1 / 12

Temmuz 2014

ELEK ÜSTÜNDE KALABİLMEK. Hazırlayan. Hüsnü Çeşmeci. Temmuz 2014. Önceki konularımızın birinde aşağıdaki bilgileri vererek ELENMEK’ten bahsetmiştik:. Elek, iki yönde dizilmiş tellerin oluşturduğu bir çeşit kafestir. Teller bir birine ne kadar yakınsa, “elek gözü” o kadar küçülür.

hayden
Download Presentation

Temmuz 2014

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ELEK ÜSTÜNDE KALABİLMEK Hazırlayan Hüsnü Çeşmeci Temmuz 2014

  2. Önceki konularımızın birinde aşağıdaki bilgileri vererek ELENMEK’ten bahsetmiştik: Elek, iki yönde dizilmiş tellerin oluşturduğu bir çeşit kafestir. Teller bir birine ne kadar yakınsa, “elek gözü” o kadar küçülür. Seyrek telli elek, üstündekinin çoğunu altına geçirir. Elek üstünde kalacak miktarın önemli olduğu hallerde, sık telli elek kullanılır. “ELENME OLAYI” ÖNEMLİ, BU AY BUNU KONUŞALIM NİÇİN BU KONU SEÇİLDİ? YAPTIKLARINI ELE, NE KADARI YUKARIDA KALIYOR? HADİS Özel Hayatta TECRÜBE Yönetimde AYET - HADİS BİLGİ - TECRÜBE İle.. İle… AYET BİLGİ ELENDİĞİMİZİ UNUTMAYALIM. ELEK ÜSTÜNDE KALMAK İSTEYENLER TEDBİRİNİ ALMALIDIR.

  3. TANIM Cisimleri elekten geçirmek suretiyle incesini kabasından ayırma işlemine “elemek”, kullanılan araca “elek”, işlemi yapana da “eleyen” denir… Adaylar arasından seçmek, bazılarını ayıklamak, niteliklerine göre ayırmak vb. işlemler de bir tür elemedir… Her kim bir “seçici” ise, bir “eleyen” olarak, birilerini “eleyecek” demektir. ELEMEYİ YAPAN KİŞİYE "ELEYEN" DENİR Eleyen: “Eleme işlemini yapan yetkili” olarak tanımlanırsa; eleyen bazen birey, bazen toplum, bazen yerel kurum/ kuruluş, bazen uluslararası bir kuruluş, bazen de bir başka devlettir. Örnek: Bir babanın evlatlarından birini öne çıkarması, toplumun kendisi gibi olmayana ‘mahalle baskısı’ yapması, falan okulun mezunu olmayanların müracaat hakkının olmaması, dünya bankasının her ülkeye kredi vermemesi, ABD ambargosu gibi. ELEYEN, ÇOĞU ZAMAN ADALETİ DEĞİL, ÇIKARINI GÖZETİR. ELEYENİN YAPTIĞI İŞE "ELEMEK" DENİR Elemedeki verimlilik, eleğin şekil ve kapasitesine bağlı olmakla birlikte, eleyenin becerisine de bağlıdır… Bu sebeple; eleyici (karar verici / yönetici) seçiminde, dikkatli olunmalıdır. Doğru seçim, yönetimde “paralel yapının” (başkaları adına çalışanların / ajanların) oluşmamasının ön şartıdır.

  4. ÜSTÜNLÜK KAVGASI HER ZAMAN BİR "ELEYEN" VARDIR Dünyada her canlı birbirini “açık - gizli” eler, güçlü olan kazanır… Bu kural, insanlar arasında da geçerlidir. Bazıları başkalarını eleyebildiği sürece rant elde edebileceğini bildiğinden hep elek başında bekler ve yakaladığını eler. İNSANIN İNSANI ELEMESİ TERCİHİM BUDUR, KİME NE? Elenme‘yi, “eleme işine konu olmak, başarısız sayılmak, yarışma dışına çıkarılmak, alternatif olmaktan çıkarılmak vb.” olarak tanımlarsak, herkes hayatı boyunca birileri tarafından “elenmeye” tabi tutulur. Bu elemeler: Dini inanış ve mezhep üzerinden yapılabildiği gibi; cinsiyet, etnik yapı, bölgecilik vb. üzerinden de yapılır. Bazıları ise birilerini; “Bizim üyemiz değil, hayat tarzı farklı, bizim partiden değil, bedensel özrü var, daha fakir veya daha zengin” gibi gerekçelerle eler… HERKES İÇİN (HER ZAMAN) ELENMEK RİSKİ VARDIR “Ben kolay kolay elenmem, her eleğin üstünde kalabilirim” diyenler, kendini aldatır; yani bir şekilde elenir, alta düşer… Elenmemek için her eleğin üstüne çıkmamak (haddini bilmek) gerekir… Üzerine çıkmak zorunda kalınacak eleğin özelliklerini bilmek ve önceden hazırlanmak, elenmemek için ön şarttır …

  5. ELEMEK İÇİN ELEK GEREKİR ELEĞİN "ELENECEK MALZEMEYE" UYGUNLUĞU Elenmesi düşünülen malzemenin miktarı yanında, organik (un, tahıl vb.) veya inorganik (kum-çakıl, maden vb.) olup olmadığına göre elek cinsi ve boyutları değişir. Küçük işlerde “elle kullanılan basit elekler” yeterli olabilirken, büyük işlerde mekanik elek sistemleri gerekir… Elbette bu eleklerin “insan elemek”le bir ilgisi yoktur. ELEMEDEKİ BAŞARI ELEĞE BAĞLIDIR. Basit elek’i, “taneli veya toz durumunda olan şeyleri yabancı maddelerden ayıklamak veya incesini kabasından ayırmak için bir ahşap kasnağa iki taraflı gerilmiş tel, kıl vb.den oluşmuş gözenekli araç” olarak tanımlayabiliriz. Günümüzde kendinden delikli metal kaplar da elek olarak kullanılmaktadır… Kum-çakıl ocaklarında ise, büyük “yatay titreşimli elekler” veya “döner tambur elekler” eleme işlerinde kullanılmaktadır. ELEĞİN KAPASİTESİ "ELEK GÖZÜ"NE BAĞLIDIR Tellerin eşit aralıklarla iki yönlü sıralanması ile oluşan eleğe “kare gözlü örgü elek” denir. Örgü elekte tel aralığı deliğin boyutlarını verir. Bu sebeple, aradan tel çekilirse delik büyür, tersi de doğrudur… Bir saç plakaya eşit boyutta daire veya kare veya dikdörtgen veya paralelkenar şekilli delikler açılması ile oluşan eleğe “(… ) delikli levha elek” denir. Bu eleklerin delik boyutları yapıldığı haliyle sabittir, kullanımda değiştirilemez… ELEK, ADINI DELİK ŞEKLİNDEN DE ALIR ELEK ÖRNEKLERİ

  6. ELEMEYE HİLE KARIŞTIRMAK ELEYİCİ, TARAF OLURSA Elenecek malzemenin çoğunun elek altına geçmesi istendiğinde “eleğin gözü” büyütülür; böylece daha çok malzeme büyük boşluklardan aşağıya düşer… İnsan ilişkilerinde de metot aynıdır. istemediklerini elek altına düşürmek isteyenler ya “özel elek” kullanır veya elemeyi “hileli elek”le yapar… Alnımın teriyle kazandım Benden iyisi yok C A VEYA B D ÖZEL ELEK HİLELİ ELEK ● (A) Birileri istenmiyorsa “açıklığı fazla” olan elek kullanılarak adaylar saf dışı bırakılır… Yazılıda uç sorular sormak, mülakatta elemek, ön kayıt şartlarını ağırlaştırmak gibi… ● (B) Birileri elek üstünde kalsın isteniyorsa gözleri küçük elek kullanılır…Şartnameyi kişiye özel hazırlamak, imtihan sorularını özel hazırlamak, kopya vermek, mülakatta yüksek not vermek gibi… (C) Elenme şartlarını son anda veya eleme esnasında değiştirerek adayı zor durumda bırakmak . Aday yeni şartlara hazırlıksız olduğundan elek altına düşer… (D)Tersi de doğrudur; son an değişikliği birileri için yapıldığından elek üstünde kalanlar olacaktır…

  7. HAYAT, “ELEK ÜSTÜNDE KALABİLME” MÜCADELESİDİR "GÜNLÜK HAYATIN" ELEĞİ "ŞEYTANIN" ELEĞİ İNSAN GÜNLÜK HAYATINDA, ONLARCA- YÜZLERCE ELEKLE KARŞILAŞIR. ŞEYTAN, “ İNSANIN KENDİNİ” KENDİSİNE KARŞI ELEK OLARAK KULLANMAK İSTER. Kim ki; çalışma yerinde öne çıkmaya başlar, onu “kıskananlar” oluşur. Kimi hasetliğinden çatlar, kimileri de yalnız veya organizeli olarak onun ilerlemesine mani olmak, onu alaşağı etmek (elemek) ister... Hatta; eleğin bazı tellerini aradan çekerek elek gözünü büyütmek isterler. Böyle durumlarda üstte kalabilmek için düne göre daha da büyük olmak gerekir. Bu büyüme: Mesleki bilgi ve beceriyi artırma, aldanmama ve oyuna gelmeme becerisi edinme vb. şeklinde olmalıdır… zina şirk alkol yalan kumar gasp inkâr sekülerlik Vs. Bu öyle bir elek ki, elenen ateşe gider İnsanlığın en büyük düşmanı olan şeytan, her insanı (ergenlik çağına girmesiyle birlikte) “günaha teşvik ederek günah işletmeye” çalışır… Bilgisi ve imanı ile tuzakların farkında olanlar “deliklere” düşmemek için deliklerden uzak durmaya çalışırken; maalesef, insanların çoğu deliklerin cazibesine kapılarak dikkatsizce gezinmektedir… Sonuç: İnsan, şeytana uymakla kendi kendini elemiş (günah işlemiş) ve kaybetmiştir… Bilginin hızlı artıyor olması “hayat eleği gözü”nü büyümekte ve elek üzerinde durma daha da zorlaşmaktadır. Bugün elek üstünde olup da bilgi ve tecrübesini artırmayanlar (kendini yenileyemeyenler) her an elek altına düşebilir. “İKİ GÜNÜ EŞ OLAN ZARARDADIR.” Hadis ÖNEMLİ OLAN DELİKLERE YAKLAŞMAMAKTIR; YOKSA, ŞEYTAN BİR ŞEKİLDE İKNA EDER…

  8. “SÖMÜRGECİ” ELEKLERİ ELEYİCİ "KAN" VE "GÖZYAŞI"NDAN BESLENİYORSA Eskiden “sömürgecilik yoluyla” (işgal ederek) başkalarının kaynaklarını açıktan çalanlar; bugün şantajla, tehditle, ihtilal yaptırarak, BM’de veto hakkını kullanarak üstü örtülü çalmaktadır. Çoğunlukla da zaaflarından faydalandığı Müslümanları “entrika eleği”nden geçirerek birbirine düşürmekte, “elemine” etmekte … İyi Oldu.. "ENTRİKA ELEĞİ"NE BİR ÖRNEK Irak’ın diktatör yöneticisi Saddam, Batının gazına gelerek 1980’de İran’a saldırdı…Yaklaşık 8 yıl süren Irak-İran savaşı bir milyon Müslümanın ölümüne, iki tarafın kaynaklarının tükenmesine sebep oldu… Savaş boyunca borç alarak silah satın alan Saddam, borçlarını ödemekte zorlanınca yine Batının gazına gelerek 1990 yılında Kuveyt’e saldırarak petrolünü almak istedi. Yedirirler mi? ABD ve İngiltere Irak’ı işgal ederek Irak Devletini bitirdiler. Böylece bir taşla birkaç kuş vurmuş oldular. Saddam’ı ve Irak’ı İsrail ve petrol adına elerken, Müslümanlar arasına nifak tohumları ekerek “bir sonraki elemeye” hazırladılar. "SEN EŞEK OLURSAN SEMER VURAN ÇOK OLUR" (Atasözü) MARİFET ELEK ÜSTÜNDE KALABİLMEKTE Bu nasıl olacak?.. Allah çalışana veriyor. Kim çalışır ve üretirse yatanlara (tembellere) karşı maddi üstünlük sağlar... “İki günü eş olan zarardadır” (Hadis). Bu sözü ciddiye alıp gereğini yapmayan Müslümanlar (maalesef), Batı karşısında yenik / ezik kalmaya mahkumdur…

  9. LİDER ve TOPLUM “Birileri zengin olurken diğerleri daha fakir oluyorsa” ortada sorun var demektir… Fakir ülkelerde sorunun temel kaynağı: “yönetimde yetersizlik ve doğal kaynaklarının soyulması” dır. Müslümanlar, sömürgeciler karşısında bu yüzyılda gerilemeye başlayınca, Batı “kedinin fareyle oynadığı” gibi bu coğrafya ile oynamaya başladı… LİDER ve ELEKÇİLER Anadolu’nun bizi ilgilendiren bin yıllık tarihi incelendiğinde görülecektir ki, bu millet “lider eksenli yönetimler”de daha başarılı olmuştur. Bir diğer ifade ile; lider çıkarabildiği dönemlerde Selçuklu İmparatorluğunu ve sonrasında daha büyüğü Osmanlı İmparatorluğunu kurabilirken, lidersiz kaldığı dönemlerde dış tehditlere / işgallere açık hale düşmüştür… Son iki yüz yıldan örnekler: Tanzimat Dönemi’nde Batının iç işlerimize karışması, Anadolu’nun işgali, Cumhuriyet döneminin bazı yılları hariç Batıya teslim oluş, gösterilebilir… Mazisi imparatorluklar tecrübesiyle dolu bu milletin ekonomi, siyaset, bilim, teknoloji vb. alanlarda yerlerde sürünmesi neyle izah edilebilir? Halk mı aptal; yoksa, yönetimler (en yumuşak ifadeyle) “yetersiz mi?” Son yıllarda “özellikleri olan bir Başbakan” ile nelerin başarılabileceği görüldü. Bu daha başlangıç… Türkiye, tarih sahnesine geri dönüyor. Sömürgeciler bunu fark ettiklerinden çeşit çeşit “eleklerle ön kesmeye” çalışıyorlar; içimizdeki aptallarda onlara gönüllü “amelelik” yaparak yardım ediyor… Müslümanların coğrafyasını yöneten (sömürgecilerin içerdeki uzantısı) sahte liderler, krallar, şeyhler ile doğal zenginlikler batıya akarken “ölen, ağlayan” hep Müslüman halk oldu… Uyanış… Bizim gibi ülkeler batının “zincirlerinden kurtulma” noktasına geldi. Bu kurtuluş, zincirli olduklarını yeni fark eden halklara umut olmakta ve onlara gelecek vaat etmektedir… Liderini bulmuş ülkeler “kabuğunu kırmaya başlamış” demektir. Bu nazik dönemi atlatabilenler kazanacaktır. Bunu bilen sömürgeciler ve yerli ortakları “lidere” yüklenir de yüklenir. GERÇEK LİDER "ELEK ÜSTÜNDE KALIP" ELEK SAHİPLERİNE MEYDAN OKUYANDIR.

  10. YÖNETİMDE LİDER ve GELECEK Kim ki; dünyada öne çıkmaya (lider olmaya) başlar, birilerinin dikkatini çekmeye başlamış demektir. Zayıf ülkeler “acaba” derken, emperyalist ülkeler onu “alaşağı etmek” için yalnız veya organizeli olarak çalışırlar… “Lider kimdir?” sorusuna siz ne cevap verisiniz bilemem; ben: “Emperyalistlerin eleklerinde üstte kalandır” derim. LİDER, SAHİPLENİLDİĞİ ORANDA BAŞARILI OLUR Halkın içinden gelen ve lider olma özelliği gösteren biri, halka gidilmesi gereken yönü gösterdiğinde, halkın çoğunluğu bunu kabullenmekte zorlanmaz; çünkü, aynı kaynaktan beslenenler arasında “hedef uyuşmazlığı” olmaz… Sömürgeciler hedef seçtikleri bir lideri alaşağı edebilmek için, yeteri sayıda ve etkinlikte yerli işbirlikçi bulmak zorundadır. Tarih şahittir ki, sömürgeciler yerli işbirlikçi bulmakta zorlanmıyorlar. Seçim sandığı; bazı ülkelerde formalite iken, bizim gibi ülkelerde (her şeye rağmen) halkın ve liderin güvencesidir. Bu sebeple; “sandığa sahip çıkmak geleceğe sahip çıkmaktır”. En ufak bir ihmal, “kendini dahi yönetemeyenlerin” ülkeye yönetici olmasının yolunu açar ki, bu yıllarca geriye düşmek demektir…

  11. BİTİRİRKEN GİRİŞTE ELENDİĞİMİZİ UNUTMAYALIM DEMİŞTİK BAŞKALARININ ELEKLERİNDE ALTA DÜŞMEK İSTEMEYENLER KENDİLERİNİ HESABA ÇEKSİNLER YAPTIKLARINI, "MİLLİ ve DİNİ" ELEKLERLE KENDİN ELE BAK BAKALIM NE KADARI YUKARIDA KALIYOR? Şahsını İlgilendiren İşlerde Milletini İlgilendiren İşlerde Ümmetini İlgilendiren İşlerde Bireyin; dünyalık işlerde, çalışma hayatında yaptığı hataları fark etmesi, bu hatalarını tekrarlanmamak yolunda irade koyarak kendini her an geliştirmesi… DÜNYA İŞLERİNDE TÖVBE “Bütün insanlar hata eder, hata edenlerin en hayırlısı ise tövbe edenlerdir." (Hadis) “Müslüman”a yakışmayan davranışları için tövbe ederek, “Özde Müslüman” olabilmenin gayreti içine girmesi, ebedi hayatını her işte “öncelikli” yapması… KULLUĞA AİT İŞLERDE TÖVBE İŞİ GELECEĞE HAVALE ETME, YARINLAR BİTMEZ, ÖLÜM ANSIZIN GELEBİLİR." (Hadis)

  12. Herşeyin görevini doğru yaptığı dünyada İnsanın da görevini doğru yapması beklentisiyle Sağlık ve mutluluklar dilerim. Faydalandıklarıma teşekkürlerimle... Hüsnü Çeşmeci

More Related