E N D
İLİN TARİHİIğdır'ın adı; 24 Oğuz boyundan 21’ncisi sayılan İç-Oğuzlar-Üç-Ok kolunun ve Oğuz Han'ın altı oğlundan biri olan Cengiz Alp'in en büyük oğlu olan "Iğdır Beğ" den gelmektedir. Bu boyun ilk başbuğu Iğdır Beğ'dir. Iğdır'ın kelime olarak manası "iyi, büyük, yiğit başkan, ünlü ve sahip" gibi anlamlara, Yazıcıoğlu ve Resid-Üd-Din'e göre ise "iyi, ulu, bahadır" manalarına gelmektedir. Iğdır Beğ, dört kardeşin en büyüğüdür. Kabilesi Aras havzası ve Azerbaycan bölgelerine yerleşmiştir. Bunun en büyük delili Yıldırım Beyazıt'ın 1402 yılında yapılan Ankara Savaşında Timur'a yenilmesine sevinen Hıristiyan alemi, tebrik için Timur'a birçok elçi göndermişlerdir. Bu elçilerden biri olan İspanyol Klaviyo'nun anlattığı gibi Iğdır Kalası (Iğdır Korganı) bugün Ağrı Dağı eteklerinde halen harabe halinde bulunmaktadır. Klaviyo, buraya "kayalık üzerinde duran bir kal'a” diyerek, adının da "Iğdır" olduğunu belirtmektedir. M.Ö. 5000-4000 yıllarında; bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra, M.Ö. 3000-2000 yıllarında Mitanniler, Etiler, Asurlular, Kimmerler, Metler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek Ağrı Dağı yamaçlar, Aras Havzası ve Doğu Anadolu'da ikamet ettikleri sanılmaktadır., M.Ö. 1200 tarihlerinde Trakya'dan kalkarak Boğazlar üzerinden Anadolu'ya geçen Trako-Frigler, bölgede hüküm sürdüren Etilerin hakimiyetine son vermişlerdir. Bu sıralarda, Doğu Anadolu'da Hurriler'in soyundan geldiği kabul edilen ve tarihe Urartular olarak geçen küçük bir krallık Asurlulara tabi olarak yaşamakta idi. Asurluların dahili kavgalarla zayıflamaları güneydeki KASİT kabilesinin idareyi ele geçirmesine sebep olmuştur. Daha sonra çok kuvvetlenen ve Mısır'a kadar ilerleyen Asurlar, bir türlü hakimiyetleri altına alamadıkları Urartuları tanımak zorunda kalmışlardır. M.Ö. 1100-800 tarihlerinde kraliyet merkezi Van'da bulunan ve bütün Doğu Anadolu'yu idaresi altında tutan Urartu Krallığı, kendisine bağlı küçük beylik ve krallıklar kurmuştur. Bunlardan biri de Sürmeli adıyla bilinen ve halen harabe halinde bulunan "KARAKALE" şehridir.
İLİN TARİHİM.Ö. 5000-4000 yıllarında; bugünkü Azerbaycan, Sürmeli Çukuru ve Doğu Anadolu'da yerleşen Hurrilerden sonra, M.Ö. 3000-2000 yıllarında Mitanniler, Etiler, Asurlular, Kimmerler, Metler, Persler, Sümerliler ve Subailer gibi kavimlerin Orta Asya'dan gelerek Ağrı Dağı yamaçlar, Aras Havzası ve Doğu Anadolu'da ikamet ettikleri sanılmaktadır., M.Ö. 1200 tarihlerinde Trakya'dan kalkarak Boğazlar üzerinden Anadolu'ya geçen Trako-Frigler, bölgede hüküm sürdüren Etilerin hakimiyetine son vermişlerdir. Bu sıralarda, Doğu Anadolu'da Hurriler'in soyundan geldiği kabul edilen ve tarihe Urartular olarak geçen küçük bir krallık Asurlulara tabi olarak yaşamakta idi. Asurluların dahili kavgalarla zayıflamaları güneydeki KASİT kabilesinin idareyi ele geçirmesine sebep olmuştur. Daha sonra çok kuvvetlenen ve Mısır'a kadar ilerleyen Asurlar, bir türlü hakimiyetleri altına alamadıkları Urartuları tanımak zorunda kalmışlardır. M.Ö. 1100-800 tarihlerinde kraliyet merkezi Van'da bulunan ve bütün Doğu Anadolu'yu idaresi altında tutan Urartu Krallığı, kendisine bağlı küçük beylik ve krallıklar kurmuştur. Bunlardan biri de Sürmeli adıyla bilinen ve halen harabe halinde bulunan "KARAKALE" şehridir. Iğdır ve Çevresi VII. yüzyıla kadar Urartuların elinde kalmış, bu tarihten sonra M.Ö 665 yıllarında atlı göçebe halinde yaşayan İskit-Saka Türkleri Kafkasları aşarak bölgeye gelmişler ve Urartuların hakimiyetine son vermişlerdir. M.Ö. 642-226 tarihleri arasında bugünkü İran ve Doğu Anadolu'da hüküm sürdüren Sasaniler, II. Yezdigerd zamanında, o zamanlarda beylik halinde bulunan Kağızman'da Kamsarakanlı, Aras ve Doğubeyazıt'taBağratlı, Muş ve Malazgirt bölgelerindeki Oğuzlar'ı hile ile yok etme mücadelesi vermişlerdir. M.S. 481'de Ağrı dağı yamaçlarında (Arkori-Akuri/Ahura Köyü) yapılan savaşlarda Oğuzlar tarafından ağır bir hezimete uğratılan Sasaniler, bu yenilginin acısıyla 50 yıl kadar Oğuzlar'la savaşmışlardır. 1514 Çaldıran Savaşı ve 1534 Tebriz Seferi ile bölge kesin olarak Osmanlılar'ın eline geçmiş ise de, Osmanlı Devletinin gelişen siyasi olaylar yüzünden zayıflaması Iğdır'ın kaderini de etkilemiştir. 1746-1827 yılları arasında İran idaresinde kalan bölge, 1877-78 Osmanlı-Rus savaşı (93 harbi) sonunda 42 yıl Rus işgaline maruz kalmıştır. 1917 Ekim devriminden (Bolşevik İhtilali) sonra içine düştüğü siyasi bunalımdan kurtulmak isteyen Rusya, diğer devletlerle Brest-Litovks muahedesini imzalamasıyla bölge tekrar Türklere geçmişse de 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Mütarekesiyle ordu bölgeden çekilince mıntıka Ermeniler'in mezalimine sahne olmuştur. Nihayet, 14 Kasım 1920 tarihinde 15. Kolordu Komutanı Kazım KARABEKİR komutasındaki kahraman Türk ordusunca, Ermenilerin Aras nehrinin kuzeyine püskürtülmesiyle Iğdır ve çevresi kesin olarak Türkiye'nin mukaddes topraklarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Nitekim, bölgede 14 Kasım tarihleri İlin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümü olarak her yıl törenlerle kutlanmaktadır.
COĞRAFİ ÖZELLİKLERİ: Yüzölçümü 3.588 Km yibulan bölgenin Ermenistan ile hududunu boydan boya Aras Nehri teşkil etmekte olup, hattı 51 km dir. İl, Dünya coğrafyasında eşine ender rastlanabilecek bir özelliğe sahiptir. Bir yandan yurdumuzun en büyük ve dünyanın sayılı büyük dağlarından biri olan büyük Ağrı Dağı'nın 5165 metre yüksekliğindeki buzullarla kaplı sivri tepeleri ile diğer taraftan yüksek Doğu Anadolu platosunda ortalama rakımı 800-900 metre arasında değişen ve turunçgiller ile zeytin dışında her türlü meyve ve sebzenin bolca yetiştirilebildiği bereketli Sürmeli (Aras) çukurunu bünyesinde iç içe barındırmaktadır. İlin güneyinde yükselen Ağrı Dağı'nın zirvesindeki kar ile ovada yetişen pamuğun rengi soğuk ve sıcağı adeta yan yana getirmektedir. Bu özellikleri onu, yurt sathında "Doğunun Çukur ovası" olarak tanınmasını sağlamıştır. İklim ve Bitki Örtüsü: Iğdır Ovası ve çevresinde Akdeniz iklimine yakın karasal iklim hüküm sürmektedir. Iğdır Merkez, Karakoyunlu ve Aralık ilçelerinde kışları serin, yazları sıcak ve kurak geçmektedir. Yağış rejimi düşüktür, Tuzluca ilçesinde ise rakım farkından dolayı il merkezine ve diğer ilçelere göre sıcaklıklar biraz düşüktür. Aras nehri boyunca doğu-batı doğrultusunda uzanan Iğdır Ovası, Batı Iğdır, Doğu Iğdır ve Dil Ovası’ndan oluşmaktadır. Iğdır Ovası'nın güneydoğuya doğru bir uzantısı durumunda olan Dil Ovası (Dil Ucu), aynı zamanda ülkemizin en doğu uç noktasını (44 48') oluşturur. Bölgenin güneyinde, kabaca batı-doğu doğrultusunda uzanan Orta Toroslar'ın uzantısı ve Munzur dağlarıyla başlayıp Karasu-Aras dağlarıyla devam eden dağlık kütlenin doğudaki bölümü yer almaktadır. Bu bölüm üzerinde yer alan dağlar sırasıyla batıdan doğuya doğru Durak Dağı(2811) m), Zor Dağı (3.196 m), Pamuk Dağı (2.639 m) (Pamuk Dağı geçidi ile Büyük Ağrı Dağı’ndan ayrılan Pamuk Dağı ve Zor Dağı batısındaki Asma Geçidi ile Durak Dağlarından ayrılmaktadır. Pamuk Dağı ile Zor Dağları arasında Çilli Geçidi bulunur.) Büyük Ağrı Dağı (5.137 m) ve Küçük Ağrı Dağı (3.980 m) dağlarıdır. Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı, İran ile tabii bir sınır teşkil eder. Anadolu ile Asya'dan uzanan sıradağların bir nevi buluşma noktasıdır. SU KAYNAKLARI: Aras Nehri ile Arpaçay barajıdır. Aras Nehrinin Arpaçay Nehri ile birleştiği yerdeki yıllık ortalama geçen su miktarı 2(iki) milyar m3 ‘dür. 2006 yılında da zaten bu noktada geçen su miktarı 2.730.830.000m3 olup bu miktarın 1.725.180.000m3’ü Aras nehrinden 1.005.650.000m3’ü de Arpaçay nehri ve yan dereleri beslemiştir. Arpaçay Barajının yıllık su depolama hacmi 525 milyon m3 dür. Ancak; gerek Aras Nehri gerekse Arpaçay Barajının suları, uluslar arası sınır anlaşmaları gereğince Türkiye Cumhuriyeti ile Ermenistan Cumhuriyeti arasında KarakaleSerdarabat regülatöründe eşit olarak bölünmektedir. Regülatörden alınan bu su Iğdır projesinde sulama suyu olarak kullanılmaktadır. Arpaçay barajı ile Serdarabat regülatörü noktaları arasındaki su kullanımı yıllık bazda eşit olmaktadır..
COĞRAFİ ve EKONOMİK ÖZELLİKLERİ: TARIM:Eskiden kervan yolları üzerinde önemli bir durak olan Iğdır ilinde, ekonomi büyük ölçüde tarıma dayalıdır. Aras Nehri'nin suladığı ova, Doğu Anadolu Bölgesi'ndeki en önemli bitkisel üretim alanlarından biridir. Iğdır, bahçeden bahçeye geçiş yapan evleri ile ünlüdür. Bu bahçelerde kayısı ve elma ağaçları vardır. İldeki tahıl tarımında yıllara göre büyük dalgalanmalar görülür. Bu durumda yağışların düzensiz olması etkilidir. Çünkü tarım arazisinin %28'sinde ancak kuru tarım yapılmaktadır. Tahıl tarımında 1. sırada yer tutan buğdayı; arpa, mısır ve çeltik izler. Tahıl arazilerinin yaklaşık %32'sini kaplayan arpa, verim bakımından buğdaydan biraz düşüktür. Ayrıca arpa, buğdayın yetişemediği yüksekliklerde de yetişebildiğinden bölgenin yüksek dağlık kesimlerinde buğdayın yerine arpa tercih edilmektedir. Bu tercihte dağlık kesimlerde hayvancılığın daha önemli bir yere sahip olması etkilidir. Arpanın dışında tahıl ürünleri olup ilin tahıl arazilerinin sadece %9'luk bir kısmında yetiştirilen mısır ve çeltik, daha çok yöre halkının temel ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olduğundan bölge ekonomisinde pek önemli bir yer tutmaz. Bölgede 2000 yılı itibariyle 16,500 dolayında çiftçi ailesi bulunmaktadır. Bölge çiftçilerinin ancak yarıya yakını toprak sahibidir.2005 yılı verilerine göre il halkının %68'i tarım sektöründe, %26'sı hizmet sektöründe, %2'si sanayiide ve %4'ü de diğer sektörlerde istihdam edilmektedir. HAYVANCILIK: Hayvancılıkta birinci sırayı koyun alır. Onu sırasıyla keçi, sığır-manda ve kümes hayvanları izler. Bölgede bulunan çayırlar, küçükbaş ve büyükbaş hayvanlara yeterli gelmemektedir. Bu yüzden hayvan yemleri, hayvancılıkta önem teşkil eder. Yapılan bir araştırmada koyun ve sığır yetiştiriciliğinin Türkiye ortalamasının üzerinde olduğu tespit edilmiştir. Iğdır Ovası ve çevresi arıcılık bakımından son derece elverişli şartlara sahip olmasına rağmen arıcılık faaliyetleri yeterince gelişmemiştir. 2000 verilerine göre en çok kovan 7,249 ile Tuzluca ilçesinde bulunmaktadır. Onu 642 kovanla merkez ilçe, 193 kovanla Aralık ilçesi ve 154 kovanla Karakoyunlu izlemektedir. Bölgenin başlıca arı ırkı; "Kafkas Arı Irkı"dır. Kovan başına 20-25 kg bal üretimi düşmektedir. MADENCİLİK: Iğdır İli, yer altı kaynakları bakımından zengin bir yapıya sahip değildir. Tuzluca İlçemizde zengin krom yatakları bulunmaktadır. Tuzluca İlçesinde bulunan kaya tuzu yanında Aralık İlçesi ve Suveren Köyü dolaylarında pomza madeni mevcuttur. Tuzluca İlçesinde bulunan tuz yataklarının rezervi yaklaşık 800 milyon ton civarında olup, % 98 NaCl ihtiva etmektedir. İlimiz Tuzluca İlçesinde bulunan Tekel’e ait Tuzluca Tuz İşletmesi özelleştirilmiş olup, söz konusu tuz işletmesi halen Sürkit Gıda ve Uluslararası Nakliyat A.Ş. tarafından işletilmektedir. İlimizdeki Pomza rezervi 40 milyon ton’dur. Ayrıca İlimiz sınırları içerisinde 5177 Sayılı Maden Kanununa göre alınmış 15 adet Arama Ruhsatlı, 2 adet işletme Ruhsatlı 2 adette ön işletme ruhsatlı olmak üzere toplam 14 adet şahıs ve firma bulunmaktadır. SANAYİ: Iğdır İlinde öncelikle bölgenin hammadde kaynaklarını rasyonel olarak değerlendirebilecek ihracata dönük çeşitli gıda ve sanayi ürünlerinin üretimini yapabilecek büyük çapta istihdam yaratabilecek sanayi tesisleri bulunmamaktadır. Ancak Iğdır da bu güne kadar büyük çapta sanayi tesisleri kurulamamış olmasına rağmen çalıştırdıkları devamlı işgücü sayısı 5-50 kişiyi geçmeyen küçük çapta un, bisküvi, çikolata, gofret, meyve püresi ve konsantresi, tekstil, soğuk lastik kaplama ve tuğla fabrikası kurulmuş bulunmakta olup, küçük çapta kurulu bulunan bu sanayi tesisleri kapasitelerinin altında üretim yapmaktadır. İlin ekonomik yönden gelişmesini olumsuz yönde etkileyen faktörleri birkaç sebebe bağlamak mümkündür. Özellikle bölgeye yapılan kamu sektörü yatırımlarının az olması, kısıtlı sermaye, yerli müteşebbis gücünün yetersiz olması, uygulanan teşviklerden yeterince yararlanamaması, önemli tüketim merkezlerine uzak oluşu, hava ve demiryolu ulaşımının bulunmaması İlin ekonomik yönden gelişmesini olumsuz yönde etkilemiştir. Iğdır İli mevcut bölge coğrafyası içerisinde olağan sayılamayacak iklimi, verimli toprakları, tarım ve hayvancılığa dayalı üretim yapısı ile halen yerli ve yabancı müteşebbisler açısından bir çekim merkezi olma özelliği taşımaktadır
COĞRAFİ ve EKONOMİK ÖZELLİKLERİ: TİCARET: İlimizin üç ayrı ülkeyle komşu olması, Nahcivan Özerk Cumhuriyetinin de coğrafi ve siyasi konumu gereği sadece ülkemiz ve İran İslam Cumhuriyeti ile ilişki içerisinde olması her üç tarafı da adeta ekonomik açıdan bir birine bağımlı hale getirmiştir. Üç ayrı ülke ile sınır kapısı olan Iğdır ili bu konumu itibariyle dünyanın en ender yerleşim merkezlerinden birisi olmakla birlikte İlde sadece Dilucu Sınır Kapısı açık bulmaktadır MADENCİLİK: Iğdır İli, yer altı kaynakları bakımından zengin bir yapıya sahip değildir. Tuzluca İlçemizde zengin krom yatakları bulunmaktadır. Tuzluca İlçesinde bulunan kaya tuzu yanında Aralık İlçesi ve Suveren Köyü dolaylarında pomza madeni mevcuttur. Tuzluca İlçesinde bulunan tuz yataklarının rezervi yaklaşık 800 milyon ton civarında olup, % 98 NaCl ihtiva etmektedir. İlimiz Tuzluca İlçesinde bulunan Tekel’e ait Tuzluca Tuz İşletmesi özelleştirilmiş olup, söz konusu tuz işletmesi halen Sürkit Gıda ve Uluslararası Nakliyat A.Ş. tarafından işletilmektedir. İlimizdeki Pomza rezervi 40 milyon ton’dur. Ayrıca İlimiz sınırları içerisinde 5177 Sayılı Maden Kanununa göre alınmış 15 adet Arama Ruhsatlı, 2 adet işletme Ruhsatlı 2 adette ön işletme ruhsatlı olmak üzere toplam 14 adet şahıs ve firma bulunmaktadır. ULAŞIM: Iğdır İli’ni çevre İl ve Komşu Ülkeler ile bağlantısı sadece karayolu ile sağlanmaktadır. Demiryolun8un bulunmadığı Iğdır’ da Küllük Köyünün güneybatısında havaalanı inşaatı devam etmektedir. Karayolu ile Kars, Erzurum ve Doğubeyazıt’ a bağlanan İl, İran transit ticaret yolunun üzerinde bulunmaktadır. Bundan başka Azerbaycan’ ınNahcıvan Özerk Cumhuriyetine Dilucun’ dan, Ümit Köprüsü ile İran’ a Boralan sınır kapısı ve Ermenistan ile de Alican Köprüsü bulunmaktadır. Iğdır-Doğubeyazıtkarayolu yaklaşık 52 km. olup, 1665 m. yükseklikteki “Pamuk Gediği Geçidi” ni aşarak sağlamaktadır. Bu yol ile Iğdır Gürbulak sınır kapısına, Çaldıran üzerinden Van’ a ve Ağrı’ ya bağlanmaktadır. Iğdır-Kars karayolu Tuzluca ilçe merkezinin 10 km. batısından ayrılarak Halıkışlak üzerinden Digor ve Kars’ a bağlanmaktadır. Yaklaşık 130 km. olan Iğdır-Kars yolu Kars’ tan sonra Göle-Artvin üzerinden Iğdır’ ı Hopa ve Karadeniz kıyısına bağlamaktadır. Iğdır-Erzurum karayolu yaklaşık 280 km. olup Kağızman üzerinden Aras vadisini izleyerek Karakurt üzerinden Erzurum’ a uzanmaktadır. KÜLTÜREL ÖZELLİKLERİ: Örf-adet, gelenek ve görenekler, toplumun bütün geçmişinin ortaya çıkardığı ve yılların süzgecinden geçerek, toplumu temsil eden ve ona yaşama şevki veren, dinamizm kazandıran değerlerdir. İşte, Iğdır ve çevresinde de bu değerler çok güzel ve özüne uygun olarak kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Çocuğun doğumundan evlenmesine ve daha sonraki faaliyetlerine kadar birbirinden güzel adetler ard arda uygulanmaktadır. .
İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜNÜN FİZİKİ MEKANI Hizmet Binamız 765m2alan üzerinde, 2 Katta, 26 Odada hizmet vermektedir.
12 YILLIK ZORUNLU EĞİTİM KAPSAMINDA İLKOKUL/ORTAOKUL SAYILARI
2012-2013 EĞİTİM ÖĞRETİM YILI 1.SINIFLAR YENİ KAYIT ÖĞRENCİ DURUMU
12 YILLIK ZORUNLU EĞİTİM KAPSAMINDA 1.SINIFLAR YENİ KAYIT VE ARTIŞ ORANLARI 12 YILLIK ZORUNLU EĞİTİM KAPSAMINDA İMAM HATİP ORTAOKULLARININ KAYIT DURUMU
Temel Eğitim Taşımalı Eğitim Bilgileri 2013- 2014 2011- 2012 2012- 2013