1 / 31

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR. Prof.Dr.Bengi SEMERCİ İSTANBUL. AİLE İÇİ ŞİDDET.

Download Presentation

PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. PSİKİYATRİK BOZUKLUKLAR Prof.Dr.Bengi SEMERCİ İSTANBUL

  2. AİLE İÇİ ŞİDDET • Kişilerin beslenme ve bakım gereksinimlerini karşılayan, güven duygusu veren, beden ve akıl sağlığını koruyan ve geliştiren bir birim olması gereken aile, çoğu kez, her çeşit şiddetin beslendiği ve uygulandığı tek odak olmaktadır. Aile dışında gerçekleşen şiddet için toplum sorumlu tutulurken, aile içinde oluşan şiddet gizli kalmakta, özel hayat olarak kabul edilmekte, çoğu kez de olağan ve yasal olarak karşılanmaktadır. Yani aile sandığımız kadar kutsal değildir.

  3. AİLE İÇİ ŞİDDET • Şiddet , insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine, yaralanmasına ve sakat kalmalarına neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. • Aile içi şiddet ise bu tür bir hareketin aile içinde gerçekleşmesi durumunu ifade eder.

  4. AİLE İÇİ ŞİDDET • EŞE YÖNELİK • ÇOCUĞA YÖNELİK • YAŞLIYA YÖNELİK • Aile içi şiddet büyük bir oranla kadına ve çocuklara yöneliktir ve bu şiddeti gerçekleştiren kişi de erkektir. Psikiyatrik hastalar tarafından bildirilen fiziksel ve cinsel şiddet eylemlerinin % 90’ı aile bireyleri tarafından yapılmıştır.

  5. ŞİDDETİN NEDENLERİ 1-Aile İçi Şiddetin Biyolojik Nedenleri Biyolojik nedenler arasında, erkeklik hormonlarının etkisi, şizofreni, paranoid şizofreni gibi bazı akıl hastalıkları ile antisosyal kişilik bozukluğu gibi bazı ruhsal bozukluklar sayılabilir. Saldırgan yani şiddeti uygulayan aile bireylerinin büyük oranlarda erkek oluşu ve bu saldırgan davranışların ilerleyen yaşla birlikte azalmaya başlaması, erkeklik hormonlarının şiddet davranışında etkili olduğunu düşündürmektedir. Hezeyanlar, hallüsinasyonlar (gerçekte var olmayan şeyleri görme, duyma veya kokusunu alma), gerçeklikten uzaklaşma, duygusal cevapların kaybı, sosyal ilişkilerin bozulması gibi belirtilerle ortaya çıkan şizofreni ve bunun özel bir çeşidi olan şüphe, kıskançlık, kendini beğenmişlik gibi duyguların ön plana çıktığı paranoid şizofreni diye adlandırılan akıl hastalıkları da biyolojik nedenler arasındadır. Sorumsuz, tepkici ve düşüncesiz hareket etme, vicdansızca ve suç niteliğinde davranışlar gösterme ve bunlardan hoşlanma biçimindeki tutumların görüldüğü antisosyal kişilik bozuklukları da şiddetin biyolojik nedenlerindendir.

  6. AİLE İÇİ ŞİDDETİN TİPLERİ Fiziksel Şiddet Aile içi şiddetin en sık olarak uygulanan biçimidir. Sarsma, hırpalama, tokat atma, dayak atma, bireye cisimler atma, duvarlara vurma, saçından tutup yerlerde sürükleme, itme, sopa ve odun ile dövme, ellerini kollarını bağlama, zorla cinsel ilişkide bulunma, kesici delici aletlerle üzerine yürüme, ve bunları kullanarak kişiyi yaralama, ateşli silahlar kullanma, kişileri öldürme gibi durumlar fiziksel şiddet uygulamalarıdır.

  7. AİLE İÇİ ŞİDDETİN TİPLERİ Aile İçi Şiddetin Psikolojik Nedenleri Sürekli olarak, aile içi şiddete maruz kalan yani eşlerinden dayak yiyen kadınlar, böyle olmayı seçmemişlerdir. Şiddet uygulayan çoğu eş, aile birliğinin ilk dönemlerinde bunu uygulamaz. Ne zaman arada derin ruhsal bağlar kurulmaya başlar, işte o zaman şiddet eğilimleri kendini gösterir. İlk şiddet atağı, şiddete uğrayan eş için bir sürpriz olur ve hiç bir şekilde şiddet eğilimi olarak yorumlanmaz. Ancak gerçek, şiddetin doğasının zaman içinde artmaya meyilli olduğudur. İlk yaralanmalar hafif ve önemsiz olarak kabul edilir ve şiddete uğrayan eş, şiddeti uygulayan eşin kendisine zarar verme kastı taşımadığına inanır. Eşine karşı duygularında önemli bir değişiklik olmaz. Ancak şiddetin boyutu ilerlediğinde, şiddete uğrayan eşin duygusal bağı giderek zayıflar, fakat eşini terk etmesi durumunda daha büyük bir şiddet atağı ile karşılaşma korkusu artar. Buna sosyal kurumlardan destek alamama endişesi de eklenince, şiddete maruz kalan eş, yıkıcı bir evlilik tuzağı içinde kendisini hapsedilmiş bulur.

  8. Aile İçi Şiddetin Psikolojik Nedenleri Şiddeti uygulayan kişiler, uyguladıkları bu şiddet karşısında elde edecekleri kazancın, şiddetin maliyetinden daha fazla olduğunu düşünürlerse, şiddeti uygulamaya devam ederler.Erkekler niçin kadınları döverler? Çünkü bunu yapabilirler.... Erkekler için eşlerini dövmenin kazançları; duygusal baskıları ortadan kaldırmak, hayal kırıklıkları için bir çıkış yolu bulmak ve kendi isteklerinin gerçekleşmesini garanti altına almaktır. Buna karşılık maliyet oldukça düşüktür. Çünkü: Kadınlar gerek fiziksel, gerekse ekonomik açıdan yetersiz olduklarından buna karşı koyamazlar, toplum bu olguya aile içi özel mesele gözüyle bakar ve koruyucu toplumsal örgütlerin çabası sınırlıdır. Şiddeti uygulayan kişinin karşılaşabileceği en ciddi maliyet , eşin boşanma yoluyla kaybedilmesidir ki, bu da çoğu kez , şiddet uygulanmasının arttırılması yolu ile kontrol altına alınır.

  9. AİLE İÇİ ŞİDDETİN TİPLERİ Aile İçi Şiddetin Sosyal Nedenleri Şiddet uygulama, öğrenilebilen bir davranıştır. En önemli öğrenme kaynağı ise, şiddeti uygulayan kişinin kendi ailesidir. Çocukluk ve gençlik dönemlerinde, aile içi şiddetin uygulandığı bir ortamda yetişenlerin, şiddet gösterme eğilimine sahip oldukları gösterilmiştir. Ayrıca şiddetin, toplum tarafından paylaşılan bir değer yargısı olarak kabul edilmesi ve kuşaktan kuşağa aktarılması da sosyal bir neden olarak kabul edilmektedir. Toplumların sahip oldukları iletişim becerilerinin yetersizliği, duygu ve düşüncelerin kışkırtıcı biçimlerde ifade edilmesi alışkanlığı, bilinçsizce yapılan suçlamalar, hatalı namus ve ahlak anlayışları da şiddetin sosyal nedenleri arasında sayılabilir. Yoksulluk, hayat karşısında şanssız olmak, beklentilerin ve kazanılmış niteliklerin yoksunluğu gibi sosyo-ekonomik baskı unsurları da şiddet uygulamasına neden olabilir. Alkol ve madde bağımlılığı olan kişiler ise gerek bu sosyal faktörlerin gerekse kullandıkları bağımlılık yaratan maddelerin neden olduğu ruhsal etkiler sonucunda şiddet uygulamaya daha çok yatkındırlar.

  10. AİLE İÇİ ŞİDDETİN TİPLERİ Duygusal Şiddet Kişiye bağırma, başkaları önünde küçük düşürme, gururunu incitme, kişiyi fiziksel şiddet uygulamakla tehdit etme, kişinin duygu ve düşüncelerini açıkça ifade özgürlüğünü elinden alma, kendi gibi düşünüp davranmaya zorlama, kişinin hareket özgürlüğünü kısıtlama, kendi aile bireyleriyle veya arkadaşlarıyla iletişimin yasaklama, kişinin istediği gibi giyinme özgürlüğünü kısıtlama gibi fiziksel bir baskı olmaksızın uygulanan ve ruh sağlığını bozucu eylemlerin tümü duygusal şiddet kapsamındadır.

  11. AİLE İÇİ ŞİDDETİN TİPLERİ Ekonomik Şiddet Kişilerin çalışma ve gelir sağlama özgürlüklerinin ellerinden alınması, mal alıp satmalarının engellenmesi, gelirlerine el konulması, gelir sağlamak üzere çalıştırılmaya zorlanması gibi eylemlerdir.

  12. ÇOCUK VE ADLİ SÜREÇ • Çocukları ilgilendiren çok sayıda kanun maddeleri çerçevesinde onların • Haklarının korunmasında • Bakım tedbiri alınmasında • Suça sürüklenen çocuğun belirlenmesinde • İstismar bildiriminde • Çocukların ifadelerinin değerlendirilmesinde • Savcılık, kolluk kuvvetleri, sosyal hizmet birimleri ve diğer ilgili kurumlarla işbirliğinde • Ceza ehliyeti, velayet ve diğer konularda bilirkişilik yapmak üzere • Adli çocuk ve ergen psikiyatrisi uygulamaları gerekli olmaktadır

  13. ÇOCUK VE ADLİ SÜREÇ • Çocuk ruh sağlığı bilirkişi değerlendirmesinde • Ayrıntılı ruhsal muayene ve sonuçları • Gelişimsel özelliklerin tespit edilmesi • Anne baba özellikleri ve aile yapısının tanınması gerektiğinde raporlanması • Eğitim ortamı ve eğitim süreçlerinin değerlendirilmesi

  14. ÇOCUK VE ADLİ SÜREÇ • Mizaç özellikleri ve genetik farklılıkların tespiti varsa dismorfik özelliklerin bildirilmesi • Akran ilişkileri ve sosyal gelişimin değerlendirilmesi • Çocuğun genel durumunu etkileyen tıbbi bir hastalık veya kullandığı ilaç/madde tespit edilmesi • Psikososyal stres faktörlerinin belirlenmesi önemlidir.

  15. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Halen en fazla bilirkişilik raporu istenen değerlendirme alanlarından birisidir • Bu değerlendirmeyi yapmak için yasalar çerçevesinde tanımlanan bazı kavramları bilmek gerekir. • Bu kavramların rapor istek aşamasında soru olarak bilirkişiye yöneltilmesi sıktır.

  16. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Suça sürüklenen çocuk: Kanunlarda suç olarak tanımlanan bir fiili işlediği iddiası ile hakkında soruşturma/kovuşturma yapılan ya da işlediği fiilden dolayı hakkında güvenlik tedbirine karar verilen çocuk • Ceza ehliyetinin olup olmadığı söylenecek çocuğun biyo-psiko-sosyal özellikleri tespit edilmesi gerekir

  17. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Korunma ihtiyacı olan çocuk: Bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal ve istismar edilen ya da suç mağduru çocuk • Ceza ehliyeti raporunda çocuğun içinde bulunduğu suç ortamı göz önüne alınmalıdır. Tekrarlayıcı bir şekilde suç süreci varsa çocuğun korunmaya alınması ve suç ortamından uzaklaştırılması gerekir. Bu durum raporda belirtilmelidir.

  18. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Ahlaki redaet: ahlaki kötülük, yani bir olayın ahlaken kötü olduğunun farkında olma • Bu kavramda özellikle işlemiş olduğu fiilin (kendi psikososyal-psikoseksüel gelişimi göz önüne alınarak) kötü olduğunun farkında olup olmadığı değerlendirilmektedir.

  19. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Davranışlarını yönlendirme yeteneği: kendi davranışlarını kontrol ederek, iradi bir şekilde kullanabilme becerisi • Çocukların davranışlarını tam olarak yönlendirme yeteneği 12 yaştan sonra başlar, dolayısı ile bu yaştan sonra bu özelliğin gelişip gelişmediği değerlendirilmelidir. Ceza ehliyetinin belirlenmesinde önemli bir kavramdır

  20. Ceza Ehliyetinde bilirkişilik • Fiilin hukuki anlam ve sonuçları: herhangi bir suç unsurunun veya işlemiş olduğu fiilin kanunlar nezdindeki sonuçlarının farkında olmak, kötülüğünü bilmek, işlemesi durumunda ne gibi süreçlerin doğacağını bilebilmek, suç ile suç olmayanı ayırt edebilmek, birbirine yakın olayları ayırt etme, seçebilme ve uygulayabilme kabiliyeti, birbirine yakın durumlarda doğruyu bulabilme becerisi • 12 yaşından sonra gelişmeye başlar 15 yaşından sonra ise gelişmiş olduğu kabul edilir.

  21. Ceza ehliyetini etkileyen faktörler • Yaş: Çocukların gelişimsel süreci içerisinde yaş ile birlikte bazı yeterliliklerin kazanıldığı bilinmektedir. Kronolojik yaş ve zeka yaşı gibi değerlendirmeler yapılmaktadır. • Özellikle ergenlik dönemi (12 yaş ve sonrası) ile normal bir zeka gelişimi ile birlikte gelişen soyut düşünce, frustrasyon toleransı, muhakeme ve yargılama becerileri davranışlarını yönlendirme yeteneğini olumlu olarak etkiler

  22. Ceza ehliyetini etkileyen faktörler • 0-12 yaş: 12 yaşını doldurmamış çocukların işlemiş olduğu kanunen suç kabul edilen fiillerden sorumlu tutulamayacağı, eğer çocuk bir suç işlemişse ve bu suç çocuğun yetiştirilmesi ile ilgili yetersizlik ile ilgiliyse koruyucu tedbirlerin alınabileceği şeklinde çerçevelendirilmiştir.

  23. Ceza ehliyetini etkileyen faktörler • 0-12 yaş çocuklarda işlemiş olduğu fiilin hangi sebepten kaynaklandığı (suça sürüklenen çocuk, davranım bozukluğu, mental retardasyon, psikotik bozukluk gibi) tespit edilmeli ve tedaviye yönlendirilmelidir

  24. Ceza ehliyetini etkileyen faktörler12-15 • İşlemiş olduğu fiil planlı ve sonuçları fark edilerek yapılmışsa • Sonuçları konusunda hukuki bir farkındalık varsa • Başka yönlerden davranışlarını yönlendirebiliyor ve normal gelişimsel özellikler gösteriyorsa • Soyutlama, yargılama, algı, frustrasyon toleransı gibi özellikleri normal zekaya eşlik ediyorsa • İşlemiş olduğu fiilin hukuki sonuçları konusunda bilgi ve malumatı varsa • İşlemiş olduğu fiilin sonuçları itibari ile ağır ve önemli ve o yaştaki çocuğun kolaylıkla fark edebileceği sonuçları varsa • Akran, içinde bulunduğu alt kültür ve gruba özgü etkenlerin olup olmadığı göz önüne alarak • Hukuki anlam ve sonuçlarını algılayıp algılamadığı değerlendirilir.

  25. Ceza ehliyetini etkileyen faktörler • 16-18 yaş: fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin geliştiği, davranışlarını yönlendirebildiği yaş dilimidir. • Ancak ceza ehliyetini etkileyen bir akıl hastalığının olup olmadığı araştırılır. Ceza ehliyetini etkileyen bir akıl hastalığı varsa (zeka geriliği, psikoz gibi) o zaman ceza ehliyetinin olmadığı belirtilir.

  26. Ceza ehliyetini etkileyen durumlar • Zeka gerilikleri ceza ehliyetini etkilemektedir. Bu durumda normal altı zeka düzeyinin çocuğun davranışlarını yönlendirme yeteneğini nasıl etkilediği belirlenmelidir. • Özellikle yaş ile birlikte kognitif yapının ceza ehliyetinde önemli olduğu unutulmamalıdır. Çocuğun IQ seviyesi farklı düzeylerde olabilir.

  27. Geçici nedenler • Ceza ehliyetinin fiilin işlendiği anda bozulmasına sebep olan ruhsal bozukluklar söz konusu olabilir • Gayri iradi olarak psikoaktif madde kullanımına bağlı psikoz, beyin işlevini bozan organik nedenler (alkol psikozu, üremi vb), hipoglisemi,epileptik atak esnasında kişinin davranışlarını yönlendirme yeteneği ortadan kalkar

  28. Sağır ve dilsiz olma • 0-15 yaş: ceza sorumluluğu yoktur • 16-18 yaş: ceza sorumluluğu işlemiş olduğu fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılama yeteneğinin gelişip gelişmediğine bakılarak belirlenir. • 19-22 yaş: ceza sorumluluğunu etkileyen herhangi bir akıl hastalığı olup olmadığına bakılır

  29. Tanık olarak çocuk • Çocukların tanıklığa zorlanmaması önemlidir • Özellikle travmatik olayların gelişimsel süreçlerde bozulmaya yol açacağı unutulmamalıdır • Ancak kanuni süreçlerin gerçekleşmesi ve çocuğun yüksek yararı göz önüne alındığında çocuk dostu görüşme ile tanıklık olabilir

  30. Tanık olarak çocuk • Tanıklık sürecinde çocuk tekrar tekrar örselenmemelidir • Çocuğun yaşı, kognisyonu, psikososyal gelişimi göz önüne alınmalıdır • Çocuk koruma kanunu bu süreci düzenlemiştir

  31. İfadelerine itibar edilebilirlik • Çocukların ruhsal değerlendirilmesinde ifadelerine itibar edilip edilmeyeceği değerlendirilmelidir • Çocukların gerçek ile hayali ayırt edebildiği yaşlardan itibaren ifadelerine itibar edilmemesi için bir sebep yoktur (3-4 yaş) • İfadelerine itibar edilmesine engel olabilecek veya ana hatları ile itibar edilmesinin faydalı olabileceği ruhsal bozukluklar mevcut olabilir • Ayrıca değerlendirmede çocuğun yaşı ve kognisyonu göz önüne alınmalıdır

More Related