1 / 68

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER. TEMEL KAVRAMLAR: Ayrımcılık, ırkçılık, nefret suçu, nefret söylemi İLGİLİ KAVRAMLAR: milliyetçilik, cinsiyetçilik, homofobi Tartışma: Medyaya düşen rol: İfade Özgürlüğü mü Nefret Söylemi mi?. KAYNAKLAR:.

hye
Download Presentation

AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. AYRIMCILIĞA KARŞI DERSLER TEMEL KAVRAMLAR: Ayrımcılık, ırkçılık, nefret suçu, nefret söylemi İLGİLİ KAVRAMLAR: milliyetçilik, cinsiyetçilik, homofobi Tartışma: Medyaya düşen rol: İfade Özgürlüğü mü Nefret Söylemi mi?

  2. KAYNAKLAR: • Melek Göregenli- Hrant Dink Vakfı Nefret Söylemi ve Medya Dersi Müfredat Geliştirme Projesi Ders Notları • Ulaş Karan, Nefret Söylemi ve Yakından İlişkili Diğer Kavramlar. Ayrımcılık, Nefret Suçu ve Hakaret, içinde Mahmut Çınar (der.) Medya ve Nefret Söylemi, Hrant Dink Vakfı, 2013 • Ulaş Karan, Eşitlik İlkesi ve Ayrımcılık Yasağı: Hukuksal Çerçeve, içinde Kenan Çayır, Müge Ayan Ceyhan (der.), Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar, İstanbul Bilgi Üni. Yay., 2012 • Kenan Çayır, Gruplararası İlişkiler Bağlamında Ayrımcılık, içinde Ayrımcılık Çok Boyutlu Yaklaşımlar • Hatice Çoban Keneş, «Biyolojik Mitten Kültürel mite: Yeni Irkçılık Nedir», Dipnot, sayı 9, 2012 • Balibar, Irkçılık ve Milliyetçilik, içinde Balibar ve Wallerstein, Irk Ulus, Sınıf, Metis, 2007

  3. Ayrımcılık Nedir? • Gruplararası eşitsizliğin sürdüğü modern toplumlarda bazı gruplar diğerlerine oranla daha baskın, hakim, güçlü. Bu baskın gruplar azınlık, madun, alt konumlu olarak adlandırılabilecek zayıf grupları damgalayabilir, tanımlayabilir, etiketlendirebilir. Damgalamayla birlikte baskın grup madun gruplarla ilgili kalıpyargılar üretir. • Kalıpyargıların bir kısmı doğruluk payı taşıyabilir. Ancak kalıpyargılar bir grubun tüm üyelerini aynılaştırır, insanları bireysel niteliklerinden soyutlayarak damgalanmış bir grubun üyesi haline getirir. • Bu da bir çok alanda ayrımcılığa neden olur.

  4. Damgalanmış gruplar kendileriyle ilgili kalıpyargılara ya da kendilerine yüklenen rollere uygun davrandığında ayrımcılık gibi sorunlar toplumsal bir mesele haline gelmez. • Ancak bu kalıpyargılara uygun olmayan bir role talip olduğunda sorun çıkar. • Baskın grupların kaynaklar üzerindeki hakimiyetini ve konumlarını meşrulaştıran birçok «meşrulaştırıcı ideoloji» mevcut. • Cinsiyetçilik, erkeği ve kadını bir hiyerarşi içinde belirli rollerle tanımlar. • Heteroseksizm eşcinselliğin sapkınlık olduğunu ileri sürer. • Fitizm «fit» olmayan insanların sağlıksız, iradesiz ve alt statülü olduklarına dair kalıpyargılar üretir.

  5. Bu yargılar ders kitapları, medya, gündelik oyunlar, öyküler vb. aracılığıyla sürekli yeniden üretilir. • İnsanların birden fazla gruba aidiyeti vardır. Baskın ve alt konumlu gruplararası ilişkiler tek boyutlu değildir. • Bir grup karşısında baskın olan biri, başka bir grup karşısında alt konumda olabilir. Ya da kendisi de ayrımcılığa uğrayan birisi başka bir gruba karşı ayrımcılık üretebilir.

  6. Ayrımcılık: • Etnik köken ve cinsel yönelik gibi yasaklanan temellerde bir kişiye veya gruba yönelik, aleyhe sonuç doğuran ve hukuken haklı kılınamayan herhangi bir fark gözetme…. • «Kamusal veya özel yaşamda, insan haklarının eşitlik temelinde tanınmasını, haklardan yararlanılmasını veya hakların kullanılmasını ortadan kaldırma veya zayıflatma amacını taşıyan veya böyle bir etki doğuran, herhangi bir ayrımcılık temeline dayanan, herhangi bir fark gözetme, dışlama, sınırlama veya kısıtlama ya da öncelik tanıma».

  7. ÇOĞUNLUKTAN FARKLI DİNİ İNANCA SAHİP İNSANLAR FARKLI ETNİK KÖKENLİ İNSANLAR AYRIMCILIK Sadece kendi grubunun avantajını düşünen ve/veya diğer grubun dezavantajını görmezden gelen ya da pekiştiren «adaletsiz ve diğerine acı verici» tutum ve davranış ÇOĞUNLUKTAN FARKLI DİNİ MEZHEBE MENSUP İNSANLAR KADINLAR FİZİKSEL ÖZELLİKLERİ NEDENİYLE ENGELLENENLER MUHALİFLER FARKLI TEN RENGİNDEKİLER HETEROSEKSÜELLİKTEN FARKLI CİNSEL YÖNELİME SAHİP OLANLAR

  8. İnsan ilişkileri hangi dışlama-dışlanma formlarında kurulmaktadır ? Ayrımcılık hangi tür sistematik tanımlamalar içerisinde oluşturulmaktadır? Ayrımcılık, önyargılardan beslenen, bir dışlama ve tahakküm mekanizması; teorik olarak kökeninde tanımlama olan bir tür yerleştirme mekanizmasıdır. Hak sorunu mudur? Adalet sorunu mudur?

  9. AYRIMCILIĞIN SOSYALİZASYONU GRUP “BİZ OLMAYAN” BEN GRUP BİZ BEN: Zeka, kişilik, yetenek, cinsiyet vb. “ONLAR” BİZ: Din, etnik köken, toplumsal cinsiyet rolleri, takım vb. “FARKLILIKLARIMIZ AYRIMCILIĞA YOL AÇMAZ.”

  10. Ayrımcılık: • Ayrımcı nitelikte taciz, bir başkasına yönelik ayrımcılık yapılması talimatı, engellilik veya din veya inanç gibi temellerde herhangi bir kişinin ya da kuruluşun, bir hükmün, ölçütün veya uygulamanın beraberinde getirdiği dezavantajların ortadan kaldırılması için uygun tedbirlerin alınmaması… • Karşılaştırılabilir durumda olan kişiler arasında makul ve nesnel bir nedene dayanmaksızın farklı muamele veya aynı muamele…

  11. Ayrımcılık: • Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komitesi’ne göre ayrımcılık şöyle tanımlanır: • «Ayırma, dışlama, kısıtlama veya ırk, renk, cinsiyet, dil, din, ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğum, siyasi ve diğer görüşlere dayalı olarak gerçekleştirilen, bütün hak ve özgürlüklerin herkes tarafından tanınmasını ve kullanılmasını engelleyecek, sınırlandıracak ayrım»

  12. AB Irk Ayrımcılığı ve İstihdamda Eşit Muamele Direktiflerine göre ayrımcılık: • Irk, etnik köken, din, inanç, yaş, engellilik, cinsel yönelim gibi nedenlerle bir kişinin diğerine zarar vermek ve aşağılayıcı, düşmanca, onur kırıcı, hakaret edici veya saldırgan bir ortam yaratmak amacıyla bir fiilde bulunması, kişinin görünüşü, kıyafeti, kişisel özellikleri nedeniyle alay, utandırıcı şakalar, yorumlar, düşmanca hareketler, fiziksel temas, cinsel amaçlı talepler, fiziksel saldırıda bulunması…

  13. Ayrımcılık, isteyerek veya istemeyerek, icrai veya ihmali biçimde, bir hukuk sisteminde eşit durumda olduğu düşünülen kişilere, bir hak veya yükümlülükle ilgili olarak aralarında geçerli bir neden olmaksızın eşit davranılmaması olarak tanımlanabilir. • Ancak, bir hukuk sisteminde eşit durumda olmadığı düşünülen kişiler arasında bir hak ve yükümlülükle ilgili olarak geçerli bir neden olmaksızın eşit davranılması da ayrımcılık oluşturabilir. • Eşit durumda olanlara eşit davranmamak veya farklı durumda olanlara eşit davranmak ayrımcılıktır.

  14. Doğrudan ayrımcılık: • Doğrudan ayrımcılık: aynı veya benzer konumda olan kişiler arasında fark yaratılmasıdır. Bir kişi veya kişi grubunun insan hak ve özgürlüklerinden, aynı veya benzer konumda olduğu diğer kişilerle eşit bir şekilde yararlanmasını engelleme niyet ve etkisine sahip her türlü fark, dışlama, sınırlama, tercih, farklı muameleyi kapsar. • (Bir Çingenenin kamuya açık bir restorana girmesine izin verilmemesi, bir engelli çocuğun engelli olduğu gerekçesiyle bir okula kaydının yapılmaması…)

  15. Dolaylı ayrımcılık: • Farklı muamele kadar, aynı muamelenin de eşit olmayan sonuçlar yaratması… • Ayrımcı etkileri doğuran aynı muamele… Farklı durumdakilere aynı muamele, eşitsizlik yaratabilir, ya da eşitsizlikleri pekiştirip artırabilir. • Herkes için aynı ve görünüşte tarafsız olan, ancak bazı kişiler ve gruplar üzerinde diğerleri üzerinde yarattığından farklı veya daha olumsuz etkiler yaratan yasal düzenleme, uygulama, tedbirler…

  16. Pozitif ayrımcılık: • Bir kişinin ırk veya etnik kökeni, yaşı, cinsiyeti vb. özelliklerinden ötürü farklı muamelelerle karşılaştığı durumlarda bu kişinin bu özelliklerinden kaynaklanan dezavantajlarının ortadan kaldırılmasına yönelik önlemler.

  17. Irkçılık • AB 2000/43/EC sayılı Konsey Direktifi: Irk Ayrımcılığı Direktifine göre ırk ayrımcılığı: Bir kimsenin, karşılaştırılabilir durumlarda ırk veya etnik kökene dayalı olarak bir diğer kişiye göre daha az tercih edilir bir muameleye tabi tutulmasıdır.

  18. BM Her Türkü Irk Ayrımcılığının Ortadan Kaldırılmasına Dair Uluslararası Sözleşme md.4’e göre: • Taraf devletler, bir ırkın veya belli bir renge veya etnik kökene mensup bir grubun üstünlüğü fikirlerine ya da teorilerine dayanan ya da her ne şekilde olursa olsun ırkçı nefreti ve ayrımcılığı haklı çıkarmaya ya da yüceltmeye çalışan tüm propaganda ve tüm örgütleri kınarlar ve bu tür ayrımcılık faaliyetleri ile ayrımcılığı teşviki ortadan kaldırmaya yönelik acil-olumlu önlemler almayı üstlenir. • Irkçı üstünlüğe ya da nefrete dayalı tüm fikirlerin yayılmasını ırk ayrımcılığını teşviki, herhangi bir ırka ya da başka bir renk ya da etnik kökene mensup bir gruba yönelik şiddet eylemlerini ya da bu tür eylemleri teşviki … yasayla cezalandırılacak suç olarak ilan edeceklerdir.

  19. Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu (ECRI) 7 No.lu tavsiye kararı: • Ayrımcılık, nefret ya da şiddete yönelik kamusal kışkırtma, kamusal hakaret, aşağılama, tehditler, bir grup insanı ırkçı bir amaçla, ırk, renk, dil, din, milliyet, milli veya etnik köken gibi temellerden dolayı aşağılayan, kötüleyen veya üstün sayan bir ideolojinin kamusal ifadesinin yasa tarafından yasaklanmasını ister.

  20. IRKÇILIK • Irkçılığın geniş tanımı, «biyolojik kuramlaştırmaları olsun olmasın, tüm dışlama ve azınlıklaştırma biçimlerini hesaba katar… Özellikle de farklılıkların doğallaştırılmasında kullanılan ortak mekanizmayı inceleyebilmek için, biçimsel olarak eşitlikçi bir toplumda toplumsal grupların (etnik grupların, fakat aynı zamanda kadınların, farklı cinsel yönelimlerin, akıl hastalarının, proleteryanın altındakilerin vb.) «ırklaştırılması» görüngülerine yol açan azınlıkların ezilmesi görüngüleri ırkçılıktır. • Bu, ırksız ırkçılıktır. Baskın tema biyolojik soyaçekim değil, kültürel farklılıkların aşılmazlığıdır. Balibar, bunu yeni ırkçılık olarak adlandırır. • Bireyleri ve grupları, bir doğa gibi algıladığı kültüre hapseder.

  21. Meta ırkçılık, gruplar arasındaki farklılıkları ve eşitsizlikleri tarihsel ve kültürel değişmezlere bağlar. Bunu yaparken sürekli kendisine referans verip ırkçı olmadığını, çünkü farklılıkları biyolojik değil, kültürel ya da dilsel olarak kurguladığını savunur (Murat Ergin, 2009). • Bir yandan dil, gelenek, yaşam biçimi gibi kültürel öğelerin etrafına aşılmaz duvarlar örerken, bir yandan kendisini ırkçılık karşıtı bir düşünce olarak gösterir.

  22. Günümüzde ırkçılık, dilde temellenir, kültür odaklıdır, söylemsel bir nitelik kazanmıştır. • Kültürel ırkçılık, alt grupların çalışma ahlakı, kendine güven, kendini disipline etme ve bireysel başarı gibi değerler konusunda küçümsenmesine dayanır. • Kurban suçlanır; azınlıkların konumunun daima aynı kalması, onların gayretlerinin yetersizliği, aile yapılarının gevşekliği, uygunsuz değerlere sahip olma gibi kültürel özelliklerle açıklanır. • Bu bakış açısıyla asimilasyon zorunludur. Ötekilerle, onların farklılıklarını kabul ederek bir araya yaşamak mümkün görünmemektedir.

  23. Farklı kültürlerin bir arada yaşamaya engel oluşturduğu düşüncesinden yola çıkan kültürel ırkçılık, farkçı ırkçılık olarak da adlandırılır. • Yeni ırkçılık, özellikle öteki olarak nitelenen gruplara karşı duyulan önyargının örtük olarak yapılandığı bir ırkçılıktır. Geleneksel değerleri savunmak, kültürel farkları abartmak ve bu farkları mahkum etmek, bu türden ırkçılığın dayanaklarıdır. • Daha çok söylemsel olarak işler.

  24. Nefret Suçu • AGİT nefret suçunu şöyle tanımlar: • Mağdurun, mülkün ya da işlenen bir suçun hedefinin, gerçek veya hissedilen ırk, ulusal ya da etnik köken, dil, renk, din, cinsiyet, yaş, zihinsel ya da fiziksel engellilik, cinsel yönelim vb. faktörlere dayalı olarak benzer özellikler taşıyan bir grupla gerçek ya da öyle algılanan bağlantısı, ilgisi, bağlılığı, desteği ya da üyeliği nedeniyle seçildiği kişilere veya mala karşı işlenen her türlü suç.

  25. Nefret suçunun oluşması için iki unsurun gerçekleşmesi gerekiyor: • Suç ve nefret • Fiziksel saldırı, şiddet ya da saldırı tehdidi, taciz, mülke ya da eşyalara zarar verme, ırkçı nefret içerikli, saldırgan duvar yazıları, kundaklama, saldırgan broşürler ve posterler, okulda ya da işyerinde zorbalık… • Nefret suçunu diğer suçlardan ayıran en önemli fark, bu suçların diğer suçlardan farklı bir önyargı ile işlenmiş olması.

  26. NEFRET SUÇLARI: • Birkişiyadagruba, aitolduğukimliği, inancı,politikgörüşü, cinsiyetiyadacinselyönelimigibinedenlerle, farklıbiçimlerdezararvermeamacıylasaldırılmasısonucundaoluşansuçlargenelolaraknefretsuçlarıolarakadlandırılmaktadır. • Nefretsuçları, suçunkurbanlarınınherhangibireyleminedeniyleyanigerçekleştirilenbiredimsonucundadeğil, gerçekyadaalgılananrenkleri, milliyetleri, cinsel yönelimleri, görünümleri,etnikkökenleri, birbaşkasöyleyişle“eylemlerideğilvaroluşlarınedeniyle”maruzkaldıklarısaldırganlıkiçerendavranışlardır. • Diğersuçtiplerindenfarklıolaraknefretsuçları,saldırganların, kurbanlarınınvaroluşlarınayöneliktehditlerdirvekurbanlarbireysel, kişiselözellikleriyadaedimlerideğil, aitolduklarıgrubunvarlığı, o grubaaidiyetlerinedeniylenefretsuçlarınınhedefidirler.

  27. Sözlü taciz Nefret Suçu (yanlılık suçu) Nedir? Tehdit edici davranış kimliği Ad veya lakap takma inancı Postayla, telefonla, mesajla rahatsız etme cinsel yönelimi Duvar yazısı politik görüşü Fiziksel saldırı cinsiyeti soygun Bir kişi ya da gruba hırsızlık gasp dini inancı taciz tecavüz etnik kökeni sarkıntılık cinayet ırkı Aile içi şiddet kundaklama rengi Mülke ya da eşyalara zarar verme yaşı Saldırgan broşür ve posterler fiziksel engeli (Göregenli, 2009; Halis, 2009) El-kol hareketleri zihinsel engeli Gözdağı

  28. “Nefretsuçu”, birkavramvebirsuçtürüolarak,Amerika’daırk, toplumsalcinsiyetvecinselyönelimkonularındaartanfarkındalıkdüzeyininbirsonucuolarak1980’liyıllarınortalarınadoğruortayaçıkmıştır. • NefretSuçlarıterimiJohnConyers, Barbara Kennelly ve Mario Biaggi’yeaittir. • 1985 ’te“NefretSuçlarıİstatistikleriHareketi”adlıbirtasarıhazırlayanyazarlar, butasarıile ABD Adalet Bakanlığı’ndan “ırk, din ve etnikönyargı” temelligerçekleştirilensuçlarınsayısıylailgiliistatistikleritoplamasınıveyayınlamasınıtalepetmişlerdir. • 1985 ’ten günümüzekadar, kavramınkullanımı, günlükgazetelerdede kullanılmayabaşlanmasıylabirliktegiderekartmıştır. Amerika’da 1985’teulusalgazetelerde11 nefretsuçumakalesiyayınlanmış, busayı1993’de, 1000 ’e ulaşmıştır.

  29. ABD’denefretsuçlarıylailgiliistatistiklerırksalönyargıveayrımcılıktankaynaklananvenefretsuçlarıkapsamınagirensaldırıların ilk hedefininsiyahlarolduğunugöstermektedir. • Türkiye’debenzeristatistiklerolmamasınahattahenüzbutürsaldırıların“nefretsuçu”olarakteşhisedilmesindebirsözbirliğibulunmamasınakarşın, medyadayeralanhaberlerdenveinsanhaklarıörgütlerininverilerindenhareketle, nefret suçlarınınmağdurlarının en büyüksıklıkla, cinselyönelimleriveetnikkökenlerinedeniylebusaldırılarınhedefiolduğunusöyleyebiliriz.

  30. Kişilerarası İlişkiler Medya Geleneksel ve sosyal medya Nefret Söylemi Nefret Suçu Şaka ve fıkralar Dil Düşünce Duygu Davranış

  31. Nefret Söylemi • Bir kişiyi ya da grubu ırkı, cinsiyeti, yaşı, etnisitesi, milliyeti, dini, cinsel yönelimi, cinsel kimliği, engelliliği, ahlaki ya da politik görüşleri, sosyoekonomik sınıfı, mesleği ya da görünüşü, zihinsel kapasitesi vb. özelliği nedeniyle küçük düşürmeye, yıldırmaya, onlara karşı şiddet veya önyargıyı kışkırtmaya niyet eden söylemler.

  32. Nefret söylemi • Avrupa Konseyi Bakanlar Kurulu’nun 1997 tarihli tavsiye kararına göre «nefret söylemi, ırkçı nefret, yabancı düşmanlığı, Yahudi düşmanlığı ve hoşgörüsüzlük temelli diğer nefret biçimlerini yayan, teşvik eden, savunan ya da haklı gösteren her türlü ifade biçimi»dir. • AİHM nefret söylemini «demokratik bir toplumda hoşgörüsüzlüğe tahrik eden, hoşgörüsüzlüğü yayan, savunan veya mazur gösteren her türlü ifade» olarak tanımlar. • Hoşgörüsüzlük temelli nefret, saldırgan milliyetçilik ve etnik merkeziyetçilik, ayrımcılık ve azınlıklara, göçmenlere, göçmen kökenli kişilere karşı düşmanlık yoluyla ifade edilen hoşgörüsüzlüktür.

  33. Avrupa Konseyi, nefret söyleminin medya aracılığıyla yayılmasının daha da zararlı olabileceğini vurgular. • 2007 tarihli Parlamenter Meclisi kararı kişi ya da gruplara yönelik nefret, ayrımcılık ve şiddete tahrik eden açıklamaların yasalarla suç olarak tanımlanması gerektiğini söyler.

  34. İLGİLİ KAVRAMLAR • MİLLİYETÇİLİK • TOPLUMSAL CİNSİYET • HOMOFOBİ

  35. IRKÇILIK • Psikologlar ırkçılık terimini çoğu zaman “ırksal önyargı” olarak açıklamışlardır. Sosyologlar ise bu terime daha belirli bir açıklama getirip; ırksal üstünlüğü ve inançları içeren bir ideoloji olarak açıklamışlardır. • Irkçılığın en geleneksel açıklamaları bu iki fikri içerir fakat günümüzde “sembolik” veya “modern” ırkçılık diye adlandırılan ve geleneksel iki fikrin üstünde boyutlar da içeren ırkçılığın yeni bir boyutu ortaya çıkmıştır. Yeni Bir Irkçılık Biçimi; SEMBOLİK IRKÇILIK: (Modern Irkçılık) Eski Usul Irkçılık Ayrımcılığın ve şiddetin politik olarak mahkum edildiği “gelişmiş” yaşama biçimleri içinde “normalleştirilmiş” yeni biçimleriyle yer almaktadır.

  36. Pettigrew ve Meertens (1995): SEMBOLİK IRKÇILIK Geleneksel değerlerin korunması Kültürel farklılıkların abartılması Olumlu duyguların inkar edilmesi

  37. “Kürtler zaten, eşit haklara sahip Cumhurbaşkanı bile oldular”, “Sadece kürtler mi fakir” “büyük şehirleri işgal ettiler” “kapkaç , töre cinayetleri vb. olguları Kürtlükle birleştirmek” “Yoksullar yeteri kadar çaba sarf etse çalışsa çabalasa bu durumda olmazlardı.” “Eşcinsellere karşı olumsuz bir düşüncem yok, sadece yolda kıvırta kıvırta yürümesinler adam olsunlar”

  38. MİLLİYETÇİLİK • Bir akademik terim olarak milliyetçilik; "ideoloji", ulus devletlerin oluşumunda bir "süreç", bir "siyasi hareket" ve bireysel düzeyde cereyan edişi anlamında "politik yönelim" gibi farklı anlamlar taşır. Milli kimliklerin nicelik ve nitelik olarak yapısı Kimliğinden hoşnut olma Ait olduğu etnik grubun diğer tüm gruplardan üstün olduğunu düşünme • Sosyal psikoloji literatürü, insanların içinde yaşadıkları coğrafyada, etnik köken olarak benzerlik taşıdıkları diğer insanlarla paylaştıkları, milliyetle ilgili duygu, düşünce ve tutumlarını farklı düzeylerde ele alır:

  39. Dolayısıyla milliyetçilikten beslenen her politik davranış, doğası gereği bir başka milliyetten olan insanlara zarar verme potansiyelini içinde taşır. Milliyetçilik, doğal olarak şekillenen, herkesin ülkesi ya da etnik kökenine karşı geliştirdiği olumlu duygular değil, milli kimlikler üzerinden geliştirilen açık bir ayrımcılık ideolojisidir. Bölgesel - Milli Tutumlar: Dünyanın özel coğrafyalarına, insanlarına, dünyaya ve insanoğluna ilişkin uluslar arası tutumlar da ayırt edilebilir • Örneğin; • AB duygusu, AB sevgisi, AB tercihi, AB üstünlüğü ve giderek Avrupa Milliyetçiliği • Arap ülkeleriyle ilgili tutumlar (Arap olma duygusundan Araplığa ya da Arap düşmanlığına)

  40. Irkçılık ve Milliyetçilik • Balibar, ırk ve ulus söylemlerinin bir inkar biçimi altında da olsa hiçbir zaman birbirlerinden çok uzak olmadıklarını belirtir. • Irkçılık, kuramsal söylem ve kitle görüngüsü olarak modern çağda her yerde var olan «milliyetçilik zemininde» gelişmiştir. • Milliyetçilik ırkçılığın tek nedeni değilse de ortaya çıkışının belirleyici koşuludur. • Irkçılık, tarihsel ya da kültürel bir üründür.

  41. Irkçı hareketleri hesaba katmadan, bunlara yol açan çağdaş milliyetçilikten ayrılamayacak olan toplumsal ilişkilere uzanmadan milliyetçiliği tanımlamak mümkün değildir. • Irkçılık, milliyetçilikle aynı zemine yerleşir. • Ancak bu, ırkçılığın milliyetçiliğin kaçınılmaz bir sonucu olduğu anlamına gelmez. • Her zaman bir iyi, bir de kötü milliyetçilik vardır: • bir devlet ya da bir cemaat oluşturmaya çalışan ile boyun eğdirmeye, yok etmeye çalışan; • hukuğa başvuran ile kuvvete başvuran; • diğer milliyetçiliklere tahammül gösteren ile emperyalist ve ırkçı bir bakış açısıyla onları kökten dışlayan.

  42. Irkçılık, bütün milliyetçiliklerde ya da onların tarihlerinin her anında belirgin değilse de, kurulabilmeleri için gerekli bir eğilimi temsil etmektedir. • Son çözümlemede bu çakışma durumu, tarihsel olarak tartışmalı topraklar üzerinde kurulu ulus devletlerin nüfus hareketlerini kontrol etmeye ve hatta sınıfsal bölünmelerden üstün siyasal bir cemaat olarak «halk» kavramını üretmeye çabaladıkları durumlarla bağlıdır.

  43. Milliyetçiliğin tarihsel zemininde milliyetçilik ve ırkçılık arasındaki belirlenimde her zaman karşılıklılık vardır. • Bu karşılıklılık kendini öncelikle milliyetçiliğin gelişiminin ve devlet tarafından resmen kullanılmasının, uzlaşmazlıkları ve başka bir kökenden olana yapılan zulümleri modern anlamda ırkçılığa dönüştürmesi biçiminde gösterir.

  44. Bu karşılıklı belirlenim kendini, çok sayıda etnik gruptan oluşan bir devletin heterojenliğine, bir ulusun siyasal ve kültürel birliğini kazandırmayı hedefleyentüm 19. ve 20. yüzyıl «resmi milliyetçiliklerinin» antisemitizmi kullanma biçimlerinde gösterir.

  45. Az çok kurgusal olarak birleşmiş bir kültür ve milliyetin (Rus, Alman, Romen) asimilasyona mahkum olan, hiyerarşize edilmiş çeşitli «azınlık» kültürler ve etnik gruplar üzerindeki tahakkümünü telafi etmek, aynada yansıtmak için, • tahakküm altındaki tüm kültürlerin, tüm halkların ortak iç düşmanı gibi gösterilen, kendi toprağı, ulusal dili olmayan, tekil bir sahte etnik grubun ırkçı bir zulme uğratılması... • İster ilk sömürgeletirmenin eski imparatorluklarına karşı, ister hanedanlara dayanan çokuluslu devletler ya da modern sömürge imparatorluklarına karşı olsun, tüm ulusal kurtuluş savaşlarının tarihinde bu belirlenim kendini gösterir.

  46. Örn. Yerli soykırımı, ABD’nin bağımsızlığının hemen ertesinde sistematik hale gelmesi rastlantı değildir. • Bağımsız Cezayir’in sömürgeciliğin çok kültürlü mirasıyla çatışıp «Berberiler»i asimile edip Araplaştırması... • İç ve dış düşmanlarına şiddetle saldıran İsrail Devleti’nin bir «İsrail ulusu» kurmak için hem doğulu Yahudilere hem de topraklarından sürülen ve sömürgeleştirilen Filistinlere karşı geliştirdiği ırkçılık...

  47. Bütün bunlar, bize milliyetçilikten sürekli olarak ırkçılık çıktığını göstermektedir. Sadece dışarı doğru değil, aynı zamanda içeri doğru da... • ABD’de ilk yurttaşlık hakları hareketini engelleyen ırk ayrımının sistematik olarak kuruluşu, Amerikalıların emperyalist dünya rekabetine girmeleri ve Kuzey ırklarının hegemonyacı misyonu düşüncesine katılmalarıyla aynı zamana denk gelir. • Fransa’da »toprak ve ölüler»in geçmişine kök salan bir Fransız ırkı» ideolojisinin hazırlanışı, yoğun göçün başlangıcıyla, Almanya’dan öç alma hazırlıkları ve sömürgeci imparatorluğun kurulmasıyla aynı zaman denk düşer.

  48. Milliyetçilik ırkçılıktan çıkar. • Siyonizm antisemitizmden ve üçüncü dünya milliyetçilikleri de sömürgeci ırkçılıktan ileri gelir. • Ancak, ırkçılık ve milliyetçiliğin temsilleri ve pratikleri arasındaki mesafe her zaman var olagelmiştir. • Irkçılık milliyetçiliğin bir dışavurumu değil, milliyetçiliğe bir ektir. • Ona oranla her zaman aşırıdır; ama onun inşası için her zaman gereklidir ve bununla birlikte onun projesini tamamlamakta her zaman yetersiz kalır.

  49. Milliyetçilik kuramları, stratejileri her zaman için evrensellik ve yerellik çelişkisini barındırır. • Gerçekte milliyetçilik rasyonelleştirici, tekleştiricidir. Her türlü dağılmadan korunması gereken, kökenlerden gelen bir ulusal kimliğin fetişlerini geliştirir. • Irkçılık, bu çelişkiyi gözler önüne serer. • Irkçılık hem evrensel alanda hem de yerel alanda temsil edilir. Milliyetçilikten fazla yanı, milliyetçiliğe getirdiği ek, hem onu evrenselleştirmeye, ondaki evrensellik eksiğini kapamaya, hem de yerelleştirmeye, özgüllük eksiğini kapamaya yatkın olmasıdır.

  50. Irkçılık ek bir özellik olarak önce bir üst-milliyetçilik şeklinde ortaya çıkar. • Sadece siyasal bir milliyetçilik, rekabet ve sürüp giden bir savaş evreninde uzlaştırıcı bir pozisyon olarak algılanır, yetersiz görülür. • Irkçılık, «eksiksiz» bir milliyetçilik olmayı arzular; • bu milliyetçiliğin de ancak ulusun dışarıya ve içeriye karşı bütünlüğü üzerine kurulduğu takdirde bir anlamı olacaktır.

More Related