1 / 30

TÜRKİYE’DE ARAZİ DÜZENLEME ÇALIŞMALARI

TÜRKİYE’DE ARAZİ DÜZENLEME ÇALIŞMALARI. ONUR AKAY 081205046. Milli ekonominin temeli ziraattir . Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır.

loe
Download Presentation

TÜRKİYE’DE ARAZİ DÜZENLEME ÇALIŞMALARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TÜRKİYE’DE ARAZİ DÜZENLEME ÇALIŞMALARI ONUR AKAY 081205046

  2. Milli ekonominin temeli ziraattir. Bunun içindir ki, ziraatte kalkınmaya büyük önem vermekteyiz. Köylere kadar yayılacak programlı ve pratik çalışmalar, bu maksada erişmeyi kolaylaştıracaktır. • Fakat, bu hayatî işi, isabetle amacına ulaştırabilmek için, ilk önce ciddî etütlere dayalı bir ziraat siyaseti tesbit etmek ve onun için de, her köylünün ve bütün vatandaşların kolayca kavrıyabileceği ve severek tatbik edebileceği bir ziraat rejimi kurmak lâzımdır. Bu siyaset ve rejimde, önemle yeralabilecek noktalar başlıca şunlar olabilir: • Bir defa, memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın, hiçbir sebep ve suretle, bölünmez bir mahiyet alması. • Büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliği, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlandırmak lâzımdır. 1 Kasım 1937 M. Kemal ATATÜRK

  3. DÜNYA VE TÜRKİYE NÜFUSUNUN KARŞILAŞTIRILMASI

  4. Yıllardır tarım konusundaki yazıların çoğunda bahsedildiği gibi Dünyanın önünde duran temel sorunların başında, hızlı nüfus artışına karşın artırılmayan tarım toprakları ile mevcut ve artan nüfusun beslenmesi sorunu gelmektedir. • Tarım yapılabilecek alanların, nüfusun artışına göre çoğaltılması mümkün olmadığına göre, mevcut tarım topraklarından daha fazla miktarda verim alınmasını sağlayacak yol ve yöntemlerin bulunmasını sağlamak gerekmektedir.

  5. KÖY VE ŞEHİR NÜFUSLARININ DAĞILIMI

  6. Çiftçi Kayıt Sistemi sonuçlarına göre, 2007 yılı itibarıyla kayıt altında gözüken tarım arazisi büyüklüğü 16,7 milyon ha olup, işletme sayısı yaklaşık 2.6 milyon adettir. Türkiye'de çiftçi başına düşen tarım alanı ortalama 6 hektarı geçmemekte, Avrupa Birliği ülkelerinde ise ortalama 19.7 hektar seviyelerindedir. • Tarımsal işletmeler % 32,7 ile en fazla 20-49 dekar işletme büyüklük grubunda yer almaktadır. • Tarımsal işletmelerin % 78,9’u 100 dekardan küçük işletme büyüklük gruplarında yer almaktadır. Bu işletmelerin tasarrufunda bulundurduğu arazi ise toplam arazinin % 34,3’ünü oluşturmaktadır.

  7. Tarımsal işletmelerin tasarrufunda bulunan arazinin; % 69,7'si ekilen tarla, % 13,3'ü nadas, % 9,4'ü meyve ve diğer uzun ömürlü bitkiler ile içecek ve baharat bitkileri (fidanlık ve örtüaltı dahil), % 1,7'si sebze ve çiçek bahçeleri (fidelik ve örtüaltı dahil), % 2,5'i daimi çayır, % 0,4'ü otlak (mera), % 1,3’ü tarıma elverişli olduğu halde kullanılmayan arazi, % 1,7’si diğer arazilerdir. • Tarımsal işletmelerin tasarrufundaki tarım arazisinin tasarruf şekli incelendiğinde, yalnız kendi tarım arazisini (zilyetlik dahil) işleten işletmelerin toplam işletme içindeki oranı % 85,1, işledikleri tarım arazisinin toplam tarım arazisi içindeki oranı ise %71,4 olarak belirlenmiştir. • Tarımsal işletmelerin, % 12,7’si hem kendi arazisini hem de başkasının arazisini, % 2’si yalnız kira ve yalnız ortakçılıkla tuttuğu araziyi, % 0,2’si ise iki ya da daha fazla tasarruf şekli ve diğer tasarruf şekilleri ile arazi işlediği tespit edilmiştir.

  8. TARIMSAL SORUNLAR • Türkiye’de 1950 yılında 2.2 milyon adet olan tarım işletmesi, 1980 yılında 3.5 milyona, 1990 yılında 3.9 milyona çıkmış, 2001 yılında ise 3 milyon olarak tespit edilmiştir. • 1950 yılında 10 hektar olan “Ortalama İşletme Büyüklüğü” azalarak 1980 yılında 6 hektara, 1990 yılında 5.9 hektara düşmüş, 2001 yılında ise 6.1 hektar olarak belirlenmiştir. • Tarımsal işletmelerin parçalılık durumlarına bakıldığında 2001 tarım sayımı verilerine göre, mevcut 3 022 127 adet işletmenin % 4.8’inin 1-3 parça, % 44.2’sinin 4-5 parça, % 28’inin 6-9 parça, % 23’ünün ise 10 parça ve üzerinde parçalı yapıya sahip olduğu görülmektedir.

  9. Bu rakamlardan ileri giderek ülkemizde tarımın temel sorunları şöyle sıralanabilir: • Kırsal toplum insanının önemli bir bölümünün hiç toprağı yoktur. • Tarım işletmelerinin büyük bir bölümünün toprağı bir ailenin geçimini sağlayamayacak kadar küçüktür. • Tarım işletmelerinde toprak mülkiyeti dağılımı dengesizdir. • Halen geçerli olan kiracılık yarıcılık ve ortakçılık düzeni ekonomik ve verimli tarım yapılmasını engellemektedir.

  10. Tarım işletmelerinin büyük bir çoğunluğunda araziler küçük parseller halinde dağınık ve şekilleri düzensizdir. • Artan nüfusun tarım dışı sektörlere çekilememesi ve diğer nedenlerinden dolayı, tarım işletmelerinin sahip olduğu arazilerde parçalanma sürmekte ve ekonomik işletme büyüklüğünün altına düşülmektedir. Bunun için ülkemizde süratle arazi toplulaştırması yapılarak, dağınık ve parçalı arazilerin birleştirilmesi suretiyle bir işletme bünyesi bütünlüğü sağlanmalıdır. • Örneğin Almanya'da ise tarım arazilerinin 10 hektarın altına inmesine izin verilmiyor ve Bütünlüğü koru geliri paylaş esası bulunmaktadır. Avrupa'da miras eğer bir ailede üç kişiye kaldıysa o aileden tek bir kişiye (ki burada mesleği en tarıma yatkın olana veriliyor) kalan arazinin işletme hakları veriliyor.

  11. Ülkemizde Arazi Parçalanmasının Başlıca Sebepleri Şunlardır: Doğal koşullar nedeniyle ortaya çıkan zorunlu parçalanma, • Bir bölgede tarım ekonomisi ve yöntemlerinin değişimi nedeniyle ortaya çıkan zorunlu bir parçalanmadır. Küçük tarımsal işletmelerin, tarımın diğer dallarında faaliyet göstermek için büyük arazi sahiplerinden arazi satın almak suretiyle parçalanmaya neden olmaları buna örnek gösterilebilir. Fiziksel tesislerin yapılması nedeniyle ortaya çıkan parçalanma, • Bir bölgede karayolu, demiryolu ve sulama sistemlerinin inşa edilmesi; oyun, eğlence ve dinlenme alanlarının tesis edilmesi nedeniyle ortaya çıkan parçalanma bu türdendir.

  12. Tarımsal faaliyetler nedeniyle ortaya çıkan parçalanma, • Toprak ve topoğrafya özellikleri ve iklim koşulları nedeniyle tarımsal faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve bitki deseni ve nöbetleşe ekim gibi nedenlerle ortaya çıkan parçalanmalardır. Nüfus artışı, miras ve alım satımlar nedeniyle ortaya çıkan parçalanma, • Bunda tarımın ve tarımsal faaliyetlerin doğrudan doğruya bir etkisi yoktur. Toplumsal ihtiyaçlar ve zorunluluklar nedeniyle tarım arazilerinde ortaya çıkan bir parçalanma şeklidir. Nüfusun hızlı bir oranda artışı ve artan nüfusun aynı oranda ekonominin diğer kesimlerine aktarılamaması, kırsal alanda yaşamını sürdürmeye mecbur olan topraksız çiftçileri çeşitli şekillerde (küçük, parçalı) toprak sahibi olmaya zorlamaktadır.

  13. PARÇALANMANIN TARIM İŞLETMELERİNDEKİ ÜRETİM ÜZERİNE ETKİSİ Parsellerin küçük oluşu ürün miktarı üzerine de etki eder. Küçük parsellerin ürün miktarı üzerine etkisi doğrudan ve dolaylı olmak üzere 2 türlüdür. 1-Doğrudan etkisine, küçük parçalarda kenar şeridinin etkisiyle ürün miktarındaki azalma, 2-Dolaylı etkisine de parçanın küçüklüğünün ekim, bakım ve hasat sırasında yarattığı çalışma güçlüğü gösterebilir.

  14. Çit veya tarla sınırına yaklaşamama nedeniyle, tarla sınırına paralel en az 30 cm genişliğindeki bir tarla şeridi tam anlamıyla ekilemez. • Bu ise bir kısım alanın boş kalmasına veya ürün kaybına neden olur. Örneğin 50 m genişliğinde ve 200 m uzunluğunda 1 hektarlık tarlada bu şekildeki alan kaybı 150 m2 kadar olduğu halde, aynı tarlanın 10 m genişliğinde 5 parsele bölünmesi halinde alan kaybı 630 m2 ye yükselir. • Öte yandan parsel şekillerinin de arazi kaybı ve dolayısıyla verimde azalmaya neden olduğu belirlenmiştir. Herbiri 1 ha büyüklüğündeki dikdörtgen, kare, üçgen ve daire şeklindeki dört parselden sınır kayıpları en az olanın 106.35 m2 ile daire; en fazla olanın da 136.8 m2 ile üçgen şekilli parsel olduğu belirlenmiştir. Kare şeklindeki parselin, dikdörtgene oranla daha az sınır kaybına neden olduğu görülmektedir.

  15. ARAZİ TOPLULAŞTIRMASI NEDİR? • Arazi Toplulaştırması; tarımsal üretimin arttırılması amacıyla, küçük parseller halinde birden fazla parçaya bölünmüş, değişik yerlere dağılmış veya elverişsiz biçimde şekillenmiş arazilerin; modern tarım işletmeciliği esaslarına göre ve sulama hizmetlerinin getirilmesine en uygun bir şekilde birleştirilmesi, şekillendirilmesi ve düzenlenmesi işlemine denir.

  16. Cumhuriyet Döneminde Toprak Düzeniyle İlgili Çalışmalar • Atatürk 1929 yılında TBMM’ni açarken yaptığı bir konuşmada “Çiftçiye arazi vermek de hükümetin takip etmesi lazım gelen bir keyfiyettir. Çalışan Türk köylüsüne işleyebileceği kadar toprak temin etmek, memleketin istihsalatını (üretimini) zenginleştirecek başlıca çarelerdendir” demiştir. Yine Atatürk, “her çiftçi ailesinin geçineceği ve çalışacağı toprağa malik olması behemehal lazımdır. Vatanın sağlam temeli ve imarı bu esastadır” demiştir. • Atatürk 1937 meclis açılış konuşmasında ise, “ Memlekette topraksız çiftçi bırakılmamalıdır. Bundan daha önemli olanı ise, bir çiftçi ailesini geçindirebilen toprağın hiçbir sebep ve suretle bölünmez bir mahiyet alması, büyük çiftçi ve çiftlik sahiplerinin işletebilecekleri arazi genişliğini, arazinin bulunduğu memleket bölgelerinin nüfus kesafetine ve toprak verim derecesine göre sınırlamak lazımdır” görüşünü ileri sürerek, Türkiyede ilk toprak reformu ilkelerinin temelini atmıştır.

  17. Türkiye’’deGünümüzde Yapılan Düzenleme Çalışmaları

  18. BU ŞEKİLLERDEKİ GAP UYGULAMA İSTATİSTİKLERİNDEN ŞU SONUÇLARI ÇIKARABİLİRİZ • 57 köyde uygulanan projelerden sadece 5 köyde parsel sayısında bir azalma (yani toplulaştırma) görülmüştür. Tablodan izleneceği gibi bazı köylerde 4-5 kat hatta daha fazla oranda bir parsel çoğalması (parçalanması) görülmektedir. • Hisseli arazi miktarı konusunda önemli oranda azalma görülmesine rağmen, dikkat çekici oranda hisseli arazi miktarlarının çoğaldığı görülmektedir. • Bir parselin ortalama malik sayısında ciddi oranda bir azalma olmuştur. • Tam mülkiyetli parsel oluşturmada büyük bir oran yakalanmıştır.

  19. SONUÇ OLARAK 1. Türkiye’’deki kırsal mekanın düzenlenmesine ilişkin çalışmalar, bütüncül bir sistem mantığından yoksun, münferit çalışmalar olarak algılanmakta, farklı birimlerce, farklı zamanlarda, farklı hedeflere ulaşılabilecek gibi davranışlara konu olmaktadır. Kırsal mekanın düzenlemesine yönelik hizmet veren kurumlar, anılan mekanı bir bütün olarak algılamamakta, dolayısıyla çalışmalarının bir bütünün parçaları olduğu gerçeğini göz ardı etmemektedir. Buna köy yerleşim yeri imar çalışmaları, arazi düzenleme, köy gelirlerini artırıcı davranışlar vb. çalışmaları örnek olarak verebiliriz. 2. Ülkedeki tüm sektörlerde olduğu gibi, kırsal mekana ilişkin yapılan iyileştirme çalışmalarının da koordinasyon, birlikte çalışma, ilişkili bir diğer birimi veya faaliyeti dikkate alma vb. konularda tam bir ilgisizlik ve kayıtsızlık yaşanmaktadır.

  20. Kırsal mekana ilişkin yapılan hukuki düzenlemelerde amaç, uygulama şekli, uygulama sonrası durumun izlenmesi vb. konularda tam bir farklı mozaik görüntüsü yaşanmaktadır. Hukuki düzenlemelerde konu bir bütün olarak ele alınmamakta, o anki akla gelen konu tek başına ele alınarak düzenlemeye çalışmaktadır. Öyle ki hukuksal düzenlemeler sadece hedeflediği konu itibariyle bir düzenleme yapmakta, diğer bir etkileşimli olduğu konuyu hiç göz önüne almamaktadır. Örnek olarak mera rejimi-kadastro ilişkisi, mera-hayvancılık, mera-arazi düzenlemesi, vb. ile mera kanunu, orman kanunu, kadastro kanunu, arazi düzenleme kuralları ve yönetmelikleri vb. sayılabilir. 4. Kırsal mekanda tarım topraklarına olacak talep baskısını azaltıcı alternatif sektörler yaratılamamıştır.

  21. 5. Türkiye’’de toprak rejimi konusunda günümüze kadar hakim olan düşünce, siyasi yaklaşımların da bir sonucu olarak, ayrım yapılmadan, herhangi bir kaygı taşımadan ve bir adım sonrasını düşünmeden, hep ülke topraklarının dağıtılması temeli üzerine olmuştur. Bu durumun bir sonucu olarak, batı ülkelerinin aksine bütün olan toprakların parçalanmasına sebep olunmuş ve kabiliyetleri dışında kullanılmalarının zemini hazırlanmıştır. Diğer yandan, her şeyi devletten bekleyen, devletin varlığı dışında bir dünyanın olduğunun keşfedilmesine engel olan, insanları hep yardımla ayakta tutan, kendi öz güven ve hayal gücünün oluşmasına engel olan ve ülke insanını buna alıştıran bir sistem yaratılmıştır.

  22. KAYNAKLAR * Selçuk Üniversitesi Jeodezi ve Fotogrametri Mühendisliği Öğretiminde 30. Yıl Sempozyumu,16-18 Ekim 2002, Konya Açıl ve Köylü,1971 * Akdağ,1971 * Aksöz, İ., 1970. “Batı Almanya’da Arazi Toplulaştırması” Atatürk Ünüversitesi. ERZURUM. * Boyacıoğlu, 1973 * Büker ve Bölükoğlu,1990 * Çevik,1974 * Çevik, 1989 * Çevik ve Tekinel,1987 *Coşkun, S., Türkiye'nin Kırsal Kalkınma Sorunsalına Arazi Toplulaştırma Ölçeğinde Çözüm Önerileri * tarımkütüphanesi.com

  23. BENİ DİNLEDİĞİNİZ İÇİN TEŞEKKÜRLER ONUR AKAY 081205046

More Related