1 / 32

1956 – 2006 ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı

1956 – 2006 ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı. bellek dizisi - 3. 5 Mart 1971. ODTÜ Yurtlarına Baskın. Nasıl bir ortam?. 1970’in son aylarına girildiğinde Türkiye’yi “sağcı” ve “solcu” söylemleriyle bölmeye yönelik kışkırtmalar artmıştı.

cira
Download Presentation

1956 – 2006 ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. 1956 – 2006ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı bellek dizisi - 3

  2. 5 Mart 1971 ODTÜ Yurtlarına Baskın

  3. Nasıl bir ortam? 1970’in son aylarına girildiğinde Türkiye’yi “sağcı” ve “solcu” söylemleriyle bölmeye yönelik kışkırtmalar artmıştı. 19 Aralık 1970’de Sosyal Demokrasi Dernekleri Federasyonu (SDDF) “Silahı Bırak” haftası düzenledi. Dev-Genç, “can güvenliğinin olmadığı bir ortamda çağrıyı zamansız bulduğundan” uymayacağını açıkladı.

  4. Nasıl bir ortam? “Silahı Bırak” haftası devam ederken Ankara’da Dev-Genç Yürütme Komitesi üyelerinden Nail Karaçam öldürüldü. 23 Aralık 1970 günü, iki yıl önce yayınlanan bir bildiri gerekçe gösterilerek SDDF ve Federasyona bağlı 58 Dernek (bu arada ODTÜ SDD), kapatılıyordu. Sanki gençlerin bir iç savaş ortamına sürüklenmesi teşvik ediliyordu.

  5. Nasıl bir ortam? 1971’in ilk aylarına gelindiğinde üniversite gençliği açıkça hedef alınmıştı. Üniversite yurtları basılıyor, öğrenciler dövülüyor, gözaltına alınıyordu. 24 Ocak 1971’de SBF öğrenci yurdu polis tarafından basıldı. Yurt harabeye döndü, 307 öğrenci gözaltına alındı. 19 Şubat 1971’de Hacettepe Üniversitesi yurtlarına gelen polis, yurtları boşalttı, Üniversite, senato tarafından kapatıldı. Sadece öğrenciler değil, öğretim üyelerine de saldırılar artmıştı. ODTÜ Rektörü Erdal İnönü’nün ve Siyasal Bilgiler Fakültesi (SBF) öğretim üyelerinden Mümtaz Soysal ile Uğur Alacakaptan’ın evleri bombalandı.

  6. Nasıl bir ortam? Diğer üniversitelerde olaylar, eylemler, baskınlar sürerken Ankara’da eğitimini kesintilerle de olsa sürdürmeye çalışan tek üniversite ODTÜ idi. Bu sükunet ara ara, gazetelerde ODTÜ’nün silah yuvası olduğu, Yalıncak Köyü’nde atış talimleri yapıldığı, aranan kaçakların ODTÜ’de gizlendiğine ilişkin gerçekdışı haberlerle bozulmak isteniyordu. Eğitim-öğretim ortamını başarıyla sürdüren ODTÜ ve Rektörü Erdal İnönü yıpratılmak isteniyordu.

  7. Bu arada gençlik örgütlenmiş... Süreç içerisinde önce kendi akademik sorunlarını sorgulayan yüksek öğrenim gençliği, üniversite sorunlarının ülkenin sorunlarından, ülke sorunlarının da dünya sorunlarından ayrı olmadığını; bağımsızlık ve demokrasi için mücadele verilmeden ne ülke sorunlarının, ne de üniversite sorunlarının çözülemeyeceğini kavramıştı. ... ve Dev-Genç kurulmuştu. 1969’da Dev-Genç adını alan Fikir Kulüpleri Federasyonu geniş öğrenci kitlelerince benimsenen güçlü bir öğrenci örgütü haline gelmişti.

  8. THKO oluşuyor... Ancak örgütlenme yöntemi konusunda farklı görüşler vardı. 1969’un sonlarında Deniz Gezmiş ve arkadaşları, devrimci mücadeleyi “öğrenci hareketi” olma noktasından “halk örgütlenmesine” taşıyacak, bu uğurda ölümü göze alacak inançlı ve yürekli kadrolardan oluşacak bir “örgüt” oluşturmaya karar verdiler ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu-THKO’yu oluşturdular. ... ve eylemlere başlıyor. THKO 11 Ocak 1971 tarihinde İş Bankası Emek şubesini soyarak harekete geçti. 15 Şubat 1971’de Amerikalı bir çavuşu Balgat'taki Amerikan üssünden kaçırdı. Çavuş ertesi gün Bahçelievler’de serbest bırakıldı.

  9. 4 Mart 1971 – 4 Amerikalı kaçırılıyor 4 Mart 1971 günü, NATO'nun Ankara – Gölbaşı yolu- Kepekli Boğazı'ndaki Elektronik Taburu'nda görevli ABD'li 4 asker kaçırıldı. Anadolu Ajansı'na gelen silahlı üç kişi, THKO adına kaçırılan dört ABD'linin iade koşullarını açıklıyorlardı: - 400 bin dolar fidye, - Tutuklu tüm devrimcilerin salıverilmesi, - THKO'nun amaçlarını açıklayan bir bildirinin radyodan ilanı. Eğer koşullar kabul edilmezse, dört Amerikalı 36 saat içinde öldürülecekti.

  10. 5 Mart 1971 – Hedef ODTÜ SBF ve Hacettepe yurtları kapalıydı. Sıra ODTÜ yurtlarına gelmişti. Bahane hazırdı: “Teröristler 4 Amerikalıyı ODTÜ yurtlarında saklıyorlar.” 5 Mart sabahı saat 04:00’de Ankara İl Jandarma Alayı, Nevşehir Jandarma Komando Taburu ve Ankara Toplum Polisi ODTÜ’yü sardı.

  11. Saat 04:30 Ankara İl Jandarma Komutanı Albay Mehmet Öztoprak ve yanındakiler 2. Yurt Müdür odasına geldiler. ODTÜ Rektörü Prof. Erdal İnönü de şehirdeki evinden çağrılmıştı. Rektör, Öğrenci Birliği temsilcilerinin de toplantıda bulunmasını istedi. Öğrenci Birliği’ni temsilen Başkan Erhan Erdoğmuş ve Başkan Yardımcısı Akın Dirik ile ODTÜ-SFK temsilcisi Tayfun Mater, Albay Öztoprak ile görüştüler.

  12. Öğrenci temsilcileri, ODTÜ’nün jandarma bölgesinde olduğunu, aramanın jandarma tarafından yapılmasında sakınca olmadığını belirttiler. Hacettepe, SBF ve İTÜ yurt baskınları sırasında polisin olumsuz ve güvenilmez tavrını bilen öğrenciler, polisin yurtlara sokulmamasını istediler. Albay Öztoprak bu isteği olumlu karşıladı. Ancak telefonla aradığı İçişleri Bakanı, “öğrencilerin hiçbir talebinin karşılanmamasını” söyledi.

  13. Polisin SBF ve Hacettepe yurtlarına baskın yöntemini bilen öğrenciler, yurtların girişlerine barikatlar yığmış, çatılara yiyecek taşımışlardı. Öğrencilerin çoğu çatılara çıkmıştı. Albay Öztoprak askerlerinin yanına, Öğrenci Birliği temsilcileri de 2. yurdun çatısına döndüler. Tedirgin bir bekleyiş başlamıştı.

  14. Saat 06:30 Bir el silah sesi duyuldu. Arkasından binlerce makinalı tüfeğin takırtısı başladı. O saatlerin tanığı öğrenciler, yaşadıklarını anlatıyor... “Sağ baldırımın arkasında hafif bir darbe hissettim. Bir çakıl taşı atılmış gibi. Elimi uzattım ve bacağımın kanadığını gördüm. Sürünerek güvenli bir yere doğru gitmeye çalıştım...”

  15. “Aynı anda ardarda üç ses duyduk: İnce bir tık, güçlü bir tok ve tiz, madeni bir ses. Bir mermi pencereden camı dağıtmadan girmiş, koridorla odaları ayıran duvarı delip odadaki ranzanın köşebentini yarmıştı. Saçlarımız diken diken kendimizi yere attık...” “Pencereden askerlere bakıyordum. Oda arkadaşım, ‘ateş ediyorlar’ dedi. Ben, ‘manevra mermisi kullanıyorlardır’ diye bilgiçlik yaptım. Derken koridordan bağrışmalar geldi. Bir mermi beton kolona isabet etmiş, derin bir oyuk açmıştı. O zaman durumun ciddiyetini anladık. Pencereyi kapattık. Yatakları pencere kenarına ittik. Korkmaya başlamıştık...”

  16. “Çatışma başladığında o dönemin tek kız yurdu olan 5. Yurdun çatısındaydık. Askerlerin cam ağaçları altında mevzilenmelerini yukarıdan ilgi ve merakla izlemiştik. Gerçek mermi kullanılacağını pek de aklımızdan geçirmiyorduk. Ta ki, 6. Yurdun çatısında Erdal Şener'in vurulduğunu ve yukarıda dolaşan helikopterin kendisini alması için gösterilen yoğun çabaları görünceye kadar. Çatışmanın sonraki kısmında çatıdaki küçük kapalı alana sığındık ...”

  17. Bir er, olayı gazetecilere şöyle anlatıyordu: “Nevşehir Komando Birliğinden geldik. Elimize bir torba mermi verip ilerideki ışıklı binalara ateş etmemizi söylediler. İçeride öğrenci olduğunu bilsek ateş eder miydik, aramızda kardeşi üniversite öğrencisi olanlar da vardı.” Bu arada Albay Mehmet Öztoprak kalp krizi geçirmiş, kumanda bir başkasına devredilmişti. Yeni komutan, öğrenciler teslim olmazsa havan topu ateşine başlayacağını söylüyordu.

  18. Saat 11:00 ODTÜ-SFK temsilcisi Tayfun Mater, elinde beyaz bir bez sallayarak yurttan çıktı. Ateş durdu. Ateşin durması üzerine öğrenciler yurtlardan çıkmaya başlamıştı. Askeri bir araç yurtların ortasına yanaştı. Öğrenci temsilcileriyle görüştüler. Öğrenciler, yurtların boşalmakta olduğunu belirterek, askerin çekilmesini istediler. Yanıt netti: “Bütün yurtlar boşalmadan buradan tek kişiyi çıkartmam.” Dev-Genç Yürütme Komitesi üyelerinden Cemal Selmanpakoğlu elindeki megafonla yurtlara seslendi: “Dev-Genç’in kararıdır: Askerin arama yapmasına izin verilecektir.” Kimi yurtlarda öğrenciler teslim olunmasına karşı çıkarak çatılardan slogan atmaya başladılar. Araç uzaklaştı...

  19. Saat 13:00 Ateş ikinci kez başladı. Birincisinden şiddetliydi. ”Ateşe tekrar başladığında benim de içinde bulunduğumyaklaşık 70, 80 kişilik bir grup bahçedeydik. Can havli ile kendimi en yakındaki 2. yurda attım...” ”Oda arkadaşımla pencereden dışarıyı seyrederken yanımızdaki yurdun çalışma odasından hemen içeri girmemiz yönünde bir uyarı duyduk ve ateşin tekrar başlaması ile kendimizi ancak koridora atabildik. Koridor, bir belediye otobüsü gibi tıklım tıklımdı. Burada hatırladığım, kapılardan geçen mermilerden korunmak icin sırtımızı duvara dayayarak beklediğimiz sırada duyduğumuz endişe ve korkudur.” “Öğle saatlerinde inanılmaz şiddette bir ateş başladı. Mermiler sanki yağmur gibi yağıyordu. Bir dolabın arkasına boylu boyunca uzandım. Kıpırdamanın imkanı yoktu...”

  20. İkinci ateş, yarım saat kadar sürdü. Yurtların duvarları delik deşik olmuştu. 6. Yurdun çatısından olayları izleyen Erdal Şener isimli öğrenci yaralanmıştı. Çatıların üzerinde dönüp duran polis helikopterlerinden yardım istendi, ancak “Deniz Gezmiş’ler kaçacak” diye yardım edilmedi ve Erdal Şener kan kaybından öldü. Jandarma er Mevlut Meriç de miğferini delip başına saplanan kurşunla hayatını kaybetmişti. Sonraları, yurt çatısından atılan tabanca kurşununun yüzlerce metre ötedeki askerin miğferini nasıl olup da delebildiği tartışılacaktı. Olayın üçüncü kurbanı, merakla ODTÜ arazisine yaklaşarak seken bir kurşunla ölen MTA aşçısı Aziz Yalta olmuştu.

  21. Saat 14:00 2. Yurt perceresinden beyaz çarşaf sarkıtıldı. Ateş yeniden durdu. Öğrenciler yurtları boşalttılar, stadyumda toplandılar.

  22. “Yurtlar boşaltılırken kimi arkadaşlar tanınmamak için, telaşla bıyıklarını kesiyorlardı. Polis kordonundan geçerken beni ve birkaç arkadaşımı ayırdılar. Cemseye bindirildik ve şehir merkezine doğru hareket ettik. Stadyuma polis kordonu arasında alınmakta olan öğrenciler, parkalarına, bıyıklarına veya yüz ifadelerine göre sıradan alınıyor, emniyete götürülmek üzere cemselere bindiriliyordu. Balgat köprüsünün oraya geldiğimizde bir arkadaş, sanki servisteymiş gibi polislere seslendi: ‘Balgat’ta inecek var!’ Ortamı unutup gülmeye başladık.”

  23. Saat 17:30 Tutuklanmasına gerek görülmeyenlerden erkek öğrenciler spor salonuna, kız öğrenciler ise yurtlara gönderildi. “Yurda gidişimde hatırladığım, ortalığı sarmış olan barut kokusudur. Hiçbir eşyamızı almamıza izin vermeden yurdu terk etmemizi istemişlerdi. Alabildiğim tek eşyam, ikinci çatışma başlangıcında odadan çıkarken alt ranzada bıraktığım ve içinden kurşun geçmiş olan kabanımdı. Hala saklarım...” ” 5 Mart günü akşama kadar stadyumda kaldıktan sonra kapalı spor salonuna alındık. Burada Rektörlükten gönderilen peynir, zeytin, sosisli sandviç gibi şeylerle akşamı idare ettik. Bu noktada bir itirafta bulunayım: Konya'dan gelen bir "gariban" olarak hayatımda ilk kez burada sosis yedim!”

  24. Yaralılar Jandarma ve ODTÜ sağlık araçlarıyla hastaneye taşınmıştı. “O gün, bacağımda kurşun olduğu ve ameliyata alınacağım söylendi. Sonradan öğrendiğime göre, bacağımdaki bir kurşun çekirdeğinin tamamı değil, yalnızca bir parçası imiş. Bu, şu anlama geliyor: Çentikli kurşun kullanmışlar. Yani, halk arasında domdom kurşunu denilenden. Kullanımı yasal değil.”

  25. 6 Mart 1971 Kafeteryada düzenlenen “savcılık bürosu” tek tek öğrencilerin ifadesini aldı. Ardından öğrenciler üçlü amfiye dolduruldu. “Geceyi üçlü amfide geçireceğimizi sanarak bazı hazırlıklara başlamıştık ki geceyarısı ‘et arabaları’ ile Kızılay'a götürüleceğimiz söylendi. Bunun üzerine öğrenciler direnişe geçti. ‘Gecenin bu saatinde Kızılay'da faşistlerin saldırısına uğrarız’ denilerek askerin isteğine karşı çıkıldı. ‘Taraflar arasında’ yapılan görüşmelerden sonra Kızılay'a askerin ‘eskort’luğunda gitmemiz kararlaştırıldı!”

  26. 7 Mart 1971 Yurtlar didik didik aranmış, Deniz Gezmiş ve kaçırılan Amerikalılara ilişkin hiçbirşey bulunamamıştı. Ankara Cumhuriyet Savcısı Fazıl Alp’e göre kaçaklar, ODTÜ’deki yeraltı tesisat galerilerinde saklanıyorlardı.

  27. Galerilerin mimarı Behruz Çinici’nin görüşlerine başvuruldu. Bu arada yurtlardaki aramalarda ele geçen 5 tabancanın yanı sıra ODTÜ orman memurlarının 9 av tüfeğine de “balistik inceleme” için el konulmuştu.

  28. 8 Mart 1971 Deniz Gezmiş ve arkadaşları, ABD’li askerleri serbest bırakmışlardı. Ancak kendileri yakalanamamıştı. Bir günah keçisi mutlaka bulunmalıydı. Savcılık, ODTÜ yetkilileri hakkında soruşturma açtı.

  29. 9 Mart 1971 ODTÜ Akademik Konseyi bir bildiri yayınladı: “Son olaylar Türk Gençliği ile Türk Silahlı Kuvvetlerini karşı karşıya getirmek için bir tertiptir.” 10 Mart 1971 Mütevelli Heyet Akademik Konseyi lağvetti. Gerekçe: “Akademik Konsey politik davranışlar içindedir.” Rektör Prof. Erdal İnönü bu karar üzerine istifa etti. İstifası Mütevelli Heyet tarafından kabul edildi.

  30. 11 Mart 1971 Akademik Konsey üyeleri, Fakülte Dekanları ve Bölüm Başkanları, yayınladıkları ortak bildiride Mütevelli Heyet’in bu kararının yasa dışı olduğunu belirttiler. “Bu hareket, Orta Doğu Teknik Üniversitesi’ni ortadan kaldırmayı amaçlayan düşüncenin başlangıcıdır.” ... ve 12 Mart 1971 Silahlı Kuvvetler 12 Mart Muhtırası’nı verdiler: “Yeni bir hükümet kurulmazsa ordu yönetime el koyacaktır.” Başbakan Süleyman Demirel istifa etti. Prof. Dr. Nihat Erim başbakanlığında “yeni hükümet” kuruldu. Ancak bu, ordunun yargıya ve yasamaya el koymasına engel oluşturmayacak, Türkiye, 12 Mart Girdabı’na girecekti...

  31. O günleri yaşamış bir ODTÜ’lüden “gençlere kıssadan hisse” “Siyasetle ilgilenmek, herşeyden önce vatandaşlık görevidir. Bu anılarımız sizleri siyaset ile ilgilenmekten uzaklaştırmasın. Siyasette uzlaşmaz tavırlara karşı her zaman dikkatli olun. Siyasetin haklı, açık, kitlesel ve demokratik olanı; kışkırtmalara kapalıdır.” ODTÜ yurtlarına yapılan baskın ve o gün olanlar 12 Mart muhtırası hazırlıklarının parçası mıydı, bilinmez... Ama 5 Mart 1971, ODTÜ tarihinde önemli bir sayfadır.

  32. Bu sunu, arşivlerimizdeki belgelerden ODTÜ’nün 50. kuruluş yıldönümünde ODTÜ öğrenci belleğine katkı amacıyla hazırlanmıştır. 1956 – 2006ODTÜ’nün kuruluşunun 50. yılı bellek dizisi - 3 Hazırlayanlar Levent TOSUN (Makina Müh. ’70) Nermin FENMEN (Kimya Müh. ’80) Müzik: Moğollar, “Dörde Özlem” 5 Mart 2006, Ankara

More Related