1 / 33

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI. EN SIK GÖRÜLEN DAVRANIŞ PROBLEMLERİ. ALT ISLATMA SALDIRGANLIK YALAN SÖYLEME KARDEŞ KISKANÇLIĞI. 1- Yaşa uygunluk 2- Yoğunluk 3- Süreklilik. Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir. Bu ölçütler:. Dikkat çekmek

Download Presentation

DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. DAVRANIŞ BOZUKLUKLARI

  2. EN SIK GÖRÜLEN DAVRANIŞ PROBLEMLERİ • ALT ISLATMA • SALDIRGANLIK • YALAN SÖYLEME • KARDEŞ KISKANÇLIĞI

  3. 1- Yaşa uygunluk 2- Yoğunluk 3- Süreklilik Bir çocuğun davranışının bozukluk sayılabilmesi için bazı ölçütler gerekir. Bu ölçütler:

  4. Dikkat çekmek Ebeveynlere karşı güç kazanma isteği İntikam alma isteği Yetersizlik GENEL OLARAK OLUMSUZ DAVRANIŞLARIN NEDENLERİ

  5. Alt ıslatma Alt ıslatma sorunu, çocuğun 4 yaşına geldiği halde bu davranışını hala sürdürüyor olmasıdır . Normal gelişim sürecine bakıldığında çocuğun çişini tutması için mesaneyi kontrol eden kaslarının 2 yaş civarında geliştiği görülmektedir. Yani her çocuk 2 yaşına kadar çişini tutamaz ve altına yapar. Genellikle, gündüz çiş kontrolü 2 yaş, gece çiş kontrolü ise 3,5 -4,5 yaş civarında kazanılır. Bir çocuk dört ya da beş hatta altı yaşına geldiği halde altına yapıyorsa; ya fiziksel ya da psikolojik bir sorunun varlığından söz edilebilir

  6. GECE ALTINI ISLATMA: Bu çocuklar gündüz çişlerinin geldiğini söyledikleri halde sadece gece altını ıslatırlar. Ya yattıktan hemen sonra ya da uyanmaya yakın altlarını ıslatırlar. GÜNDÜZ ALTINI ISLATMA: Bu çocuklar gündüz altlarını ıslatırlar, gece böyle bir davranışta bulunmazlar. En önemli nedenlerinde birisi, çocuğun oyuna dalması ve çişinin geldiğini fark edememesidir. SÜREKLİ ALTINI ISLATMA: Mesane kasları geliştiği varsayıldığı halde (3-5 yaş) çocuk hala altını gece ve gündüz ıslatmaya devam ediyorsa büyük bir ihtimalle fiziksel bir sorundan söz edilebilir. Fiziksel sorunu, psikolojik nedenlerde destekleyebilir. ARASIRA ALTINI ISLATANLAR: Hastalanma, ateşli hastalıklar, idrar yollarını üşütme, gece üstünün açık kalması, zorlanma, bel ağrıları, korkutulma vb. nedenler çocuğun zaman zaman altını ıslatmasına neden olabilir. Fiziksel ve psikolojik problemlere bağlı değildir. Yalnız bazı çocuklar kardeşleri yeni doğduğunda ilgiyi üstüne çekmek için çok kısa süreli olarak böyle bir davranışa yönelebilirler.

  7. PSİKOLOJİKKAYNAKLI ALTINI ISLATMA SORUNU OLAN ÇOCUKLARDA GÖRÜLEBİLECEK BELİRTİLER Parmak emme, tırnak yeme. İçedönüklük, yalnız kalma isteği. Sorumluluktan kaçma. Kendine güvensizlik. Saldırgan davranışlar. Öfke ve ağlama nöbetleri. Yalan söyleme. Dikkatini toplamada güçlük. Yaşına uygun davranışlar göstermeme. Anne-babaya yeterince güvenmeme.

  8. ALTINI ISLATMANIN NEDENLERİ A. FİZİKSEL NEDENLER: Genetik yatkınlık. Sinir kas kontrolünün gecikmesi. İdrar yolları enfeksiyonları. Aşırı yorgunluk. Fazla tuzlu ve sulu yiyecek ve içeceklerin tüketilmesi. Ayakların ve bel kısmının üşütülmesi. Uyku sırasında kalkıp su içilmesi.

  9. B. PSİKOLOJİK NEDENLER: Erken ve baskılı tuvalet eğitimi. Yeni bir kardeşin doğması ve kıskançlık. Okula başlama, okul değiştirme. Okul korkusu. Sevilen birinin kaybı. Gün içinde yaşanan korkulu olaylar. Anne-babanın ayrılması, aile ilişkilerinde bozukluklar. Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi. İlgi çekmek ve öç alma isteği. Derin uyuma. Sürekli inatlaşma ortamlarının yaratılması

  10. ÖNERİLER Önce çocuk tıbbi muayeneden geçirilip, problemin organik bir bozukluktan kaynaklanıp kaynaklanmadığı tespit edilmeli, gerekiyorsa ilaç tedavisi uygulanmalıdır Kas kontrolü iki yaşından önce gelişmediğinden, bu dönemden önce tuvalet eğitimi verilmemelidir. Çocuğa tuvalet eğitimi verirken baskıcıve zorlayıcı tavırlardan kesinlikle uzak durulmalıdır Altını ıslattığı için çocuğa ceza verilmemelidir.

  11. Çocuk çişi geldiğinde “ayıp, biraz tutuver, eve gidince yaparsın” gibi zorlamalara maruz bırakılmamalıdır. Mümkün olduğunca çok sulu ve tuzlu yiyecek ve içecekler kontrollü verilmelidir. Özellikle uyku saatinden önce ve uyku aralarında bunların verilmemesine dikkat edilmelidir. Çocuğun altına bez koyulmamalıdır. Çocuk altı ıslak olarak fazla kalmamalı hemen değiştirilmelidir. Çocuğun altını ıslattığı başkalarına söylenmemelidir. Gece belli aralıklarda saat kurularak çocuğun tuvalete gitmesi sağlanmalıdır.

  12. Ağır oyuncakları kaldırmamasına ve arkadaşlarıyla oynarken birbirlerinin sırtına binmemelerine dikkat edilmelidir. Çocukla iyi bir iletişim kurmaya çalışılmalı, bu durumun geçici olduğu ve çocuğun isterse bu durumun üstesinden gelebileceği anlatılmalıdır. Evde çocuğun gece tuvaletini yapabilmesi için tuvaletin ışığı açık bırakılmalıdır. Çocuk tuvalete kaldırıldığında tam olarak uyanık olması sağlanmalıdır.

  13. Çocuk altını ıslatmadığı zamanlarda ödüllendirilebilir. Ödüllendirmede aşağıdaki yöntemlerden biri kullanılabilir: TAKVİM YÖNTEMİ Çocuk altını ıslattığı günlerde yağmurlu hava resminin altına (*) işareti, altını ıslatmadığı günlerde ise güneşli hava resminin altına (*) işareti konulur. Bu işaret kesinlikle çocuk tarafından konulmalıdır. Bir ay sonunda güneşli hava resminin altında (*) işareti çok ise çocuk ödüllendirilir. (*) işareti yerine takvime altını ıslatmadığı günler için güneş resmi, altını ıslattığı günler için yağmurlu bulut resmi yapılabilir. Ödülün niteliği çocuğun yaşına kişiliğine uygun olmalıdır.(Güneş resimlerinin çok olması da bir ödüldür.) BONCUK YÖNTEMİ Çocuk boncuk dolu bir kavanozdan her altını ıslatmadığı gün için bir boncuğu boş kavanoza atar. Boncuk sayısı daha önceki dolu kavanozdan fazla olursa çocuk yine ödüllendirilir.

  14. SALDIRGANLIK Saldırganlık; çocuğun güvenlik, mutluluk vb. ihtiyaçlarının şekil değiştirerek başka bir biçimde ortaya çıkmasıdır. Çocuğun akranlarına vurması, ısırması, eşyaları fırlatması, tekmelemesi, tükürmesi ya da sözel saldırılarda bulunmasıdır Saldırgan davranışları bulunan çocuklar; sinirli, anlaşılamaz, eyleme hazır ve aşırı geçimsizdir, hemen parlarlar, kavgaya hazırlardır. Durmadan kuralları çiğner ve ceza görür ancak bu çocuklar cezadan etkilenmez ya da kısa süreli olarak etkilenmiş gibi görünürler. Sıradan anlaşmazlıkları bile bilek gücüyle çözmeye çalışırlar

  15. NEDENLERİ • Anne-babanın birbirleriyle tartışmaları, kavga etmeleri, annenin ya da babanın saldırganca tutumu ve çocuğun da bunu taklit ederek öğrenmesi saldırganlığın başlıca nedenleri arasındadır. • Çocukta varolan, mevcut enerjinin boşaltılmasına izin vermeme ve engelleme • Çocuğun çabalarını görmezlikten gelme ya da yok sayma • Sıklıkla eleştirme, azarlama,bağırıp çağırma • Anne-babanın çocuk ile yeterince ilgilenmemesi, anne-babanın çocuğa karşı tutarsız bir tutum sergilemesi

  16. çocuğu ilgi duyduğu şeylerden mahrum etme ve engelleme (oyun oynamasına, koşmasına ya da hareket etmesine izin vermeme ), • sık sık çocuğu şiddete maruz bırakma, anne-babanın da sinirlenince evdeki eşyaları fırlatması ve saldırganca tavır sergilemesi, evde sık sık kavga sahnelerinin yer aldığı filmler seyredilmesi ve bu filmleri övücü sözler söyleme • anne-babanın çocuklarının haklarını koruyan ve kendini ezdirmeyen bir çocuk olması amacıyla “sana vuruyorsa sende ona vuracaksın, kendini ezdirmeyeceksin” gibi sözler söylemesi saldırganlığa neden olarak gösterilebilir.

  17. ÖNERİLER • Anne-baba çocuğa saldırgan davranışlar konusunda model olmamalıdır • Ev ve okul şartları; çocukların saldırganlık davranışını, destekleyici zeminler olmamalıdır. • Çocuğun istekleri bu tip davranışlar yapılınca yerine getiriliyorsa, çocuk isteklerini yaptırmada saldırganlığı araç olarak görmeye başlar • Saldırgan davranışlar ödüllendirilmemeli ve çocuğun bu davranışının, istenmeyen bir davranış olduğu hemen gösterilmelidir. • Saldırgan davranışlar kesinlikle dayakla cezalandırılmamalıdır. Anne-babanın ilgisi, sevgisi azaldığında ve fiziksel cezalar uzun süre devam ettiğinde, çocukta saldırgan ve sorumsuz davranışlar gelişir.

  18. Çocuk gergin ve sinirliyken onunla tartışmamalı, sakinleşmesini beklemeli ve daha sonra davranışı ile ilgili konuşulmalıdır. • Çocukla işbirliği yapılmalı, evde görev ve sorumluluk alması sağlanmalıdır.Örneğin;özellikle zarar verdiği şeylerin korunmasının sorumluluğu ona verilebilir. • Çocuğa saldırgan davranışlarının dezavantajları gösterilmelidir.Saldırgan davranışları ile isteklerini elde edemeyecekleri anlatılmalı, üstelik elde ettiklerini de kaybedebilecekleri vurgulanmalıdır • Anne-baba ve diğer yetişkinler çocuğun olumlu davranışlarını görüp, olumsuz davranışlarını görmezlikten gelmelidir. Çocuk saldırgan davranışlarda bulunmadığında sözel olarak ödüllendirilmelidir.

  19. Çocuk başka çocuklarla kıyaslanmamalı ve yarıştırılmamalıdır. • Çocuğun dışarıda oynamasına izin verilmelidir. Bu, çocuğun geriliminin azalmasına ve enerjisini boşaltmasına imkanı sağlayacaktır. • Saldırgan davranış diğer çocukların güvenliğini ciddi bir şekilde tehdit etmedikçe, bu davranışın üstünde durmamak gerekir. • Çocuk oldukça dürtüsel davranıyorsa ve bu yönünü kontrol etmede güçlük yaşıyorsa; çocuğa başkalarına vuracağı zaman, kendi kendini engelleyici cümleler söylemesi öğretilmelidir.Örneğin; “10'a kadar say ve ona vurma “ gibi.

  20. Kızgınlıktan kurtulmak için alternatifler bulunabilir. Yumruklanabilen kil, çakılabilen çiviler, resim çizme, boyama çocuğun kızgınlık duygularını kontrol altına almayı sağlayabilir. Ayrıca futbol, basketbol gibi sporlarda alternatifler arasındadır • Çocuk saldırgan modellerle karşı karşıya getirilmemelidir.TV.deki şiddet içeren programları seyretmesi engellenmelidir.Eğer kesinlikle engel olunamıyorsa, anne-baba çocukla birlikte seyrederek şiddetin sonuçlarını tartışabilirler • Anne-babalar saldırgan davranışlar gösteren çocuklarının grup etkinliklerine katılmasını sağlamalıdır. Çünkü bu çocuklara grup içinde “liderlik” rolünün verilmesi, iyileştirici bir faktör oluşturmaktadır

  21. YALAN SÖYLEME • Çocuklar; okulöncesi (3-5 yaş arası) dönemde gerçek dışı simgelerle gerçek simgeleri, birbirinden ayıracak zihinsel olgunluğa ulaşmadıklarından, anlattıkları gerçek dışı şeyler yalan olarak değerlendirilmez. • Bazen rüyalarını ve hayallerini de gerçekmiş gibi anlatabilirler. Dikkat çekmek için uydurdukları hikayeler de yalandan uzaktır. • Bunların dışında insanları aldatmak için söylenen cümleler yalan sınıfında kabul edilir

  22. NEDENLERİ • Çocukları yalana iten, çoğunlukla yetişkinlerin gerçek karşısında takındıkları çelişkili tutumlardır. Örneğin telefona cevap vermeye giden çocuğuna “beni filanca sorarsa evde yok dersin” diyen bir anne, yine okul yıllarında nasıl kopya çektiğini, bulduğu kopya çekme yöntemleriyle öğretmenini nasıl atlattığını anlatan bir baba • Yeterli sevgi alamayan yada gördüğü sevgiden emin olmayan, ilgi eksikliği yaşayan çocuklar dikkatleri kendi üzerlerine çekmek için yalan söyleyebilir • Bazen de yalan taklit yoluyla öğrenilir. Diğer çocukların yalan söylediğini gören ve onları taklit eden çocuk, yalanın onlara bir takım avantajlar sağladığını fark eder

  23. Yetişkinlere kendini ifade edemeyen ,onlar tarafından dinlenmeyen ya da aşırı tepki gören çocuk yalana başvurur • Eğer çocuk derslerinde başarılı değilse, okulda ve evde tembelliği başa kakılıyorsa bu durum çocukta telafisi zor bir aşağılık duygusu geliştirebilir. Bununla baş edemeyen çocuk yalan söyler. • Çocuk cezadan kaçmak için de yalan söyleyebilir. Dürüstlüğü ve doğru sözlülüğü karşısında ceza gören bir çocuk yalana başvurabilir. • Çocuk kardeşiyle ya da başka çocuklarla kıyaslanıyorsa, ailenin onayladığı çocuğa benzemek amacıyla yalana başvurabilir. Bu nedenle yapmadığı davranışları yapmış gibi ya da yaptığı davranışları yapmamış gibi ailesine aktarabilir.

  24. Çocuklar kaygılandıkları bir durumdan kaçmak için de yalana başvurabilirler. Okuldan korktuğu için karnının ağrıdığını söyleyen ve okula gidemeyen bir çocuk ya da okulda yemek yemek istemediği için parasını çaldırdığını söyleyen bir çocuk bu duruma örnek olarak gösterilebilir. • Çocuk sık sık eleştiriliyorsa, sert tepki gösteriliyorsa, mükemmelliğe zorlanıyorsa yalana başvurabilir • Çocuk yalan söylerken bazı özlemlerini dile getiriyor da olabilir.Mutsuzluklarını gizlemek için yalan söyleyen çocuklara rastlamak mümkündür.

  25. ÖNERİLER • Yetişkinler çocuklara örnek olmalıdır • Çocuk yalan söylediğinde aşırı tepki göstermemek gerekir. Yumuşak ve hoşgörülü olmalı ve cezadan kaçınmalıdır. Aşırı tepki göstermek, çocuğun sizin öfkenizden korunmak için, yalan söylemeye devam etmesine yol açabilir. • Çocuklardan başaramayacakları şeyler beklenmemelidir • Fazla baskıdan kaçınılmalıdır. Özellikle çocuğun yalan söylediğini anladığınızda dayağa başvurmayın, çünkü dayak yalancılığı pekiştiren bir ceza şeklidir.

  26. Yetişkinler çocuğu araç olarak kullanmamalıdır.Örneğin; annenin çocuğa telefonda “annem evde yok” dedirtmesi gibi. • Çocuğun diğer çocuklarla ve kardeşiyle kıyaslanmaması gerekir. • Anne-baba-çocuk iletişiminin olumlu olması gerekir. Çocuk istek, sıkıntı, kaygı ve endişelerini sizinle konuşabilmelidir. Çocuğu dinlemek ve çözüm yollarını kendisinin bulmasına yardımcı olmak gerekir. • Yalan söylediği için çocuğu suçlamamak gerekir."Yalancı" etiketi yapıştırılmış olan bir çocuk, bu etiketin gereklerini yerine getirecektir, Çünkü “yalancı” kelimesiyle çocuğun kişilik özelliği ifade bulmaktadır. Oysa çocuğunuzun kişiliğini bu davranıştan ayrı tutmak gerekir. Sevilmeyen şeyin çocuğun kendisi değil, davranışı olduğu anlatılmalıdır.

  27. Doğru söylediğinden emin olmak için kontrol edilmelidir. Çocuğa "ödevin bitti mi" diye sormak yerine "ödevini görmek istiyorum" deyin.Bu davranış hem kontrol edileceği için ödevini düzgün yapmasını sağlar hem de sonucundan çekindiği için yalan söylemeyi engeller. • Çocukları yalana yönelten bir diğer neden ise korkudur. Evde oyun oynarken salondaki bir süs eşyasını kıran çocuğun “ben yapmadım” demesi aslında kendini koruma ihtiyacındandır. Böyle bir durumda kızmak yerine “gel bir daha düşünelim, yanlış hatırlıyorsun galiba” diyerek onu yönlendirin. Herkesin zaman zaman kaza ile bir şeyler kırabileceğini, bundan sonra salonda oynamaz ise böyle kazaları yaşamayacağını anlatabilirsiniz

  28. KARDEŞ KISKANÇLIĞI • Rekabet duygusu her kardeşlik ilişkisinde vardır.Kardeş rekabetinin başlıca kaynağı “ annem-babam onu daha fazla seviyor! “ cümlesiyle hayat bulur. • Anneler-babalar genelde tüm çocuklarını aynı sevdiklerini iddia etseler de,onlar hakkında eşit olmayan duygulara sahiptirler.Pek çok ailede erkekler daha saygın ve üstün eğilimi olan cinsiyettir, bu nedenle erkek çocuklarına kız çocuklardan farklı davranıldığı görülür. • Küçük kardeşe duyulan kıskançlık,çocukluk yaşamında en yaygın kıskançlık örneğidir.Kardeşine vurma,ısırma sık rastlanan davranışlar arasındadır

  29. Kıskançlık nedeniyle çocukta emekleme,bebekçe konuşma,biberonla beslenmeye dönme,altını ıslatma,tırnak yeme parmak emme vb.gibi bebekleşme ve gerileme belirtileri gözlenebilir. • Kardeş kıskançlığında daha çok annenin tutumu rol oynamaktadır.Kimi kez anne gerçek suçluyu araştırır; suçlu olduğunu düşündüğü kardeşe ceza verir.Bazen ikisini birden cezalandırır ya da hangisi haklı olursa olsun küçüğünü korur • Kardeş kıskançlığından doğan düşmanlık,kızgınlık bazen kardeşe değil de anneye yönelir.Bunun sonunda çocuk; yatağını ıslatır,yemek yemez, söz dinlemez olur.Bazen de çocuğun düşmanlık duyguları kendisine yönelebilir.Böylece içe kapanma görülebilir

  30. Nedenleri • Anne-babanın evlat ayırımı yapması, • Anne-babanın anlaşmazlığı;çocukların taraf tutmaya zorlanması, • Anne-babanın ilgisiz tutumu, • Çocuğun anne-babanın gözüne girmeye çalışması, • Anne küçük kardeşle evde kalırken,büyüğünün kreşe,yuvaya ya da okula başlaması, • Anne-babanın kardeşleri birbirleri ile kıyaslaması;birini diğerine örnek göstermesi,

  31. ÖNERİLER • Anne-babanın kardeş dünyaya gelmeden, çocuklarını bu konuda hazırlamaları, doğum sonrası bebeğin bazı işlerini(beslenme, giyim, temizlik vb.) zorlanmadan ve kontrollü bir şekilde çocuğa yaptırmaları en uygun çözümdür. • Anne- baba çocukların her birine aile içinde kendi yerini bulması ve almasına, kendi olmasına imkan vermelidir • Çocuğa yeni gelen kardeşin daha çok ilgiye ihtiyacı olacağı, oysa kendisinin pek çok şeyi kendi başına yapabildiği gururu okşanarak anlatılmalıdır.

  32. Hiçbir şekilde kardeşler arası ayrım yapılmamalı,ikisine de yeterince ilgi gösterilmeli • Yeni doğan kardeşin eve ilk getirilişinde çocuğa sevdiği bir oyuncak ya da hediye ile gelmesi sağlanabilir • Kıskançlığı tahrik edici “pabucun dama atıldı vb.” gibi sözlerden sakınılmalıdır. • Çocuğa ait olan eşyalar yeni kardeşe onun rızası olmadan ufaldı ya da kullanmıyor diye verilmemelidir. • Çocuklar arasında güzellik, cinsiyet, kuvvet, zeka vb. açısından kıyaslama yapılmamalıdır • Evde ve yakın çevrede bulunan kişilerin de (özellikle büyükanne- büyük baba) ayrıcalıklı davranmaları önlenmelidir.

  33. DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER

More Related