1 / 23

İLİŞKİ YÖNETİMİ İletişim ve İlişki İlişkide Başarı İletişimi Yönetmek

İLİŞKİ YÖNETİMİ İletişim ve İlişki İlişkide Başarı İletişimi Yönetmek. İLİŞKİ YÖNETİMİ ÖĞRENİLİR Mİ?. İlişki kavramı aslında oldukça teknik bir kavramdır. Yabancı dillerde birkaç ( relation , contact , connection ) farklı kavramla ifade edilmektedir.

wade-garza
Download Presentation

İLİŞKİ YÖNETİMİ İletişim ve İlişki İlişkide Başarı İletişimi Yönetmek

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İLİŞKİ YÖNETİMİ İletişimveİlişki İlişkideBaşarı İletişimiYönetmek

  2. İLİŞKİ YÖNETİMİ ÖĞRENİLİR Mİ? • İlişki kavramı aslında oldukça teknik bir kavramdır. Yabancı dillerde birkaç (relation, contact, connection) farklı kavramla ifade edilmektedir. • İlişki kavramını basitçe, karşınızdaki insan üzerinde etkili olmak diye düşünebilirsiniz. • Birisiyle konuşmanız, sohbet etmeniz, bakkaldan ekmek almanız veya işyerinizde bir takım talimatlar vermeniz ve buna benzer gündelik hayatınızdaki her şeyi ilişki kavramı ile anlatabilirsiniz. Ama, şayet karşınızdaki kişi ile iletişim kurarken, o kişinin, sizin istediğiniz davranışları ortaya koymasını sağlayabilirseniz, biz onun adına ilişki yönetimi diyoruz. • Yani, hayal ettiğiniz gibi bir ilişki kurmayı başarabildiğiniz zaman, ilişki yönetimi gerçekleşmiş oluyor. Bunu becerebilmeniz için özel olarak yetenekleriniz olabilir, adını koymadan siz bunları başarıyor olabilirsiniz. Ama biz burada İLİŞKİ YÖNETİMİ ÖĞRENİLEBİLİR Mİ? sorusuna cevap bulmaya çalışacağız.

  3. İLETİŞİM; BİLMEK Mİ, TANIMAK MIDIR? İletişim için şart olan niyet, ilişki kavramını doğurmaktadır. İlişki kavramı, iletişim sürecinin bilmek (savoir)’ten ibaret olmadığını, aynı zamanda tanıdık (connaitre) olmayı gerektirdiğini ifade etmektedir. İlişki (relation) kavramı; hem contact (ilinti-bağ) hem interet (ilgi-çıkar), hem connection (bağlantı), hem de dependent (bağlılık) kavramlarının anlamlarını yükümlenmektedir. Yani ilişki kavramı, ilişkin olmayı, daha doğrusu olmazsa olmazı (mütemmim cüz) anlatmaktadır. Her etkileşim olayı; karşılıklı niyeti yaratıyor ve bu yolla bir ilişki gerçekleşiyorsa, bu etkileşim sürecinin adı iletişimdir. Bu süreç mutlaka aracı bir mekanizma tarafından dolayımlanmaktadır. Bu aracı mekanizmanın adı medyadır. Medya, medyum’un çoğuludur. Gündelik dildeki medyum sözcüğü ile aynı anlamı taşımaktadır. Medyum, doğrudan doğruya kurulamayan ilişkilere aracılık (dolayımlama - mediating) eden bir araçtır. Medyum, belediye otobüsü gibi bir taşıma aracı (vehicule) değil; inisiyatifin insafına terk edildiği bir araçtır ki, iletişim partnerleri iletişim kurarken, inisiyatiflerini işte bu aracıya, medyaya emanet etmektedirler. Zira etkileşmek için niyet eden iki iletişim partneri arasındaki ilişkinin mimarı medyadır ve ilişkilerin kurulmasında ve işlemesinde son derece kritik bir rol oynamaktadırlar.

  4. İLETİŞİMİNİ YÖNETEMEYEN KİŞİ, PATOLOJİK ŞİZOFRENDİR • Şizofren olmanın riski, iletişimi ve etkileşimi yönetememekten kaynaklanır. • İlişkilerini GEREKTİĞİ gibi yönetemeyen kişi; marazi, şizofren HASTAsıdır. Psikolojik tedavi gerektiren patolojik halet-i ruhiye sergilemektedir. • Eğer şizofrenik yetenekleriniz ile ilişkilerinizi yönetebilirseniz, bu durum sizi: çok etkili ve güçlü bir kişiliğe sahip birey haline getirecektir ve bu sayede • Dominant, • sözü dinlenen, • çevresindeki insanların akıl sorduğu, • yol göstermesini istediği, • fikirlerine itibar edilen bir insan olabilirsiniz.

  5. BAŞARILI İLİŞKİ YÖNETİMİ Kurduğunuz iletişimle gerçekleşen etkileşim sonucunda ; yöneten taraf sİzİsenİz; karşInIzdakİ İnsanda, sİzİnumduğunuz ve bekledİğİnizdavranIşlaryaratabilmİş İseniz, Başarılı bir ilişki yönetimini gerçekleştirmişsiniz demektir. bunu BECERMEK İÇİN GERÇEĞE EN UYGUN hayal kurmayı BECERMEK ZORUNDASINIZ GERÇEĞE EN UYGUN Hayalİkurabİlen KİŞİ: karşIsIndakİİnsanlarI ÇOK daha kolay etkİleyebİlİr.

  6. Nasıl oluyor da hayal kurmayı iyi becerebilen bir insan, çevresindeki kişileri daha kolay etkileyebiliyor? • Formel yetkileriniz gereği insanları yönetirsiniz. Esasen formel görevleriniz, yani işyerinde sahip olduğunuz statü gereği insanları yönetmeniz ve yöneltmeniz hayal kurmanızı gerektirmez. Resmi bir ilişki kurulmadan önce, o ilişkinin nasıl kurulacağı, yürütüleceği, yönetileceği çok önceden belirlenmiştir. Norm kadrolara göre kimin ne iş yapması gerektiği açıktır. • Doğrudur, ama şuna dikkat edin. Bazı yöneticileriniz vardır. İnsanlara hiç emir vermeden yönetirler. Bazıları vardır, türlü cezalarla bile maiyetindekileri yönetemezler. Örneğin, aranızda bazılarınız yönetici olmadığınız halde, işyerinizdeki yöneticiden daha fazla sözü geçen birisi olabilirsiniz. Bunlara pek çok örnek vardır

  7. GERÇEĞE EN UYGUN HAYALİ KURABİLMEK İÇİN ŞİZOFREN OLABİLME BECERİNİZE GÜVENİN Şizofren olmak kötü bir şey değildir. Ne kadar şizofren olursanız o kadar deha olduğunuzu düşünebilirsiniz. Şizofrenlik; tedavi gerektiren bir hastalıktır. Her birimiz şizofren yeteneklerimiz sayesinde çok farklı benlikler sergileriz. Tedavi gerektiren durum; her bir benliğimizi en uygun yerde kullanmayı başaramamaktan kaynaklanır. Deli etiketine maruz kalırız ve tedavi edilmemiz gerekir. Tedavi şizofren yeteneğimizi ortadan kaldırmaz. Onu nasıl kontrol edeceğimizi bize öğretir. Bunu biz aslında bebeklik yaşlarından itibaren öğrenmeye başlarız. Mesela çocuğumuza karşı ilişkilerimizi düzenlerken farklı bir benlik sergileriz. Amirimizle veya astlarımızla ilişkilerimizde farklı, alışveriş yaparken tezgahtara karşı farklı benlikler sergileriz. Farklı benlikler sergilemenin adı şizofrenidir. Sınıf arkadaşınızla diyelim ki şakalaşıyorsunuz.Ona hitap ettiğiniz gibi garsona veya yan masada oturanlara hitap ederseniz, muhtemelen kavgaya neden olursunuz. Gündelik hayatımızda onlarca benlik sergileriz. Bu anlamda hepimiz birer şizofreniz. Ne kadar kusursuz şizofren isek, yani şizofren olma yeteneğimizi ne kadar mükemmel denetim altında bulundurabilirsek, ilişkilerimizi de o kadar başarılı yöneten kişi olabiliriz.

  8. SADECE İNSAN VARLIKLARI HAYAL KURABİLDİĞİ İÇİN, İLETİŞİM YETENEĞİ SADECE İNSANLARA ÖZGÜDÜR Burada önemli olan, her birinizin zihninde birbirimizle ilgili imgelerin oluşuyor olması gerçeğidir. Her birimiz, hayal kurma becerisi ile diğer birisini zihnimizde yaratabiliyor, inşa edebiliyoruz. Böyle bir yeteneğimiz olduğu için birbirimizle iletişim kurabiliyoruz. İletişim kurduğumuz insanla ilgili olarak onun mimiklerine, gözbebeklerine, vücut diline ve buna benzer iletişim kaynaklarına ilişkin ne kadar fazla bilgi, mesaj alıp; zihnimizde o insanla ilgili olarak, onu eksiksiz kavrayabileceğimiz bir biçimde ne kadar kusursuz bir şablon inşa edebilirsek, yani onu ne kadar eksiksiz hayal edebilirsek, onu o kadar iyi kavrayabiliriz ve onu o kadar kolay yönetebiliriz ve yöneltebiliriz.

  9. KARŞIMIZDAKİNİ ANLAMAK VE ONA KENDİMİZİ ANLATABİLMEK Çevrenizdeki insanlar üzerinde etkili olmak ve onları çekip çevirmek, yönetmek ve yöneltmek istiyorsanız başarmanız gereken şudur: Mükemmel bir iletişim yürütücüsü olmak Bunun tekniği ise çok basittir: Karşındakini kusursuz biçimde anlamak ve anlatmak istediğini kusursuz biçimde karşındakine anlatabilmek.

  10. Karşınızdaki kişi ile iletişim kurarken, mesajınızı alırken, verirken hangi konularda ortak paydalar oluşturabildiğinizi, ona anlatmak istediğinizi ne kadar kusursuz anlatabildiğinizi çok iyi tespit etmeniz gerekiyor. Benim söylediğim laftan o ne anlamıştır, onun söylediği laftan ben ne anladım. Ben lafımı söylerken, gözbebeklerine baktığımda tepkisi nasıl olmuştur? Bana o lafı söylediğinde benim vücut dilim nasıl sonuçlar yaratmıştır. Bunları çok iyi gözetleyebilirsek ilişki yönetimi işini başarıyla yürütüyoruz demektir. Yani söz veya yazıyla, vücut dilimizle konuşurken, karşımızdakinden beklediğimiz cevapların yanı sıra, onun başka iletişim kaynaklarıyla bize ne tür mesajlar gönderdiğini fark edebilirsek, onu kolaylıkla yönetebilir ve yöneltebiliriz.

  11. SATIR ARASI İLETİŞİM • Gündelik hayatımızda • iletişim kurarken, • ortaklaşmaları hedeflerken, • karşılıklı laf veya yazı alış verişlerinde bulunurken bir takım boşluklar bırakırız. İşte o boşlukların neler olduğunu kavrayabilirsek, daha doğrusu, • karşılıklı iletişim kuran insanlar, söyledikleri lafların dışında, satır aralarındaki boşlukları kim daha iyi doldurabilirse, o kişi, iletişim kurduğu kişiye karşı daha dominant, daha etkili hale gelebilir.

  12. İLETİŞİMSİZLİK TRAFİK KAZASI GİBİDİR İlişki yönetiminde ne zaman başarısız oluruz. İletişim arızaları nasıl oluşur? İletişim kazalarına ne zaman uğrarız?: Cevap şudur: İletişimsizlik mümkün olduğunda. Eğer siz karşınızdaki insanla, ortaklaşma yaratmak istiyorsanız ve karşınızdaki kişi de sizinle bir şey paylaşmak istiyorsa iletişim mümkündür. Birisine seslendim, onun kulağına bir ses geldi ama benim ona seslendiğimi fark etmedi. Burada iletişim kurulmadı. Ama beni duydu ve ona seslendiğimi fark etti: benimle ilgili kafasında bir hayal gerçekleşti. Dolayısıyla iletişimin iletişim olabilmesi için niyet kavramı söz konusudur. Ben sana bir laf söylemeliyim, sen de o lafın karşılığında bana bir mesaj vermelisin, bir ortaklaşma sağlayabilmeliyiz, bir ortaklaşma söz konusu olduğu zaman iletişim gerçekleşir. İletişim kurmamızın mutlaka olumlu sonuç yaratması şart değil. Dolayısıyla olumlu veya olumsuz sonucu olsun, niyet söz konusu ise, yani iletişim kurmamızın sonucunda ortaklaşma söz konusu ise o zaman biz bir iletişim kurmuşuz demektir. Ortaklaşma söz konusu olmadığı zaman iletişim olmaz.

  13. İletişimsizliğin yegane nedeni anlayamamak ve anlaşılmamaktır. Biz karşımızdakini anlama niyetinde değilsek, o da bizi anlama, söylediğimizi dinleme niyetinde değilse asla iletişim olmaz. Bazen patavatsızlık yapar, iyi niyetli olmamıza rağmen, iletişim kazalarına yol açarız. Çoğu zaman da ifade etmek istediğimizi, tam olarak ifade etmemizi mümkün kılan bir kelime, simge kullanmadığımız zaman karşımızdakini kırar, üzeriz. Yanlış anlaşılırız. Bu durumda iletişimde arızaya neden olmuşuz demektir ve hemen o arızayı gidermemiz gerekir. Bilirsiniz, çoğu zaman yanlış anlaşılmak, hiç anlaşılmamaktan daha kötüdür.

  14. İLETİŞİM KAZALARININ BİR NEDENİ KAFALARIMIZDAKİ ŞABLONLARDIR Hepimizin çevremizdeki öznelerle, kişilerle, nesnelerle, kavramlarla, ilgili yargılamaları vardır. Sembollerle ilgili hepimizin kafasında yargıları vardır. Hepimizin, yargılamalarımızla uyumlu vaziyet alışları vardır. Bu vaziyet alışlarımızı, tavır ve duruşlarımızı, asla değiştirmeyecek bir biçimde ısrarla korursak, karşımızdaki kişilerle iletişim sürdürmede ciddi sorunlarla karşılaşırız. Hepimizin her şeyle ilgili doğruları var, hepimiz her şeyle ilgili doğrularımızı karşılıklı olarak paylaşabilirsek; kim, kimin doğrusunu daya iyi anlayabilirse, karşısındakinin doğrusunu daha iyi anlayabilen, öteki kişiyi yönetir.

  15. İNSAN DAVRANIŞLARININ HİYERARŞİSİİnsan tıpkı tuvalet alışkanlığı ve memeden ayrılma meteforlarında olduğu gibi en alt içgüdüsel davranışlarını bir üstteki davranışları ile denetim altına alarak kendisini ve başkalarını yönetir ve yöneltir Etik Davranışlar E Rasyonel Davranışlar Pragmatik Davranışlar Duygusal Davranışlar İçgüdüsel Davranışlar

  16. DAVRANIŞ KATEGORİLERİNİN İÇERİĞİ İÇGÜDÜSEL: (a)güvenlik, (b) beslenme, ( c) neslini sürdürme. DUYGUSAL: Biyolojik, psikolojik ve Sosyolojik duygular PRAGMATİK : Faydalı-Faydasız. Yararlı – Yararsız Ekseni RASYONEL: Doğru- Yanlış. Haklı-Haksız. Akıllı – Akılsız Ekseni ETİK: İyi - Kötü. Hayır-Şer. Ahlaklı-Ahlaksız Ekseni

  17. PRAGMATİK, RASYONEL VE ETİK DAVRANIŞLAR SADECE İNSANLARA ÖZGÜDÜR Pragmatikdavranış; insanların kendisine faydalı olanı elde etmesi, zararlı olanı ret etmesidir. Esasen canlı varlıkların tümü böyledir. Mesela, bazen biz zehirli mantar yeriz ama doğada yaşayan hayvanların hiçbirisi zehirli mantarı yemez. Demek ki onlar bizden daha kusursuz biçimde zararlı olanı ret eder. Ancak, biz kendimize faydalı olacak bir şeyi, mantıklı bir varlık olmamızdan dolayı, faydasının daha fazla olmasını sağlar ve onu sürekli kılarız. Demek ki, pragmatik davranışın sadece insana özgü olmasının nedeni; zararlı olanı tümüyle bertaraf etmeyi, faydalı olanı da sürekli fayda sağlayacak hale getirmeyi sadece insanın yapabilmesidir. Bu insanın mantıklı bir varlık olmasından kaynaklanıyor.

  18. Rasyoneldavranmak demek; doğru veya yanlışın sonuçlanmasına neden olmadan önce, neyin doğru, neyin yanlış olduğunu takdir ederek, bir ölçü dahilinde hareket etmektir. Rasyonel davranışlar kriterlerle bezenmiştir. Günlük yaşantımızdaki tüm davranışlarımızı bu kriterler desenine göre dizayn ederiz. Etikdavranışlarla neyin iyi neyin kötü olduğu takdir edilir. İnsanlar, kötü olduğuna inandığı bir davranışı; akla uygun da olsa, pragmatik bir davranış da olsa, o davranışın ortaya çıkmasına izin vermezler. Mesela, karnımız çok acıktığı halde aç kalma; hem içgüdülerimizi, hem duygularımızı harekete geçirdiği hem bize zarar verdiği hem de açlığımızı gidermek için beslendiğimizde bütün bunların ortadan kalkacağını bildiğimiz halde, açlığımızı hırsızlık yaparak gidermeyiz.

  19. EN ÖNEMLİ İLETİŞİM ARACI: DİLDİR İNSAN DİLİ : Kültürel mensubiyetlere bağımlı olmaksızın tüm insan varlığı tarafından paylaşılmakla birlikte dil, aynı zamanda insan iletişiminin en yoğun biçimde gerçekleştirildiği bir araç olma özelliğine sahiptir. Dilin başlıca özellikleri şunlardır: Çizgiseldir. Yani ses çıkaran organlarla arka arkaya üretilen seslerin bileşimidir. Sistematiktir ve dilbilgisi kurallarıyla yönetilmektedir. Yani birarayagetirilmiş olan seslerin sınırlı bir sayısı vardır. Eklemleme, insan dilinin 30 ile 50 arasında ses işareti kurarak farklı iletileri ifade etmesine imkan tanımaktadır. Biçim, seslerin her dilde belirlenmiş olan kendi kendine düzenlenebilme yeteneğidir. Yani dil, paradigmatik(kurallı), semantik (anlam: yan/düz) ve sentaks’tır (syntax=cümle bilgisi)

  20. Dil, ifade edildiği dilbilim birimi ve ifade ettiği düşünce ile arasında mantık veya nesnellik ilişkisi olmaması anlamında keyfidir. Bu nedenledir ki, bir dilbilim topluluğunun sınırlarının dışına çekildiğinde dil anlaşılmaz. Sözlü dille yazılı dil birbirinden çok farklıdır. Bireylerin yaratamadığı ve değiştiremediği, onların dışındaki dil, dilin toplumsal olan kısmıdır. Sadece bir topluluk üyeleri arasında akdedilmiş bir anlaşma türü niteliğini haizdir. Bu edinimler öğrenmeyi gerektirmektedir. Demek ki söz, dili geliştiren bireysel bir eylemdir. Yazı dili ile sözlü dil birbirlerine sıkı sıkıya bağlıdır. Aralarında karşılıklı bağımlılık ilişkisi vardır. Dil bu iki unsurun bir araya gelmiş halidir. Dil düşünceleri dile getiren bir işaret sistemi olarak düşünülmektedir.

  21. DİLİN EN ÖNEMLİ UNSURU SESSİZ DİLDİR, SESSİZ DİL: En fazla kullandığımız iletişim araçlarından birisi sessiz veya sözsüz dildir. Kelimeler veya seslerle ifade edilemeyen pek çok şey, görsel unsurlara dayalı sessiz dil ile ifade edilmektedir. Sessiz dil, ne söylendiğinin yanı sıra iletinin nasıl ortaya konulduğunun belirlenmesi açısından da önemlidir. Bu nedenle anlatılamayan pek çok şeyi sesiz dil anlatmaktadır. Hatta çoğu zaman gizlenmek istenenleri sessiz dil açığa vurmaktadır. “Gözler yalan söylemez” gibi pek çok deyim bu gerçeği dile getirmektedir. Sessiz dilin, sesli olana göre şu tür özellikleri bulunmaktadır: • İletişimin tarafları arasında güvene ve psikolojik yakınlaşmaya yönelik etkiler yaratır • İletişimin çok büyük bir bölümü sessiz dil ile gerçekleştirilir ve günlük hayattaki satır arası okuma deyimi buradan kaynaklanır. • Yaş, cinsiyet, ırk ayrımı olmaksızın kimi zaman insanlar sessiz dil sayesinde anlaşabilirler • Kültürden kültüre pek çok farklılıklar gösterir.

  22. Sessiz dil yolu ile anlaşabilmek için iletişim partnerlerinin birbirlerinin beden dillerini çok iyi okumaları şarttır. Ayrıca mekan, kültürel çerçeve ve özellikle mesafe sesiz dilin en önemli etkileyici faktörleridir. Esasen empati denilen yetenek sessiz dilin başarıyla kullanılması sayesinde açığa çıkmaktadır. Jestler, mimikler, bedenin çeşitli pozisyonlardaki duruşu, göz teması, giyim tarzları, kolların, gözlerin, ayakların ve pek çok bedensel unsurun ileti aktarmak amacıyla çeşitli biçimlerde kullanılması ve buna benzer küme adı verilen pek çok unsur, sesiz dilin bireye ilişkin bölümünü oluşturmaktadır. Paralengüistikdenilen, örneğin hayret, kızgınlık, nidaları gibi bazı sesler çıkarmak da sesiz dilin bir diğer örneğidir.

  23. SESSİZ DİLİN İLETİŞİM KANALLARI Sözsüz iletişim kanallarının ilki kinetiktir. Kinetik beden dili demektir. Beden dili, yürüyüşten, yüz, göz, dudak, baş hareketleri, pek çok mimik ve jest, ayakta veya oturuştaki bedenin duruşuna kadar pek çok özellik arz etmektedir. Beden dilinin bir kısmı parmak kaldırmak gibi sembollerden oluşur. Haritada bir yeri göstermek, heyecanı, kızgınlığı, sevinci gösteren tepkiler, başla onaylamak veya reddetmek gibi tavırlar, heyecanlanınca avuç içlerinin terlemesi gibi gayri ihtiyari tepkiler, yürüyüş ve duruşlar, yüz ve göz hareketleri beden diline girmektedir. Diğer çok önemli bir sissiz dil kanalı proksemik denilen kişiler arasındaki mesafedir. İki kişi arasındaki mekanın kullanılması ile ilgilidir. Sarılmalar, öpüşmeler, arada bırakılan boşluk ve benzeri durumlar proksemik olarak adlandırılır. Uzmanlara göre her kişinin pisikolojik alanının sınırlarını belirleyen bir balon bulunmaktadır. Bu balon kişinin kişiliği ve kültürel algısı ile teşekkül etmektedir. Kroksemik denilen zaman kullanımı ile ilgili bir diğer sessiz dil örneği, kişilerin zamanı kullanma ve organize etmeleri ile ilgilidir. İş hayatı açısından çok büyük önem arz eden zaman, sessiz dil açısından da çok önemli bir ileti kaynağıdır. Kimileri hep geç kalır, beş dakikalık işi bir saatte yapar. Kimisi iki dakika bekletilse, sinirden çılgına döner. Kimisi de insanları kapıda bekleterek ya da son anda katılarak önemsenmek ister.

More Related