1 / 29

ZULÜM VE SONUÇLARI

ZULÜM VE SONUÇLARI. Zulüm; Hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir.

Download Presentation

ZULÜM VE SONUÇLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ZULÜM VE SONUÇLARI

  2. Zulüm;Hak yemek, eziyet, işkence ve baskı kullanmak, adaletsizlik yapmak, haddi aşmak söz ve fiilde aşırı gitmek demektir. Aynı zamanda zulüm;Güçlü bir kimsenin yasaya veya vicdana aykırı olarak başkasını uğrattığı kötü durum, kıyım, acımasızlık, haksızlık, eziyet ve cefadır. Mazlum;Zulüm görmüş, zulme, haksızlığa uğramış kimse demektir.

  3. Kur'ân'ın üzerinde en çok durduğu kavramlardan biri şüphesiz zulümdür. Aynı kökten gelen kelimelerle birlikte zulüm ve türevleri Kur'ân'da (300) üç yüze yakın yerde geçmektedir. ظُلُمَاتٍ اَظْلَمَ الظَّالِم۪ينَ ظَالِمُونَ يَظْلِمُونَ ظَلَمْتُمْ اَظْلَمُ يُظْلَمُونَ ظَلَمُوا

  4. Alimler zulmü üç kısım halinde incelemişlerdir 1- İnsanın Allah'a karşı işlediği zulüm, şirk ve küfürdür. Yüce Allah: وَاِذْ قَالَ لُقْمٰنُ لِابْنِه۪ وَهُوَ يَعِظُهُ يَا بُنَيَّ لَا تُشْرِكْ بِاللّٰهِۜ اِنَّ الشِّرْكَ لَظُلْمٌ عَظ۪يمٌ “Lokman, oğluna öğüt vererek: Yavrucuğum! Allah'a ortak koşma! Doğrusu şirk, büyük bir zulümdür, demişti.” (Lokman, 31/13) buyurmuştur. 2- İnsanlar arasındaki zulüm. Bu da, insanların kendi hemcinslerine karşı işledikleri suçlar, günahlar ve haksızlıklardır. Zaten zulüm denince ilk olarak akla insanların birbirlerine karşı olan hareketlerindeki yanlış, kötü ve zararlı davranışları zulüm olarak tanıtılmış, bunların işlenmemesi istenmiş ve işleyenler tenkit edilmiştir. 3- Zulmün bir çeşidi de, insanın kendi kendine zulmetmesidir.

  5. وَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ غَافِلًا عَمَّا يَعْمَلُ الظَّالِمُونَۜ “Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! (İbrahim:42)

  6. اِنَّمَا يُؤَخِّرُهُمْ لِيَوْمٍ تَشْخَصُ ف۪يهِ الْاَبْصَارُۙ ﴿42﴾ Allah onları ancak, gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor. (İbrahim:42)

  7. مُهْطِع۪ينَ مُقْنِع۪ي رُؤُ۫سِهِمْ لَا يَرْتَدُّ اِلَيْهِمْ طَرْفُهُمْۚ وَاَفْـِٔدَتُهُمْ هَوَٓاءٌۜ ﴿43﴾ O gün başlarını dikerek (çağırıldıkları yere doğru) koşarlar. Gözleri kendilerine bile dönmez, kalpleri de bomboştur. (İbrahim:43)

  8. وَاَنْذِرِ النَّاسَ يَوْمَ يَأْت۪يهِمُ الْعَذَابُۙ فَيَقُولُ الَّذ۪ينَ ظَلَمُوا رَبَّنَٓا اَخِّرْنَٓا اِلٰٓى اَجَلٍ قَر۪يبٍۙ نُجِبْ دَعْوَتَكَ وَنَتَّبِعِ الرُّسُلَۜ اَوَلَمْ تَكُونُٓوا اَقْسَمْتُمْ مِنْ قَبْلُ مَا لَكُمْ مِنْ زَوَالٍۙ ﴿44﴾ (Ey Muhammed!) İnsanları, kendilerine azabın geleceği gün ile uyar. Zira o gün zalimler, “Ey Rabbimiz! Yakın bir süreye kadar bizi ertele de senin çağrına uyalım ve peygamberlerin izinden gidelim” diyecekler. Onlara şöyle denilecek: “Daha önce siz, sonunuzun gelmeyeceğine yemin etmemiş miydiniz?” (İbrahim:44)

  9. وَسَكَنْتُمْ ف۪ي مَسَاكِنِ الَّذ۪ينَ ظَلَمُٓوا اَنْفُسَهُمْ وَتَبَيَّنَ لَكُمْ كَيْفَ فَعَلْنَا بِهِمْ وَضَرَبْنَا لَكُمُ الْاَمْثَالَ ﴿45﴾ "(Sizden önce) kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl muamele ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de verdik.“ (İbrahim:45)

  10. وَقَدْ مَكَرُوا مَكْرَهُمْ وَعِنْدَ اللّٰهِ مَكْرُهُمْۜ وَاِنْ كَانَ مَكْرُهُمْ لِتَزُولَ مِنْهُ الْجِبَالُ ﴿46﴾ Hilelerinin cezası Allah katında (malum) iken, onlar, tuzaklarını kurmuşlardı. Halbuki onların hileleriyle dağlar yerinden gidecek değildi! (İbrahim:46) Nihayet onların hileleri de Allah’ın iznine bağlıdır. O izin vermedikten sonra hiçbir hile netice vermez.

  11. فَلَا تَحْسَبَنَّ اللّٰهَ مُخْلِفَ وَعْدِه۪ رُسُلَهُۜ اِنَّ اللّٰهَ عَز۪يزٌ ذُو انْتِقَامٍۜ ﴿47﴾ O halde, sakın Allah'ın peygamberlerine verdiği sözden cayacağını sanma! Çünkü Allah mutlak üstündür, kimsenin yaptığını yanına bırakmaz. (İbrahim:47)

  12. وَنَادٰٓى اَصْحَابُ الْجَنَّةِ اَصْحَابَ النَّارِ اَنْ قَدْ وَجَدْنَا مَا وَعَدَنَا رَبُّنَا حَقًّا فَهَلْ وَجَدْتُمْ مَا وَعَدَ رَبُّكُمْ حَقًّاۜ قَالُوا نَعَمْۚ فَاَذَّنَ مُؤَذِّنٌ بَيْنَهُمْ اَنْ لَعْنَةُ اللّٰهِ عَلَى الظَّالِم۪ينَۙ Cennet ehli, cehennem ehline, “Rabbimizin bize vaad ettiklerinin gerçek olduğunu gördük; siz de Rabbinizin size vaad ettiklerini gerçekleşmiş buldunuz mu?” diye seslenir. “Evet!” derler. Aralarından bir çağrıcı, “Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerine olsun!” diye bağırır. (Araf:44)

  13. يَا عِبَادِي إنِّي حَرَّمْتُ الظُّلْمَ عَلى نَفْسِي، وَجَعلْتُهُ بَيْنَكُمْ مُحَرَّماً، فلاَ تَظَالَمُوا. • Rasulullah (sav); Aziz ve Celil olan Allah şöyle buyuruyor: • "Ey kullarım! Ben nefsime zulmü haram ettim, onu sizin aranızda da haram kıldım. Öyleyse birbirinize zulmetmeyin.” • (Müslim, Birr, 15, hds. no:2577)

  14. وعَنْ جابرِ بنِ عبداللّه الانْصاَري رَضِيَ اللّهُ عَنهماَ قال: قَالَ رَسُولُ اللّهِ( ﺹ): أتَّقُواالظُّلْمَ، فإنَّ الظُّلْمَ ظُلُمَاتٌ يَوْمَ الْقِيَامَةِ، وَاتَّقُوا الشُّحَّ فإنَّ الشُّحَّ أهْلَكَ مَنْ كَانَ قَبْلَكُمْ، حَمَلَهُمْ عَلى أنْ سَفَكُوا دِمَاءَهُمْ وَاسْتَحَلُّوا مَحَارِمَهُمْ • Cabir İbnu Abdillah el-Ensarî (ra) anlatıyor: Rasulullah (sav) buyurdular ki: • "Zulümden kaçının. Zira zulüm, kıyamet günü (sahibini saran) karanlıklar olacaktır. Cimrilikten de kaçının, zira cimrilik, sizden öncekileri helak etmiş, onları birbirlerinin kanlarını dökmeye, haramlarını helal saymaya sevk etmiştir.” (Müslim, Birr, 56. (2578), (III, 1996)

  15. Hz. Enes (Ra) anlatıyor: "Rasulullah (sav) buyurdular ki: • - Kardeşine zalim de olsa mazlum da olsa yardım et. • Mazlumsa yardım ederim, zâlime nasıl yardım ederim? diye sorulmuştu. • Onu zulümden alıkoyarsın, bu da ona yardımdır, buyurdu. • (Buhârî, Mezâlim 4) وعن أنس رَضِيَ اللّهُ عَنْه: قال رَسولُ اللّه( ﺹ): انْصُرْ أخَاكَ ظَالِماً أوْ مَظْلُوماً. قِيلَ: أنْصُرُهُ إذَا كَانَ مَظْلُوماً، فَكَيْفَ أنْصُرُهُ ظَالِماً؟ قالَ: تَحْجُزُهُ عَنِ الظُّلْمِ، فإنَّ ذلِكَ نَصْرُهُأ

  16. Zulme Engel Olunmalıdır Zulme karşı olmak ve zulmü önlemek için gayret göstermek; zulümle, zalimle bütün gücümüzle ve en etkili biçimde mücadele etmek yüce dinimizin emridir. Zulme Rıza Zulümdür Zulme destek olunamadığı gibi, rıza da gösterilemez. Müslüman, zulümden nefret etmek ve zulme karşı durmakla mükelleftir. Rıza göstermek, sessiz kalmak, Müslüman için büyük hata olur.

  17. وعنﺃﺑﯽﻫﺮﻳﺮﺓ رَضِىَ اللّهُ عَنْه قالَ: قالَ رسولُ اللّهِ (ﺺ): ثَلاَثُ دَعَوَاتٍ مُسْتَجَابَاتٌ ﻵشَكَّ فِي إجَابَتِهِنَّ: دَعْوَةُ الْمَظْلُومِ، وَدَعْوَةُ الْمُسَافِرِ، وَدَعْوَةُ الْوَالِد عَلى وَلَدِهِ. Mazlumun Duası Reddolmaz Hz. Peygamber (S.A.V.): Allah şu kimselerin duasını reddetmez: 1-     Misafirin ev sahibine yaptığı duayı, 2-     Anne babanın evladına yaptığı duayı, 3-     Mazlumun zalime yaptığı duayı, (Ebu Davud, Salat:1536)

  18. Zulüm İflas Ettirir Zalim müflis kendisinden kul haklarının tahsil edildiği dehşetli kıyâmet gününde amel defterine baktığında kazandığı ve kurtuluşu için ümit beslediği sevaplarının silindiğini görecek ve paralarını başkalarına kaptıran müflis tüccârın“servetim ve paralarım” demesi gibi “amellerim ve sevaplarım” diyerek üstünü başını parçalayacaktır.

  19. ورَجُلان تَحَابَّا في اللَّهِ اجْتَمَعَا عَلَيْهِ ، وَتَفَرَّقَا عَلَيْهِ Allah için birbirini sevip bir araya gelenler ve Allah için birbirini severek ayrılanlar. Dünya açısından hiçbir beklentileri olmadığı halde sadece Allah için birbirlerini sevenler, bu sevgi ile bir araya gelenler ve ayrılırken de sevgileri devam edenler, Arş’ın gölgesinde oturup istirahat edecek ve aralarında dünya anılarını konuşup sohbet edecekler.

  20. Zulüm, Müminlerin arasındaki kardeşlik bağıyla bağdaşmaz. إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ إِخْوَةٌ فَأَصْلِحُوا بَيْنَ أَخَوَيْكُمْ وَاتَّقُوا اللَّهَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ  “Müminler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin. Allah’a karşı gelmekten sakının ki size merhamet edilsin.” (Hucurat:10)

  21. Sevgili Peygamberimiz, İslam'a göre her işin başı ve ahiretin yegane geçer akçesi olan iman ile sevgi arasındaki bağı en çarpıcı biçimde bu hadisinde dile getirmiş bulunmaktadır. وَالَّذِي نَفْسِي بِيَدِهِ لا تَدْخُلُوا الجَنَّةَ حَتَّى تُؤْمِنُوا ، ولا تُؤْمِنُوا حَتَّى تَحَابُّوا “Allah’a yemin ederim ki, iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız.” (Müslim, îman 93-94)

  22. İşte cennete girmeye hak kazananlar, Kur'an etrafında devamlı yükselen bir toplumun örneğini teşkil eder. Toplumu oluşturan fertler birbirlerine sevgi ile yaklaşmalı ve kardeşçe kucaklaşmalıdırlar. Birbirlerine arka çevirmekten ve düşmanca yaklaşmaktan sakınmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki Allah'ın yardımı, toplum halinde yaşayan ve birbirlerine saygı duyanlaradır. Toplu halde kılınan bir namaza, yalnız başına kılınan bir namazdan 27 derece daha fazla sevap verileceği düşünülürse, toplum halinde olmanın önemi daha iyi anlaşılacaktır.

  23. إِنَّ الَّذِينَ كَفَرُواْ وَظَلَمُواْ لَمْ يَكُنِ اللّهُ لِيَغْفِرَ لَهُمْ وَلا لِيَهْدِيَهُمْ طَرِيقاً إِلاَّ طَرِيقَ جَهَنَّمَ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللّه يَسِيراً. • “Şüphesiz inkar edenler ve zulmedenler (var ya) Allah onları asla bağışlamayacak ve doğru yola iletmeyecektir. (Allah onları) ancak içinde ebedi kalacakları cehennemin yoluna iletir. Bu ise Allah’a çok kolaydır.”(Nisa:168,169)

  24. ZULM İLE ÂBÂD OLANIN, ÂHİRİ BERBÂD OLUR.

  25. Biz de bugün bedenini, arkandan geleceklere ibret olması için, denizden çıkaracağız. Çünkü insanlardan birçoğu ayetlerimizden gerçekten habersizdir. (Yunus Suresi: 92)

  26. ALLAH İMHAL EDER (MÜHLET VERİR), ANCAK ASLA İHMAL ETMEZ.

  27. ŞİMDİ DUA ZAMANI

  28. Bu vaaz projesi Din İşleri Yüksek Kurulu Uzmanı Medet COŞKUN tarafından hazırlanan ZULÜM VE SONUÇLARI vaazından faydalanılarak hazırlanmıştır.

More Related