1 / 32

Sunum Planı

“ Türkiye’de İşgücünün Dönüşümü, Temel Sorunlar ve Örgütlenme: Darboğazı nasıl aşmalı?” Onur BAKIR (Liman-İş Sendikası Uzmanı).

marlo
Download Presentation

Sunum Planı

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. “Türkiye’de İşgücünün Dönüşümü, Temel Sorunlar ve Örgütlenme: Darboğazı nasıl aşmalı?”Onur BAKIR(Liman-İş Sendikası Uzmanı) Bu sunum, TMMOB Ankara İl Koordinasyon Kurulu tarafından 14 Ekim 2009 tarihinde İnşaat Mühendisleri Odası Rüştü Özal Salonu’nda düzenlenen “Türkiye’de İşgücünün Dönüşümü ve Örgütlenme” başlıklı panelde sunulmuştur.

  2. Sunum Planı TÜRKİYE’DE İŞGÜCÜNÜN DÖNÜŞÜMÜ İşgücü ve İstihdam: Temel Veriler Cinsiyete Göre Temel Veriler Son 20 Yılda Yaşanan İşçileşme Dalgası İstihdamın Sektörel Yapısında Değişim İşyeri Ölçeğine Göre İstihdam 2) TEMEL SORUNLAR -İşsizlik ve Kayıtdışı İstihdam Çalışma Süreleri, Ücretler ve Gelir Dağılımı İş güvencesi, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Çalışma Koşulları ve Çalışan Hakları İşgücü Piyasasında Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği 3) ÖRGÜTLENME Sendikalaşmanın mevcut durumu Özel Sektörde Sendikalaşma Sendikalaşma neden bu durumda Ne yapmalı? (Temel Kaynakça: TÜİK, ÇSGB verileri, Liman-İş Sendikası Raporları)

  3. İşgücü ve İstihdam: Temel Veriler Son 20 yılda işgücüne katılma oranı ve istihdam oranı düşmüş, işsizlik oranı artmıştır. İşgücüne katılma oranı ve istihdam oranındaki düşüşün ana nedeni istihdam olanaklarının zayıflığıdır. Bunun temel dinamiği ise neo-liberal politikalar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğidir. İşsizlik yapısal ve giderek büyüyen bir sorundur. İşgücüne Katılma Oranı: İstihdam edilenler ve işsizlerin çalışabilir yaştaki (kurumsal olmayan) nüfusa oranı. İşsizlik Oranı: Aktif olarak iş arayanların (işsizlerin) işgücüne (işsizler ve istihdam edilenler) oranı İstihdam Oranı: İstihdam edilenlerin çalışabilir yaştaki (kurumsal olmayan) nüfusa oranı

  4. İşgücüne katılım neden düşük/düşüyor? Eğitim/öğretim ve emeklilik gibi nedenlerle işgücüne katılmamak, görece olumlu bir durumdur. Çünkü bunlar, eğitim seviyesindeki artışı ya da sosyal güvenlik sisteminin kapsayıcılığını gösterir. Ancak Türkiye’de bu nedenler 2008 yılı itibariyle toplam içinde yüzde 26,8’dir. İşgücüne katılımın düşüklüğünde hala görece olumsuz nedenler ağırlıktadır.

  5. Cinsiyete Göre Temel Veriler Türkiye’de kadınların işgücüne katılımı ve istihdam oranı erkeklere göre çok daha düşüktür. Kadınların işsizlik oranı ise daha yüksek seyretmektedir. Kadınların işgücüne katılım oranı 1950’lerde yüzde 70 civarındaydı. Ancak bu oran bugün cumhuriyet tarihinin en düşük seviyesine indi. Kadınların eğitim seviyesindeki artışa rağmen bu düşüşün yaşanmasında tarımsal nüfustaki düşüş başrolü oynadı. Neo-liberal politikalarla tarımsal nüfus azalırken, ağırlıkla tarım sektöründe istihdam edilen kadınlar, büyük oranda işgücünün dışına çıktı. Sosyal devletin yok edilmesi ve neo-liberal politikalar, geleneksel işbölümü ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği ile birleşince bu tablo oluştu.

  6. Türkiye İşçi Sınıfı: 1988’den 2008’e Ücret, Maaş ya da Yevmiye Karşılığı Çalışan, Yani Hayatını Emeğini Satarak Kazanan, Türkiye İşçi Sınıfı son 20 yılda, rakamsal olarak yaklaşık 2 kat büyüdü.

  7. Son 20 Yılda İşçileşme Dalgası İstihdam edilen nüfusun çalıştığı işteki konumunda (işçi, işveren, kendi hesabına, ücretsiz aile işçisi) son 20 yılda hızlı bir değişim yaşandı. Kendi hesabına ya da ücretsiz aile işçisi olarak çalışanların payı azalırken, işçi olarak çalışanların payı arttı.

  8. Cinsiyete Göre İşçileşme Süreci Son 20 yılda yaşanan işçileşme süreci, hem kadınlarda hem erkeklerde görülmektedir. Ancak kadınların işçileşme süreci, erkeklerden daha hızlıdır. Kadınlar, hızla işgücünden çekilmektedir, işgücünde kalan kadınlar ise ağırlıkla, ücret ya da yevmiye karşılığı çalışmaktadır.

  9. İstihdamın Sektörel Yapısında Değişim Son 20 yılda tarımda çalışanların toplam istihdam içindeki payı düşerken, sanayi ve hizmetler sektörlerinde çalışanların payı artmıştır. Hizmetler sektöründeki artış dikkat çekicidir. Tarım: Tarım, ormancılık, avcılık ve balıkçılık Sanayi: Madencilik ve taşocakçılığı,imalat sanayi, elektrik, gaz ve su. İnşaat: İnşaat ve bayındırlık işleri. Hizmetler: Toptan ve perakende ticaret, lokanta ve oteller, ulaştırma, haberleşme ve depolama, mali kurumlar, sigorta, taşınmaz mallara ait işler ve kurumları, yardımcı iş hizmetleri, toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetler.

  10. Kamu ve Özel Sektörde İstihdam Son dönemde kamuda ya da özel sektörde istihdam edilenlerin payı hemen hemen sabit kalmıştır. Özel sektörde istihdam edilenlerin, işyerine göre dağılımında tarla, sabit olmayan işyeri ve evde çalışanların payının azaldığı, düzenli işyerlerinde çalışanların payının ise arttığı görülmektedir.

  11. İşyeri Ölçeğine Göre İstihdam

  12. İşsizlik: 5 kişiden biri işsiz Gerçek işsizlik oranı resmi işsizlik oranından çok daha yüksektir. Esasında her 5 kişiden biri işsizdir. Türkiye işsizlikte, OECD birincisi, dünya ikincisidir.

  13. Kayıtdışı İstihdam: İki kişiden biri kayıt dışı; dört işçiden biri sigortasız… Kayıtdışı istihdam yapısal bir sorundur. İşçiler arasında kayıtdışı istihdam oranı yüzde 25-30, toplam istihdam içinde kayıtdışı istihdam oranı yüzde 45-50 arasında seyretmektedir.

  14. Çalışma Süreleri: Yaşamak için mi, çalışıyoruz, çalışmak için mi yaşıyoruz? Türkiye’de haftalık normal çalışma süresi 45 saat. İşçilere fazla mesainin üst sınırı kadar fazla mesai yaptırılsa bile bir işçinin haftalık çalışma süresi ortalama en fazla 50,2 saat oluyor. Oysa, Türkiye’de çalışanların yüzde 88,3’ü bu süreden fazla çalışıyor.

  15. Ücretler:Açlık sınırı, yoksulluk sınırı, insanca yaşam? Türk-İş’in araştırmasına göre 2006 yılı sonu itibariyle 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı 618 TL, yoksulluk sınırı ise 2013 TL’dir. 2006 yılı itibariyle ücretli çalışanların yüzde 50’sinin aylık brüt ücreti 698, aylık net ücreti 500 YTL’nin altındadır. Aynı yıl itibariyle tüm ücretli çalışanların aylık ortalama ücreti net 915 TL’dir. Türk-İş’in araştırmasına göre 2009 Temmuz ayı itibariyle dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 738 TL, yoksulluk sınırı 2.404 TL’dir. Aynı dönemde asgari ücret, 546 TL’dir. Aynı dönemde memurların yüzde 80’inin aylık geliri 1,250 TL’nin altındadır.

  16. Gelir nasıl dağılıyor? Türkiye’de nüfusun yüzde 5’i, nüfusun yüzde 60’ından daha fazla gelir elde etmektedir. En zengin yüzde 5’lik nüfusun geliri en yoksul yüzde 5’lik nüfusun gelirinden 23 kat daha fazladır

  17. İş Güvencesi? İşçilerin iş güvencesinden yararlanabilmeleri için sigortalı olmaları, belirsiz süreli sözleşme ile çalıştırılmaları, otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışmaları ve en az 6 aylık kıdeme sahip olmaları gerekmektedir. Kayıt dışı olarak çalıştırılan işçiler (her dört işçiden biri), 30’dan az işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan yaklaşık 3 milyon işçi (işçilerin yüzde 45’i) iş güvencesi kapsamı dışındadır. Kamu çalışanlarının istihdamında iş güvencesinden yoksun bir modele yönelim vardır. Kamuda memur statüsü dışında çalıştırılan kamu çalışanı sayısı 168 bin 263’dür ve bu rakam artmaktadır. Uzun vadede amaç tüm kamu çalışanlarının sözleşme ile iş güvencesinden yoksun biçimde çalıştırılmasıdır.

  18. İşçi Sağlığı, İş Güvenliği… 2007 yılında Türkiye’de 80.602 iş kazası, 1.208 meslek hastalığı vakası meydana geldi, bunların 1.044’ü ölümle sonuçlandı. Bu veriler yalnızca sigortalı işçileri kapsıyor ve bildirim/tespit esasına dayanıyor. Türkiye iş kazalarında Avrupa birincisi Dünya üçüncüsü. Meslek hastalıklarının yalnızca yüzde 1,4’ü tespit edilebiliyor. İşyerinde işyeri hekimi, iş güvenliği mühendisi veya teknik elemanı istihdam edilmesi ve İş Güvenliği Kurulması için, işyerinin sanayiden sayılması, devamlı olarak en az 50 işçi çalıştırması ve altı aydan fazla sürekli işlerin yapılması gerekmektedir. İşçilerin en az yüzde 52’si bu kapsam dışındadır. Tuzla tersanesi, kot kumlama işyerleri buzdağının yalnızca görünen yüzü…

  19. Çalışma Koşulları/Çalışanların Hakları Esneklik uygulamaları giderek yaygınlık kazanmakta, çalışma düzeni işçiler aleyhine bozulmaktadır. Düzensiz, kuralsız bir çalışma ortamı ve ağır çalışma koşulları giderek yaygınlaşmaktadır. Çalışma süreleri, fazla mesai ücretleri, haftalık/yıllık izinler ve resmi tatil günleri izinleri, izinde çalıştırmaya dayalı ek ücretler konusunda yaygın biçimde ihlaller yaşanmaktadır. Yasalarla güvence altına alınmış haklar sınırlı olduğu gibi bu hakların kullanımı da engellenmektedir (örneğin grev hakkı). Kıdem tazminatı gibi temel haklar tehdit altındadır, işçilere ait fonlar amacı dışında kullanılmaktadır,

  20. İşgücü Piyasasının Yapısal Bir Özelliği:Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği (1) a) Türkiye’de cinsiyete dayalı işbölümü ağırlığını hissettirmektedir. İstihdam edilen kadınların yüzde 42’si tarım sektöründedir ve ağırlıkla ücretsiz aile işçisi olarak çalışmaktadır. b) Hizmetler sektöründe kadın istihdamının toplum hizmetleri, sosyal ve kişisel hizmetlerde yoğunlaşması, sektörler içinde de cinsiyete dayalı iş bölümünün sürdüğünü göstermektedir.

  21. İşgücü Piyasasının Yapısal Bir Özelliği:Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği (2) Eşitsizlik kendini mesleki dağılımda ve yükselme/terfide de göstermektedir. Üst düzey yönetim kademeleri, erkek ağırlıklıdır. Kadınların istihdam içindeki payının yüzde 26,4 olmasına rağmen, nitelik gerektirmeyen işlerde kadın istihdamı bu oranı aşmaktadır.

  22. İşgücü Piyasasının Yapısal Bir Özelliği:Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği (3) Sosyal güvenlikte de benzer bir tablo söz konusudur. Kadınlar erkeklere nazaran daha çok kayıt dışındadır. Kadınlar, erkeklere nazaran daha düşük ücret almaktadır. 26 farklı mal ve hizmet üretimi alanının 19’unda kadınların ortalama ücretleri, erkeklerin ortalama ücretlerinden düşüktür. İstihdam edilen her üç kadından biri ücretsiz aile işçisidir ve ücretten yoksundur. Ücretsiz aile işçisi kadınların yüzde 74’ü kayıt dışı istihdam edilmektedir.

  23. Çocuk Emeği… TÜİK verilerine göre 2006 yılı sonu itibariyle çalıştırılması yasak olan yaşları 6 ile 14 arasında değişen 320 bin çocuk çalışmaktadır. Yani 15 yaşından küçük her 1000 çocuktan 25’i çalıştırılmaktadır. Yaşları 15 ile 17 arasında değişen 638 bin çocuğun istihdam alanı ve koşulları, çalışma şartları ve ücretleri açısından ciddi sorunlar ve hukuk ihlalleri söz konusudur. Uluslar arası sözleşmelere göre 18 yaşından küçük herkes çocuktur. Yetişkinlerin istihdam edilemediği Türkiye’de yaklaşık 1 milyon çocuk çalışmaktadır. İstanbul Barosu Çocuk Hakları Merkezi’nin hazırladığı Çocuk ve Genç İşçiler Anketi Raporu (2009) kapsamında görüşülen 117 çocuk ve genç işçinin 53’ü çalışmaya 5-12 yaşları arasında başlamıştır, çocuklar düşük ücretlerle, ağır çalışma koşullarında ve günde 18 saate varan çalışma süreleri ile çalıştırılmaktadır.

  24. Engellilerin engellenmesi… TÜİK verilerine göre (2002) nüfusun yüzde 12,29’u engellidir. Engelli nüfusun yüzde 78,29’u işgücüne dahil değildir. İşgücüne dahil olan engelli nüfusun yüzde 15,46’sı işsizdir. Engellilerin işsizlik oranı genelden daha yüksektir. Engelli istihdamı zorunluluğu hem kamuda hem özel sektörde yerine getirilmemektedir. Kamu işyerlerinde 32 bin engelli istihdam edilmesi gerekirken bu sayı 4 bin 505’tir. Engelli nüfus, eğitim olanakları ve mesleki rehabilitasyondan büyük ölçüde yoksundur.

  25. Sendikalaşma ne durumda? 1980’lerin sonundan itibaren özelleştirmeler, neo-liberal politikalar ve sendikasızlaştırma uygulamaları nedeniyle sendikalı işçi sayısı gerilerken, toplam işçi sayısı artmış, sonuçta sendikalaşma oranı radikal biçimde düşmüştür.

  26. Özel Sektörde Sendikalaşma Özel sektörde çalışanların sayısı hızla artarken, sendikalı işçi sayısı düşmekte, sendikalaşma oranı kaçınılmaz olarak gerilemektedir.

  27. Sendikalaşma neden bu durumda? (1)-10 temel neden- 1) Temel neden neo-liberal dönüşüm ve 12 Eylül’den bu yana fiilen yaşama geçirilen sendikasızlaştırma politikasıdır. 2) Esnek çalışma uygulamaları, işsizlik, çocuk emeğinin yaygın kullanımı, taşeronlaştırma ve üretim zincirlerinin parçalanması süreci sendikalaşmayı zorlaştırıyor. 3) Özelleştirmeler, kamuda resen emeklilik uygulamaları, kamuda işçi istihdamına konulan sınırlar, sendikalaşmayı geriletiyor. 4) Ulusal mevzuatın kayıt dışı istihdam edilenlerin sendikalaşma hakkını tanımaması, dört işçiden birini kapsam dışı bırakıyor. 5) Kamu çalışanlarının grevli ve toplusözleşmeli sendika hakkını kullanmaları engelleniyor.

  28. Sendikalaşma neden bu durumda? (2) 6) İşçilerin sendikalaşmasına ilişkin yasal düzenlemeler, sendikalaşmayı kolaylaştırmak yerine zorlaştırmaktadır. Yasal mevzuat, uluslar arası standartlardan uzaktır. 7) Özel sektörde sendikalaşma, işverenler tarafından fiilen engellenmektedir. İşverenler sendikalaşmayı engellemek için (en az) 41 farklı yönteme başvurmaktadır. 8) Her yıl Türk-İş ve DİSK’e bağlı sendikalara üye oldukları için 10 bin işçi işten atılmaktadır. Etkin sendikal iş güvencesi yoktur. 9) Sendikalar, süreci tersine çevirecek politikalara sahip değildir. Sendikaların yapısal sorunları, başlı başına bir engeldir. 10) Sendikal bilinç ve deneyim zayıftır. Yukarıda sıralanan sorunlar, sendikalaşmaya sıcak bakılmaması sonucunu doğurmaktadır.

  29. Ne yapmalı? Çalışma yaşamının tümünü kuşatacak kadar kapsamlı, Çeşitli alanların/işkollarının/çalışan gruplarının/yerellerin özgünlüklerini, sorunlarını ve ihtiyaçlarını göz önüne alan, öznel/yerel olan ile genel olan arasındaki bağı kuran Toplumsal cinsiyet eşitliğini merkeze alan Alanın bilgisi ile deneyimini birleştiren Ülke ve dünya ölçeğindeki politikalar ve gelişmeler ile emekçilerin sorunları arasındaki bağı canlı tutan Ulusal ölçekteki mücadele ve örgütlenmeyi uluslararası ölçeğe taşıyan, enternasyonal bir zemine oturan

  30. Ne yapmalı? Farklı toplumsal kesimler; gençler, engelliler, emekliler, üretici çiftçiler, küçük esnaf ve işletmeciler, işsizler ve yoksullar ile emek mücadelesini doğrudan ilişkilendiren; tüm ezilenlerle/dışlananlarla birleşen Farklı toplumsal mücadele/örgütlenme alanları ile ilişki içinde olan ve bunlarla birleşmeyi hedefleyen Yerkürenin sürüklendiği ekolojik yıkıma karşı mücadele eden, Aşağıdan yukarıya doğru sendika, meslek örgütü, uzmanlar, bilim insanları ve her alandan işçinin/emekçinin katılımıyla oluşturulmuş Emekçi sınıfların hak ve çıkarlarını merkeze alan, sınıfsal tutumundan taviz vermeyen, emeğin siyasetini yapmaktan çekinmeyen,

  31. Ne yapmalı? Bir yandan sineklerle mücadele ederken bir yandan da bataklığı kurutup bir orman yeşertmeyi amaçlayan, demokratik ve katılımcı bir emek ve örgütlenme politikası/programı ve bunu yaşama geçirmek için oluşturulacak kapsamlı bir birliktelik ve ortak örgütlenme/mücadele hattı…

  32. Teşekkürler…(onurevrensel@gmail.com)

More Related