1 / 50

İSLAM DA AİLE

İslam da Evlilik Öncesi İlişkiler İyi Bir Aile 14 Şubat ( S evgililer Günü). İSLAM DA AİLE. وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى. ‘’Muhakkak ki o erkek ve dişi çiftler yarattı.’’ Necm (53/45).

adamma
Download Presentation

İSLAM DA AİLE

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. İslam da Evlilik Öncesi İlişkiler İyi Bir Aile 14 Şubat (Sevgililer Günü) İSLAM DA AİLE

  2. وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنثَى ‘’Muhakkak ki o erkek ve dişi çiftler yarattı.’’ Necm(53/45)

  3. Hiç şüphesiz ki bütün varlıkların yaratılışında muhabbet vardır. Bu sebepledir ki İslam nazarında evlilik asıl olmuş ve son derece teşvik edilmiştir.

  4. Günümüzdeki evlilik öncesi ilişkileri 3 ana başlık altında ele alabiliriz:

  5. Burada arkadaşlık çok basit gibi görülürken aslında büyük günahların anahtarı konumundadır. Günümüzde kız ve erkek aynı ortamda rahatlıkla oturup konuşup gülüşebiliyorlar. Hâlbuki Allah, peygamberimizin eşlerinden perde arkasından konuşmalarını istiyor. Kaldı ki onlar müminlerin anneleri idi.

  6. ’Musa Medyen suyuna varınca orada hayvanlarını sulayan birçok insan buldu. Onların gerisinde de (hayvanlarını) engelleyen iki kadın gördü. Onlara : ‘ derdiniz nedir?’ dedi. Şöyle cevap verdiler: çobanlar sulayıp çekilmeden biz (onların içine girip hayvanlarımızı ) sulayamayız; babamız da çok yaşlıdır. ’ El- Kasas 28/23

  7. ‘Bunun üzerine Musa, onların yerine davarlarını sulayıverdi. Sonra gölgeye çekildi ve ‘’Rabbim, doğrusu bana indireceğin her hayra (lütfuna) muhtacım ’ dedi.’’ El- Kasas23/24 ‘Derken o iki kadından biri utana utana yürüyerek ona geldi. Babam bizim yerimize (hayvanları ) sulamanın karşılığını ödemek için seni çağırıyor! Dedi. Musa ona Şuayb’a gelip başından geçeni anlatınca o ‘Korkma! o zalim kavimden kurtuldun! dedi. ’El- Kasas 28/25

  8. Kız erkek ilişkisinde minimum seviyesinde bile davranışlar, bakışlar, sözler, giyim vs. hepsi bir mana ihtiva ettiği için iffet çizgileri içerisinde olması gerekir. Ayette Şuayb’ın kızını anlatırken utana utana tabiri kullanılıyor. İşte gerçek edep çizgisi.

  9. ‘ Evinde bulunduğu kadın onun nefsinden muradalmak istedi. Kapıları sımsıkı kapattı. Ve’ sana söylüyorum haydi beri gel!’ dedi. O ise <<-(haşa) Allaha sığınırım! Zira o benim veli nimetimdir, bana güzel davrandı.(bana güzel bir mevki verdi.) gerçek şu ki, zalimler asla felah bulmaz!>> Yusuf:12/23 ‘ Andolsunki kadın ona meyletti. Eğer rabbinin işaret ve ikazını (burhanımızı) görmeseydi o da kadına meyletmişti. Biz kötülük ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o ihlaslı kullarımızdandı.’’ Yusuf:12/24 Hem kadının hem erkeğin İslam’ı edep çizgisinde olmaları en güzel hayırdır. Bir anlık günah insanı ebedi saadetten uzak bırakılabilir.

  10. Sevgili (flört) Flört (sevgili ): bir kadın ile erkeğin söz, nişan, dışı beraber yaşama halidir. Fakat günümüzde bu olay o kadar yaygın bir hal aldı ki artık birçok ailede ve toplum yerlerinde hiç yadırganmadan yaşanılan bir durum haline gelmiştir evlik l

  11. قُل لِّلْمُؤْمِنِينَ يَغُضُّوا مِنْ أَبْصَارِهِمْ وَيَحْفَظُوا فُرُوجَهُمْ ‘’ Mü'minerkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.’’ ‘’Mü’min kadınlara söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar.’’ Nur:24/30-31 وَقُل لِّلْمُؤْمِنَاتِ يَغْضُضْنَ مِنْ أَبْصَارِهِنَّ وَيَحْفَظْنَ فُرُوجَهُنَّ

  12. وَلاَ تَقْرَبُواْ الزِّنَى إِنَّهُ كَانَ فَاحِشَةً وَسَاء سَبِيلاً ‘’ Zinaya yaklaşmayın çünkü o son derce çirkin bir iştir ve çok kötü bir yoldur.’ isra:17/32 Buyrulmaktadır. Kadın ve erkeğin yaşadığı durum sadece el ele, dolaşıp konuşmak bile olsa İslam’ın uygun görmediği bir hareket. İslam evli veya bekar olsun mü’min kadın ve erkeğin kişiyi şüphede bırakacak hal ve sözlerden uzak durmasını tavsiye ederken bu el ele, biz sadece konuşuyoruz, ileri hiç olmadı; şeklindeki açıklamalar masum gibi gözükse de haramın ilk basamağını oluşturmaktadır. Bu durum asla İslam'la bağdaşmayan hatta davranış biçimine göre İslam’ın iffetsizlik saydığı zina, fuhuş, gayri meşru ilişki diye adlandırdığı bir haramdır.

  13. Peygamber efendimiz zinanın sadece yatakta olmadığını belirtmektedir: ‘’Âdemoğluna Zinadan nasibi takdir olunmuştur. O buna mutlaka erişir. Gözlerin zinası bakmak, kulakların zinası dinlemek, dilin zinası konuşmak, elin zinası tutmak, ayakların zinası yürümektir. Kalbe gelince o arzu eder ister ürüme organı ise bunu ya gerçekleştirir ya da boşa çıkarır’’. Buhari, isti ’zan 12, kader 9:Müslim, kader 20-21 Zinanın yağmur gibi yağdığı bir zamanda kuru kalabilmenin adıdır "İFFET".. "Nureddin Yıldız Rabbim cümlemizi zinanın ve günahın her türlüsünden korumayı nasip etsin. Bakın Cenabı-ı hak böyle anlarda ne yapmamızı buyuruyor.

  14. ‘Şeytan seni bir kötülüğe sevk etme girişiminde bulunursa, hemen Allah’a sığın.’’ Fussilet, 41/36 ‘Allah’tan korkup kötülükten sakınanlar şeytanın bir vesvesesine uğrarsa, Allah’ı hatırlayıp hemen doğru yolu görürler.’’ A’raf,7/201 ‘Onlar bir kötülük yaptıkları veya kendilerine zulmettikleri zaman Allah’ı hatırlayıp günahlarının bağışlanmasını dilerler. Zaten günahları Allah’tan başka kim bağışlayabilir ki! Bir de onlar yaptıkları günahlarda bile bile ısrar etmezler işte onların mükâfatları, Rableri tarafından bağışlanma ve altından ırmaklar akan. İçinde ebedi kalacakları cennetlerdir. Hayırlı ameller yapanların mükâfatı ne güzeldir. Ali İmran Suresi (3), 135,136 Böyle günahlara düşmemek için cenabı hak bizleri kendine sığınmayı öğütlerken beraberinde Cenab-ı hak ve sevgili peygamberimiz sürekli evlenmeyi tavsiye etmişlerdir.

  15. ‘ Ey! Gençler topluluğu; sizden kim evlenmeye güç yetirirse evlensin. Çünkü bu gözü haramdan daha iyi sakındırıcı, namusu daha iyi koruyucudur. Kimde güç yetiremezse o da oruç tutmalıdır. Zira oruç onun için şehvet kırıcıdır.’’ Buhari nikah 3/4678

  16. Gerçek şu ki nefsinin arzu ettiği şeyleri yapabilecek imkâna sahip olduğu halde sırf Allah’tan korkarak ve onun rızasını kazanmak isteyerek bunları terk etmek insana büyük faziletler kazandırır. Bir de bu flört (sevgili) olayı nişanlılığın yerine kullanılmakta. Gençler bir müddet çıkıp .Onu tanımalıyım bana uygunsa evlenirim gibi cümlelerle bir birliktelik yaşamakta, Oysa tanıma dönemi İslam’ın koyduğu sınırlar içerisinde bir nişanlılık dönemi ile yapılması uygun olandır. Ayrı bir dönem oluşturmaya gerek yoktur. Yaptığımız uygunsuz işe kılıf uydurmaktan başka bir şey değildir. İslam dini inceliklerle dolu bir din. Zinayı haram kılmış, zinaya giden yolları da haramdan saymıştır.

  17. ‘Rabbinin huzurunda suçlu durmaktan korkarak nefsini kötü arzulardan uzaklaştıranlar için şüphesiz varılacak yurt cennettir’’. Naziyat 79/40-41

  18. ‘’ Ufak tefek kusurları dışında, büyük günahlardan ve edepsizliklerden kaçınanlara gelince bilki rabbinin affı bol olandır.’’ Necm58/32

  19. İslam’ da hıtbe (nişan): ‘’Evlenen kişi dininin yarısını koruma altına almıştır. Diğer yarısı içinde yüce Allah tan korksun.’’ El Münziri Et Tergibvetterhib 6.III 942 .

  20. İslam’ da hıtbe (nişan): Terim olarak: Bir erkeğin bir kadınla evlenme isteğini açıklayarak bunu kadına veya ailesine bildirmektir. Bu bildirme doğrudan doğruya evlenecek erkek tarafından yapılabileceği gibi, bu kişinin ailesi veya ‘’dünürcü’’ denilen üçüncü bir kişi tarafından da yapılabilir. Kızın veya ailesinin olumlu cevap vermesi durumunda ‘’ nişanlanma ‘’ meydana gelmiş olur. Evlilik öncesi gerçekleşen bu durum iki tarafında tanımalarını sağlar. Bir ömür boyu sürmesi hedeflenen bir evlilik öncesinde böyle bir araştırma ve tanışma devresine tarih boyunca ihtiyaç duyulmuştur. Nitekim eski Roma, Cermen ve Kilise hukuklarında nişana yer verilmiştir. Eski Türkler de İslam’a girmeden önce de nişan merasimi görülür. Kız tarafına bir elçi göndererek kız istenir, cevap olumlu olursa kız tarafı görüş ve isteklerini, yine bu elçi aracılığı ile erkek tarafına bildirirdi. bk. Hıfzı Timur, Ebu’l-Ula Mardin’ e armağan, s:1133,1138

  21. İslam’da da evleneceklerin nikahtan önce birbirlerini görmesi tanıması için ‘’nişanlılık’’ devresi caiz görülmüş ve bununla ilgili düzenleme yapılmıştır. Evlenme teklifi açıktan yapılacağı gibi, üstü kapalı ve ima yoluyla konuşaraktan da olabilir. Nişan, bir evlilik akdi olmayıp, bir evlilik va’dinden ibarettir. Bu yüzden nikah akdi yapılmadıkça nişanlanmakla kız erkek birbirine helal olmaz ve mahremlik devam eder

  22. Nişanlanacak çiftlerin iyi bir seçim yapmaları; onları bir ömür saadet bahçelerine götürür. İkram olunmuş eşlere kavuşurlar. Bu yüzden de nişanlanmaya aday olacak eşlerin seçiminde Allah ve rasulünün tavsiyelerine uymak kişiyi iyi bir seçim yapmasını sağlar.

  23. Peygamber efendimiz bir kadınla şu dört hasleti için evlenileceğini söylemiştir: Malı için; Nesebi (asaleti) için ; Güzelliği için; Dini için ; sen dindar olanı seç de huzur bul.’’ Buhari Nikah,15

  24. ‘’Kadınlarla yalnız güzellikleri için evlenmeyiniz, olur ki; güzellikleri ahlakça düşmelerine neden olur. Onlarla yalnız malları için de evlenmeyiniz, çünkü malları azgınlıklarına yol açabilir. Onları dindarlıklarından ötürü nikahlayın. Şüphesiz dindar olan, eski giysili bir cariye (dindar olmayan ötekilerden )daha üstündür.’’ İbnMace, Nikah,bkibnMace sünen,1,597

  25. Evlenmek isteyen erkek iddet bekleyen kadına üstü kapalı teklif yapabilir. Fakat bir nikah ya da sözleşme iddet içinde kesinlikle yasaklanmıştır. bk. Bakara:2/235 Nişanlı bir kıza evlilik teklifi bulunulması dinimizce uygun değildir. Hatta nişanlı kızın; nişanlısını bırakıp başka bir erkekle evlenmesi doğru değildir. Kadın ve erkek ikisi de günahkâr olur. ‘’sizden biriniz kardeşinin satışı üstüne satış yapmasın . Kardeşinin nişanı üstüne izin almadıkça nişan da yapmasın.’’ Buhari,Büyu;58

  26. Evlenme niyetiyle kadına bakmak: Evlenme düşüncesiyle kadına bakmayı islam caiz görmüştür. Nitekim peygamber efendimiz; kendisine gelen bir çok sahabesine (git kızı gör ) demiştir. Mugire b. Şu’be (r.a.) bir kadınla evlenmek istiyordu. Hz. Peygamber ona;’Git ve onu gör. Çünkü görmek, birbirine ısınmanız için daha iyidir.’ Müslim, Nikah,74,75;Tirmizi,Nikah 5 Cabir b. Abdullah şöyle diyor.’’ Bir cariye ile evlenmek istiyordum. Gizlice onu gözetledim ve evlenmemi teşvik eden bazı özelliklerini gördüm. Sonra da onunla evlendim.’’ Ebu Davud, nikah, 18

  27. Kadın da kendisine talip olacak erkeğe bakması için birisini gönderebileceği gibi , bizzat erkeği kendisinin de görme hakkı vardır. Peki bu görme, bakmanın ölçüsü nedir: Çoğunluk müçtehitlerine göre erkek evlenmek istediği kadının yalnız yüz ve ellerine bakabilir görüşündedirler. Hanifiler: el ,yüz, ayak demiştir. Hanbeliler: kadının günlük işleri yaparken açık kalabilen yerlerine bakmak caizdir. Şafiiler: Bakmanın kızın ve ailesinin haberi olmadan yapılması gerekir. Aksi durumda kız tercih edilmezse ailesi incinmiş olur. Malikiler: Erkeğin bakışından kızın ve ailesinin haberi olmalı görüşündedir. Sonuç olarak bir erkek evlenmek istediği kıza , istemeden önce İslami ölçüler içinde bakabilir. Aynı şekilde kız da erkeğe bakabilir.

  28. Gelelim nişanlanan çiftlerin, nişanlılık içinde ki hal tavır ve durumlarına.

  29. Toplumumuzda zaman zaman nişanlılık döneminde daha ziyade nişanlılar arasında mahremiyet hükümlerinin meşrulaştırılmasına matuf olarak dinî nikâh kıyıldığı görülmektedir. Bilindiği gibi nikâh akdi birçok dinî ve hukukî hükümleri içerisinde barındıran genel bir akit niteliğindedir. Elbette dinî hükmünün bir sonucu olarak mahremiyet sınırları kalkar. Bunun yanı sıra, nikâh akdiyle, mehir tabiatıyla kadının hakkı olarak tahakkuk eder. Ayrıca nikâh akdine bağlı olarak hısımlık, nafaka, miras, talak, iddet vb. dinî ve hukukî hükümler de tabiî olarak doğar. Dahası nesep, hadane, velâyet gibi hususların temelini de nikâh akdi oluşturur. Bu dinî ve hukukî hükümler parçalanmaz bir bütündür. Başka bir anlatımla, dinen mahremiyet kalksın; ama hukukî hiçbir yükümlülük olmasın gibi bir nikâh akdi düşünülemez. Zaten İslâm Hukuku açısından nikâh akdi yapıldıktan sonra tarafların birbirini nişanlı kabul etmelerine dinen ve hukuken imkân yoktur. (Bilmen, Kamus, 2/12)

  30. Ailelerden bile gizli dinî nikâh kıyılması durumunda ise, erkek ile kadın arasında irade uyumu bulunsa, şahitlik şeklen var kabul edilse bile, şahitliğin temel esprisi itibariyle ilân, asla yerine getirilmiş kabul edilemez. Bu itibarla böyle bir nikâha nikâh denemez. Fıkıh kitaplarımızda şu bilgiler kayıtlıdır: İnsanlardan gizli olarak iki şahit bulunsa ve şahitlere nikâhı gizlemeleri şart koşulsa, nikâh in'ikad etmez. (Semarkandi, Tuhfe, 1/131) Yani, nikâh yok ve geçersiz kabul edilir. Esasen bu hüküm üçüncü şahıslar açısından düşünülmüştür. Ailelerden bile gizli nikâh kıyılması ise, evleviyetle bu hükme dâhildir. Hele hele nikâhın herhangi bir süreyle kayıtlanması, böyle bir nikâhı mut'a nikâhı statüsüne sokar ki, dört mezhebe göre de mut'a nikâhı bâtıldır, hükümsüzdür. Sonuç olarak toplumumuzda resmî nikâh öncesi dinî nikâh tasvip edilmez. Uygun olan ve tavsiye edilen, önce resmî nikâhın yapılması, peşine de dinî nikâhın kıyılmasıdır.

  31. Burada dinî nikâh ve resmî nikâh ayrımına işaret etmekte fayda vardır. İslâm Hukuku'na göre nikâh, belli rükünleri ve rükünlere bağlı olarak belli şartları olan bir akittir. Bunun dinî ya da resmî olanı diye bir ayrımdan bahsetmek mümkün değildir. Buna göre; evlenen çift veya vekilleri, iki erkek şahit ve irade beyanı yani icab ve kabul, nikâhın rükünleri arasındadır. Mehir miktarının konuşulmaması Hanefi Mezhebi'nde akdin sıhhatine mâni değildir. Bu durumda "mehr-i misil" gerekir. Bu minval üzere kesilen nikâh akdi, ister camide, ister evde, isterse düğün salonunda gerçekleşsin, caizdir. Zaten nikâh akdi esnasında imamın veya belediye başkanının bulunması nikâhın ne rüknüdür, ne de şartı. Ecdadımız öteden bu yana belli İslâmî nasslara dayanarak, akdin yümün ve bereketi adına, nikâhlarını bir din adamının önünde kesmiş ve onun hayır duasını almıştır. Zamanla bu durum bir örf ve âdet olarak toplumumuza mal olmuştur.

  32. Özetleyecek olursak nişan sadece tanıma dönemi bu dönemi kız ve erkek islami hukuklar içerisinde iyi değerlendirmeli.

  33. İslamda Aile

  34. هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ ‘’Onlar size örtüdür, sizde onlara örtüsünüzdür.’’ Bakara 2/187

  35. ’İçinizden kendileri ile huzura kavuşacağınız eşler yaratıp aranızda muhabbet ve merhamet var etmesideonun varlığının delillerindendir.’’ Rum 30/31

  36. وَلَقَدْ أَرْسَلْنَا رُسُلاً مِّن قَبْلِكَ وَجَعَلْنَا لَهُمْ أَزْوَاجًا وَذُرِّيَّةً ‘Andolsunsenden öncede, Peygamberler gönderdik ve onlara da eşler ve çocuklar verdik.’ Rad13/38

  37. Biz burada iyi bir ailenin temel taşlarını belirlemek istiyoruz bunu birkaç madde de ele alacak olursak

  38. 1- Roller iyi bilinmeli: Ayet-i kerimede ‘’Erkekler kadınlar üzerine KAVVAMDIR.’’ Nisa 4/34 الرِّجَالُ قَوَّامُونَ عَلَى النِّسَاء Ayet te kavvam kelimesi koruyup kollayıcı anlamına gelmektedir. Burada kadının bir erkek tarafından korunup kollanmasıdır. Kadın evin iç bölümünden mesuldür. Erkek ailenin geçimi, yönetimi gibi dış görevlerinden mesuldür.

  39. ‘’ Ailene namazı emret; kendinde ona devam et.’’ Taha 20/132. ‘’Ey inananlar kendinizi ve ailenizi yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten koruyun.’’ Tahrim 66/6

  40. 2- Farklı fıtratlar olduğu kabul edilmeli Kadının fıtratında ki temel özellikler :şefkat, yumuşaklık, teslimiyet , hissi algılama, duygu derinliği , zarafet , letafet . Erkeklerin fıtratında ki özellikler : idare ,güç , cesaret, soğukkanlılık , koruma güdüleri , mantıksal matematik düşünce , muhakeme gücü . Bütün bu özellikleri kadın ve erkek göz önünde bulundurmalı ve bu fıtratlara uygun bir yaşam kurulmalı. Aksi halde değiştirilmeye veya başka yöne zorlanmasıyla içinden çıkılmayacak problemler oluşur.

  41. 3- Sağlıklı İletişim: ‘ Bir mü’min bir mü’minebuğzetmesin onun bir huyunu beğenmezse başka bir huyunu beğenir.’ Müslim Rada 61; Müsnet II 329

  42. Allah ın ikramı: ‘’Erkek hanımına sevgi ve şefkatle bakarsa hanımı da ona sevgi ve şefkatle bakarsa Yüce ALLAH onlara rahmetiyle bakar. Erkek hanımının elini tutarsa parmaklarının arasından günahları dökülür.’’ en-Nebbani,el-fethül-kebir ı 276 ‘’Kocası kendinden memnun olarak ölen her mü’min kadın cennete girecektir.’’ tirmizi,rada’10

  43. Sevgili peygamberimiz bu konuda kendisine ailesi için şikâyete gelen hanım olsun erkek olsun sahabesine sabrı tavsiye edip eşlerinin hoş tutmak için yaptıkları helal ve mübah olan şeyleri (nafile ibadet ) olduğunu haber vermiştir. Şimdi onun hanımlarıyla olan diyaloglarından bir kaçını burada zikredelim. Eve güler yüzle ve selamla girerdi. Eşlerine yumuşak davranıp onların hatalarına sabrederdi. Eşlerinin iyi huylarını överdi. Eşlerinin şakalarına iştirak ederdi. Hanımlarının gönüllerini hoş edecek şeyler yapardı. Kıskançlıklarına sabırlı davranır onların bu hallerini anlayışla karşılardı. Sevgisini sözleri ile ve davranışlarıyla gösterirdi.

  44. Bir hatıra: Ayşe annemiz bir gün Rasulullah efendimize: -Ya Rasulullah bana olan sevgin nedir? Diye sorar. Efendimiz (sav): ‘’Kördüğüm gibi’’ diye cevap verir. Bu cevaba çok sevinen Hz Aişe aradan yıllar geçtikten sonra: Ey Allah’ın resulü ‘’kördüğüm nasıldır?’’ diye sorar. Peygamberimiz (sav) tebessümle ‘’ilk günkü gibi .’’Der.

  45. Rabbim hepimizin eşleriyle muhabbetini bu kördüğüm gibi yapsın.

  46. Sevgililer Günü

  47. Sevgililer Günü, her yılın 14 Şubat günü birçok ülkede kutlanan özel gündür. Kökeni, Roma Katolik Kilisesi'nin inanışına dayanan bu gün, Valentine ismindeki bir din adamının adına ilan edilen bir bayram günü olarak ortaya çıkmıştır. Bu sebeple bazı toplumlarda "Aziz Valentin Günü" (İngilizce: St. Valentine'sDay) olarak bilinir. Valentine kelimesi, Batı medeniyetlerinde hoşlanılan kişi veya sevgili anlamlarında da kullanılır.

  48. 2. bir efsane olarakta eski Roma ‘lapercalia’ adın da bir festival var. Şubat ayının ortasına denk gelen bu festival tabiatın yeniden uyanmasını ifade ediyor . bir çeşit baharın başlangıcı kabul ediliyor. Eski bir pagan geleneği.Buiki efsaneyi birleştirerek 14 şubat Aziz valentineanısı ve baharın müjdesi olan bu günü, özel bir gün ilan edip her 14 şubat kutlanmaya başlanıyor. 14 şubat 1800 yıllarında Amerikalı ]estherhowland isminde birinin ilk sevgililer günü kartını yollamasıyla bu olay yaygınlaşıp günümüze kadar gelmiştir.

  49. Günümüzde, bazı toplumlarda sevgililerin birbirine hediyeler aldığı, kartlar gönderdiği özel bir gün olarak devam etmektedir. Tahminlere göre 14 Şubat günü, tüm dünyada 1 milyar civarında kart gönderilmektedir. Bunun yanı sıra hediye alımlarından kaynaklı piyasada satışlar artmaktadır. Fakat bu günün bizim ne geçmiş bir kültürümüz de ne bir tarihimizde ne de islamda yeri olan bir gündür. Bu gün; bizimle hiçbir alakası olmayan bir gündür. Zaten kutlanılan yerlerde de bu iş tamamen ticarete dönüşmüştür.

  50. Rabbimiz! Bizi doğru yola ilettikten sonra kalplerimizi saptırma, bize rahmetinden ver. Şüphesiz sen çok bağışlayansın. (Âl-i imrân, 3/8) Hazırlayan ve Sunan: Fatma Kuzhan Selimiye Kuran Kursu

More Related