1 / 38

Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ, Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ !

Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ, Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ !. Ziya Paşa. men halak-al-halka ve sevvâ : Kâinatın halkını yaratan, seviyelendiren, düzelten ve doğruya ileten elfâ : binlerce (defa ).

patch
Download Presentation

Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ, Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ !

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. Subhaneke yâ men halak-al-halka ve sevvâ, Subhaneke, subhaneke, subhaneke, elfâ ! Ziya Paşa men halak-al-halka ve sevvâ : Kâinatın halkını yaratan, seviyelendiren, düzelten ve doğruya ileten elfâ : binlerce (defa )

  2. Sabret siteme ister isen hüsn-ü mükâfat Fikreyle ne zulmeylediler Yusuf'a ihvan Ziya Paşa hüsn-ü mükâfat : güzel ödül ihvan : kardeşler

  3. Her derdin olur çâresi, her inleyen ölmez Her mihnete âhir olur, her derde pâyan Ziya Paşa mihnet : sıkıntı âhir : son pâyan : son, nihayet

  4. Âdem ona derler ki garazdan ola salim Nefsinde dahi eyleye icra-yi adalet Ziya Paşa garaz : kötü niyet, düşmanca kasıt icra : uygulama

  5. İnsan ona derler ki ede kalb-i rakîki Âlâm-ı beni-nev'i ile kesb-i melâlet Ziya Paşa rakîk : ince, şefkatli âlâm : elemler, kederler beni-nev : aynı cinsten olanlar, insanlar kesb : elde etme, kazanma melâlet : hüzünlenme, kederlenme

  6. Âdem olanın hayrolur insanlığa kasdı İnsanlığa insanda budur işte delâlet Ziya Paşa kasd : niyet ( maksad ) delâlet : delil olma, gösterme

  7. Lânet ola ol mala ki tahsiline ânın Ya din ola, ya ırz u ya da namus ola âlet Ziya Paşa ânın : onun tahsil : elde etme

  8. Kadı ola davacı ve muhzir ola şahit Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet ? Ziya Paşa muhzir : mahkeme mübaşiri

  9. Lâyık mıdır insan olana vakt-i kazâda Hak zâhir iken bâtıl için hükm-ü adalet Ziya Paşa vakt-i kazâ : mahkemenin hüküm verme zamanı zâhir : açıkta, görünürde bâtıl : gerçeğe aykırı olan

  10. Bed-asla necabet mi verir hiç üniforma Zerdûz palan vursan eşşek yine eşşektir. Ziya Paşa bed-asl : aslı kötü, aslı bozuk necabet : soyca temizlik zerdûz : altın sırma ile işlenmiş

  11. Hür olmak ister isen olma cihanın Zevkinde, safasında, gamında, kederinde Ziya Paşa

  12. Güller güler, figanla geçer ömr-i andelib Bîmâr ihtizarda, ücret diler tabib Ziya Paşa andelib : bülbül bîmâr : hasta ihtizar : can çekişme

  13. Âlim oldur ki bile rütbe-i cehl-ü aczin Âkil oldur ki ede kendi cünunun temyiz Ziya Paşa rütbe-i cehl-ü aczin : (kendi) cehalet ve acizliğinin derecesi cünun : cinnet, mecnunluk, delilik temyiz : dikkatle ayırma, seçme

  14. Yâ Rab ! Ne eksilirdi deryâ-yi izzetinden Peymane-i vücuda zehr-âb dolmasaydı ? Âzâde-ser olur asîb-i derd ü gamdan Ya dehre gelmeseydim, ya aklım olmasaydı… Ziya Paşa derya-yi izzet : büyüklük ve azamet denizi peymane : kadeh Zehr-âb : zehir suyu ( hayatın acıları ) âzade-ser : başı serbest, kurtulmuş asîb-i der ü gam : dert ve gam müsibetleri, belâları dehr : dünya

  15. Dilbeste olma âleme, sultan olsan dahi Bir mülktür cihan ki Süleyman’a kalmadı Ziya Paşa dilbeste : gönül bağlamış, âşık âlem : dünya

  16. Yıldız arayıp gökte nice turfa müneccim Gaflet ile görmez kuyuyu rehgüzerinde Ziya Paşa turfa : garip, tuhaf, beceriksiz rehgüzer : yol üstü

  17. Sen mi kaldın hey efendi dehre vermekçün nizam ? Gaze-i attar ile gelmez acuza intizam. Ziya Paşa dehr : dünya gaze-i attar : makyaj malzemesi acuz : yaşlı ve çirkin kadın, kocakarı

  18. Zâlimlere bir gün dedirir kudreti Mevlâ : “Tallahi lekad âserek’ Allahu aleynâ” (*) Ziya Paşa (*) : Allah’a andolsun ki Allah seni bize üstün kıldı. (Yusuf Suresi; Hz. Yusuf’a kardeşlerinin hitabı)

  19. Seyretti hava üzre denir taht-ı Süleyman Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde Ziya Paşa seyr : gitme, gidiş, yürüme, yürüyüş, hareket

  20. Dehrin ne safa var acaba sim-ü zerinde İnsan bırakır hepsini hin-i seferinde Ziya Paşa dehr : dünya sim-ü zer : gümüş ve altın hin-i sefer : yolculuk zamanı, günü

  21. Erbab-ı kemâli çekemez nâkıs olanlar Rencîde olur dîde-i huffaş ziyadan Ziya Paşa erbab-ı kemâl : olgun insanlar nâkıs : eksik, noksan rencîde : rahatsız, incinmiş dîde : göz huffaş : yarasa ziya : ışık

  22. Bir damla içen çeşme-i pürhûn-i fenâdan Başın alamaz bir daha bârân-ı belâdan. Ziya Paşa pürhûn : kanla dolu, kanlı fenâ : fânilik, geçicilik bârân : sağnak

  23. Asûde olam dersen eğer gelme cihana Meydana gelen kurtulamaz seng-i kazâdan Ziya Paşa asûde : Rahat, başı dinç seng : taş

  24. Her kim ki arar bûy-i vefâ tab-ı beşerde Benzer ona kim devlet umar zıll-ı huma’dan Ziya Paşa bû(y) : koku tab : tabiat, huy zıll : gölge huma : hayâli bir kuş, devlet kuşu

  25. Bî-baht olanın bağına bir katresi düşmez Bârân yerine dürr-ü güher yağsa semadan Ziya Paşa bî-baht : talihsiz katre : damla bârân : sağnak dürr-ü güher : inci ve mücevher

  26. İdrak-i maali bu küçük akla gerekmez Zira bu terazu bu kadar sıkleti çekmez Ziya Paşa maali : yüksek mevzular sıklet : ağırlık

  27. Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde Ziya Paşa âyine : ayna rütbe : derece

  28. İnsana sadakat yaraşır görse de ikrah Yardımcısıdır doğruların hazret-i Allah Ziya Paşa ikrah : iğrenme, tiksinme

  29. Allah’a tevekkül edenin yâveri Hak’tır Nâşad gönül bir gün olur şâd olacaktır. Ziya Paşa nâşâd : sevinçli olmayan, hüzünlü, gamlı şâd : sevinçli, neşeli

  30. Allah’a sığın şahs-ı halîmin gazabından Zira yumuşak huylu atın çiftesi pektir Ziya Paşa halîm : yumuşak tabiatli, ağır başlı

  31. Çok mukbili gördüm ki güler, içi kan ağlar Handân görünen herkesi hurrem mi sanırsın ? Ziya Paşa mukbil : kabul edilmiş, mutlu, ikbal sahibi handan : gülen hurrem : şen, şakrak, sevinçli

  32. Nush ile yola gelmiyeni etmeli tekdir Tekdir ile uslanmıyanın hakkı kötektir Ziya Paşa nush : nasihat tekdir : azarlama

  33. Nâdânlar eder sohbet-i nâdânla telezzüz Divanelerin hemdemi divane gerektir Ziya Paşa nâdân : cahil, görgüsüz telezzüz : lezzet alma, tad alma divane : deli hemdem : arkadaş

  34. İncinmemek istersen eğer mülk-i fenâda Bir kimseyi incitmemeye hasr-ı meram et Ziya Paşa mülk-i fenâ : fanilik ülkesi, dünya hasr-ı meram : maksadını yoğunlaştırmak

  35. Bir yerde ki yok nağmeni takdir edecek gûş Tazyi-i nefes eyleme tebdil-i makam et Ziya Paşa gûş : kulak tazyi : artırmak tebdil : değiştirme makam : bulunulan yer

  36. Mânend-i şecer, nâbit olur sâbit olanlar Herhangi işin ehli isen onda devam et. Ziya Paşa mânend : benzer, gibi şecer : ağaç nâbit : bitek, verimli

  37. Noksanını bil, ya bir işe başlama evvel, Ya başladığın kârı pezira-i hitam et. Ziya Paşa kâr : iş pezira-i hitam : sonuna kadar götürmek

  38. Subhane men tahayyare fî sun’ih-il ukûl Subhane men bi kudretihi yâ’ciz-il fuhûl Ziya Paşa men tahayyare fî sun’ih-il ukûl : sanatıyla akılları hayrete düşüren, hayran eden men bi kudretihi yâ’ciz-il fuhûl : kudretiyle en yüksek bilginleri âciz bırakan

More Related