1 / 140

ANTİK MISIR MEDENİYETİNDE TIP

ANTİK MISIR MEDENİYETİNDE TIP. Mısır, Afrika kıtasında, güneyden kuzeye doğru uzanan Nil nehrinin iki yakasında, 25’er km genişliğinde, 1000 km uzunluğunda bereketli toprakları olan bir ülkedir.

teague
Download Presentation

ANTİK MISIR MEDENİYETİNDE TIP

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ANTİK MISIR MEDENİYETİNDE TIP

  2. Mısır, Afrika kıtasında, güneyden kuzeye doğru uzanan Nil nehrinin iki yakasında, 25’er km genişliğinde, 1000 km uzunluğunda bereketli toprakları olan bir ülkedir. • Yunanlı tarihçi Hekataios’un [ö. M.Ö. 477] ortaya attığı, daha sonra Herodotus’un da benimsediği “Mısır Nil’in hediyesidir” sözü her devir için aynı derecede geçerli olmuştur.

  3. M.Ö. 4000’lerde Mısır’da, teşkilatlı bir devlet, modern alfabeye temel teşkil eden yazı sistemi ve günümüzde çok az değişiklikle kullandığımız takvim vardı. • Aynı yoldan geliştikleri için Mezopotamya ve Mısır medeniyetleri arasında pek çok benzerlik söz konusuydu. Bunun yanı sıra, çevresel faktörler pratikte bazı mühim farklılıklar meydana getirmişti

  4. Sümer kültürünün çevreye açık olmasına mukabil, Mısır kültürü uzun süre içine kapanık şekilde gelişti. • Mezopotamya’nın en eski yazılı belgeleri pratik amaca yönelik olup büyük ekonomik birimlerin, yani tapınak topluluklarının günlük işlerinin yürütülüp yönetilmesine yardımcı oldu; en eski Mısır yazıları ise krallık anıtları üzerine yazılmış mitolojik metinlerdi.

  5. Mezopotamya sanatının en eski tasvirlerinin çoğu dini nitelikteyken, Mısır sanatının eserleri kralların yaptıkları işleri ve tarihi konuları ele alıyordu. • Mezopotamya’nın anıtsal yapıları tapınaklar, Mısır’ın anıtsal yapıları ise firavun mezarlarıydı.

  6. Mezopotamya’nın en eski medeni toplumu, her biri kendini besleyen topraklara sahip olan, birbirlerinden ayrı ve bencil siyasi varlıklar halindeki özerk kentler çevresinde oluşmuşken, Mısır toplumu mutlak bir kralın otoritesinde birleşmiş ülke durumundaydı. • Yazı için Mezopotamya’da kil kullanılırken, Mısır’da papirüs bitkisi tercih ediliyordu.

  7. Nil nehrinin türlü canlılarla dolu bataklık kısımları avcılar ve balıkçılar için cazip bir alandı, fakat ilk çiftçilerin karşısında bir engel vardı. • Her yıl ilkbahar aylarında dağlardaki karların erimesiyle taşan Nil nehri, taşıdığı alüvyonlu tortularla etrafındaki çölü verimli hale getirdi ve özellikle tahıl ekimi için uygun ortam oluşturdu. • Toprağı tarıma elverişli hale getirmek için, taşkınlar sırasında, su yollarını dolduracak ama taşırmayacak kadar su elde etmek gerekiyordu. • Bu da, örgütlenmiş emeği gerektiren, geniş çaplı bir sulamayla sağlanabildi.

  8. Nitekim, engeller aşılır aşılmaz hayat standardı yükseldi, gözle görülür bir nüfus artışı oldu, köylerin yerini büyük ve kalabalık kentler aldı. Kentlerin bir hayli tahıl ve hayvan fazlası olduğu için çeşitli mallarla takas edilebiliyordu. • Yukarı ve Aşağı Mısır krallıkları hızla güçlendi ve M.Ö. 3000’den kısa bir süre sonra tek kralın yönetiminde birleşti. • Firavun devlet örgütünün başıydı. • Üretimi örgütleyenler ise rahiplerdi. Astronomlar, matematikçiler, mühendisler, mimarlar, hekimler ve kâtipler hep rahip sınıfından çıkıyordu.

  9. Mısır’ın M.Ö. 3500-600 yılları arasındaki tarihi 26 sülale devrine ayrılarak incelenir: • İlk 8 sülale Eski imparatorluk devri [3400-2160]; • 9-10. sülaleler Feodal devir; • 11-13. sülaleler Orta imparatorluk devri [2160-1580]; • 17. sülaleye kadar Hiksoslar devri [1650-1580]; • 18. sülale Yeni imparatorluk devri [1580-1150]; • 1150’den Pers istilası tarihi olan 525’e kadar Gerileme devri; • sonrası ise Roma imparatorluğu egemenliği içindeki devirdir.

  10. Toplumsal Yapı • Yönetimin başında mutlak hâkim olarak kral, firavun yer almaktaydı. Firavun sözcüğü “büyük ev” anlamındadır. Bu sözcüğün kral anlamında kullanılması Yeni Krallık Döneminden itibaren kabul görmüştür. • Mısır kralı, gökyüzü tanrısı Horus’un yeryüzündeki temsilcisidir. Daha sonra Güneş Tanrısının oğlu olarak Büyük Tanrı şeklinde karşımıza çıkar. • Orta Devlet zamanında Mısır’da tahta oturan kralın tanrılar tarafından onaylanması gerekirdi. Yeni Devlet zamanında ise yaşayan firavunlar tanrısallaştırılmıştır.

  11. Kral, tanrının temsilcisi olarak toprakların, malların ve insanların sahibidir. • Kralın hizmetinde besleyici olma, hak hukuk sağlama ve savaşçılık gibi işlevleri olması gerekiyordu. • Hükümdar uyruklarını beslemek ve ihtiyaçlarına göre donatmak, adaleti sağlamak ve yasaları yapmakla görevlidir. Aynı zamanda ordunun baş komutanıdır. • Tanrıların tapınaklarını inşa etmek, genişletmek ve aynı zamanda kültlerine nezaret etmek zorundadır. • Kralın tanrılardan aldığı meşruiyeti babadan oğula ya da kardeşten kardeşe geçerdi. Erkek varisi olmaması durumunda kraliyet ailesinden bir kızla evlenen erkek, krallığa sahip olabilirdi.

  12. Mısır , güçlü dönemlerde eyaletlere bölünerek idare edilmekteydi. Her eyaletin başında kral/firavun tarafından tayin edilmiş bir vali bulunmaktaydı. • Tarla sınırı ölçme, vergi toplama, hukuk ve ordu ile işlere bakan bir memur sınıf bulunmaktaydı. Memurlar okuma yazma bilenler arasından seçiliyordu. • Bir başka sınıf olan rahipler din gücünü ellerinde bulunduruyordu.

  13. Mısır Kralı/ firavun

  14. Mısırlı rahip

  15. Memur

  16. Memurlar ve rahiplerin altında çok geniş bir çiftçi tabakası vardı. Mülk ve toprak daha Eski Krallık döneminden itibaren devlet malı sayılıyordu • Çiftçi tabakası bağımlı durumdaydı. Ayrıca yine bağımlı olan işçi sınıfı vardı. Bunlardan başka heykeltıraşlık, marangozluk, dericilik, çömlekçilik, taş kap yapıcılığı, tuğlacılar, tekne yapımcılığı, ahşap doğramacılığı, kasaplık, fırıncılık, bira üreticiliği, metal işçiliği vb her branştan zanaatkarlar da başka bir sınıfı oluşturmaktadır. • MÖ ikinci binyıldan itibaren Mısır’da köleler de görülmeye başlar. Ancak Mısır’da köleliğin ekonomik bakımdan özel bir önemi hiçbir zaman olmamıştır.

  17. Antik mısırda çiftçi

  18. Ekonomi • Mısır’da ekonominin temelini tarım oluşturmaktaydı. • Nil Nehrinin taşkınlarıyla sulanan arazilerde tarım yapılmaktaydı. Orta Krallık Dönemi’nde Nil taşkınlarının sulayamadığı arazileri sulamak için kanal açma çalışmaları yapılmıştır. Yeni Krallık zamanında şaduf adı verilen araç kullanılarak nehirden su çekilmiş ve sulama yapılmıştır. • Başarılı çiftçiler ve zanaatkarlar üretim gelirlerini vergilerini verdikten sonra biriktirebiliyorlardı. İşçiler de ücretlerini tayın olarak alıyorlar, bir kısmını artırıyorlar, boş zamanlarında da ek işler yaparak birikim ediniyorlardı.

  19. Şaduf

  20. Ekonomide değiş- tokuş sistemi kullanılmıştır. Takas sistemi yaklaşık 90gr lık bir ağırlık birimi olan deben üzerine kuruluydu. • Bir deben, altın, gümüş ve bakır olarak hesaplanabilirdi. Metalin değeri arttıkça debenin değeri de artıyordu. • Mısırlılar hiçbir zaman sikkeyi içeren bir takas sistemi geliştirmemişlerdir.

  21. Ev Yaşamı • Eski Mısır’da kadınlar 12-14 yaşları arasında ergenlik başlangıcında evlendirilirdi. Erkekler ise 20 yaşları civarında evlenirdi. Yeni evlenenlerin eşyalarının hem kız hem de erkek tarafınca sağlanması gerekiyordu. Bu nedenle boşanma halinde kadının mallar üzerinde hakkı vardı. Mısırlılarda genellikle tek eş evliliği yaygındı. • Kadınlar genellikle keten ve yün eğirme, ekmek pişirme, tahıl öğütme gibi ev işleriyle uğraşırdı. Bazıları rahibe olabiliyordu.

  22. Kraliyet ailesinin bazı üyeleri ya da kraliçeler dışında kadınların siyasal güçleri de yoktu. En çok kullanılan unvanları evin hanımıydı. Hemen hemen hiçbiri okuma yazma bilmezdi. • Kadınların mülk edinme, mülklerini idare etme, mülklerine el konulduğunda dava açabilme hakları vardı. • Erkekler evin geçimini sağlamak için dışarıda çalışırdı. Erkek çocuklar 14 yaşına geldiklerinde içinde sünnetin de yer aldığı bir törenle erişkinliğe adım atarlardı. Bu yaşta yapacakları meslekle ilgili ya da tapınak okulunda resmi öğretime, babalarının meslekleriyle ilgili eğitimleri almış olurlardı.

  23. Yazı • Eski Mısır’da yazı M.Ö 3000 yılı civarında ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar Mısırlıların yazıyı Mezopotamyalılardan öğrendiklerini düşünmektedir • Yazı, Mısır’da Sümerlerde olduğu gibi eşyanın şeklini çizmekle başlamıştır. Ancak Sümer yazısından farklı olarak Mısır Hiyeroglifi temelde resim biçimindedir.

  24. Hiyeroglif Yazı • Özellikle kutsal metinlerin taşa kazınmasında kullanılan resmi bir yazıydı. Hiyeroglifler M.Ö. 3000 yıllarından M.S. 4. yüzyıla kadar kullanılmıştır.

  25. Hiyeratik Yazı • Mısır yazılı belgelerinin büyük bir kısmını oluşturan yönetim ve hukuk metinlerinin yazımında en yaygın hiyeroglif işaretleri kısaltılarak kullanılmaya başlanmıştır. • Zamanla bu kısaltmalar çoğalınca hiyerogliften tümüyle farklı bir yazı olan hiyeratik yazı ortaya çıkmıştır.

  26. Demotik Yazı • MÖ 700’den sonra yönetimle ilgili yazışmalarda kullanılan hiyeratik yazı basitleşip işlek hale gelmiş ve 26. Sülale zamanında yerini demotik yazıya bırakmıştır.

  27. Kopt Yazısı • MS üçüncü yüzyıldan itibaren demotik yazının yerine kopt yazısı denilen bir yazı türü kullanılmıştır. Hristiyan Mısırlıların Yunan Alfabesine yaptıkları altı harflik ilave ile oluşan yazıdır.

  28. Eski Mısır’da yazıcı okulları vardı. Çünkü çeşitli devlet kurumlarında çalışacak memurların okuma yazma bilmesi gerekmekteydi. • Saray, ordu ve tapınaklarda yazıcı okulları açılmaktaydı. Öğretmenler çoğunlukla rahiplerdi. • Küçük köylerde ise yazıcılar ailelerine ve akrabalarına okuma yazma öğretirlerdi. • Öğrencilere öncelikle hiyeratik yazı sonra daha karmaşık olan hiyeroglif yazı öğretilirdi. • Öğrenme süreci uzundu. Bazı Mısır kaynaklarına göre bu süre 12 yıla kadar çıkıyordu.

  29. Öğrenilmesi gereken yüzlerce işaret vardı ve hiyeroglif yazmak başlı başına bir sanat haline gelmişti. • Hiyeroglif yazabilmek büyük bir saygınlık kazanmak anlamına geliyordu ve yöneticilik görevine doğru giden yolu açıyordu. • Okuma yazma öğrenen öğrenciler; coğrafya, matematik, edebiyat, tarih, ticaret, din ve anatomi dersleri de görüyorlardı. • Mısırlılar hemen hemen her malzemenin üzerine yazı yazmıştır. En çok da taş, papirüs ve kil üzerine yazı yazmak tercih edilmiştir. Kolay bozulan ahşap, metal, deri, kemik ve kumaş da yazı yazmak için kullanılmıştır

  30. Bilim • Eski Mısır’da vergi alınacak tarlaların ölçülmesi için yüzölçümü hesaplamanın bilinmesi gerekiyordu. Bu nedenle hesaplama işlemleri gelişmiştir. • Mısırlılar sayı saymak için onlu sayma sistemini buldular. Ancak payı birden büyük olan kesirleri hesaplarken zorluk çekiyorlardı. • Aritmetik bilgileri de basit düzeyde idi. Ancak geometri konusunda ileri düzeyde bilgiliydiler. Mısır geometrisi bazı problemlerin çözümleriyle alan ve hacim ölçüsü şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Özellikle taşkınlardan sonra Nil kenarındaki tarla sınırlarının saptanmasında geometri çok önemliydi. Mısırlılar kenar uzunluklarının oranı 3,4,5 olan üçgenin hipotenüsünün karşısındaki açının dik açı olduğunu biliyorlardı.

  31. Pi sayısının gerçek değere (3,1416) çok yakın olarak 3,16 şeklinde hesaplamışlardır. • Pi sayısını kullanarak kürenin hacmini hesaplayabiliyorlardı. Dikdörtgenlerin ve üçgenin alanını da hesaplayabiliyorlardı. • Mısırlı gökbilimciler gökyüzünü inceliyor ve gruplarına göre yıldız listeleri yapıyorlardı. Ancak bu çalışmaları Babilliler düzeyinde değildi.

  32. Mısırlıların M.Ö. 3000’lerde geliştirdikleri Mısır takvimi, Dünya uygarlık tarihi açısından önemlidir. • Mısır takvimi güneş takvimiydi ancak güneşin yıllık hareketinin incelenmesi sonucu ortaya çıkmamıştır. • Sirius yıldızının ufukta görünmesi ile Nil Nehrinin periyodik taşkınının aynı gün başlamasına dayanan bir takvimdir. • Bu olayın 365 günde bir meydana geldiği saptanmıştır.

  33. Bu takvime göre yılda dörder aylık 3 mevsim (Taşkın, Ekim, Hasat) vardı. • Mısırlılar bir yılı her biri 30 günden oluşan 12 aya bölmüşler, buna bayramlar için ayırdıkları 5 gün ekleyerek 365 günlük bir Mısır yılı geliştirmişlerdir.

  34. Mısırlılar gündüz saatlerini ölçmek için basit güneş saatleri de yapmışlardır. • Güneş saati üzerinde, günün saatini gösteren çizgiler vardı ve güneşin gölge uzunluğundan yararlanılarak saat tespit ediliyordu. • Hava kapalı olduğunda ve geceleri güneş saatleri işe yaramıyordu. Bu durumda ise su saatleri kullanılırdı.

  35. Din • Din, Mısır kültürünün tümünü kapsar. Mısır’da din üç kola ayrılıyordu. • Resmi din; • ölüm ve gömülme ile ilgili işlemler ve • nüfusun büyük çoğunluğunun günlük uygulamaları

  36. Resmi din; tapınaklarda düzenlenen festivaller ve dini törenlerden oluşuyordu. • Dini tapınımlar kral adına rahipler tarafından yürütülüyordu. Krallar tanrılara duyduğu hayranlığı, saygıyı dile getirirler, onlara çeşitli sunular yaparlar ve niteliklerini överlerdi. • Tanrıların da buna karşılık krala ve ülkenin insanlarına iyilik bahşettiğine inanılırdı.

  37. Kültün amacı, dünyanın düzenini sağlamaktı. • Belli başlı tapınaklar, bölgelerinde yaratıcı olarak kabul edilen yerel tanrılara adanmış tapınaklardı. • Kült heykeli tapınakta karanlık bir odada saklanır ve törenler sırasında sembolik bir tekne üzerinde taşınırdı. • Tapınaklar dışında ülke içinde daha küçük tanrılara ya da ana tanrıların farklı biçimlerine adanmış, yerel küçük tapınaklar da vardı. • Halk tabakaları da bu küçük tapınaklara giderler ve orada sunularda bulunurlardı.

  38. Sülaleler Öncesi Dönemde hayvan biçimli tanrılar vardı. Bunlar totem din inanışından kaynaklanmaktaydı. Daha sonra tanrılar insan biçiminde düşünülünce hayvan totemlerinin bazı uzuvları insan vücuduna eklenmiştir. Böylece hayvan başlı, insan vücutlu tanrı betimlemeleri ortaya çıkmıştır. Tanrıların ve tanrıçaların çoğu yerel tanrılardı. Çünkü bunların her biri bir yer ile yakından ilişkiliydi.

  39. IV. Amenofis (MÖ 1352-1335), MÖ 1350’lerde Mısır’ın geleneksel tanrıları yerine tek tanrı inancını yerleştirmeye çalışmıştır. • Bu yeni kültte Güneş yani Aton tek tanrıydı. Bu yeni din, güneşe tapma kültüydü. • Bu külte göre Güneş, ışınlarıyla tüm varlıkları korur ve onlara yaşam verirdi. • Artık ülke tanrısı Amon’un yerini ışınlı güneş tanrısı Aton almıştır. Aton için Teb kentinde bir tapınak yapılmıştır.

  40. Orta Mısır’da yeni başkent Akhetaton’da da bir Aton Tapınağı inşa edilmiştir. Bu tapınağın üzeri diğer Mısır tapınaklarının aksine gökyüzüne doğru açık bırakılmıştır. • Ancak firavun Aton dinini yaymakta başarılı olamamış, ölümünden sonra eskiden olduğu gibi Amon dinine geri dönülmüştür.

  41. IV.Amenofis ve Nefertiti

  42. Aton

  43. Tapınaklardaki kült işlemleri dört ayda bir ay çalışan kısmi zamanlı rahipler tarafından yürütülüyordu. • Tapınağa sadece rahipler girebiliyordu. • 18. Sülale zamanında tapınakların büyümesi sonucunda rahiplik bir sınıf olarak ortaya çıktı.

  44. Tapınaklardaki dini işlemler bir görevli rahip, bir vaiz rahip ve gündelik işleri yapan rahipler tarafından yürütülürdü. • Rahiplik genelde babadan oğula geçen bir meslekti. • Ancak kral isterse birini rahip olarak da atayabilirdi. • Tanrılara sunulacak adaklar, personel giderleri ve tapınağın ihtiyaç duyduğu belirli ürünler hep tapınak gelirlerinden karşılanıyordu. • Tapınaklara bağlı çalışan atölyeler ve okullar da vardı. • Halktan bazı insanlar ise tapınak arazilerini işlerlerdi.

  45. Mısır Tapınak Örnekleri

More Related