1 / 48

TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA

TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA. Arş. Gör. Ceyhun OZAN - EPÖ. 1. TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA .

rob
Download Presentation

TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA Arş. Gör. Ceyhun OZAN - EPÖ

  2. 1. TEPKİSEL (KLASİK) KOŞULLANMA • Tepkisel koşullanma, aralarında doğal hiçbir ilişki bulunmayan iki uyarıcının birbirleriyle ilişkilendirilmesi sonucunda, birine koşulsuz (doğal) olarak verilen tepkinin, diğerine de koşullu (yapay) olarak verilir hale gelmesidir. • Limon gördüğümüzde, hatta adını duyduğumuzda ağzımız sulanır, ama daha önce hiç limon yememiş bir çocuğun limon görmesi ya da adını duyması halinde ağzı sulanmaz. • Yolda giderken, keskin bir fren sesi bizi endişelendirecektir, ama böylesi bir sesle ilk kez karşılaşacak bir çocuk sadece irkilir.

  3. Pavlov`un Deneyi • Pavlov, daha önce zil sesine hiç tepki vermeyen köpeğin zil sesinin hemen ardından et verilerek beslenmesi halinde, bir süre sonra zil sesine de salya salgıladığını deneyle göstermiştir. • Deneyde zil sesi başlangıçta organizma için hiçbir anlam ifade etmeyen nötr uyarıcıdır. • Et ise tüm köpeklerde hiçbir koşula bağlı olmadan salya tepkisi oluşturan koşulsuz uyarıcıdır.

  4. Zil sesi nötr bir uyarıcıyken, koşulsuz uyarıcı olan et ile ilişkilendirilmiş, böylece köpeğin zil sesine de salya tepkisinde bulunmasını sağlamıştır. Zil sesi artık koşullu uyarıcı haline gelmiştir. • İnsan ve hayvanların önceden tepkide bulunmadıkları bir uyarıcıya, belirli koşullar sonucunda tepkide bulunmayı öğrenmesine koşullanma yoluyla öğrenme denir. Bazı insanlarda görülen korku, antipati, tiksintilerin de gerçek nedeni çoğunlukla bu tür koşullanmalardır.

  5. A. Koşulsuz (Doğal) Uyarıcı • Organizma üzerinde etkisi doğuştan var olan öğrenilmemiş uyarıcılardır. Yani doğduğumuz ilk günden beri bu uyarıcıya otomatik olarak tepki veririz. • Yüksek ses duyduğumuzda irkiliriz. • Bozulmuş yiyecek yersek midemiz bulanır. • Hava sıcak olursa terleriz. • Dilimize limon değdiği an, hemen ağzımız sulanır. • Elimizi soğuk suya sokarsak kan damarlarımız büzüşür.

  6. B. Koşulsuz (Doğal) Tepki • Koşulsuz uyarıcıya verilen tepkilere koşulsuz tepki denir. Koşulsuz uyarıcı gibi koşulsuz tepki de öğrenilmemiştir. • Doğduğumuz ilk günden beri sahip olduğumuz tepkilerdir. • Yüksek ses duyduğumuzda irkiliriz. • Bozulmuş yiyecek yersek midemiz bulanır. • Hava sıcak olursa terleriz. • Dilimize limon değdiği an, hemen ağzımız sulanır. • Elimizi soğuk suya sokarsak kan damarlarımız büzüşür.

  7. C. Nötr (İlişkisiz) Uyarıcı • Organizma için herhangi bir anlam ifade etmeyen yani herhangi bir tepkiye yol açmayan uyarıcıdır. • Tepkisel koşullanma sürecinde amaç, nötr uyarıcının bir süre sonra tepki üretme gücüne kavuşmasıdır. • Yeni doğmuş bir bebek için «kalem», «para», «aferin» vb. nötr uyarıcı konumundadır.

  8. D. Pekiştirme (Pekiştireç) • Klasik koşullanmada koşulsuz uyarıcı pekiştireç görevi üstlenir. Buna «pekiştirme ilkesi» denir. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, organizmanın pasif konumda oluşudur. • Pekiştireç(koşulsuz uyarıcı) organizmanın tepkisinden önce verilmektedir. Yani organizma bir tepkide bulunduğu için pekiştireç almamakta, aksine pekiştirildiği için tepkide bulunmaktadır.

  9. E. Bitişiklik (Uyaranlar Arasındaki Zaman Aralığı) • Koşullanmanın etkili şekilde gerçekleşmesi için nötr uyarıcının verilme zamanı ile koşulsuz uyarıcının verilme zamanı arasındaki dilim çok kısa olmalıdır. Organizma bu sayede iki uyarıcı arasında ilişki kurabilmektedir. • Zil sesinin 0.5 saniye ardından et verilirse koşullanmanın en etkili olduğu, sürenin 5 ile 30 saniye arasında değişebileceği belirtilmektedir. Buna göre aradaki süre arttıkça, koşullanmanın etki derecesi de azalacaktır.

  10. F. Koşullu Uyarıcı • Organizma için başlangıçta herhangi bir tepki oluşturmayan uyarıcının (nötr uyarıcı), koşulsuz uyarıcıyla eşleştirilmesi sonucunda, nötr uyarıcı, koşullu uyarıcı haline dönüşür. • Bütün koşullu uyarıcılar başlangıçta (koşullanmadan önce) nötr uyarıcı konumundadır. Buna göre koşullu uyarıcı öğrenilmiş bir uyarıcıdır.

  11. G. Koşullu Tepki • Koşullu uyarıcıya verilen tepkidir. Koşullu uyarıcı öğrenilmiş olduğuna göre koşullu tepki de öğrenilmiştir. • Salya tepkisi, koşullanma sonrasında refleks olarak değil, koşullu (şartlı) refleks olarak adlandırılır.

  12. B. KOŞULLANMA İLKELERİ • 1. Bitişiklik (Uyaranlar Arasındaki Zaman Aralığı – Yakınlık) • Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcı arasındaki zaman dilimine bitişiklik adı verilir.

  13. 2. Habercilik (Uyaran Sıralaması) • Eğer bir uyarıcı, başka bir uyarıcının geleceğini ya da devam etmekte olan uyarıcının bittiğini-biteceğini bildiriyorsa, bu tip uyarıcılara haberci uyarıcı adı verilir. Bütün koşullu uyarıcılar aynı zamanda haberci uyarıcı niteliği taşır. • «Benim ardımdan başka bir uyarıcı gelecek» diyen haberciler, olumlu habercidir. «Devam etmekte olan uyarıcı artık bitti-bitecek» diyen haberciler olumsuz habercidir.

  14. A. Olumlu Habercilik (İleriye Koşullanma) • Pavlov`un deneyinde önce zil sesi hemen ardından et verilmektedir. Bir süre sonra köpek zil sesine de salya akıttığına göre zil sesi organizmaya haber vermektedir. «Benim ardımdan et gelecek» Köpek et beklentisiyle salya akıtmaktadır. Zil sesi hem koşullu bir uyarıcı hem de olumlu habercidir. • Savaş yıllarında yüksek tepelere yerleştirilen sirenlerin sesini duyan halk, uçak saldırısı olacağını anlar ve hemen sığınaklara girer.

  15. B. Olumsuz Habercilik (Geriye Koşullanma) • Yapılan deneyde köpeğin kaçma şansı olmaksızın bulunduğu bölüme ansızın elektrik şoku verilir. Şok devam ederken 3. saniyede bir zil çalar ve zilin hemen ardından şok kesilir. Köpek bir süre sonra zil sesinin şokun sona ereceğini bildirdiğini anlar. Zil sesi hem koşullu uyarıcı hem de olumsuz habercidir. • Savaş yıllarında düşman uçaklarının saldırısı geçtikten sonra farklı seste bir siren sesi çalarak sığınaktaki insanlara tehlikenin geçtiği bildirilir.

  16. 3. Pekiştirme • Tepkisel koşullanmada pekiştirme, koşulsuz uyarıcının yaptığı işe verilen addır ve tepkiden önce verilir. Böylece tepkinin ortaya çıkması sağlanır. • Birincil pekiştireçler öğrenilmemiştir. Koşulsuz uyarıcının kendisidir. (Et, su, çikolata, elektrik şoku, sevgi vb.) • İkincil pekiştireçler öğrenilmiştir. Koşullu uyarıcının kendisidir. (Zil sesi, para, okul vb.)

  17. 4. Alışma • Koşullu uyarıcı bir süre tek başına verildiğinde, önce tepki miktarında azalma görülür. Yani organizma bu uyarıcıya eskisinden daha az tepki verir. Bu aşamada alışma gerçekleşmiştir.

  18. 5. Sönme (Deneysel Çözülme) • Organizmanın daha önce tepki verdiği bir uyarıcıya pekiştirme yapılmaması sonucu artık tepki vermemeye başlaması sönme olarak adlandırılır. • Pekiştirilmeyen davranışlar söner. Sönme olayı gerçekleşince koşullu uyarıcı eski haline geri döner, yani tekrar nötr uyarıcı olur.

  19. 6. Kendiliğinden Geri Gelme • Sönmüş tepkinin, bir süre sonra tekrardan ortaya çıkmasıdır. Bu durum sönmüş bir tepkinin yok olmadığının ispatıdır. Ancak pekiştirilmezse kısa sürede ortadan kalkar.

  20. 7. Genelleme • Genelleme denince akla öncelikle uyarıcı genellemesi gelmelidir. • Organizmanın benzer uyarıcılara aynı tepkiyi vermesidir. • Zil sesine salya tepkisi veren köpeğin, metronom sesine de aynı tepkiyi vermesi • Denizde boğulmanın eşiğinden dönmüş bir kişinin havuzdan da korkması • Fareden korkan bir çocuğun, tüylü bütün hayvanlardan korkması

  21. 8. Ayırt Etme • Organizmanın arada benzerlik olsa bile, koşullu uyarıcıyı diğer uyarıcılardan ayırarak, sadece koşullu uyarıcıya tepkide bulunmasıdır. Genellemenin tam tersidir. • Denizde boğulma tehlikesi geçirdiği için havuzdan da korkan çocuk, bir süre sonra sadece denizden korkmaya başlar, havuza olan korkusu ortadan kalkar. • Önceleri hastanede gördüğü bütün beyaz önlüklü hemşirelerden korkan çocuk, bir süre sonra sadece kendisine iğne yapan hemşireden korkmaya başlar.

  22. 9. Korku Koşullanması • Koşullu bir uyarıcıyla korku tepkisi eşleştirildiğinde korku koşullanması ortaya çıkar. • Yapılan deneyde bebeğin kucağına beyaz bir tavşan konur. Bebeğin beyaz tavşana olumlu ya da olumsuz bir tepki vermediği görülür. Ertesi gün bebeğin kucağına beyaz tavşan konduktan hemen sonra yüksek frekanslı bir ses ortama eklenir. Ses bebekte refleksif olarak ağlama tepkisine yol açar. Bu aşama birkaç kez tekrarlandıktan sonra bebeğin sadece beyaz tavşanı görünce de ağlamaya başladığı görülmüştür.

  23. 10. Geçici Koşullanma • Koşullanma sürecinde sadece koşulsuz uyarıcının kullanıldığı şeklidir. Koşulsuz uyarıcı organizmaya eş zaman aralıklarıyla verilir. Böylece eş zaman aralıklarının koşullu uyarıcı haline geleceği varsayılır. • Köpeğe saat başı et verildiğini düşünelim. Et koşulsuz uyarıcıdır. Bu çalışma bir süre tekrar edildiğinde «her saat başı» köpek için koşullu bir uyarıcı haline gelecektir.

  24. 11. Birden Fazla Uyarıcıya Koşullanma (Üst Düzey Koşullanma) • Organizmanın birden fazla sayıda koşullu uyarıcıya aynı tepkiyi vermesinin sağlanması üst düzey koşullanma olarak adlandırılır. • Eğer koşullanılan uyarıcı sayısı iki ise ikinci dereceden koşullanma, üç ise üçüncü dereceden koşullanma şeklinde isimlendirilir. • Ayşe Hanım ne zaman bebeğini yıkayacak olsa önce yere kırmızı bir örtü sermektedir. Sonra bebeğinin küvetini bu örtünün üzerine koymakta, son olarak da içini suyla doldurarak bebeğini yıkamaktadır. Bir süre sonra bebeğin kırmızı örtüyü ya da küvetini gördüğünde yıkanacakmış gibi mutlu olduğu görülür.

  25. 12. Öğrenilmiş Çaresizlik • Organizma istediği sonuca ulaşmak için önce birkaç denemede bulunur. Bu denemelerin başarısızlıkla sonuçlanması halinde, «Ben bu işte başarılı olamayacağım» demeye başlar. Bu ifadeler öğrenilmiş çaresizliğin başlangıcıdır. • Matematik dersinin 1. ve 2. sınavlarından zayıf not alan bir öğrenci, «Ne kadar çalışırsam çalışayım, ben Matematik dersinin 3. sınavından da zayıf alıp sınıfta kalacağım» demiş ve çalışmamaya başlamıştır.

  26. 13. Garcia Etkisi (Olumsuz Tat Koşullanması) • Nötr uyarıcı ile koşulsuz uyarıcının verilme süresi arasında, bitişiklikle açıklanamayacak kadar uzun bir süre olsa bile koşullanmanın gerçekleşebileceğini anlatır. • Akşam midesi bulanan çocuk, bunun nedenini öğlen yediği yağlı böreğe bağlar. • Öğle vaktinde prizi tamir etmeye çalışırken elektrik şokuna kapılan bir kişi, akşam kalbi sıkıştırınca bunun nedenini öğle vaktinde elektrik şokuna kapılmış olmasına bağlayabilir. • Gündelik yaşamda bir uyarıcıya karşı oluşan olumlu – olumsuz duyguların, organizma tarafından zihinsel olarak bu uyarıcıyla ilişkili olduğuna inanılan uyarıcılara genellenmesi de garcia etkisiyle açıklanabilir. • Çok sevdiği kız arkadaşı tarafından kendi evinde aldatılan bir genç, kız arkadaşından nefret ettiği gibi zamanla o evden, apartmandan, hatta evin bulunduğu sokaktan, derken o şehirden bile nefret edebilir.

  27. C. TEPKİSEL KOŞULLANMA YOLUYLA OLUŞAN DAVRANIŞLARI YOK ETME YÖNTEMLERİ • 1. Karşı Koşullanma • Organizmanın istenmeyen bir davranışa koşullanması halinde, bu davranışın tam ters yani istenen davranışlar çeşitli yollarla pekiştirilerek, bir yandan istenmeyen davranışın söndürülmesi, bir yandan da istenen davranışa koşullanmanın sağlanması, karşıt koşullanma olarak açıklanır. • Bilgisayar oyunlarında başarısız olan ve bu nedenle bilgisayar oyunlarını hiç sevmeyen çocuğun, bir oyunda başarı elde ettikten sonra bilgisayar oyunlarını sevmeye başlaması

  28. Karşıt koşullanma bazen farkında olmadan bir uyarıcıya karşı olumlu tutumun, olumsuz hale gelmesine de yol açabilir. • Denize girmekten çok hoşlanan Ahmet, bir gün denizde ayağına kramp girince boğulma tehlikesi yaşar. O günden sonra denizden çok korkmaya başlar.

  29. 2. Sistematik Duyarsızlaştırma • Organizmanın korku duyduğu, istemediği uyarıcı zaman içinde, yavaş yavaş, aşama aşama organizmaya yaklaştırılır. Böylece korkunun (istenmeyen davranışın) ortadan kaldırılması amaçlanır. • Köpeklerden çok korkan çocuğa, önce ufak-şirin köpek resimleri gösterilir. Ardından çocuğun yakınına ufak-şirin bir köpek getirilir. Ardından normal bir köpek yavaş yavaş çocuğa yaklaştırılır. • Topluluk önünde konuşmaktan korkan bir öğrenciye, önce 3-5 kişi önünde konuşma yaptırılır. Sonra 10-20 kişi karşısında, giderek artan dinleyici kitlesi karşısında konuşma yaptırılarak bu korkusu ortadan kaldırılır.

  30. 3. İtici Uyarıcıya Koşullama • Organizmanın koşullandığı uyarıcının çekiciliği azaltılmak için, bu uyarıcı itici (istenmeyen) bir uyarıcıyla eşleştirilir. • Emziği bırakma yaşı geçtiği halde bir türlü bırakamayan Berke`ye annesi emziği acı biberin suyuna değdirerek vermeye başlar. Böylece emzik ile acı biber eşleştirilmiş olur.

  31. 4. Karşı Karşıya Getirme • Organizmanın korku duyduğu bir uyarıcıyla bir süre aynı ortamda kalması sağlanır. Böylece korku tepkisi ortadan kaldırılmaya çalışılır. • Kedilerden korkan bir çocuk, çok sayıda kedinin olduğu bir odaya götürülür ve bir süre burada kedilerle birlikte kalması sağlanır.

  32. KPSS 2006 • Aşağıdakilerden hangisi, tepkisel koşullanmanın ayırt edici özelliğidir? • A) Öğrenilecek davranışın zihinsel şemasının oluşturulması • B) Önceden aralarında bağlantı bulunmayan bir uyarıcı ile bir tepki arasında bağ kurulması • C) Davranışın tekrarlama olasılığının kendi yarattığı sonuca bağlı olarak değişmesi • D) Bir bütünün parçaları arasındaki ilişkilerin çeşitli durumlar denenerek öğrenilmesi • E) Bir dizi yaşantı sonucunda koşulsuz bir uyarıcıya tepki verilmeye başlanması

  33. KPSS 2006 • İkincil pekiştireçlerpekiştirici değerlerini, öğrenme yoluyla kazanırlar. • Buna göre, ikincil pekiştireçlerle tepkisel koşullanmada yer alan aşağıdaki öğelerden hangisi arasında bir paralellik kurulabilir? • A) Koşullu uyarıcı • B) Uyarıcı genellemesi • C) Nötr uyarıcı • D) Tepki genellemesi • E) Koşulsuz uyarıcı

  34. KPSS 2006 • Otobüsüyle seyahat eden bir kişi, aniden acı bir fren sesi duymuş, ardından otobüs, karşıdan gelen araca büyük bir gürültüyle çarpmıştır. Bu kazada ciddi biçimde yaralanan bu kişi, aradan uzun yıllar geçmesine rağmen, her fren sesi duyduğunda korkuyla yerinden fırlamaktadır. Bu örnekte, fren sesi kişinin korku tepkisini ortaya çıkaran ne tür bir uyarıcıdır? • A) Pekiştirici B) Koşulsuz C) Uyandırıcı • D) Nötr E) Koşullu

  35. KPSS 2006 • Koşullu bir tepkiyi ortaya çıkaran bir uyarıcının tekrar tekrar verilmesi sonucunda bu uyarıcının söz konusu tepkiyi ortaya çıkarma gücünün azalması, aşağıdaki süreçlerden hangisiyle en iyi açıklanabilir? • A) Kendiliğinden geri gelme • B) Sönme • C) Alışma • D) Karşıt koşullama • E) Tepkisel koşullama

  36. KPSS 2006 • Anaokuluna başladığı ilk gün bir başka çocuk tarafından rahatsız edilen Ayşe'de okul korkusu oluş­muş, ancak ilerleyen günlerde benzer bir olayın meydana gelmemesi nedeniyle bu korku giderek azalmış ve sonuçta ortadan kalkmıştır. • Ayşe'de okul korkusunun oluşması ile bu korkunun zayıflayarak ortadan kalkması, aşağıdakilerden hangisinde verilen süreçlerle açıklanabilir? • A) Ceza / alışma • B) Edimsel koşullanma / duyarsızlaşma • C) Bilişsel öğrenme / karşıt tepki oluşturma • D) Tepkisel koşullanma / sönme • E) Aralıklı pekiştirme / sönme

  37. KPSS 2007 • Bir anne bebeğini sevmek üzere parmaklarını oynatarak yaklaşıp onun karnını gıdıklamış; bebek, gıdıklanmaya karşı gülme ve kasılma tepkisi vermiştir. Bu olay birkaç kez tekrarladıktan sonra be­bek annesinin parmaklarını oynatarak kendisine yaklaştığını görür görmez gülme ve kasılma tepkisi vermeye başlamıştır. • Bebeğin annesinin parmaklarını oynattığını görünce gülme tepkisi vermesi aşağıdakiler-den hangisinin sonucudur? • A) Karşıt tepki oluşturma B) Kavrama yoluyla öğrenme • C) Olumlu pekiştirme D) Duyarlılık kazanma • E) Tepkisel koşullanma

  38. KPSS 2007 • Annesi tarafından banyo yaptırılırken birkaç kez gözüne sabun kaçan bir bebek, annesinin elinde ne zaman banyo havlusunu görse ağlamaya başlamaktadır. • Banyo havlusu, koşullanma yoluyla öğrenme sürecinde yer alan aşağıdaki öğelerden hangisine karşılık gelmektedir? • A) Nötr uyarıcı B) Koşulsuz uyarıcı • C) Ceza D) Pekiştirici uyarıcı • E) Koşullu uyarıcı

  39. KPSS 2007 • Evlerindeki köpeğe 'kuçu kuçu' demeyi öğrenen Can, bir gün bahçelerine giren kuzuya da 'kuçu kuçu' demiştir. • Can`ın bu davranışı, aşağıdakilerden hangisine örnektir? • A) Algısal değişmezlik • B) Uyarıcı genellemesi • C) Ayırt etme • D) Algı çarpıtması • E) Öğrenmenin aktarılması

  40. KPSS 2007 • Melek, ilköğretimin ilk yıllarında matematik dersinde başarılı olamamış ve matematiğe karşı olum­suz bir tutum geliştirmiştir. Altıncı sınıfa başladığında matematik öğretmenini çok seven ve onun yakın ilgisinden mutlu olan Melek, matematik çalışmaktan hoşlanmaya başlamıştır. • Melek'in matematikten hoşlanmaya başlaması aşağıdakilerden hangisiyle en iyi açıkla­nabilir? • A) Sosyal öğrenme • B) İşaret öğrenme • C) Kendiliğinden geri gelme • D) Karşıt koşullanma • E) Kavrama yoluyla öğrenme

  41. KPSS 2008 • Ali, araba kullanan babasını izlerken acı bir fren sesi duymuş ardından arabaları öndeki araca çarp­mıştır. Bu olaydan sonra Ali ne zaman bir fren sesi duysa korku tepkisi vermeye başlamıştır. Ali'nin fren sesi duyunca korku tepkisi vermeye başlaması aşağıdakilerden hangisinin sonucudur? • A) Fren sesi ve kaza bitişikliği nedeniyle tepkisel koşullama • B) Sonraki tekrarlarda fren sesi duyması nedeniyle edimsel koşullama • C) Babasını o anda gözlediği için model alma yoluyla öğrenme • D) Babasını izlemekle meşgul olsa da, kaza yapıldığı anda arabanın içinde olduğu için gizil öğrenme • E) Kaza olayına tanık olduğu için gözlem yoluyla öğrenme

  42. KPSS 2008 • Hamileliği dolayısıyla midesi bulanan bir anne adayı, sabahlan bir yandan midesi bulanırken bir yan­dan da televizyondaki bir sabah programını İzlemektedir. Anne, doğum yaptıktan sonra, ekranda ne zaman aynı programın sunucusunu görse, yine midesinin bulandığını hissetmektedir. • Yukarıdaki örnekte yer alan program sunucusu, aşağıdakilerden hangisinin işlevini gör­mektedir? • A) Koşulsuz uyarıcı B) Koşullu tepki • C) Pekiştirici uyarıcı D) Koşullu uyarıcı • E) Nötr uyarıcı

  43. KPSS 2008 • Akşama doğru midesi bulanan Esra, öğle yemeğindeki mayonezden zehirlendiğini düşünmüş ve bu olaydan sonra uzun süre mayonez yememiştir. • Esra'nın uzun süre mayonez yememesi aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? • A) İkinci derece koşullama (üst düzey) • B) Batıl davranış • C) Ayırt etme • D) Koşulsuz tepki • E) Olumsuz tat koşullaması (Garcia etkisi)

  44. KPSS 2009 • Üyesi olduğumuz elektronik posta haberleşme grubunun bir üyesi sürekli olarak bizi öfkelendiren iletiler yollarsa bir süre sonra, gelen posta kısmında bu üyenin ismini görünce öfkeleniriz. • Başlangıçta bizde olumlu ya da olumsuz bir duygusal tepki uyandırmayan bu ismin bizi öfkelendirir hale gelmesi, aşağıdaki süreçlerden hangisinin sonucudur? • A) Öğrenmenin genellenmesi B) Tutum değişmesi • C) Sosyal karşılaştırma D) İçgörü kazanma • E) Tepkisel koşullanma

  45. KPSS 2009 • Dişine dolgu yapılan bir birey, diş oyma aleti dişine değdiğinde canı yandığı için kasılır, aletin çı­kardığı ses karşısında ise böyle bir tepki vermez. Ancak diş oyma aletinin çalışmaya başlamasının hemen ardından canı yandığı için birey bir süre sonra alet dişine değmeden, aletin sesini duyar duymaz kasılma tepkisi vermeye başlar. • Bu duruma ilişkin aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? • A) Aletin sesi koşullu uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. • B) Alet dişe değdiğinde duyulan acı koşulsuz uyarıcı, bu acı karşısında verilen kasılma tepkisi ko­şulsuz tepkidir. • C) Aletin sesi koşullanma gerçekleşmeden önce nötr, koşullanma gerçekleştikten sonra koşullu uyarıcıdır. • D) Aletin sesi koşulsuz uyarıcı, bu ses duyulunca verilen kasılma tepkisi koşullu tepkidir. • E) Alet dişe değdiğinde duyulan acı koşulsuz, aletin sesi koşullu uyarıcıdır.

  46. KPSS 2009 • Ders zili çaldığı halde sınıfa girmeyip bahçede oynamaya devam ettiği için öğretmeninden azar işiten Ayşe, izleyen hafta sonunda gittiği sinemada filmin başlayacağını belirten zilin sesini duyar duymaz annesinin elini tutarak salona doğru koşmaya başlamıştır. • Ayşe'nin sinemada zil sesini duyunca salona doğru koşması aşağıdakilerden hangisiyle açıklanabilir? • A) Olumsuz aktarma • B) Tepkisel koşullanma • C) Ayırt etmeyi öğrenme • D) Öğrenmenin genellenmesi • E) İkinci dereceden koşullanma

  47. KPSS 2009 • Kendisini ısıran bir köpekle her karşılaştığında korku tepkisi veren bir çocuk, birkaç kez bu köpeği sahibiyle birlikte gördükten sonra, köpek yanında olmasa bile sahibini görünce korku tepkisi ver­meye başlar. • Çocuğun, köpeğin sahibinden de korkamaya başlaması aşağıdaki süreçlerden hangisiyle açıklanabilir? • A) Uyarıcı genellemesi • B) İkinci dereceden koşullanma • C) Tepki genellemesi • D) Etki yayılması • E) Psikolojik tepkisellik

  48. KPSS 2009 • Tıp fakültesini iyi bir dereceyle bitiren Ali, birkaç kez girdiği Tıpta Uzmanlık Sınavında başarısız olmuştur. Ailesinin ısrarıyla bu yıl da sınava başvurmasına rağmen Ali bu sınav uygulaması devam ettikçe hayalini kurduğu dahiliye uzmanlığı eğitimini hiçbir zaman alamayacağını düşünmektedir. • Ali'nin bu düşüncesi aşağıdakilerden hangisinin göstergesi olabilir? • A) Öğrenilmiş çaresizlik • B) Dışsal denetim odağı • C) Kendini gerçekleştiren kehanet • D) Mantığa bürüme • E) Kolektif yeterlik inancının düşük olması

More Related