00:00

Felsefi Yaklaşımlar ve İnanç Çeşitleri

İnançla ilgili felsefi yaklaşımlar tarih boyunca çeşitlenmiş ve günümüzde de teknolojinin ilerlemesiyle yeni düşünceler eklenmiştir. Teizm, deizm, materyalizm gibi farklı inanç biçimleriyle Tanrı'nın varlığına ve evrenin yaratılışına dair çeşitli kavramlar ifade edilir. Her bir yaklaşımın farklı özellikleri ve inanç prensipleri bulunmaktadır.

belei
Download Presentation

Felsefi Yaklaşımlar ve İnanç Çeşitleri

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. 11 Sınıf 4 Ünite DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ İNANÇLA ILGILI FELSEFI YAKLAŞIMLAR, YENI DINI HAREKETLER, KUR’AN’DAN MESAJLAR

  2. İnançla ilgili felsefi yaklaşımlar VARLIĞI GERÇEKÇI BIR BIÇIMDE ANLAMA VE AÇIKLAMA ÇABASI, TARIH BOYUNCA DEVAM ETMIŞTIR. BU ÇABA BAZEN PEYGAMBERLERIN REHBERLIĞINE UYGUN OLARAK GERÇEKLEŞMIŞ BAZEN DE INSANLAR ÇEŞITLI SEBEPLERLE INANÇ KONUSUNDA DEĞIŞIK YOL VE TUTUMLAR BENIMSEMIŞLERDIR.

  3. Tanrı Var Mıdır TANRI YOKTUR (ATEİZM ) TANRI VARDIR ( TEİZM-DEİZM ) TANRI’NIN OLUP OLMADIĞI BİLİNEMEZ (AGNOSTİSİZM )

  4. Eski dönemlerde var olan inançla ilgili felsefi yaklaşımlara teknolojinin geliştiği iletişim imkanlarının arttığı günümüzde de yenileri eklenmiştir. Bu felsefi yaklaşımlardan bazıları; teizm, deizm, materyalizm, pozitivizm, sekülarizm, agnostisizm, ve ateizmdir.

  5. TEİZM; EVRENI VE EVRENDEKI BÜTÜN VARLIKLARI YARATAN YÜCE BIR TANRI’NIN VARLIĞINI SAVUNAN INANÇ VE ANLAYIŞTIR. BU DÜŞÜNCEYI KABUL EDEN KIMSELER TEIST OLARAK NITELENDIRILIR. TEIZME GÖRE TANRI AŞKIN BIR VARLIK VE ONUN VARLIĞI ZORUNLUDUR. TANRI; KUSURSUZ, ŞUURLU VE IRADE SAHIBI OLUP AYNI ZAMANDA ALEMIN YARATICI SEBEBIDIR.

  6. Evreni yaratan, idare ve müdahale eden; vahiy(kitap) ve peygamberler yoluyla insanlara buyruklar veren bilinçli, öncesiz ve sonsuz bir tek yaratıcının varlığına ve ahirete inanılır. Yaratıcı, dünya ile sürekli ilişki içindedir ve dünya ile ilişkisini dinler arayıcılığıyla kurar. Ezeli olan, Allah’tır.

  7. POLİTEİZM;(Çok Tanrıcılık) Bu anlayışa göre tanrı birden fazladır. Politeistler her biri farklı özelliklere sahip birden çok tanrının varlığına inanırlar. Her bir tanrının özellikleri gibi görevleri de farklıdır. MONOTEİZM; Tektanrıcılık, tek bir tanrının varlığına veya tanrının birliğine inanan düşünce biçimidir. Her şeyi yaratan yüce ve üstün bir tanrının varlığına inanmayı ifade eder. İnsanlar tarih boyunca ruhları putları hayvanları gezegenleri vb. şeyleri tanrılaştırmışlardır. PAGAN: PUTPEREST.

  8. Tevhid inancı; Allah’ı (c.c) zatında sıfatlarında ve fiillerinde birleme O’nun tek ve eşsiz olduğuna inanma O’na hiçbir şeyi şirk koşmadan ibadetlerini yalnızca Allah’a yapmaktır. Şirk; Allah’a inanmakla birlikte başka varlıkları da tanrı kabul etmektir. Esasen şirk politeizmin bir çeşididir İslamiyet bunu kesin bir şekilde reddeder. Müşrik: Allah’a ortak koşan kişiye verilen isimdir. Kur’an’da şirk sayılan davranışlar Şah damarından daha yakın olan Allah’ın (kaf.50/16) ’uzak’ ve yetersiz olduğunu iddia ederek başkasına aracı, yaklaştırıcı vesile yüzü suyu hürmetine diyerek istemek (ahkaf suresi 46-zümer suresi39/3)

  9. DEİZM Deistlere göre tanrı evreni mükemmel bir saat gibi kurmuş, fakat insanların ilişkilerine karışmaz, yasaklar koymaz. Bu tanrı elçi kutsal kitap göndermez; yarattıklarıyla ilgisizdir.( pasif, emekli tanrı anlayışı )Dolayısıyla deizm tanrıya düşman olmasa da, tanrının alem ve insanla ilişkisini keserek onu dışlamaktadır. Oysaki saatçi parçaları yapar. Allah ise parçaları yapmanın ötesinde parçaları çalıştıran sistemi, kanunları yapandır. Deizm, Hıristiyanlık içerisinde temel tartışmalardan dolayı ortaya çıkmış(örneğin teslis, asli günah, Hz. İsa’nın tanrısallığı ve aforoz gibi) ve özellikle 18. yy da popüler hale gelmiştir. Aslında Hıristiyanlıktaki deizm, Hıristiyanlığın bilinmesinden, İslam’daki deizm ise İslam’ın bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.

  10. Dünyadaki alternatifler incelendiğinde Allah’la kurulabilecek en sağlıklı irtibat noktasının din olduğu görülür. Allah’ın varlığını kabul ettikten sonra Allah’ı hiçbir şekilde insanla irtibat kuramayacak şekilde olduğunu söyleyen sistem, dine alternatif olamaz. Deistlerin aksine İslam dinine göre yüce Allah’ın yaratması, her an devam etmektedir: ‘‘O her an yaratma halindedir.’’(Kur’an rahman suresi 55/29)’’ Yine Allah kullarına çok yakındır: ‘’Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız.’’(Kur’an, Kaf 50/16)

  11. MATERYALİZM Materyalim (maddecilik)var olan her şeyin maddeden ibarettir. Yalnızca maddenin gerçek olduğunu, madde ve madenin değişimleri dışında hiçbir şeyin var olmadığını, varlığın madde cinsinden olduğunu öne süren görüş. Somut ve maddi olanı, soyut ve manevi olandan daha öne koyan, daha öncelikli gören ve soyut ve manevi olanın somut ve maddi olandan çıktığını söyleyen düşünce biçimine materyalizm adı verilir.

  12. Bu anlayışla olup biten her şeyin sadece maddi sebeplerle açıklanabileceği iddia edilir. Dünyaya tesadüf sonucu geldiğimiz gibi ölümümüz de yokluğu doğuracaktır. Materyalizm, özünde tanrı tanımaz (ateist) düşünceye sahiptir. Bu düşünceye sahip kişiye ise materyalist denir. Materyalizmde amaç, gaye ve irade yoktur. Her şey tesadüfen olmuştur. Tesadüfte ise hiçbir kanun amaç yoktur. Anne rahminde hücreler tesadüfen değil, irade ve kanun gereği bir araya gelerek insanı oluştururlar. Bunun kendi kendine oluşması mümkün müdür. Tabi ki de hayır. Düzen varsa irade ve kanun var demektir. Materyalizm bunları kabul ederse o zaman kendisi ile çelişmiş olur.

  13. POZİTİVİZM Pozitivizm, modern bilimi temele alan, batıl inançları, metafizik ve dini, insanlığın ilerlemesini engelleyen bilim öncesi düşünce tarzları ya da formları olarak gören dünya görüşünün adıdır. Metafizik ile bilim arasına kesin sınırlar koyan, doğmayı ve sezgisel olanı bilimsel etkinlik alanından uzaklaştıran ve üzerinde odaklanılması gereken tek bilgi türü olarak bilimsel bilgiyi öne çıkaran pozitivizm, dini ve metafizik söylemlerin yerini akla, gözleme ve deneye dayalı pozitif bilginin yerini almasını öngörür.

  14. Auguste Comte tarafında kurulan pozitivizm (olguculuk) bilimin ilerlemesin kadar geçen süreyi bilim öncesi metafizik devirler olarak görür. Pozitivizme göre bilimsel bilgi; insanın her türlü ihtiyacını karşılayacaktır. Pozitivizme göre din, toplumun ilkel dönemlerinde bir ihtiyacı karşılamış olabilir ama bilimin ilerlemesiyle birlikte artık dine ihtiyaç kalmamıştır. Comte gücü metafiziği inanma ihtiyacını ortadan kaldırmaya yetmedi. Hatta Comte’un kendisi bile, insanlık dini adında bir inanış kurmaya kalktı.

  15. SEKÜLARİZM (dünyevileşme) Sekülarizm, dinin dünya ve günlük hayat için anlamını ve işlevini yitirdiğini ve yok olacağını savunur. Dinin toplumda yerine getirdiği fonksiyonların modern kurumlarla görülebileceğini iddia eder. Laiklikten farkı, dini hiçbir şeyin içine karıştırmamıştır.

  16. Sekülarizm, dini ve dini duyguyu hiçbir şeyin içine karıştırmadığı için özellikle Batı Avrupa’da dinden bağımsız ve uzak bir hareketi temsil eder. Böylelikle sadece akla dayanarak sağlam, tutarlı ve insanı mutluluğa götürecek bir ahlak geliştireceğini varsayar. Oysaki sekülerleşmenin, dinler tarihin çöplüğüne gidecek iddiası gerçekleşmedi.

  17. AGNOSTİSİZM(bilinmezcilik/bilinemezcilik) Agnostisizm, insanların mutlak bilgiye ulaşamayacağını ifade eder. Agnostiklere göre Tanrı’nın varlığı kesin olarak bilinemeyeceği gibi yokluğu da kesin olarak bilinemez. Güncel anlamıyla agnostik olmak, tanrının yokluğunu kanıtlamak için özel bir içine girmeyen ancak hayatını da Tanrı’nın varlığı kabulüne göre düzenlemeyen bir kişi olmak demektir. Agnostisizm, pratikteki sonucu itibariyle yani Tanrı’ya inanmama açısından ateizmden çokta farklı değildir. Batı düşüncesinde ortaya koyan kişi Thomas Huxley’dir

  18. Kur’an’da ‘’Gerçek Rabbinden gelendir. Öyleyse şüphecilerden olma’’(Al-i İmran suresi60) şeklinde buyrularak zanna tabi olmanın, kalıcı bir şüpheye düşmenin, delilsiz konuşmanın, sorgulamadan körü körüne inanmanın ve bilinçsizce anlayışların peşinden gitmenin yanlışlığı vurgulanır.

  19. ATEİZM(tanrı tanımazlık) Ateizm, sadece Tanrı’ya değil metafizik (fizik ötesi) alana ait her şeye karşıdır. Günümüzde ateizmin söylemleri tabiat üstü unsurları inkar etmenin yanında bilimcilik, dinin sert biçimde eleştirilmesi ve dini inanç sahipleriyle alay etme şeklinde karşımıza çıkmaktadır.

  20. Batıda Ateizmi Doğuran sebepler 1-Kilisenin bilim insanlarına uyguladığı baskı 2-Kilisenin krallık rejimine destek vermesi (krala isyan Tanrı’ya isyan, kral tanrının dünyadaki gölgesi, papanın taç giydirmesi ) 3-Kilisenin halkı Tanrı kavramını kullanarak sömürmesi

  21. NİHİLİZM(HİÇÇİLİK) Nihilizm, yaşamı ve evreni kötümser ve karamsar bir bakış açısıyla değerlendiren, hayatın anlamını boşluk, hiçlik, anlamsızlık gibi kavramlara indirgeyen ve bu olumsuz bakış açısının etkisiyle varlık, bilgi ve değer başlıklarında olumsuz yaklaşımları öne çıkaran bir anlayıştır. Felsefe tarihinde en önemli temsilcisi ise Nietzsche’dir.

  22. Nihilizmin ateizmle ortak noktası, Tanrı inancını yok saymasıdır. Nihilizm, şüphecilik ile akrabadır. Agnostisizmin türevidir. Çünkü bir şey bilinemiyor, bilinmediğinde sonunda varılacak şey anlamsızlıktır. Karamsar dünya görüşüne dayanan bu felsefede anlamsızlık, saçmalık, kötümserlik, umutsuzluk hakimdir. Nihilizm; evrenin anlamsız ve amaçsız olduğunu, hayatın ve insanın amaçsız olduğunu, hayatın ve insanın değeri yada anlamı olmadığını, kendisi için yaşanmaya değer hiçbir şeyin bulunmadığını savunur.

  23. Kötülük Sorunu (Teodise) Bu düşünce şekli özellikle günümüzde Allah’ı inkar etmenin güçlü bir bahanesi olarak kullanılmak istenmekte, adeta ‘dünya da bu kadar kötülük olduğuna göre demek ki Tanrı yok’ düşüncesi üzerinden ateizme kapı aralamaya çalışmaktadır. Bu tür sorulara cevaben bilinmesi gereken temel nokta kötülükler imtihan sırrının bir gereğidir ve bu dünya da her şeyin zıddıyla bilinmesi esprisinin tabii bir sonucu olarak bu dünyada kötülükler de vardır. Kötülük olmasın demek, bu dünya olmasın demekle aynı kapıya çıkar. Çünkü bu dünya imtihanlar dünyasıdır ve Allah bu dünyayı, bu haliyle mükemmel olarak yaratmıştır.

  24. Kötülükler ikiye ayrılır 2-İnsan özgür iradesinden kaynaklanan kötülükler (imtihan olgusu) 1-Doğal kötülükler İnsanların tercih haklarını kötüye kullanmaları, kötü olanı seçip yapmaları sonucunda dünyada kötülükler ortaya çıkmıştır. Bu gerçek ayet-i kerimede ‘ İnsanların kendi elleriyle yapıp ettikleri yüzünden karada ve denizde düzen bozuldu…’(Kur’an, Rum suresi 30/41) şeklinde vurgulanmıştır. Diğer bir ayeti kerimede ‘Şüphesiz ki Allah insanlara hiçbir şekilde zulmetmez, fakat insanlar kendilerine zulmederler.’(Kur’an, yunus suresi 10/44)

  25. YENİ DİNİ HAREKETLER Modernleşme süreci ile birlikte hızlı şehirleşme, insandaki dünyevileşme arzusu, bireyci düşüncenin hakim olması, dini sorumluluklardan kaçma eğilimi, aile kurumunun zayıflaması ve insanların birbirini çıkar ilişkisine göre değerlendirmeleri gibi nedenler yeni dini hareketlerin ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu hareketlerin hedef kitlesi gençlerden oluştuğu için ‘gençlik dinleri’ olarak da tanımlanmaktadır.

  26. Yeni dini hareketler toplumdaki yaygın din anlayışına karşı çıkarlar. Kendilerine göre bazı ahlaki kuralları vardır. Dine karşı akli yaklaşım reddedip sezgisel bir bilinç halini savunurlar. Bu hareketlerin taraflarını kendilerine bağımlı hale getirebilmek için beyin yıkama, uyuşturucu bağımlılığını yaygınlaştırma gibi çeşitli yöntemlere başvurduğu bilinmektedir. 20. Yüzyılda ortaya çıkan bu hareketler, modernleşen ve hızlı bir şekilde geleneksel değerlerinden kopan toplumlarda daha çok kabul görmektedir. Hızlı değişim, ahlaki endişeler ve savaş gibi olumsuzluklar bu hareketlerin yaygınlaşmasına zemin hazırlamıştır.

  27. A-Milenyum tarikatları/kıyamet tarikatları Batı dünyasında, milenyum tarikatları yada kıyamet tarikatları olarak değerlendirilen bu dini akımlarla 1970’lerde tanışmıştır. Bugün bu akımlar Batı’da büyük ilgi görmektedir. Gençler başta olmak üzere bu hareketlere katılanların sayıları milyonlarla ifade edilmektedir. Yehova Şahitleri Kurucusu Charles Taze Russel olup gençliğinde bir grup arkadaşıyla birlikte Kitab-ı Mukaddes incelemelerine başladı. Bu okumaları sonucunda cehennemin ebedi ceza olarak değil de sadece ölüm olarak anlaşılması gerektiği kanaatine vardı. Bu yıllarda Hz. İsa’nın yeryüzüne geleceğine inanan bir rahipten etkilendi. Ancak söz konusu tarihte bir şey olmayınca, İsa’nın aslında görünmez bir şekilde dünyaya geldiğini, 1914 yılında fiziki olarak da görüneceğini iddia ederek kendisi bir kehanette bulundu. 1881 de resmi bir dernek olarak faaliyetlerini sürdürmeye başladılar.

  28. Yedinci Gün Adventistleri 19. Yüzyılda Amerika Birleşik Devletleri sürekli göç alıyordu. Yaşanılan olumsuz sıkıntılardan dolayı, sanayileşme, şehirleşmenin arttığı, devlet olarak iç savaştan çıkmış büyük bir kriz içerisindeydi. Bu ortamda hem dünyevi hem de uhrevi kurtuluşun dine sarılmakla olacağını, advent İsa Mesih’in krallığını kurmak için tekrar dünyaya geleceğini söylemiştir. New York’ yetişmiş olan rahip William Miller 1843-1844 yılının mart ayında dünyaya geleceğini söylemiştir. Kehanet tutmayınca taraftarları az sayıda kalmıştır. Mormonlar Ahir Zaman Azizleri Kilisesi Kurucusu Joseph Smith‘dir. Günümüz ismiyle mormonculuktur. Bu tarikat kurucusu Joseph Smith Tanrı ve Hz. İsa ile görüştüğünü ve bu görüşmede hiçbir mezhebe bağlı olmamasını söyler. Daha sonra moroni isimli melek gelir ona Amerika’nın tarihinin gömülü olduğu mısır hiyoroğliflerinin gömülü olduğu yeri söyler. Bulunanlar tercüme edilir 1829 da yayınlanır böylece Mormon kitabı ve kilise ortaya çıkar. Bu eser peygamber Mormon tarafından yazıldığını ve vahiy aldığını iddia eder.

  29. Moonculuk Birleşik Kilise Moonculuk Uzakdoğu kökenli olan ama Hristiyan öğeleri taşıyan bir dini akımdır. Kurucusu Kuzey Kore doğumlu Sun Myung Moon olup resmi isimleri Birleşik kilisedir. Ona bir gün kiliseye gittiğinde Hz. İsa’nın görünerek Tanrı’nın Krallığını kurmasını teklif eder. Ondan sonra Tanrı’yla, Buda’yla ve Hz. Musa ile görüştüğünü söyler. Bütün dünyayı tek bir din altında toplama iddiası ile bu konuşmalar arasında yakın bir ilişki olduğu açıktır. Din İstismarı Dini dünyalık menfaat için kullanmaya, emellerin üzerini dinle örtmeye din istismarı denir. Din istismarlarının siyasi, ekonomik ve sosyal sebepleri vardır. Ülkemizde din söz konusu olunca insanlar hep ılımlı ve destekleyici olmuşlardır. Bu yüzden bazı zaman farklı mercilerle istismar edilmiş ve edilmektedir.

  30. İslamofobi (islam karşıtlığı) İslamofobi, İslam veya Müslümana karşı duyulan önyargı, nefret, düşmanlık ve yersiz korku gibi halleri bu hallerden yola çıkarak dile getirilen aşağılayıcı ve şeytanlaştıran söylemi ve ayrımcı eylemleri ifade eden kavramdır.

  31. KUR’AN’DAN MESAJLAR En’am Suresi (59. Ayet) Gaybın anahtarları Allah’ın yanındadır; onları O’ndan başkası bilmez. O, karada ve denizde ne varsa bilir; O’nun bilgisi dışında bir yaprak bile düşmez. O, yerin karanlıklarındaki tek bir taneyi bile bilir. Yaş ve kuru ne varsa hepsi apaçık bir kitaptadır.

  32. Lokman Suresi 27. Ayet ‘’ Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, denizde mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa Allah’ın sözleri (yazmakla) yine de tükenmez. Şüphesiz Allah güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.’’

  33. HAZIRLAYAN DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ NECATİ ERYAVAŞ TEŞEKKÜR EDERİM…

More Related