1 / 15

KANSER HASTALARININ BESLENMESINDE ALTERNATIF TIBBIN NEMI

KANSER HASTALARI NEDEN ALTERNATIF TIBBA GEREK DUYARLAR?. Sadece kanser hastalari degil tibbin belli bir evreden sonra

Download Presentation

KANSER HASTALARININ BESLENMESINDE ALTERNATIF TIBBIN NEMI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


    1. KANSER HASTALARININ BESLENMESINDE ALTERNATIF TIBBIN ÖNEMI Uzm.Dr. Emel Üçgül Çavusoglu Bayindir Hastanesi Tibbi Onkoloji Ünitesi

    2. KANSER HASTALARI NEDEN ALTERNATIF TIBBA GEREK DUYARLAR? Sadece kanser hastalari degil tibbin belli bir evreden sonra çaresiz kaldigi tüm hastaliklarda insanlar alternatif tip yöntemlerine basvurmaktadirlar. Maalesef yurt içi ve yurt disinda bu yöntemlerle genelde kar amaci güden tip ya da benzeri egitimi olmayan kisiler ugrasmaktadir. Kayit disi uygulanan bu yöntemlerin takibi zor olsa da ekonomiye çok büyük maliyetler getirdigi açiktir. Bu yöntemler genelde total sagkalimi artirmamakta ve kost efektif olmamaktadirlar. Bu nedenle onkoloji ile ugrasan hekimin akilci bir yaklasim benimseyip bu yöntemlerden haberdar olmasi, büsbütün reddetmemesi, hastayi korkutup kullandigi yöntemleri açiklamaktan kaçinici bir davranisa sürüklememesi gerekmektedir.

    3. KANSER HASTALARI NEDEN ALTERNATIF TIBBA GEREK DUYARLAR? Hasta- hekim iletisiminde sorun olmadigi zaman, hastalar çevreleri tarafindan önerilen alternatif tip yöntemlerinin dogrulugunu doktorlarina soracaktir. Bitkisel ajanlar alternatif ve tamamlayici tipta en çok kullanilan ürünlerdendir. Ancak bazi bitkiler toksiktir. Bu nedenle onkoloji ile ugrasan herkesin sik kullanilan bitkiler hakkinda bilgi sahibi olmasi gerekmektedir. Bu sunumun amaci sik kullanilan alternatif tip ürünleri hakkinda bilgi vermektir ve bu ürünlerin kanser hastalarinin beslenmesindeki rolünü belirlemektir.

    4. EN SIK KULLANILAN ALTERNATIF TIP ÜRÜNLERI Aloe Vera Ari poleni Brokoli Çörek otu Eccinecea Isirgan Kefir Selenyum Sarimsak Shark Cartilage Shark Liver Oil Zakkum

    5. ALOE VERA Halk arasinda sari sabir otu olarak bilinmektedir. Ana vatani Afrika’dir, Türkiye’de Demre civarinda bulunmaktadir. Oral kullanimdan ziyade topikal kullanim için uygundur. Yaniklar, iyilesmeyen deri lezyonlari, sedef hastaligi, radyasyon dermatitinin önlenmesinde ve tedavisinde etkindir. Topikal olarak kozmetik sanayiinde de kullanilmaktadir. Türkiye’de oral sivi formu bir Alman ve bir Amerikan firmasi tarafindan özellikle kanser hastalarina magaza disi mümessillerle pazarlama yöntemi ile satilmaktadir. Kemoterapi esnasinda kesinlikle alinmamasi gerektigi bizzat Alman firmasi yetkililerince belirtilmistir. Bulanti, kusma, ishal sonucunda potasyum kaybi ve dermatit gibi yan etkileri vardir.

    6. ARI POLENI Çiçek poleni ve nektar kombinasyonu olarak arilar tarafindan beslenme amaciyla üretilmektedir. Polisakkaritler, protein, aminoasitlar, mineraller, karbonhidratlar, lipitler ve alfa linolenik asitten olusur. Ari zehri, bal ve kasimpati alerjisi olanlarda polen alerjisi de vardir. Kanserde kullanimin yararli olduguna dair bir veri yoktur. Istahin artirilmasinda, bazi alerjilerde, BPH’da, kisin dayanikliligin artirilmasinda yararlidir. Özellikle kemoterapi ve baska nedenlerle ilgili anorekside kullanilabilir.

    7. BROKOLI Kabak ve hardal ailesine bagli karnabaharimsi denilen sebze grubundandir. Haftada en az 3 kez tüketilmesinin kolorektal, mesane ve prostat kanserine karsi koruyucu oldugu bulunmustur. Çig olarak salata seklinde tüketilmesi pisirilmesine göre daha iyidir. Ayrica brokoli filizlerinde bulunan sulphorane adli madde de kansere karsi koruyucudur. Brokolide bulunan indole-3-carbinol adli madde de saflastirilarak meme kanseri hücre kültürlerine uygulanmis ve tümör hücrelerinin büyümesini durdurdugu saptanmistir. Brokoli ve karnabahar, karalahana, brüksel lahanasi, kirmizi turp, salgam ve su teresi gibi karnabaharimsi bitkiler özellikle risk gruplarinda profilaksi amaciyla güvenle tüketilebilirler.

    8. ÇÖREK OTU Daha çok çörek, börek, pide yapiminda lezzet vermek amaciyla kullanilan çörek otu Hipokrat ve Galen zamanindan beri bilinmekte, enerji verici olarak ve karaciger ve sindirim sistemi hastaliklarinda kullanilmistir. Antibakteriel etkisi olan bu madde enfeksiyonlarda lökosit artisi yaparak ve bazi antibiyotiklerle additif etki yaparak immün sistemi desteklemektedir. Fare deneylerinde antitümör etkisi saptansa da insan karsinomlarinda ancak kemoterapi esnasinda immün destekleyici olarak verilebilir. Tadi aci oldugundan yagi veya tohumlarinin balla karistirilarak yenmesi önerilir. Istah açici etkisi özellikle kemoterapi ve diger nedenlere bagli anorekside önemli olabilir.

    9. ECHINACEA Mor koni çiçegi olarak bilinen bu bitkinin ana vatani Kuzey Amerika’dir. Genelde köklerinden elden edilen ekstre tablet veya kapsül formatinda satilmaktadir. Avrupa’da ise oral sivi formu daha yaygindir. Soguk alginligi ve gribe karsi özellikle kis aylarinda immün stimulan olarak kullanilmaktadir. In vitro ve vivo çalismalarda, echinaceanin fagositozu stimüle ettigi, lökosit mobilitesini artirdigi, makrofaj ve lenfositlerden IL-1 salinimini artirdigi bulunmustur. Baska bir çalismada echinaceanin non-spesifik bir immün stimulan oldugu ve dogal öldürücü hücre aktivitesi dahil tüm lenfositik seriyi uyardigi bulunmustur. Kanser olusumunu önledigine dair delil yoktur. Kemoterapi ve enfeksiyonlar sirasinda 8 haftalik kürler halinde immün destekleyici olarak verilebilir.

    10. ISIRGAN Türkiye’de kanser hastalari samimi bir sekilde sorgulandiginda isirgan otu kullanmayan çok az hastanin oldugu görülür. Deneysel bir çalismada isirgan otu özellikle prostat kanseri hücre kültürlerinde antiproliferatif etki yapmistir ancak bu etki insanlarda kanitlanmamistir. BPH’de de etkili oldugu söylense de kanitlanmamistir. Aktarlarda isirgan tohumu satilmakta ve bunun bala karistirilarak tüketilmesi önerilmektedir. Ayrica taze yapraklari kaynatilip olusan su da içilmektedir. Fazla miktarlarda tüketilmesi özellikle kemoterapi ile birlikte bulanti kusmada artisa ve hatta karaciger toksisitesine neden olmaktadir. Trombositopeni de nadir olarak görülebilmektedir. Özellikle kemoterapi sirasinda isirgan otu alinmamalidir.Hastalar isirgan otunu kullanmamaya özendirilmeli ancak basarili olunmazsa, isirgan özü ekstresinden 150-300 mg/gün, kurutulmus yapraklardan ise 4-12 gr/gün kullanmalari önerilmelidir.

    11. KEFIR Sakkaromyces kefir, steotoccoccus cremoris ve betabacterium caucasum gibi bazi yararli mantar ve bakteri karisimlarindan olusan inci tanesi gibi bir mayanin süte karistirilmasi ile olusan bir içecektir. Fare deneylerinde antitümoral ve özellikle gram pozitif kok ve basiller ve shigella ve salmonella türlerine karsi antibakterial etki gösterilmistir. Duodenal ve mide ülserlerinde tedavi edici etkisi vardir. Antibiyotik tedavisi sonucunda degisen bagirsak florasinin düzeltilmesinde kullanilir. Kefirin kanser tedavisinde antitümoral olarak degil de daha çok immün sistemin güçlendirilmesinde ve antibiyoterapiye ek olarak yeri olabilir.

    12. SARIMSAK Sarimsakla ilgili tip literatüründe son 50 yilda binlerce makale yayinlanmistir. Vazodilatasyon yaparak kan basinci düsürülmesi, kolesterolü düsürmesi ve trombosit agregasyonunun inhibisyonu gibi bir çok kardiak olumlu etkisi vardir. Meme, kolon, esofagus, prostat, melanom ve mide kanserinde ise hayvan deneylerinde tümörün olusmasini ve büyümesini engellemistir. Sarimsagin aktif bilesenlerinden diallil disülfid gibi kokulu maddeler hem tümör olusumunu hem gelisimini engellerken, s-allil sistein bilesigi ise sadece tümör olusumunu engellemektedir. Sik sarimsak ve sogan tüketen populasyonlarda kanserden ölüm hizlari daha düsüktür. Sik sarimsak tüketimi bas-boyun ve kolon kanserine karsi koruma saglayabilir.

    13. SELENYUM Selenyum glutatyon peroksidaz yolu için gereken bir eser element ve en önemli antioksidanlardan biridir. Brokoli, lahana ve sogan-sarimsakta, susamda ve tahinde bulunur. Günde 200 mcg selenyum alanlarda akciger, prostat ve kolorektal kanserler olusumu riskinde azalmalar saptanmistir. Hayvan çalismalarinda ise kolon, pankreas, prostat, meme, karaciger ve cilt kanserinin büyümesini durdurdugu saptanmistir. Yüksek dozda alinimi karaciger toksisitesi yapabilir bu nedenle 200 mcg/gün dozu korunmada en güvenli dozdur. Genelde ise 55mcg/gün dozu yeterli olacaktir. Selenyum daha çok kemoterapi yan etkilerinin bertaraf edilmesi ve dört kanser türünün risk gruplarinda profilaktik olarak kullanilabilir.

    14. SHARK CARTILAGE (KÖPEKBALIGI KIKIRDAGI) Köpekbaligi kikirdagi özleri in vitro ve hayvan modellerinde güçlü antianjiyogenik ve antitümör aktivite gösterirler. Kikirdak avasküler bir doku oldugundan vaskülarizyon inhibitörleri yönünden zengin oldugu düsünülmektedir. Ancak preparatlarin biyoyararlanim sorunu nedeniyle faz 1 ve 2 çalismalarin sonuçlari çeliskili çikmistir. Ouebec’te faaliyet gösteren bir laboratuara ait preparatin etkili olabilecegi düsünülmektedir. Neovastat adli bu preparat,meme kanseri, glioblastom,prostat ve over kanserinde anjiogenez inhibitörü olarak etkili olabilir. Ancak JCO’da yayinlanan bir makalede köpekbaligi kikirdaginin bir yarari gösterilememistir. Hastalara rutinde önermemekle birlikte kullanan hastalari da kullanmaktan tümüyle men etmemek gerekmektedir. Mide bulantisi, kusma kabizlik, istahsizlik, hipoglisemi yaparsa kesilmeli, karaciger fonksiyon testleri açisindan dikkatli olunmalidir.

    15. SHARK LIVER OIL (KÖPEKBALIGI KARACIGER YAGI) Etken maddesi skualamin olup dikenli köpekbaliginin karaciger dokusundan üretilmektedir. Diger bir etken madde olan alkilgliseroller protein kinaz C aktivitesini bloke ederek hücre proliferasyonunu inhibe etmektedir. Ayrica makrofaj aktivasyonu da yapmaktadir. Skualamin ise endotelyal hücre göçünü bloke ederek anjiyogenezi inhibe etmektedir. Meme karsinomlarinda cisplatin, siklofosfamid ve paklitakselle beraber verildiginde tümör büyümesini 2.5 kat azaltmaktadir. Skualamine tek basina sitostatik olmayip sitostatik ajanlarin etkinligini artirmaktadir. Günde 3 kez 100 mg alinmalidir. IV skualamine çalismalari halen devam etmektedir.

    16. ZAKKUM N Olander bitkisinin yapraklarindan elde edilen bir sicak su özütüdür. Anzirvel adli özüt ABD’de faz 1 çalismalar boyutunda toksisite nedeni ile yasaklanmistir. Ancak Dr. Ziya Özel adli bir cerrah tarafindan bu özüt kanser, AIDS, hepatit C ve psoriazis tedavisinde SC yolla kullanilmaktadir. Kardiak gliokozitler içeren bu özüt dijitallerle beraber alinirsa ölümcül olabilir. Yan etki olarak bulanti, kusma, karin agrisi, siyanoz, hipotansiyon, yüksek ates, anksiyete nadir görülmemektedir. Hiper-hipokalsemisi, hipokalemisi, bradikardik veya KKY olan hastalarda ölüme sebep olabilir. Ilacin yüzdeki bir osteosarkoma enjekte edilmesi sonucu yaygin doku nekrozu olmustur. Hastalarin herhangi bir nedenle bu ekstreyi kullanmasi mutlaka engellenmelidir.

More Related