1 / 5

PETROLÜN TARİHİ

PETROLÜN TARİHİ. Son yüzyıla damgasını vuran büyük bir endüstrinin doğmasına yol açan ilk petrol keşfi 27 Ağustos 1859 yılında Amerikada Pennsyvania’da bulundu. ABD’de 1865 yılında John Rockefeller’in kuracağı rafineri kısa sürede dünyanın en büyük rafinerisi oldu.

Download Presentation

PETROLÜN TARİHİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. PETROLÜN TARİHİ Son yüzyıla damgasını vuran büyük bir endüstrinin doğmasına yol açan ilk petrol keşfi 27 Ağustos 1859 yılında Amerikada Pennsyvania’da bulundu. ABD’de 1865 yılında John Rockefeller’in kuracağı rafineri kısa sürede dünyanın en büyük rafinerisi oldu. Standart Oil kısa sürede dünya çapında kompleks bir endüstriye dönüştü. 20.ci yüzyılın başında elektrik ve benzinle çalışan motorların icadıyla petrol endüstrisinde büyük gelişmeler oldu. Henry Ford’un yaptığı iyileştirmelerle otomobil endüstrisinde büyük gelişmeler yaşandı. Gemilerde, fabrikalarda mazot kullanımının yaygınlaşması petrol tüketimini arttırıcı bir neden oldu. 1900 yılında İran’da petrol bulundu. İngiliz donanması kömürden petrole dönüşüm yaparak ihtiyacını İran’dan karşıladı. 1. Dünya savaşı başladı. İlk tank 1916 yılında kullanıldı. Savaşın ortalarında uçaklar filolar halinde uçmaya başladı. 11 kasım 1918 de Almanlar yenilerek mütareke imzaladı. Savaş bitiminde Fransız başbakanı İngiltereye giderek Irak petrolünün %25’ini alma karşılığında Musul’u İngilizlere bırakıyor. Petrol konusu savaş sonrası politikaların bölünmez parçası oluyor ve politikalarla iç içe alınıyor. PETROLÜN BÜYÜK BİR GÜÇ OLDUĞU 1.DÜNYA SAVAŞINDA KANITLANDI. 1922 yılında Venezüellada ilk petrol keşfi gerçekleşti. 1938 yılında Kuveyt’te petrol keşfi gerçekleşti. Kuveyt’teki petrol keşfinden bir hafta sonra Arabistan’da petrol keşfi gerçekleşti. BU ÜLKELERİN PETROL REZERLERİ SİYASİ GÜÇ OYUNLARININ ODAK NOKTASI OLMUŞTUR.

  2. PETROLÜN 2.DÜNYA SAVAŞINDA OYNADIĞI ROL Japonlar 7 Aralık 1941’de Amerika’nın Pasifik filosuna saldırdı. Saldırıda Amerikalılara büyük kayıplar verdirilmesine rağmen petrol stoklarının bulunduğu yakıt depoları imha edilmemişti. Bu Japonyayı yenilgiye götüren yolun başlangıcı olacaktı. Kafkasya petrollerini ele geçirmek için Rusyaya saldıran Almanlar yakıtsızlık yüzünden hareket edemez duruma gelince Ruslar tarafından teslim alındılar. Almanlar Afrikada’da yakıtsızlık yüzünden mağlup oldular. Alman komutan Rommel hatıralarında ‘Motorize savaşta ne insan, ne silah, nede mermi yeteri kadar petrol olmadıkça bir şey ifade etmez’ diyecekti. Savaşın son yıllarında Alman savaş endüstrisi, üretiminin en doruk noktasında olmasına rafmen Almanların bunları harekete geçirecek benzinleri yoktu. Yakıtsızlık yüzünden pilotlar eğitilemiyor, herhangi bir hava operasyonu yapılamıyordu. Aynı durum Japonlar içinde geçerliydi. Yakıtsızlık yüzünden Japon donanması savaşa katılamıyor pilotlar eğitilemiyordu. Hiroşima ve Nagasaki’ye atılan atom bombaları savaşın kaderini belirleyecekti. ABD’nin 2. Dünya savaşındaki başarısının en büyük nedeni petrolünün oluşu ve büyük üretim kapasitesi ile savaşa girmiş olmasıdır. 6 Haziran 1944’de müttefikler Normandiya’ya çıktığında kendilerini Alman çemberi içinde buldular. Yakıtsızlık yüzünden takviye birliklerinin gelmemesi 2. Dünya savaşının en kritik anının müttefikler lehine dönmesini sağlamıştır. Savaşın galibi PETROL’dü. Alman ve Japonlar petrolsüzlük yüzünden savaşı kaybetmişlerdi.

  3. İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI SONRASI DÖNEM 2.DÜNYA SAVAŞININ bitiminde Avrupada mevcut hükümetlerin, endüstrinin kömürden petrole dönüştürülmesini desteklemesiyle, Ortadoğu petrollerine talep artacaktı.Avrupa’nın petrol ihtiyacının Ortadoğu’dan karşılanması, Ortadoğu petrollerinin gelişmesini hızlandırmıştır. 1950’li yıllarda petrol üreticisi ülkeler, petrol üretimi yapan şirketlerden verdikleri imtiyazlara karşılık, daha fazla para isteyeceklerdi. Bu konuda anlaşma ile lehine ilk değişiklik yapılan ülke Venezüella olmuştur. Yapılan bu anlaşma, petrolcülük tarihinde bir dönüm noktasıdır. 30 Aralık 1950’de Suudilerle Aramco arasında Venezüella’daki gibi yarı yarıya prensibine uygun olarak yeni kontrat imzalandı. Bu anlaşma Kuveyt’te de kendisi gösterdi. Gulf ve Anglo İran şirketide Kuveyt’le yarı yarıya prensibine uygun anlaşma imzaladı. 1951’de Musaddık’ın başbakan seçilmesiyle 1 Mayıs 1951’de İran petrolleri millileştirilecekti. 1957 yılından İtalyanların ENI şirketi, İran Milli petrol şirketiyle bir anlaşma imzaladı. Bu anlaşma ortadoğuda faaliyet gösteren 7 kızkardeş diye anılan şirketlerin gücünü sarsacaktı. ENI şirketi kardan %25 alacak, İran’lılarda kardan %75alacaktı. Daha sonra Japonlarda Suudilerle kendileri %44, Suudilerin %56 pay almak şartıyla anlaşma imzaladılar. Japonlar Kuveyt’lede anlaşma imzalayarak Kuveytlilere%57 hisse vereceklerdi. Bu anlaşmalardan sonra yarı yarıya prensibi yerine, ortadoğuya girmek isteyen devlet ve şirketlere daha yüksek fiyat ödeme ve yeni geleneklere uyma mecburiyeti getirildi. Bu arada Gabon ve Libyada petrol bulunacaktı.Libya kısa sürede dünyanın 6.cı büyük üreticisi olacaktı.

  4. OPEC’in KURULUŞU II. Dünya savaşını takip eden yıllarda devletler iktisadi gelişmenin hızlanması, sanayiinin modernizasyonu için, enerji için, petrol tüketimini desteklemişlerdir. 20. yüzyılın ilk yarısında, mevcut olan petrol bolluğu, petrol üretiminin kömürden daha ucuza mal oluşu, petrolü kömürün tahtına geçirecekti. Bütün bunlara üretici ülkelerin daha fazla kazanç sağlamak istemeleri de eklenince pazara çok daha fazla petrol girmesi sağlanmıştır. Bu dönemde petrol arzı, petrol talebini aştığı için pazar fiyatlarında büyük düdüşler oldu. Dünya petrol üretiminin %80’ini sağlayan petrol üreticisi 5 ülke (Suudi Arabistan, İran, Venezüella, Kuveyt, Irak) Bağdat’ta bir araya gelerek 14 Eylül 1960’da OPEC’i kurdular. OPEC’in kelime anlamı; ORGANİZATION of PETROLEUM EXPORTING COUNTRIES kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Kısaca PETROL ÜRETEN ve İHRAÇ EDEN ÜLKELER ORGANİZASYONU’nu belirlemek için kullanılır. OPEC’in KURULUŞ AMACI Üye ülkeler arasında petrol politikalarını birleştirmek ve koordine etmek olup,petrol üreticisi ülkeler arasında petrol fiyatında istikrarı sağlamak, tüketici ülkelere ekonomik, istikrarlı ve verimli bir petrol arzı temin etmek ve ayrıca petrol endüstrisine yatırım yapan yatırımcılara iyi bir gelir sağlamaktır. 1960 yılında 5 ülke tarafından kurulan ve ham petrol ihraç edenülkeler olarak anılan OPEC’e 1961 yılında KATAR’ın, 1962 yılında LİBYA ve ENDONEZYA’nın, 1967 yılında BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ’nin, 1969 da CEZAYİR’in, 1971 de NİJERYA’nın, 1973 te EKVATOR’un ve 1975 te GABON’nun katılmasıyla OPEC’in üye sayısı 13’e yükselmiştir. EKVATOR üyelikten 1992 yılı sonunda çekilince üye sayısı 12 ye düşmüştür. Batı dünyasının, Petrol üreticisi olan OPEC’ten yaptığı ithalat 1950’li ve 1960’lı yıllarda her 5-6 yılda iki kat artmıştır.Hızla artan tüketim ve aynı hızda artmayan üretim neticesinde dünya 1974 yılında ilk petrol kriziyle karşı karşıya kalmıştır. OPEC 1974 yılında ham petrol fiyatlarını dört kat arttırarak üreticilerle yönetilen fiyat mekanizmasını yerleştirerek durdurmak istemiştir.

  5. Ham petrol ihraç eden ülkeler 1974 öncesi topraklarından çıkarılan petrole karşılık, büyük şirketlerle yaptıkları “ concession” ( imtiyaz ) anlaşmaları uyarınca afişe fiyatlar üzerinden ( posted price ) belirli bir pay alıyorlardı. Bu afişe fiyat uluslararası şirketlerce belirlendiğinden, üretici ülkelerin gelirleride bu şirketlerce belirlenmiş oluyordu. İmtiyaz sistemi içinde varil başına devlet hissesi çok küçüktü ve afişe fiyatın yaklaşık yarısı cıvarındaydı. 1974 krizi ile birlikte petrolün tükenirliliği ilk defa gündeme gelmiş oldu. 1974 sonrasında petrolün mülkiyeti petrol şirketlerinin elinden çıkıp, büyük ölçüde üretici ülkelerin OPEC’in eline geçmiştir. OPEC’in dünya enerji ticaretindeki yeri ve önemini anlıyabilmek için dünya global enerji ihtiyacının karşılanmasında kullanılan kaynakların birincil enerji tüketimindeki paylarına bakıldığında petrolün 2005 yılı sonu itibariyle % 37 ile dünyada birincilk enerji kaynağı durumunda olduğu görülecektir. Günümüzde enerji talebindeki artış büyük ölçüde gelişmiş ülkelerden kaynaklanırken gelecekte bu ülkelerin yerini başta HİNDİSTAN ve ÇİN olamak üzere gelişmekte olan ASYA ülkelerinin alacağı tahmin edilmektedir.20.ci yüzyılın ikinci yarısından itibaren, özellikle hızlı sanayileşme ile artan çevre kirliliği temiz yakıt olan doğalgaza olan talebi yükseltmiştir. Son 10 yılda doğalgazın birincil enerji tüketimindeki payı % 21’den % 23’e yükselmiştir.

More Related