1 / 19

İşitme Engellilerin Beklenti ve Sorunları

İşitme Engellilerin Beklenti ve Sorunları. Ercüment TANRIVERDİ Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu Başkanı. Eğitim. Okul Öncesi

Download Presentation

İşitme Engellilerin Beklenti ve Sorunları

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İşitme Engellilerin Beklenti ve Sorunları Ercüment TANRIVERDİ Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu Başkanı

  2. Eğitim Okul Öncesi Bireyler işitme engelli oldukları tespit edildiği andan itibaren işitme kayıplarına uygun eğitim modellerine yönlendirilmelidirler. Eğitim işitme engelliler için ana kucağında başlar. Dolayısı ile 0-6 yaş dönemi kesinlikle müdahalenin yapılması gereken bir dönemdir. İşitme engelli bireyin işitme cihazı ile duyuyor olması, implant’a yönlendirilmiş olması ya da işaret diline mecbur olması bu gerçeği değiştirmez. Model önerisi Türkiye İşitme ve Konuşma Rehabilitasyon Vakfı çalışmasıdır. Dünya da işaret dili kullanmak zorunda olan işitme engelli bireylerin eğitimleri kullanılan en başarılı sistem iki dilli eğitim metodudur. İki dilli eğitim işaret dili ve yazı dilin birlikte öğretildiği bir sistemdir. Bu sistemi uygulayan ülkelerde işitme engelli bireylerin akademik kariyer de dâhil olmak üzere birçok meslekte aktif oldukları görülmektedir. Ulusal işaret dili sisteminin oluşturulması ve ülkemizde olmayan işitme engelliler anaokulu sisteminin doğru modelle hayata ivedi olarak geçirilmesi en önemli görevimiz olmalıdır.

  3. Eğitim İlk ve Orta Öğretim Dönemi Ülkemizde standart bir milli eğitim sistemi olmasına karşın halen işitme engellilerin ihtiyaç duyduğu işaret dili destekli bir sistemin var olmaması sebebiyle, hayatı en iyi şekilde öğrenmeleri gereken dönemde akranlarından çok geride kalan bir dönemden geçen işitme engellilerin günümüzde toplumdan uzaklaşmalarını ve kendilerini soyutlaştırmaya başlamalarının en önemli dönemdir. Bu kopukluğu yaşamanın yanı sıra bilinçsiz aile bireylerinin de yanlış yönlendirmesi ile günümüzde işitme engelli dediğimizde karşımıza çıkan zayıf eğitimli, kendini doğru ifade edemeyen bireylerle karşı karşıya gelmekteyiz. İşitme Engelliler Okullarında FM Sisteminin etkin olarak uygulanabilmesi ve teknolojinin gelişmesine paralel olarak yenilikleri güncelleyerek takip edilmesi önemlidir. Duyan çocukların eğitim sistemlerinde işaret dili eğitimleri verilmeli, işitme engelli okulları ile duyan çocukların okulları çeşitli etkinliklerle bir araya gelerek bu iletişimi güçlendirmelidirler.

  4. Eğitim Yükseköğretim ve Olgunlaşma Dönemi Hali hazırdaki milli eğitim sistemimizde işitme engelliye özel doğru yöntemler kullanılmıyor olması lise çağını tamamlamış işitme engelli bireyin yükseköğretime adım atmasını temelden yok etmektedir. Günümüzde bu eğitime tabi olan bireyler özel seçilmiş duyma konuşma yetenekleri yüksek olan kişilerdir. Bu durum çoğunluğun özlem duyduğu bir dönem olarak görülmektedir. Sınav sistemlerinin kaldırılarak, mülakatlar ile yükseköğretim alanlarına devam etmelerini sağlamak günümüz işitme engellileri için çok kıymetli bir imkan olacaktır. Ülkemizde uygulanmakta olan sınavlar ne kadar basitleştirilse de başarısızlığın hakim olduğu gerçektir. Temel eğitimlerin doğru yöntemlerle uygulandığı bir döneme geçildiğinde belki sınavlar sürecin önemli bir ihtiyacı olarak karşımıza çıkabilir.

  5. Hayat Gençlik dönemi Geçliğe adım atmadan önce ülke gerçekleri dolayısı ile kendini toplumdan soyutlayarak yetişen işitme engelli birey kendini dünyaya gösterme zamanı olan gençlik döneminde, dünyayı toplumun genelinden ayrı ve farklı bir bakışla yaşamaya başlar. Kendisi gibi işitme engelli yetişkin bireylerle okul dışında bir araya gelmeye başlayan genç birey sosyal hayatta tanıştığı işaret dilini fazlasıyla benimser ve hayatı yeniden yaşamaya başlar. İşaret dili ile buluştuğu dönem bir nevi hayatın gerçekleri ile karşılaştığı dönemdir. Gençlik faaliyetleri yapmakta olan sivil toplum kuruluşları devlet tarafından desteklenmeli ve gençlerin sosyal, kültürel ve mesleki eğitimler alması sağlanmalıdır.

  6. İş Hayatı Ülkemizde işitme engelli bireyler yeteri kadar tanınmadığı için özellikleri bilinmemekte ve doğru iş imkanlarına ulaşamamaktadırlar. Raporlarında belirtilen “duymayı gerektirmeyen işler” ifadesi iş verenler ya da işe yönlendirenler tarafından sadece telefonla konuşamaz olarak algılandığı için beden gücü gerektiren işlerde çalıştırılırlar. Halbuki işitme engelliler çok başarılı grafiker ya da aşçı olabilirler! Doğru eğitim sistemleri ile işitme engelliler mimar, mühendis, psikolog gibi alanlarda meslek sahibi hatta akademisyen olarak bile karşımıza çıkabilirler. İş yerlerinde yaşanan sorunların temel sorunu iletişimsizliktir. İşitme engelli personeliniz varsa işaret dili bilen personelinizin de olması gerektiğini unutmamak gerekir. İstihdam, günümüzde işitme engellilerin en önemli sorunudur. Başta kamu kuruluşları olmak üzere iş verenler, alımlarında günümüz şartlarında kontenjan sistemini uygulamalı, sınavlardaki adaletsizliğin önüne bu şekilde çözüm üretmelidirler. Tabii ki her şeyin ideal ölçülerde yaşandığı bir ülke de sınav eşitliğini de konuşabiliriz.

  7. Sağlık Sağlık kurul raporları yeniden değerlendirilmelidir. Hiç görmeyen bir köre nasıl %100 özürlü ibaresi yazılıyorsa, hiç duymayan sağıra da %100 özürlü ibaresi yazılabilmeli. Ancak bu ibare hayattan muaftır anlamına gelmemeli! Alınan bir Devlet Hastanesi raporu Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca onaylanarak Özürlü Kimlik Kartına dönüşebilmeli, bu kart devlet ya da özel sektörde yapacağı her işlem için geçerli olmalı. Örneğin engelli kontenjanında çalışan bir işitme engelli vergi muafiyeti indirimi için yeniden rapor almak zorunda bırakılmamalı. Hastanelerde hizmet alacak işitme engelliler kendilerine yardımcı olacak ve iletişimi sağlayacak tercümanlar bulabilmeli. Tercümanlık yeterliliğine sahip bireyler bulunamıyorsa kurumlar teknolojinin nimetlerinden yararlanarak oluşturulacak görüntülü iletişim merkezleri ile bu hizmeti daha çabuk, daha sürekli ve daha ucuz bir hizmet durumuna getirebilmeliler.

  8. Sağlık İşitme cihazı ve implant çok pahalı teknolojiler olması sebebiyle zaten işitme engelli çocuğu olan bir ailenin ekstra giderleri yanında altından kalkamayacakları masraflar olarak karşılarına çıkmaktadırlar. Devletin diğer sağlık hizmetlerinde olduğu gibi bu gereksinimler için de %10 yada %20 pay ödeme imkanı sağlayarak aileleri rahatlatması önemli bir ihtiyaçtır. Bunun yanında ilkokul çağında bir çocuğun işitme cihazını elinde olmayarak bozması bir insanlık hali olarak görülmeli, günümüzde olduğu gibi 5 yıla mahkum edilmemeli. Çocuğun çocuk gibi oynaması, koşmasına izin verilmeli ve hayatın tatlarından sakınarak yararlanması durumu ortadan kaldırılmalı. Özellikle implant dediğimiz cihazlar neredeyse bir otomobil fiyatında olduğu düşünülerek en azından özel sigortalanma yolu açık olmalı.

  9. İletişim Teknolojileri İşitme Engelli bireylerin cep telefonu kullanımı genellikle sms ve 3G servisleri üzerinden olduğu dikkate alınarak, bu sistemlerin gelişmesi ve iletişim en basit hale gelebilmesi anlamında teknolojik gelişimler gösterilmeli ve devlet bu teknolojileri geliştiren kuruluşları teşvik ederek desteklemelidir. İşitme engelli bireyin özel ve resmi kurumalarda telefonla iletişim yerine e-posta veya SMS ile iletişim hakkının geliştirilmesini ve yaygınlaştırılmasını için de sunulan öneriler dikkate alınmalıdır. Görüntülü iletişim merkezleri, dünya da gelişmeye devam eden çok başarılı iletişim destek sağlayıcılarıdır. İşaret dili tercümanlarının bu tip merkezlerde istihdam edilmeleri birçok sektörde ihtiyaç olan tercümanlık hizmetinin de hızlı ve sürekli olarak uygulanmasına katkı sağlamış olacaktır.

  10. İletişim Teknolojileri Televizyon Dünyası işitme engelli bireyler için alt yazı ya da işaret dili var olduğu sürece anlamlıdır. işaret dili kullanılan programlar sadece haber programlar olarak görülmemelidir. Her insan gibi televizyonlarımızda sıkça yayımlanan sağlık, spor, kültür ve sanat programlarına da erişim bir görev olarak belirlenmelidir. Akşamları müptelası olunan dizi filmlerin alt yazı destekli olarak yayımlanması sadece işitme engellilerin faydalanması anlamına değil televizyonlarında reyting kaygısına bir artı olarak görülebilmeli. Bu destekleri sağlayan programlar, devlet tarafından tespit edilerek çeşitli cazip teşvik ödülleri verilmeli ki, bu da televizyonlar ya da yapımcılar arasında tatlı bir rekabete dönüşsün. Kazanan her zaman Türk insanı olsun.

  11. Seyahat Özellikle Havalimanlarında karşılaştığımız sorunlar işitme engelli bireyleri hayli zor duruma sokmaktadır. Nasıl ki havalimanına giren bir görme ya da bedensel özürlü bireye refakatçi destek veriyor ise işitme engelli vatandaşa da işaret dili bir personel destek vermelidir. Uçuş öncelerinde rastladığımız çıkış kapılarının değişiklik anonsları işitme engellilerce duyulmaması sebebiyle uçuş haklarını kaybetmelerine sebep olabilmektedir. Bunun yanında sormak ya da danışmak istedikleri konularda da mevcut sistem “seninle ilgilenemeyiz!” durumundadır. Bu destekleri sağlamak bir havalimanı kuruluşu için yük değil aksine son derece prestijli bir hizmet olarak görülmelidir.

  12. Seyahat Şehir içi ulaşımlarda hizmet veren belediyeler sadece kendi inisiyatiflerine göre ücretsiz ya da indirimli uygulamalar yapmamalıdır. Eğer İstanbul gibi bir şehirde ücretsiz ulaşım sağlanabiliyorsa bu Türkiye’nin tüm illerinde yaşayan engelliler için bir hak olmalıdır. Kendi başlarına seyahat edemeyecek olan işitme engelli çocukların velilerine de ücretsiz seyahat hakkı getirilmelidir. Bu durum bir destek değil zaruri bir görev olarak bilinmelidir. Özellikle işitme engelli bireylerin Özel Halk Otobüslerinde karşı karşıya kaldıkları küçük düşürücü söylem ve hareketlerin ihbarı halinde ciddi yaptırımlar ile cezalandırılması sağlanmalıdır. İşitme engelli sürücülerin araç plakalarında işitme engelli trafik işareti kullanılmasına geçilmelidir. Tekerlekli sandalye işareti kullanmaya mecbur edilen işitme engelliler bu durumdan dolayı çeşitli sorunlar yaşamaktadırlar. Bu plaka işaretinin değişimi park hakları gibi çeşitli hakların değişmesi anlamına gelmemelidir.

  13. Din ve Ahlak İşitme Engelli bireyler ne eğitim sistemlerinde ne de sosyal hayatta maalesef din ve ahlak bilgisi konusunda yeterli eğitimi alamamakta buna bağlı olarak dini vecibeleri yerini getirmekte eksik kalmakta ve toplumda kötü alışkanlıklara yönelen bireyler olabilmektedirler. Bu duruma müdahale etmek ve doğru yönlendirmeler yapabilmek için devletin ciddi adımlar atması gerekmektedir. Temel Din ve Ahlak Bilgisi materyallerinin işaret diline çevrilerek DVD olarak halk ile paylaşımı, Cuma Hutbelerinde işaret diline çevrildiği tercüme hizmetleri yaygınlaşmalı, Bu çalışmalar yapılırken teknoloji desteğini almanın da çok önemli olduğu hatırlatmak görevimizdir.

  14. Kanunlar 5378 sayılı kanunda dile gelen Türk İşaret Sisteminin Oluşturulması talimatının ivedilikle yerine getirilmesi sağlanmalı ancak devlet kurumlarının yabancı oldukları bu konuda icraat yaparken fiilen kurullarda bulunan Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu’ndan yararlanması elzemdir. İşitme Engelli bireylerin otomobil alırken karşılaştıkları ÖTV maliyetinden kurtulmalarını sağlamak günümüzde sağlanmış olan en önemli desteklerden biri olacaktır. Bunu sağlayan hükümet de işitme engelli dünyasında tarih yazmış ve bir ömür unutulmaz olacaktır. ÖTV muafiyeti konusunda eğer %100 destek sağlamak sorun olacaksa, o zaman özür oranımız kadar muafiyet getirilerek özrümüz kabul edilmeli ve sağlam sayıldığımız oranda vergi ödeyerek bu soruna çözüm önerisi getirebiliriz.

  15. Kanunlar Çok başarılı oldukları halde İşitme Engellilerin Motosiklet kullanımlarının da önü açılarak ehliyet almaları için düzenlemeler yapılmalı. 0-6 yaş işitme engelli çocukların anaokulu sistemine kavuşabilmeleri için ihtiyaç olunan kanun değişikliğinin sağlanması. İşitme engelliler için uygulanan kaynaştırma eğitim sisteminin oturtulamadığı görünmekte olup, yaptığımız araştırmalara göre çocuklarımızın sınıfın en arka sıralarında oturtuldukları tespit edilmiştir. Bu tip okullarda görev yapanlar işitme engellilik hakkında bilgi sahibi olmadıkları gibi nasıl iletişim kuracakları konusunda da tecrübe sahibi olmadıkları görülmüştür. Sitemin düzeltilmesine yönelik düzenlemeler de ihtiyaç olarak ortaya çıkmaktadır.

  16. Kanunlar İşitme cihazı alım şartlarında yaşanan ürünün %80 bedelinin bireyler tarafından ödenmesi %20 devlet desteği uygulanıyor olması durumunun tersine çevrilmesi gerekmektedir. Engelli memur alımlarında kotanın artık bir şekilde tekrar artırılması gerekliliği ortaya çıkmıştır.Özellikle Kamu kurum ve kuruluşlarda %4 ün 5 veya 6, özel sektöründe % 3 den 6 ya çıkarılması gerekmektedir. İstihdam alanındaki özel sektöre yaptırım gücün daha da arttırılması gerekliliği doğmuştur. Özellikle bankalara ve holdinglere karşı daha etkileyici önlemlerin alınması gerekmektedir. (Bir bankanın engelli çalıştırmama olayına karşı mahkemede bankanın verdiği savunma da “görüntü kirliliği” denmesi hala hangi çağda yaşadığımızın bir göstergesidir) Rehabilitasyon merkezleri işitme engelli çocukların eğitiminde ciddi sıkıntılar yaşanmaktadır. Eğitim sürelerinin kısa olması, haftada 2 gün olan bu eğitimlerinin sürelerin arttırılması ve özel eğitime daha fazla zaman ayrılması gerekliliği hususunda ilgili kanunda düzenleme gerekmektedir.

  17. Kanunlar Üniversite sınavların işitme engellilere göre düzenlenmesi (YÖK Kanunu) Okullarda aldıkları mevcut eğitim sistemi ile kazanamadıklarından müfredatların biran önce değiştirilmesi zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.

  18. Dünya Kongresi Federasyonumuz ciddi bir başarı örneği göstererek, Meksika ve Almanya’yı ciddi bir fark ile geride bırakmak kaydıyla, dünyanın en büyük işitme engelliler organizasyonu olan 17. Dünya Sağırlar Kongresini 2015 yılında İstanbul’da gerçekleştirmek üzere kazanmıştır. Bu kongre , ülkemizin işitme engelliler alanında vitrine çıkacağı ve dünyaya kendisini göstereceği önemli bir platform olacaktır. İşitme engelliler alanında uygulanan politikalar, yenilikler, uygulamalar bir anlamda önemli çoğunlukta dünya ülkelerine de örnek teşkil edecektir. Bu süreçte başta Sayın Bakanımız Fatma ŞAHİN Hanımefendi olmak üzere devletimizin ilgili kurum ve kuruluşlarını da yanımızda görmek bizlere güç katacaktır.

  19. Final "Ulusal İşaret Dillerine sahip çıkmayan toplumlar, o ülkede yaşamakta olan işitme engelli bireylerin sosyal, kültürel ve akademik hayatlarını yok olmaya mahkum ederler" Teşekkürler Ercüment TANRIVERDİ Türkiye İşitme Engelliler Milli Federasyonu Başkanı

More Related