1 / 114

HAYATINIZDA BANA DA YER VERİN

HAYATINIZDA BANA DA YER VERİN. KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİ DESTEKLEME PROJESİ. ENGELLİ BİREYLER Tarihin çeşitli evrelerinde olduğu gibi bugünde değişik kültürlerde farklı biçimde cevaplandırılmaktadır. Engelli bireyleri tanımlarken ;

gerodi
Download Presentation

HAYATINIZDA BANA DA YER VERİN

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. HAYATINIZDA BANA DA YER VERİN KAYNAŞTIRMA EĞİTİMİNİ DESTEKLEME PROJESİ

  2. ENGELLİ BİREYLER Tarihin çeşitli evrelerinde olduğu gibi bugünde değişik kültürlerde farklı biçimde cevaplandırılmaktadır.

  3. Engelli bireyleri tanımlarken ; aciz,güçsüz,kırılgan,hata yapma riski yüksek ve tüm bunlarda korunması gereken bir birey olarak görür ve bazen de yaşantımızın dışında tutmaya çalışırız. Kendi yaşantısının sorumluluğuna sahip olmasına izin verilmeyen engelli bireylerin kendini korumasının,topluma adapte olmasının mümkün olmadığını göremeyiz.

  4. Engelli bireyin toplum dışına itilmesi karar süreçlerinde etkin rol almalarının engellenmesinin stres,kınanma duygusu,umutsuzluk ve kadercilik gibi sonuçlara yol açtığı; bu durumun sosyal bağları zayıflatarak suç oranlarının artmasına neden olması gibi sonuçları da göz ardı etmemeliyiz.

  5. Bu ve benzeri nedenlerle engelli bireyleri tehlikelere karşı koruyacak tedbirleri almak öte yandan bilgi edinme,düşünce geliştirme,bunları açıklama,karar alma süreçlerine katılma haklarını kullanmalarındaki önlerindeki engelleri kaldırılmalıyız.

  6. Toplumdaki bireysel farklılıklarımızı kabul ederek ortak hareket edebilme fikri ile yola çıktık.. Çünkü kabul etmek; İLİŞKİYİ GÜÇLENDİRİR…

  7. KARŞIMIZDAKİ KİŞİYİ OLDUĞU GİBİ KABUL ETTİĞİMİZDE KARŞIMIZDAKİ KİŞİ; *büyüyebilir, *gelişebilir, *olumlu yönde değişebilir, *sorun çözmeyi öğrenebilir, *daha üretici, *daha yaratıcı olabilir *gizil gücünü tümüyle kullanabilir, *kendini özgür hisseder, *nasıl değişeceğini düşünmeye başlar. *nasıl büyüyeceğini, *Yapabileceğinden daha fazlasını yapabilmeyi tasarlar

  8. *KABUL karşımızdaki kişiyi açar, duygularını ve sorunlarını paylaşmak için yüreklendirir.   *KABUL sevgidir, kabul edildiğini hissetmek sevildiğini hissetmektir. *KABUL kendine saygıyı ve değer duygusunu geliştirir, büyümeyi ve yapıcı değişikliği kolaylaştırır. *KABUL EDİLEN KİŞİ başkalarını kabul etmeyi ve saygı duymayı öğrenir.

  9. PROJEYİ HAZIRLAYANLAR

  10. PROJENİN AMACI VE HEDEFLERİ Bilgilendirme/duyarlılık kazandırma/dikkati çekme:Yöneticiler, rehber öğretmenler, sınıf ve branş öğretmenleri ve velilere yönelik çalışmalar Akademik Başarıyı Arttırma:Kaynaştırma öğrencisinin akademik başarısı arttırma, öğrenci BEP’lerinin hazırlanmasında bilgi teknolojilerinin kullanılması, velinin eğitim sürecine katılması, aile eğitimi Sosyal Kabul/Toplumsal Uyum:Öğrencinin ilgi ve yeteneklerini en iyi şekilde kullanarak, toplum içinde yaşayabilmesini kolaylaştırılma, öğrenciye maksimum yaşam deneyimi kazandırılma, sosyal, sportif, sanatsal ve kültürel etkinliklerde başarılı olan kaynaştırma öğrencilerinin öne çıkartılarak özgüven duygularının geliştirilmesine yardımcı olunması Sorunlara Yerinde ve Erken Müdahale:İlçe düzeyinde Kaynaştırma Destek Ekibi oluşturma Dökümantasyon, Bilgi Havuzu: Kaynaştırma öğrencileri için her türlü kaynak olan proje WEB sayfası

  11. KAYNAŞTIRMA ÖĞRENCİLERİ VE ÖZELLİKLERİ

  12. ZİHİNSEL YETERSİZLİĞİ OLAN ÇOCUKLAR • Zihin engellilik, gelişimsel dönemde ortaya çıkan, uyumsal davranışlarda görülen yetersizliğe ilaveten genel zeka fonksiyonları açısından normalin altında olma durumudur. • Zeka ile başarı arasında kuvvetli bir ilişki bulunduğu için, bu çocuklar yaşıtlarından daha başarısız olabilir.

  13. Başarısızlık daha çok okuma-yazmada, okuduğunu anlamada, temel aritmetik becerileri kazanmada ortaya çıkmaktadır. • Akademik kavramları geç ve güç öğrenirler, dikkatleri dağınık ve kısa sürelidir. Devamlı izleme, teşvik ve değişiklik isterler. • İlgileri kısa sürelidir.

  14. Soyut kavramları anlamada güçlük çektikleri için zaman kavramını ve aritmetik kavramları  algılama çok geç ve güç gelişir . • Genelleme yapmakta zorlanır, kazandıkları bilgileri ilişkilere göre gruplamada güçlük çekerler. • Bellekleri zayıftır, gördükleri duydukları şeyleri çabuk unuturlar, bu nedenle sık sık konuları tekrar etmek gerekir

  15. Görsel ve işitsel algıları zayıftır. • Duygu ve düşüncelerini açık ve net ifade edemezler. • İki şey arasındaki benzerlik ve ayrılığı kolay ayıramazlar. Tasarım ve çağrışım yetersizdir. • Bu çocuklarda  her tür konuşma ve dil bozukluklarına rastlamak mümkündür. Alıcı ve ifade edici dil gelişimi  zayıflıklarına rastlanmaktadır. • Sosyal ilişkilerinde kendilerini grupta kabul ettirecek becerileri azdır.

  16. İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLAR • İşitme engeli, çok hafif dereceden çok ileri derecelere kadar farklılıklar gösteren işitme yetersizliğidir. Diğer bir deyişle, bireyin işitme duyarlılığının, onun gelişim, uyum, özelliklede karşılıklı iletişimindeki görevlerini yeterince yerine getirememe halidir. • İşitme engellinin derecesi ya da tipi ne olursa olsun, kişinin sadece dil ve konuşma gelişimini değil, zihin, sosyal ve duygusal gelişimini de etkilemektedir.

  17. Duyamıyorsak bizde beklenilen şeyleri nasıl anlayıp, nasıl yerine getireceğiz? • Sınıfımızda bu öğrencilerimiz mümkün olduğunca önlerde oturtulmalıdır . • Öğrencinin yüzümüze bakmasını, dudak hareketlerimizi ve mimiklerimizi takip etmesini sağlamalıyız. • Normal bir ses tonu ile konuşmalıyız. Dudaklarınızı abartmayın. • Sesimiz ve konuşma şeklimiz eğlendirici olmalıdır.

  18. Öğrencinin içinde bulunduğu ortamda bazı özel düzenlemelerin yapılması, onun gelişimi için oldukça faydalı olacaktır. • Bu sebeple öncelikle, öğrencinin bulunduğu ortamda, resimler, baskılar, posterler, kitaplar, çizimler, fotoğraflar gibi malzemeler olmalıdır. Öğrencinize sağlayacağınız bu çevre onun görseller aracılığıyla çok daha rahat, hızlı ve kalıcı bir şekilde öğrenmesini sağlayacaktır.

  19. GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLAR Görme fonksiyonunu tamamen ya da kısmen yitirmiş çocuk, görme güçlüğü yaşamaktadır. Görme engelli kişi görme yetersizliğinden çok ağır derecede etkilenen görsel duyu ile alması gereken uyarıcılardan yoksun kalan kişidir. • Öğrenmelerin hemen hemen tamamı görme ve işitme duyularıyla olur. Dolayısıyla görme organının zedelenmesi sonucunda görme işlevini yitirme öğrenmeyi etkiler.

  20. Kavramsal gelişimleri, normal çocuklara oranla daha geridir. Özellikle soyut kavramlarda başarı düşüktür. Bunun nedeni ise uygun öğrenme yaşantılarının olmayışıdır. Görme problemi olan çocuklar aynı noktaya uzun süre bakma, ilgisini çekebilecek bir eşyayı fark edememe, nesneyi gözleriyle takip edememe, renkleri ayırt edememe, sık sık eşyalara çarpma, sık sık düşme ya da sağa sola amaçsız uzanma gibi sorunlarla karşılaşabilirler. 

  21. Tutma, bırakma, yemek yeme, giyinme benzeri bir çok motor beceri yetişkinlerin gözlenip taklit edinmesi sonucu öğrenilir. Görme yetersizliğinden etkilenen çocuklar yetişkinleri gözleyip, taklit etmede güçlük yaşamaktadırlar.  Görme engelli çocuklarda engelinden dolayı göz-el koordinasyonu yoktur. Eğitimlerinde ağırlıklı olarak kulak el işbirliğini geliştirmeye çalışmalıdır.  Dokunma duyusu aktiftir.

  22. Az gören öğrenci tahtayı rahatça görebileceği bir yere oturtulmalıdır. Sınıfta beyaz tahta kullanılıyorsa öğrencinin oturduğu yerden tahtanın parlayıp parlamadığını kontrol etmelidir. Tahta parlarsa bu durum öğrencinin tahtada yazılı olanları olumsuz görmesini etkileyecektir.  • Öğrenci okurken sık sık satırı kaybediyor veya alt satırda okumaya devam edeceği yerde alt satıra geri dönüyorsa koyu renkli fon kartonundan hazırlanacak bir okuma penceresi kullanılabilir

  23. Sınıfta eğer öğretmeni görsel birtakım materyaller kullanıyorsa görme problemi olan öğrencinin yakından bakmasını sağlamalıdır. Sınıftaki gören çocuklar görme yetersizliği olan çocuklara not tutarak ya da not tutarken karbon kağıdı kullanarak yardımcı olabilirler.  •  Görme yetersizliği olan çocuğun ödevini tamamlayabilmesi için ek zaman verilmesi uygun olabilir. • Öğretmen tahtaya yazı yazarken yazdıklarını sesli olarak tekrarlaması az gören öğrenci için fayda sağlayacaktır. 

  24. DİKKAT EKSİKLİĞİ HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU (DEHB) • Aşırı Hareketlilik • Kısa Dikkat Süresi • Yetersiz Dürtü Kontrolü

  25. DEHB ALT TİPLERİ DİKKAT EKSİKLİĞİ ÖNDE OLAN TİP AŞIRI HAREKETLİLİK ÖNDE OLAN TİP BİRLEŞİK TİP

  26. DEHB-DEB DEHB (hiperaktif): . Aşırı hareketli . Enerjik . Çok konuşkan DEB (dikkat eksikliği) : . Düşük enerjili . İçe dönük . Sınıfta daha az konuşan . Hayal kuran

  27. Dikkat Sorunları • Dikkati vermede ve sürdürmede güçlük • Söylenenleri duymamış izlenimi verirler • Bir görevi bitirmeden diğerine geçerler • Zihinsel çaba gerektiren işlerden kaçınırlar • Günlük etkinliklerde sıklıkla unutkandırlar • Dikkatleri ilgisiz uyaranlarla kolayca dağılır

  28. Aşırı Hareketlilik • Gerektiği zamanlarda yerinde oturmama • Oturduğu yerde kıpırdanıp durma • Çok konuşma • Sessiz etkinlikler sırasında gürültü yapma

  29. Eşlik Eden Belirtiler • Dağınıklık, düzensizlik • Dalgınlık, hayal kurma • Tutarsızlık • Bellek sorunları • Sakarlık, koordinasyon güçlükleri • Sosyal ilişkilerde sorunlar • Düşük benlik saygısı

  30. Koordinasyon Sorunları “ Çok sakar ” “ Yürürken kapılara eşyalara çarpar ” “ O kadar çok düşer ve yaralanır ki üzerinde yara izi olmayan yer kalmadı ”

  31. Algıladıklarını organize etmede güçlük • (b, d, p harflerini karıştırma) • Konum örgütlemesinde güçlük • (Sağ-sol karıştırma) • Derinlik algısındaki sorunlar • (Eşyalara çarpma, sakarlık) • Silik nörolojik belirtiler

  32. İLETİŞİMİN TEMEL BASAMAKLARI *Göz teması kurun, çocuğunuzun yüzüne bakarak ve onunda sizin gözlerinize bakmasını sağlayarak konuşun. *Normal ses tonu ile konuşun, anlaşılır ve ciddi bir ifade kullanın (kızmak, yalvarmak yok!) *Basit cümlelerle ne yapmasını istediğinizi belirtin. *Gerekirse söylediğinizi tekrarlatarak doğru anlaşıldığınızdan emin olun.

  33. ÖZEL ÖĞRENME GÜÇLÜĞÜ • Özel Öğrenme Güçlüğü, bir çocuğun zekası normal ya da normalin üstünde olmasına rağmen, dinleme, düşünme, anlama, kendini ifade etme, okuma- yazma veya matematik becerilerinde yaşıtlarına ve zekasına oranla düşük başarı göstermesidir.  • Okuma Bozukluğu, Yazılı Anlatım Bozukluğu, Matematik Bozukluğu ve Başka Türlü Adlandırılamayan Öğrenme Bozukluğu alt gruplarını içerir.

  34. Öğrenme güçlüğü gelişimsel bir sorundur. Öğrenme ve algılama sorunu çocuğun doğumu ile başlar. Eğitim süreci içinde edinilmez. Yaşam boyu süren bir bozukluktur. • Dil gelişimi ve kullanımı, konuşma, okuma, yazma, matematik becerilerini etkileyen bir sorun olduğu için, bireyin eğitimini, mesleğini, sosyal ilişkilerini, günlük aktivitelerini, benlik saygısını etkiler.

  35. Farklı öğrenen bu çocuklar spesifik güçlükleri nedeniyle okuldaki pek çok derste çocuğun matematiği çok iyi anlasa bile problemleri düzgün okuyamadığı için matematikte de başarısız olur ; sembolleri karıştıran bir çocuk aritmetik işlemleri ters yapar; ya da yazma güçlüğü olan bir çocuk konulara hakim olsa da okunaksız yazısı nedeniyle sınavlardan düşük not alır. • Bu durum organizasyon güçlükleri, kısa, uzun ve çalışan bellek sorunları, dikkatsizlik, duygusal ve sosyal sorunlar da eklenince akademik problemler daha da ciddi bir boyut kazanır.

  36. Eğitsel terapi ile çocuğun öğrenme güçlüğü çektiği alanlar belirlenir. öğrenme güçlüğü çeken çocuğun görsel, işitsel, dokunsal, ve kinestetik algısı ile ilgili ortaya çıkan sorunlar belirlenerek bu alanlardaki becerilerin geliştirilmesi gerekmektedir. Aile ve öğretmenin özgül öğrenme Güçlüğü’nün tam olarak ne olduğunu anlaması ve kabullenmesi ve çocuğun başarı düzeyi ve tedavi süreci ile ilgili gerçekçi beklentilerinin olması gerekmektedir. Aksi halde hem aile, hem öğretmen hem de çocuk hayal kırıklığı yaşayabilir.

  37. Özel öğrenme Güçlüğü’ne yönelik bir ilaç tedavisi yoktur. Fakat bu bozukluk çoğunlukla dikkat eksikliği, hareketlilik, depresyon, kaygı bozuklukları veya diğer psikiyatrik bozukluklarla birlikte seyredebilir. Bu durumda diğer psikiyatrik bozukluklara yönelik ilaç tedavileri uygulanmalıdır. • AgathaChristie, TomCruise, Leonardo da Vinci , Albert Einstein özel öğrenme güçlüğü olan ünlülerdir.

  38. OTİZM • Otizm; yaşamın ilk üç yılı içinde ortaya çıkan ve yaşam boyu devam eden, sosyal etkileşim, sözel ve sözel olmayan iletişimde problemler, tekrarlayıcı davranış ve kısıtlı ilgi alanları ile kendini gösteren, karmaşık gelişimsel bir bozukluktur.

  39. Otistik çocukların büyük bir bölümünde farklı seviyelerde zeka geriliği görülse de zeka seviyeleri normal ve normalin üstünde olan otistik çocuklarda vardır. Ancak genel zeka seviyeleri ne olursa olsun, otistik çocuklar çevrelerindeki dünyayı algılamakta bir zorluk çekerler. • Asperger sendromu, Rett sendromu ve Atipik Otizm olarak bilinen otizm formları bilinmektedir

  40. Otistikleri, etkilenme dereceleri değişse de aşağıda ortak belirtiler görülür. • Sosyal ilişkilerde güçlük • Konuşma güçlüğü. • Sözsüz İletişimde zorlanma. • Oyun oynama ve hayal kurmada güçlük çekme. • Değişiklere karşı tepki ve direnç gösterme.

  41. OTİSTİK BİR ÇOCUK ; • Başkalarına ilgisizdir. • Göz temasından kaçınır. • Başkaları ile kendiliğinde temas kurumaz. İsteklerini bir yetişkinin ellerini kullanarak belirtir. • Diğer çocuklarla oynamaz. • Sürekli bir konu üzerinde konuşur. Tekrarlar fazladır. • Sebepsiz şekilde ağlar, güler, ve sebepsiz davranışlarda bulunur. • Anlamsız sözleri üst üste tekrarlar. • Nesneleri tutup sürekli döndürmekten hoşlanır. Değişikliklerden hoşlanmaz.

  42. Tekrarlayan davranışları (stereotipiler) vardır (nesneleri çevirme, el çırpma, kanat çırpma, zıplama, • Konuşma birçoğunda gelişmemiştir. Konuşma gelişse bile bunu iletişim aracı olarak kullanmazlar • Bazıları kendine, çevresindekilere ve eşyalara zarar verebilir (kendi etrafında dönme, parmak ucunda yürüme…) • Düzen ve nesne takıntıları vardır. • Taklit becerisi yoktur yada sınırlıdır. • Beklemeye yada isteklerini ertelemeye pek tahammüllü değillerdir.

  43. Otizm formları incelendiğinde; • Asperger sendromu olan kişiler sıkça ortalama veya ortalama üstü zekâya sahiptirler. Bunun için Asperger sendromu olan bir çocuk normal okullara gitmektedir. Doğru destek ve cesaretle iyi bir şekilde ilerleyip, daha ileri düzeyde eğitimlerine devam edebilir ve iş sahibi olabilirler.

  44. Ancak, küçük yaşlarda çok içine kapanık olarak tanımlanan bu çocuklar, daha ileriki yaşlarda yaşıtları tarafından garip bulunabilir ve dışlanabilirler. Bu durumda bazı Aspergerli çocuklarda sıkıntıya yol açabilir. Aile desteği ve iyi bir eğitim  ile sağlıklı insan yaşamına yakın bir yaşam sürdürülebilir.

  45. Eğer bir çocukta otizm tanı ölçütleri tam olarak karşılanmıyorsa atipik otizm tanısı konur. Atipik otizmde ilerleyen yaşla birlikte tanı değişebilir ve bu bir kişilik özelliğine dönebilir. Otistik belirtiler zamanla kaybolabilir, iyi eğitim ve elverişli şartlarla tamamen normale dönebilir. • Öğrenme sorunları olabilir. Dar ve yoğunlaşmış ilgi alanları vardır ancak örneğin mesleğinde bu bir avantaj olabilir. Takıntılar ve ritüeller belirgin olabilir, panik ataklar sık görülebilir.

  46. DİL VE KONUŞMA BOZUKLUKLARI (Kekemelik, Artikülasyon, Konuşma Problemleri, Geç Konuşma) Özel eğitime ihtiyaç duyan çocukların hemen hepsinde dil ve konuşma bozukluklarına rastlanır. Dil Bozukluğu, Çocuğun dil öğelerini anlamakta zorluk çekmesi ve düşüncelerini ifade etmekte yeterli kelimeleri bulamaması ile karakterize bir durum iken konuşma bozukluğu, çocuğun sesleri doğru çıkaramaması ile ilgili bir durumdur.

  47. Gecikmiş konuşma, hiç konuşmama, yaşının gerektirdiği konuşma becerisine sahip olamama, Sözcük daracığının azlığı, ifadede yetersizlik anlamı cümleler kuramama gibi özelikler gösterebilmektedir. Gecikmiş Konuşma daha çok zihinsel yetersizlikler, işitme organlarındaki sorunlar, ciddi sağlık problemleri ya da aile içi ciddi sıkıntılar yaşayan çocuklarda sıklıkla görülmektedir. Konuşma bozuklukları bazen, bazı gelişimsel farklılıktan ya da yetersizlikten kaynaklanabilmektedir.

  48. Örneğin; Dudak damak yarıklığı, Dil altı bağının normalden uzun olması,diş problemleri,çene kaslarının işlevini yeterince yerine getirememesi, Bununla birlikte zihinsel yetersizlikler, görme ve işitme bozuklukları sinir sitemi zedelenmelerinde, beyin tümörlerinde de konuşma bozuklukları görülebilmektedir. 

  49.  Dil ve konuşma problemi olduğu tanımlanan kişilere konuşma terapisi uygulanmaktadır. • Konuşma terapisi çeşitli konuşma problemlerini düzetebilmektedir. a.Sesleri doğru çıkarmada ve kelimeleri doğru kullanmada sorun yaşama b.Sesleri tekrar etme kelimeleri tamamlamada sorun yaşama konuşmanın akıcılığı ile sorun yaşama(kekemelik) c.Sesi bozukluklarında yani cümleye başlarken çok yüksek ses tonu ile cümleyi bitirirken ses tonun azalması gibi sesi ayarlayamam ses sanki ağızda geveleniyormuş gibi ya da burundan konuşma gibi sesin farklı çıkması da ses bozukluklarına örnektir. 

More Related