1 / 83

YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI

YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI. 19. yüzyıl sonlarında İmparatorluğunun yıkılıp parçalanmasını önleme gereksinmesinden doğan düşün ve eylemler aynı görüş ve öneriler çevresinde birleşme eğilimleri gösteren aydınların çoğalması ile düşün akımı olarak kabul edilmeye başlanmıştı.

darrin
Download Presentation

YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI 19. yüzyıl sonlarında İmparatorluğunun yıkılıp parçalanmasını önleme gereksinmesinden doğan düşün ve eylemler aynı görüş ve öneriler çevresinde birleşme eğilimleri gösteren aydınların çoğalması ile düşün akımı olarak kabul edilmeye başlanmıştı.

  2. YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI “ Genç Türk” hareketi içinde gruplaşmalara yol açan ayrı görüşler, ülke dışında çıkabilen dergi ve gazetelerde düşün ve öğretileri yansıtan yazılar yayımlandıkça, İslamcılık, batıcılık, ulusçuluk gibi akımlara bağlı olarak gelişti.

  3. YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI 2. Meşrutiyetten sonra ise hareket ülke içine kayarak, yayım organları ve belli merkezlerden yönetilen örgütleriyle ideolojik karakterleri belirmiş düşün akımları olarak göründü.

  4. YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI Giderek siyasal partilerin kuruluşuna da yol açan, program ve eylemlerine egemen olan, bu akımlar şöyle sıralanabilir:

  5. YENİ ÇAĞ, YENİ DÜŞÜN AKIMLARI *İslamcılık, * Ulusçuluk * Batıcılık * Sosyalizm

  6. İslamcılık «Sırat-ı Müstakim», «Sebilürreşad», «Mekâtip», «Medâris», «Livayı», «İslâm», «Mahfel» v.b. yayım organlarında, Sait Halim Paşa (prens, sonra sadrazam), M. Şemsettin (Günaltay), Eşref Edip, Mehmet Akif, Salâhattin Âsım İslamcılık akımının ideolojik yapısını belirleyen yazılarında, çağdaş sorunlara İslâm öğretisinin verimleri ışığı altında bakarak çözüm yolları aradılar.

  7. İslamcılık Ortak amaçları yeni bir devlet kurmak değil, şeriat hükümlerinden koptuğu için gerileyen Osmanlı İmparatorluğunu kurtarma yollarını bulmaktı.

  8. İslamcılık Bu yol ancak, İslâm öğretisinin, inanç, ahlak, toplumbilim ve yurt yönetimi alanlarında ortaya koyduğu kuralları çağdaş gereksinmelere uygun biçimlerde yorumlayıp uygulamakla açılabilirdi.

  9. İslamcılık Batıdan yalnız teknolojik gelişmeler yönünden yararlanılmalı, özellikle uygarlık modeli saylan din devlet ayrılığı gibi kurallara, toplumun ahlakı üzerinde derin yaralar açan medeni kanunlara kapılar (ve kafalar) kapalı tutulmalıydı.

  10. İslamcılık Kişi özgürlüğü ve eşitlik ilkeleri İslâm öğretisinin temel kurallarından olduğu için, sınıf ayrılıklarına dayanan batı toplumlarında görülen anayasal haklar, parlamentarizm türünden gelişmeler de kopyacılık olarak niteleniyor, ülke çıkarlarına aykırı bulunuyordu.

  11. İslamcılık Halim Paşa, İslâmlaşmak adlı eserinde şu tanımlamayı yaptı:

  12. İslamcılık «İslâm’ın din ve dünyayı, maddiyat ve maneviyatı kapsayan sosyal bir din olduğu kabul edildikte, İslâmlaşmak demek, İslâm’ın ittihat, ahlâk, içtimaiyat ve siyaset sistemini daima zaman ve muhitin ihtiyacına en uygun bir surette tefsir ve bunlara uymaktır.»

  13. İslamcılık Şair Mehmet Akif, gelişmekte olan ulusçuluk akımını, İmparatorluğun dağılmasına yol açacağı gerekçesiyle hem yanlış, hem tehlikeli buldu.

  14. İslamcılık Yazılarında Peygamberin «kavmiyyet gayesi güdenler bizden değildir» biçimindeki buyrultusuna dayanarak, İslamlığın ırk, renk, dil, çevre iklim öğelerinin üzerinde bir birleştirme gücü olduğunu savundu.

  15. İslamcılık Akif de Sait Halim Paşa gibi siyasal partilerin ayrımcılık yarattığı görüşünü öne sürüyor ve batı anlamı ile kabul edilen partilerin İslâmiyet için ciddi bir tehlike olduğunu yazıyordu.

  16. İslamcılık İslamcılık, «İslamcılıkla birlikte oluşan akımlardan yalnız Osmanlıcılarla köklü zıtlaşmaya girmediler. En önemli çelişkisi batıcılık akımıyla idi.

  17. İslamcılık «Batıcıların, batı uygarlığının alınmaya en değerli gördükleri yanı (hayatın dinin elinden kurtarılarak özgürleştirilmesi) İslamcıların gözünde onun en alınmaya değmez, en kötü yanıydı.»

  18. Ulusçuluk 19. yüzyıl sonlarında, kimi düşün ve edebiyat adamlarının kafasında Türk dili ve Türk Tarihi sorunları yer almaktaydı.

  19. Ulusçuluk Bu kişiliklerden Ali Suavi, Ahmet Vefik Paşa, Şinasi, Şemsettin Sami, Süleyman Paşa, Necip Asım ulusçuluk kavramının bir ülkü durumuna gelmesini hazırlayan temel çalışmalar yaptılar, yol göste­rici ürünler verdiler.

  20. Ulusçuluk Özellikle dil alanındaki çalışmalar geçerli oldu, halk tabakalarının da güvencesini kazandı.

  21. Ulusçuluk «Resmi yazışma» dilinden ayrı bir gazete dilinin oluşması, Türk tarihinin kaynaklarını inceleyen kitapların öğrenim programlarına girmesi, giderek okumuş ara tabakada ulusal bilincin uyanmasına yol açtı.

  22. Ulusçuluk Özellikle dil ve edebiyat alanında ulusçuluk akımına katkıda bulunan ürünler okumuş ara tabakanın eğilimlerine etkili olarak, yön vermeye başladı.

  23. Ulusçuluk Öte yandan Türk Derneği (1908) Türk Yurdu Cemiyeti (1911), Türk Ocağı (1911), Milli Talim ve Terbiye Cemiyeti (1916) gibi kuruluşlarda hareketin eylem gücü kazanmasına çalışıldı.

  24. Ulusçuluk Tüzüğünde, «Türklerin harsi birliğine ve medeni kemaline» çalışmak amacı ile kurulduğu belirtilen Türk Ocakları, bu kuruluşların en yaygını ve etkilisi oldu.

  25. Ulusçuluk Mütarekeye kadar 28 şube açmayı başardığı gibi, sadece İstanbul Ocağı'nda üye sayısını 2473'e kadar yükseltebildi.

  26. Ulusçuluk Ayrıca Mehmet Emin (Yurdakul), Ziya Gökalp, Halide Edip , Mehmed Fuad (Köprülü), Ahmet Ağaoğlu gibi ulusçular Hars ve ilim heyetinde birleştirilerek harekette kuram ve eylem birliği arandı.

  27. Ulusçuluk Kısa sürede yayın organları ve örgütlenme biçimlerinde gelişen ulusçuluk akımı, çağdaş düşün ve edebiyatımızın oluşumuna katkıda bulunan sorunları da gündemine alarak çözüm yolları aradı.

  28. Ulusçuluk İdeolojisini temellendirmeye çalışan ideologlar yetiştirdi. Kendini ortaya koyma süreci içinde asker-sivil ara tabakanın ülküsü durumuna gelerek hayata geçti; toplumsal ve siyasal alanda yankıları olan eylem gücü kazandı.

  29. Ulusçuluk Ulusçuluk akımının düşün adamları arasında Ziya Gökalp, Ahmet Ağaoğlu ve Yusuf Akçura adları seçiliyordu.

  30. Ulusçuluk «Yeni Hayat ve Yeni Kıymetler» adlı makalesinde (Genç Kalem­ler, sayı 8, 1910) siyasal devrimden sonra toplumsal devrimi yapma göreviyle sorumlu olunduğunu belirten Gökalp, toplumsal devrimi şöyle tanımladı:

  31. Ulusçuluk «İçtimai inkılâp ne demektir? Eski hayatı beğenmeyerek yeni bir hayat yaratmak. Bilirsiniz hayat tabiri, gayet umumi bir manâya delâlet eder. Bu kelimede iktisadi, ailevi, bedii, felsefi, ahlâki, siyasi bütün hayatlar mündemiçtir.

  32. Ulusçuluk Yeni hayat demek, «yeni iktisat, yeni aile, yeni estetik, yeni felsefe, yeni ahlâk, yeni hukuk, yeni siyaset» demektir.

  33. Ulusçuluk Yeni hayatın durağan bir kavram olmadığını değer sistemini gelişmesi içinde yaratacağını ileri sürdü.

  34. Ulusçuluk Batı uygarlığının çöküp yı­kılmaya mahkûm olduğunu, uygarlığın ancak «Yeni hayatın gelişmesiyle başlayacak Türk uygarlığı ile geleceğini yazarak sosyalizmin «hayalî ürem-ütopya-» olduğunu ifade etti.

  35. Ulusçuluk «Alman filozofu Nietzche'nin tahayyül ettiği fevkalbeşerler (üstün insanlar) Türklerdir.»

  36. Ulusçuluk Yazıyı sonuca bağlayan bu tümce, ulusçuluk akımının önde gelen ideologunun ırkçı ve turancı görüşlere kaymasına etken olmuştur.

  37. Ulusçuluk Gökalp, uzun süre üstün ırk kavramını içtenlikle benimseyerek manzumelerinde, yazılarında Turan ülküsüne bağlamaya çalıştı.

  38. Ulusçuluk «Vatan ne Türkiye'dir Türklere, ne Türkistan, Vatan büyük ve müebbed bir ülkedir: Turan.»

  39. Ulusçuluk Ne ki, ulusçuluğu hayal planına sürükleyen bu ülkü, I. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra gene Gökalp'in kalemiyle kesinlikle redde uğrayarak, hareket temelindeki ideolojik sapmadan kurtulma olanağına kavuştu.

  40. Ulusçuluk 1918-1924 evresindeki yazılarında, ırkçı ve turancı görüşleri tartışarak kesinlikle reddetti.

  41. Ulusçuluk Ulusçuların en önemli çelişkileri İslamcı akımın temsil ettiği ülkülerleydi. İslamcı kuralların ümmet toplumunun koşullarında geçerli olma gücü taşırken. Türkler ulus olma aşamasına ulaşınca, eski gücünü yitirdiğini yazdılar.

  42. Ulusçuluk Çünkü daha önceki toplum koşullarında en yüksek değer olan din işlevini koruyamaz duruma gelmiş, öteki ulus toplumlarında olduğu gibi, Türkler arasında da dinsel ülküler, yeni gereksinmeler karşısında yetersiz kalmışlardı.

  43. Ulusçuluk Ulusçular, Kurtuluş Savaşı'na yandaş oldular. Akımın kuram ve eylem adamlarından çoğu, (Gökalp, Akçura, Ağaoğlu, Mehmet Emin), Mustafa Kemal Paşa'nın görüş ve eylemleriyle çelişkiye düşmeyerek Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne katıldı.

  44. BATICILIK Düşün tarihimize batıcılık olarak geçen akımın kökleri, Tanzimat dönemine kadar uzanır. Tanzimatçı devlet adamları, aydınlar, yazarlar batı ülkelerinde tekniğin yarattığı yeni uygarlığı hayranlıkla izlemişler, eğitim kurumları, kültür ve sanat hareketleri birey ve dev­let ilişkilerinin ulaştığı düzey karşısında coşkuya kapılmışlardı.

  45. BATICILIK Namık Kemal, yazılarında batı uygarlığının kendisinde yarattığı izlenimleri yansıtırken, İmparatorluğun kurtuluşu için çıkar yolun batının deneylerinden yararlanmak olduğunu yazdı.

  46. BATICILIK Ziya Paşa'nın hayranlığı ise, «Diyar-ı küfr-ü gezdim beldeler kâşaneler gördüm Dolaştım mülk-ü islâmı, bütün viraneler gördüm» biçiminde bir karşılaştırmayla dizelere yansımıştı.

  47. BATICILIK 19. yüzyılın sonlarına değin batı uygarlığı ile batı kapitalizmi arasındaki birleşme noktaları üzerinde gerçeğe yakın çözümlere va­rılamadı.

  48. BATICILIK Okumuşlar, kapitalizmin son aşaması olan sömürgeci batı ile, uygarlığına hayran oldukları batıyı ya inkâr, ya kabul durumunda kaldılar.

  49. BATICILIK Sorun 19. yüzyıl sonlarına doğru bir yüzünü karanlıktan kurtarır gibi oldu: Osmanlı aydını teknolojinin bilincine varmıştı.

  50. BATICILIK Ünlü kişiliklerin kalemlerinden şiire bile giren özlemlerle batı, kendi gerçeğini aşan, soyut, «idealize edilmiş» bir kavram olarak görülmeye başladı.

More Related