

  25. Peki, sonuç ne? • Bu isteklerin büyük çoğunluğu karar altına alınmıştır, • Ancak alınan bu kararlar hükümet için bağlayıcı değil, sadece tavsiye niteliğindedir, • Tüccar ve sanayi grupları, işçilerin ücret ve çalışma şartlarının iyileştirilmesi konusundaki taleplerine şiddetle muhalefet etmiştir.

  26. Her ne kadar birbiriyle çelişen isteklerin nasıl karara bağlanacağı belirsiz olsa da, • Alınmış olan kararlar, dönemin hakim iktisadi görüşü hakkında önemli ip uçları vermekteydi. • Bu hakim görüş “Milli İktisat” görüşüdür.

  27. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki iktisat politikası, İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda yürütülmeye çalışılmıştır. • İlke olarak, özel girişim eliyle, serbest piyasa koşulları içerisinde, bir sanayileşme politikası izlemek, • İktisadi hakimiyetin milli unsurlara geçmesini sağlayacak şekilde korumacı bir politika izleme yolu seçilmiştir…

  28. Cumhuriyetin ilk yıllarındaki ekonomi politikaları, Lozan Barış Antlaşması’nın da etkileriyle şekillendirilmiştir denilebilir. • Söz konusu antlaşma, gümrük oranlarının 5 yıl süre ile, 1 Eylül 1916’da düzenlenen seviyede kalmasını, • İthalat ve ihracatta (olağanüstü durumlar hariç) kısıtlayıcı düzenlemelere gidilmemesi hükümlerini içermektedir. • Bu kısıtlayıcı hükümler farklı politikaları gündeme getirmiştir…

  29. Hükümet bazı malların dış ticaretini tekel kapsamına alarak, • Bazı malların üreticilerine prim ödeyerek, • Ve ucuz girdi temin ederek desteklemeye çalışmıştır…

  30. Lozan’ın bu hükümleri kalktıktan sonra, dış ticaret rejimi, pozitif bakiye verecek şekilde düzenlenmiştir. • Ayrıca, yabancıların elinde bulunan demiryolu ve madenlerin millileştirilmesi için döviz tasarrufu sağlamak ve ödeme yapmak zorunda kalmıştır…

  31. 1929 Büyük Buhran yılları, dış ticaret hacminin daralmasına neden olmuş, • Bu da, Osmanlı’dan bize kalan borçların ödenmesini zorlaştırmıştır. • 1932’de Paris’te yeni bir antlaşma imzalanmış, borç miktarı bir miktar daha azaltılarak 84.6 milyon TL’den 79.8 milyon TL’ye indirilmiştir. • Bütçenin %11-18’ini götüren bu ödemeler 1954 yılında son bulmuştur… 2inci saatin sonu

  32. Dönemin Başbakanları Ali Fethi Bey (Okyar) 22 Kasım 1924 – 3 Mart 1925 Mustafa İsmet Paşa (İnönü) 1 Kasım 1923 – 22 Kasım 1924 Mustafa İsmet Paşa (İnönü) 4 Mart 1925 – 25 Ekim 1937

  33. Kurumsal ve Yasal Düzenlemeler ve Ekonomi Politikası Uygulamaları • İzmir İktisat Kongresi’nde alınan kararlar doğrultusunda, yasal ve kurumsal alanda şu düzenlemelere gidilmiştir • 1924’te, ihracata dönük üretimde bulunan sanayilerin kullandıkları ithal hammaddeler gümrükten muaf tutulmuştur.

  34. 2. 1925’te Aşar vergisi kaldırılmıştır. 1924 yılında aşar vergisi devlet gelirlerinin %28.6’sını oluşturuyordu. Bu büyük gelir kaybı; muamele vergisi, arazi vergisi koyarak, tütün, tuz, şeker, ispirtolu içkiler, PTT hizmetleri, oyun kağıdı vb mali tekeller kurularak, harç ve resimlerin oranını yükselterek karşılanmaya çalışılmıştır. Aşarın kaldırılması ile çiftçi üzerinden kalkan vergi yükü, tekel ürünlerini daha çok kullanan şehirli nüfusa kaydırılmıştır.

  35. 3. 1923-1930 arasında; yabancı sermaye mülkiyetindeki demiryolu hatları millileştirilmiş, Reji İdaresi devlet tekeli haline dönüştürülmüş ve kabotaj hakkı ülke sakinlerine tanınarak yabancılara yasaklanmıştır. 4. 1925 yılında İsviçre Medeni Kanunu kabul edilmiş, toprağın mülkiyeti konusu yasal zemine oturtulmuştur. 5. 1927 ve 1929’da çıkarılan 2 yasa ile topraksız köylülere kamu arazilerinin bir kısmı dağıtılmıştır.

  36. 6. 15 Ağustos 1925 tarihinde, Atatürk’ün talimatıyla, uçak ve uçak motoru imal etmek amacıyla, Ankara’da TOMTAŞ (Tayyare ve Motor Türk AŞ) kurulmuştur. TOMTAŞ’ın ilk tesisleri Eskişehir’de, eski uçakların tamir edilmesine yönelik olarak kurulmuş, ve ardından uçak imal eden fabrika, 6 Ekim 1926 tarihinde Kayseri’de faaliyete geçmiştir. Fabrikanın açılışına dönemin Milli Müdafa Vekili Recep Peker, TOMTAŞ İdare Maclisi Başkanı Refik Koraltan ve dönemin Kayseri Belediye Reisi İbrahim Safa katılmışlardır.

  37. M. Kemal Atatürk ve Milli Müdafaa Vekili Recep Peker TOMTAŞ İdare Meclisi Başkanı Refik Koraltan Kayseri Belediye Reisi İbrahim Safa

  38. Mustafa Kemal Atatürk, Kayseri erkanı ile birlikte, halkı selamlıyor

  39. 7 - 1924 yılında yarı resmi bir banka olan İş Bankası kurulmuştur. Bu banka cumhuriyet döneminin ilk özel sermayeli kuruluşu olmuştur. Bankanın görevi; gayri menkul alım-satımı dışında, her türlü sınai, ticari işlerle uğraşmak ve bu alanda çalışan kuruluşlara kredi açmak olarak tanımlanmıştır. Adından da anlaşılacağı gibi, klasik bir mevduat-kredi bankası gibi faaliyet göstermemiş, doğrudan doğruya İŞ yapmıştır.

  40. 8. 1925 yılında devlete ait olan Sanayi ve Maadin Bankası kurulmuştur. Bu banka, Osmanlı’dan Türkiye’ye kalan bazı sanayi kuruluşlarını özelleştirinceye kadar işletecek, özel sektör tarafından sanayi ve madencilik kuruluşlarına kredi temin edecektir. Bu dönemde devlete ait hiçbir kuruluş özel sektöre devredilmemiştir. Banka tamamen bu kuruluşların finansmanına yoğunlaştığı için, özel sektöre kredi de açamamıştır. Amaçlarına ulaşamadığı gerekçesi ile kapatılmıştır. Bankanın sanayi işletmeciliği ile ilgili faaliyetleri 1932 yılında Devlet Sanayi Ofisi’ne devredilmiştir.

  41. Bu yetki devrinden sonra banka yeni bir isimle (Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası) yeniden kurulmuş, sadece özel sektör elindeki sanayi ve madencilik kuruluşlarına kredi verme işine yoğunlaşmıştır. 1933’te ise, her iki kuruluşun (yani Türkiye Sanayi ve Kredi Bankası ile Devlet Sanayi Ofisi) görev ve yetkileri Sümerbank’a devredilmiştir.

  42. 9. Cumhuriyetin ilk 10 yılında yabancı bankaların ağırlığı oldukça fazla idi. 1923’te 18, 1928’te 39 adet olan ulusal bankalar çoğunlukla yerel düzeyde faaliyet gösteriyordu. 1930’da 13 adet yabancı banka vardı. İş Bankası’nın kurulması ve Ziraat Bankası’nın sermayesinin artırılması ile ulusal bankaların sistem içerisindeki ağırlığı bir miktar artmıştır.

  43. 1924’de toplam mevduatın %78’i, 1924-1929 döneminde ortalama %57’si, 1935-1938’de %22’si yabancı bankalarda idi. Yabancı bankaların toplam kredilerdeki payı da giderek azalmıştır. 1924’te %53 olan oran, 1924-29 döneminde ortalama %47, 1935-38 döneminde ise %25 olmuştur.

  44. 10. 1925 yılında şeker fabrikalarının kurulmasına ilişkin bir kanun çıkarıldı. Bu kanunla; şeker fabrikası kurulması teşvik edilmiş, şeker fabrikası kurmak isteyen özel girişimcilere ayrıcalıklar tanınmış, şeker ithalatı zorlaştırılmıştır. Kanunda tanınan ayrıcalık ve istisnalar şunlardır: • Pancar üretimi yapılan arazi 10 yıl süre ile arazi vergisinden muaf, • Fabrika inşaatı için yapılan her türlü nakliyenin üçte biri vergiden muaf,

  45. c. Fabrika personeli 10 yıl süreyle kazanç vergisinden muaf, d. Üretilen şeker 8 yıl süre ile tüketim vergisinden muaf Cumhuriyet döneminde desteklenen ilk sektör şeker’dir. Bu bir rastlantı değildir. Hammaddesi yurt içinde bulunabilen, tüketime hazır şekilde üretilebilen ve piyasaya doğrudan sunulabilen bir maldır. Yurtiçi üretim ihtiyacın ancak %14’ünü karşılamaktaydı ve bu sektördeki canlanma ile ulaştırma ve tarım sektörlerini de canlandıracaktı.

  46. İlk Kurulan Şeker Fabrikalarımız Uşak Şeker Fabrikası (1926) Alpullu Şeker Fabrikası (1926) Turhal Şeker Fabrikası (1934) Eskişehir Şeker Fabrikası (1933)

  47. 11. 1927’de yeniden yürürlüğe konulan Teşvik-i Sanayi kanunu, şeker kanununun teşviklerini genişletmiştir. Kanun eski teşviklere ek olarak şu teşvikleri uyguladı: • Kapsam dahilindeki kuruluşlara vergi muafiyeti, • Yatırım mallarının gümrüksüz ithali, • Bazı kamu tekeli maddelerinin indirimli satışı, • Demiryolu taşıma bedellerinde indirim,

  48. e. Kapsam dahilindeki tesislerin üretimlerinin %10’una varan prim ödemesi, f. Kamu kuruluşları için ihtiyaçları olan malları, bu mallar ithal mallarından %10 daha pahalı bile olsa, satın alma zorunluluğu… Teşvikten yararlanacak kuruluşların büyük ölçekli olmasına ve modern teknoloji kullanmasına özen gösterildi. Yine de modern sanayinin oluşması için teşviklerin etkisi marjinal düzeyde kalmıştır. 1932’de 1473 firma ile en üst düzeye ulaşmış, 1938’de 1103’e gerilemiştir.

  49. 12. Lozan Antlaşması gereği, 1929’a kadar etkin bir gümrük koruması sağlanamamıştır. Yine de; ithal malları üzerine tüketim vergisi koyarak, yerli sanayiye prim ödeyerek ve vergi istisnaları sağlayarak yerli sanayiyi korumaya çalışmıştır. 1929’da yeni bir gümrük kanunu çıkarılarak, etkin korumacılık başlatılmıştır. Bu yasa ile, ithal malları gümrük oranı 1929 öncesi ortalama %26 iken 1929 sonrası %38’e yükselmiştir.

More Related