1 / 13

UYGARLIK TARİHİ 1. HAFTA UYGARLIK NEDİR?

UYGARLIK TARİHİ 1. HAFTA UYGARLIK NEDİR?. Hazırlayan: Yrd.Doç. Dr. Nurşen Gök. Keşke mümkün olsaydı da, bir doğru parçasını, bir üçgeni kimyasal bir cismi tanımladığımız gibi, uygarlık kelimesini de açık, basit bir şekilde tanımlayabilseydik.

penn
Download Presentation

UYGARLIK TARİHİ 1. HAFTA UYGARLIK NEDİR?

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. UYGARLIK TARİHİ 1. HAFTAUYGARLIK NEDİR? Hazırlayan: Yrd.Doç. Dr. Nurşen Gök

  2. Keşke mümkün olsaydı da, bir doğru parçasını, bir üçgeni kimyasal bir cismi tanımladığımız gibi, uygarlık kelimesini de açık, basit bir şekilde tanımlayabilseydik. Fernand Braudel, Uygarlıkların Grameri, İmge Kitabevi yay. İstanbul, 2001, s.31. İnsan (sosyal)Bilimlerinin kelime hazinesi kesin tanımlara izin vermez.

  3. Uygarlık Kavramı 18.yy da ortaya çıkmıştır. Daha önce böyle bir kavram yoktur. 18. Yy. felsefesi ana çizgileriyle bir ilerleme felsefesidir. Batı Avrupa’da yaşamın ve düşüncenin vardığı bu aşama yeni bir kelime ile Uygarlıkla anlatılmak istenmiştir. Uygarlık yeni bir yaşam görüşünün karşılığı olmuştur

  4. Bu anlamda uygarlık kavramıyla Fransa gibi, İngiltere gibi belli bir aşamadaki toplumların yaşama biçimi kastedilmek istenmiştir. Bu anlamda uygarlık, dünyanın bütün toplumlarından ileride onlara örnek olarak sunulan bir şeydi.

  5. 19. yy.da ise Batı, Asya halklarının farkına vardı. Özellikle İkinci Dünya savaşından sonra Tüm Latin Amerika ve Afrika halkları sahneye çıktı. • Batı uygarlığının üstünlüğü söylencesi böylece sona erdi. Sosyoloji ve etnolojideki araştırmalarla özellikle 20. yy. da uygarlılıkların çokluğu gerçeği ortaya çıktı. • Tanilli, uygarlık Tarihi, 1983, s.2,3

  6. “Uygarlık” deyince ne anlıyoruz? • Charles Seignobos: “uygarlık, yollar, limanlar ve rıhtımlardır” • MarcelMauss “insanlığın tüm kazanımlarıdır” der. • Tarihçi EugeneCavaignac: “Bilim sanat düzen erdemlerin minimumudur” • Max alt yapı ve üst yapıdan bahseder. Uygarlığın maddi ve manevi düzeyleri olduğunu hatırlatır bize • Fernand Braudel, Uygarlıkların Grameri, İmge Kitabevi yay. İstanbul, 2001, s.33.

  7. Uygarlık kavramı bir ulusa değil daha geniş alana gönderme yapar • Tarihçi: Karmaşık Gelişkin uygarlıklardan bahseder. Ulusal daha küçük uygarlıklardan değil, sürekli çizgiler olan farklı renklerden mozaiklerden bahseder. (Bir Sicilya, Katalonya, Bask, İskoçya ,..vs değil ) • Bunun yerine Batı Uygarlığı, Uzakdoğu Uygarlığı, İslam Uygarlığı

  8. Bir Türk kültür yada uygarlık alanından bahsetmek mümkün değildir, çünkü uygarlık yada kültür alanlarını belli bir ırka bağlamak, değişmenin alanı olan tarihe en azından bir unsurun değişmezliğini, yani etnik öğenin zaman içinde hep aynı kaldığını kabul anlamına gelecektir. Uygarlığı başka kıstaslar içinde ele alarak Türklerin de içinde yer aldıkları çeşitli uygarlık ve kültür oluşumlarını gündeme getirmek gerekir. M. Ali Kılıçbay, Felsefesiz sanat oyunsuz tarih,imge kitabevi, 1996, s. 126.

  9. Uygarlıkları neye göre tanımlayacağız: Uygarlıkları insan bilimlerine göre tanımlanır • Coğrafya (uygarlıklar mekanlardır) • Sosyoloji (uygarlıklar toplumlardır) • İktisat (uygarlıklar ekonomidir) • Psikoloji (uygarlıklar zihniyetlerdir) • Fernand Braudel, Uygarlıkların Grameri, İmge Kitabevi yay. İstanbul, 2001

  10. Uygarlıkların gerçekliklerinin esas bölümü, onların coğrafi yerleşimlerinin zorlama ve avantajlarına bağımlıdır.

  11. Coğrafyanın çocuğu uygarlıklar Hazır avantajlara bakarsak her uygarlık insan tarafından ele geçirilmiş dolaysız ayrıcalıkların çocuğu olacaktır. Eski dünyanın nehir uygarlıkları: Sarı nehir, Nil, Fırat Dicle Denizin çocuğu olan talassokratik uygarlıklar: Yunan, Roma. Mısır Nil’in armağanıysa, bunlar da Akdeniz’in armağanıdır. Baltık ve Kuzey Denizi üzerinde merkezlenen Kuzey Avrupa uygarlıkları Atlantik’in çevresindeki uygarlıklar. Bugün okyanusun ve ona bağlı yerlerin esas bölümü, tıpkı eskiden Roma’nın Akdeniz çevresinde olduğu gibi, Atlantik’in etrafında gruplanmışlardır. Fernand Braudel, Uygarlıkların Grameri, İmge Kitabevi yay. İstanbul, 2001, s.39.

  12. Coğrafi sınırlar kültürel varlıklar tarafından defalarca aşılır. Her uygarlık, komşularıyla olan değişimler ve şoklarla gelişir. Her uygarlık kültürel varlıkları ithal ve ihraç eder..pusula, top barutu, çeliğe su verme, felsefe sistemi, bir tapını, din… Bu yolcular hiçbir kültürel sınırın kapalı olmadığını ortaya koyar…Dün bu yolculuk çok yavaştı bugün çok hızlı…Avrupanın endüstriyel uygarlığının ulaşmadığı çok çok az yer kalmıştır dünyada. Uygarlıklar arası diyalog devam ediyor (hala ilkel ve modern eskimo örneği, modern uygarlıkla karşılaşan başka hangi uygarlıklar biliyorsunuz…) 7.yy. çin modası 15. yy. fransaya gelmiş bu artık yaşamayan dünyanın kıyafetleri moda fransada sarayda….artık olmayan yıldızların bize ulaşması gibi.. Fernand Braudel, Uygarlıkların Grameri, İmge Kitabevi yay. İstanbul, 2001, s.45.

  13. Uygarlıklar arası etkiler ve Uygarlıkların evrimi Hiçbir uygarlık türdeş (homojen) değildir. Bir uygarlık, başka uygarlık yada uygarlıklarla ilişki içindedir. Böyle bir ilişki doğar doğmaz o uygarlık değişmeye başlar. İnsanlık tarihi, uygarlıklar arasındaki bu ilişkilerin ve onların sonucu ortaya çıkan değişikliklerin tarihidir. İlk çağda Asurlular Babil uygarlığının üzerine kondular. Roma uygarlığı Yunan uygarlığının yetiştirmesidir. Haçlı savaşlarında karşılaşan sadece ordular değil, aynı zamanda iki ayrı uygarlığın, İslam Uygarlığı ile Hıristiyan uygarlığının tekniğiydi… Server Tanilli, Uygarlık Tarihi, İstanbul, 1981, s.7.

More Related