1 / 7

ATATÜRK’ÜN İNKILAPLARI

ATATÜRK’ÜN İNKILAPLARI. İNKILAPLAR. HARF İNKILABI.

abdalla
Download Presentation

ATATÜRK’ÜN İNKILAPLARI

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ATATÜRK’ÜN İNKILAPLARI İNKILAPLAR

  2. HARF İNKILABI • 1 Kasım 1988 tarihi, 1 Kasım 1928 tarihli ve 1353 Sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkındaki Kanunun TBMM tarafından kabulünün 60. yıldönümü idi. Gerçekten Mustafa Kemal’in, 1928’den başlayarak, kendisini ölüm yatağına kadar gece ve gündüz meşgul edecek “Türk Alfabesi ve Türk Dili” ile “Türk Tarihi” hareketlerine kendini verdiğini görüyoruz. Fakat öyle anlaşılıyor ki Mustafa Kemal, daha 1922’de Arap harflerinden ayrılmak ve Türk yazısının karakteri bakımından da “Batı” ile bir bağlantı kurmak düşüncesindedir. Nitekim bu fikrini 1922’de Batı Cephesinde Halide Edip ve Adnan Adıvar’a açar. Halide Edip Adıvar’ın Türk’ün Ateşle İmtihanında bu hususu naklettiğini biliyoruz.

  3. HALİFELİHİN KALDIRILMASI • İlk dört halife seçimle iş başına gelmesine rağmen, Emeviler zamanında bu sistem değiştirilmiş ve halifelik makamı babadan oğula geçer duruma getirilmişti. Abbasiler devrinde de bu saltanat dönemi devam etti. Aslında İslamiyet’in ilk yıllarında bu sistem bu şekilde işlemiyordu. Ancak daha sonraki devirlerde bu sistem amacı dışına çıkarılmış ve sadece saltanat haline dönüştürülerek belli bir zümrenin emrinde yanlış kullanılır hale getirilmiştir.

  4. KIYAFET İNKILABI • Şapka Kanunu’nun çıktığı 25 Kasım 1925 tarihinden önce, ülkede bazı mesleki kıyafetlerde değişiklikler görülmüştü. 1925 yılından itibaren önce Ankara’daki Cumhuriyet Birlikleri, ardından jandarma ve deniz birlikleri “güneşlikli başlık”lar giydiler. Ardından çeşitli devlet daireleri ve okullarda yeni başlık ve kasketler giyilmeye başlandı. İstanbul Galata Bekçileri, yeni başlık ve kasketleri ilk giyen bekçiler oldu[1]. • 21 Şubat 1925’te İstanbul’da açılan Kızılay Özel Hemşire Okulu’nda hemşire Esma Deniz’in çabalarıyla hemşire öğrencileri başlarına peçe örtmek yerine şapka takmaya başladılar[2]. • 2 Ağustos’tan itibaren Adliye ve mahkemelerde hakimler, mübaşirler, zabıt katipleri yeni kıyafet ve şapkalar giymeye başladılar. Ancak halk, dini bir değer yüklediği fese bağlılığını sürdürüyordu ve bu konuda reform hareketi, Şapka Kanunu’nun meclisten geçmesi ile başladı.

  5. KADINA SAĞLANAN MEDENİ HAKLAR • Kadınlara Siyasi ve Sosyal Hakların Tanınması - Kadınlara Sağlanan Medeni Haklar Atatürk Devrimleri (inkılapları) ile birlikte, yüzyıllar boyunca ihmal edilmiş olan Türk kadınına yeni haklar tanınmıştır.Böylelikle Ulu Önder Atatürk'ün bizzat girişmleri ile Türk kadını kendisiyle muasır ve medeni olarak kabul edilen toplumların kadınlarından çok daha önce siyasi ve sosyal yani medeni sahadaki doğal haklarına kavuşturulmuştur.Kabul edilmiş olan medeni kanun gereğince bundan böyle kadınlar da erkeklere tanınan haklara sahip olmaya, resmi görevlere atanabilmeye, oy verme ve Millet Meclisine seçilebilme hakkına kavuşturulmuştur.Diğer taraftan tek eşlilik ilkesi ve kadınlara tanınan eşit haklar, Türk toplumuna da bir canlılık kazandırmıştır.

  6. EĞTİMİN BİRLİĞİ KANUNU • 1 Mart 1923’te TBMM dördüncü yılı açılışında yaptığı konuşmayı büyük ölçüde eğitim konularına ayıran Mustafa Kemal; “ülke çocuklarının birlikte eğitim ve öğrenim görmek zorunda olduğunu, öğrenim birliğinin ülkenin ilerlemesi için büyük önem taşıdığını, bu nedenle "Şeriye Vekaleti ile Maarif Vekaletinin" işbirliğine varmasını gerektiğini ifade etti[3]. • Bu görüşler ışığında 2 Mart günü Halk Fırkası’nın grup toplantısında 3 ayrı yasa tasarısı hazırlandı. “Şer’iye ve Evkaf Vekaleti’nin lağvı ve Diyanet Reisliğinin teşkili” hakkındaki kanun müzakereleri kabul olunduktan sonra Tevhid-i Tedrisat yasa tasarısı Saruhan Mebusu ve Maarif Vekilif Vasıf Bey ve 57 arkadaşının imzasıyla gündeme getirildi. Kanunun gerekçesi şu sözlerle ifade edilmişti: “Bir millet bireyleri ancak bir eğitim görebilir. İki türlü eğitim bir ülkede iki türlü insan yetiştirir. Bu ise, duygu ve düşünce birliği ile dayanışma amaçlarını tamamen yok eder” [1]. • Tasarı ertesi gün meclise sunuldu. 429 sayılı Şeriye ve Evkaf Yasası’nın kabülünden sonra Tevhid-i Tedrisat Kanunu, 3 Mart 1924 günü TBMM Genel Kurulunda 430 Kanun Numarası ile kabul edildi.

  7. HAZIRLAYAN • ADI :Fatma Nur • SOYADI :ERTÜRK • SINIFI :5-B • NO :42

More Related