1 / 7

MERSİN’DE TARİHİ YERLER

MERSİN’DE TARİHİ YERLER. Kırkkaşık Bedesteni Cennet Çöküğü Mağarası Yedi Uyurlar ( Eshab - kehf ) Mağarası Alahan Manastırı. KIRKKAŞIK BEDESTENİ.

Download Presentation

MERSİN’DE TARİHİ YERLER

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. MERSİN’DE TARİHİ YERLER • Kırkkaşık Bedesteni • Cennet Çöküğü Mağarası • Yedi Uyurlar (Eshab-kehf) Mağarası • Alahan Manastırı

  2. KIRKKAŞIK BEDESTENİ • Her dönem hareketli bir ticari ve siyasi merkez olan ve kültürlerin kesişme noktasında bulunan Tarsus’un en önemli tarihi yapılarından biri de Kırkkaşık Bedesteni’dir. • Ramazanoğulları Beyliğinden Piri Paşa’nın oğlu İbrahim Bey tarafından 1579’da yaptırılmış olan Kırkkaşık Bedesteni, ilk dönemlerde imarethane (Aşevi) ve medrese olarak kullanılmışsa da, cumhuriyetten sonra kapalı çarşı olarak işlev görmüştür. Geçmişte Beyaz Çarşı olarak da bilinen Kırkkaşık Bedesteni, dikdörtgen plana sahiptir. Bedesten adını, yapının dış cephesinde bulunan kaşık süslemelerinden almaktadır. Kesme taştan inşa edilen binaya batı ve doğu yönündeki iki kapıdan girilebilmektedir. İçerisinde 21 oda bulunan yapı 7 kubbeden oluşmaktadır. Ayrıca, içerden iki merdivenle çıkılan iki kule oda ve batı yönünde dış cephedeki iki oda ile birlikte oda sayısı 25’tir. Mülkiyeti, Vakıflar Bölge Müdürlüğüne ait olan Kırkkaşık Bedesteni, Tarsus Belediyesi tarafından kiralanarak 2004 yılında restore ettirilmiştir. Kırkkaşık Bedesteni, 2005 yılında Tarihi Kentler Birliği “Proje Yarışma Ödülü” almıştır. Tarsus Belediyesi, 2006 yılında, turizm alanında gelişme çabası içinde olan kentin hem tanıtımında hem de sosyo-ekonomik ve kültürel alanlarda katkı sağlaması hedefi doğrultusunda bedestenin dükkânlarını işletmecilere kiralamıştır. Bedesten 7 Mart 2007’de yapılan açılış töreni ile yeniden faaliyete geçmiştir. Bedesten içerisinde yer alan dükkân ve bürolarda, başta yöresel el sanatlarına ait seramik, ahşap, bakır, gümüş, deri, dokuma turistik hediyelik ürünler olmak üzere, yöresel damak tatlarının sunulduğu yiyecek ve içecekler ile kent tarihini, toplumsal ve kültürel yaşamının anlatıldığı çeşitli yayınlar sergilenmekte ve satılmaktadır.

  3. CENNET ÇÖKÜĞÜ MAĞARASI Mersin Silifke ilçesine 23 km. uzaklıkta bulunan Cennet Mağarası ve Çukuru Narlıkuyu Köyü’ne 2 km. uzaklıktadır. Jeolojik nedenle meydana gelmiş olan bu çukur, III.Jeolojik Zamanın Miyosen Çağı’nda yer altı sularının kalker tabakaları içerisinde yapmış olduğu erozyon sonucunda üst tavanın çökmesi ile oluşmuştur. Bu çöküntü 135 m. derinlikte olup, içerisinde 275.00x125.00 m. ölçüsünde, elips şeklinde bir mağara bulunmaktadır. Bu mağaraya Roma döneminden kalma bir patika yol ile inilmektedir. Çöküntü alanına 452 basamaklı merdivenle inilmektedir. Kiliseden de 152 basamak ile mağaranın içerisine girilmektedir. Bu mağaranın bitiminde bir de akarsu bulunmaktadır. Mağara içerisinde bu yeraltı suyuna ait sesler duyulmaktadır. Antik Çağlarda bu mağaradan Cennet’e gidileceğine inanılmış ve ölenler buraya bırakılmıştır. Bu nedenle de mağaraya Cennet Mağarası ismi verilmiştir. Deniz seviyesinden 150 m. yükseklikte olan bu mağaranın en derin noktası 15 m. yüksekliğe kadar inmektedir. İlk Hıristiyanlık döneminde Hıristiyanların gizlendiği bu mağaranın önüne, dört satırlık kitabesinden öğrenildiğine göre V.yüzyılda Paulus isimli bir kişi tarafından Meryem Ana’nın anısına bir kilise yapılmıştır.

  4. YEDİ UYURLAR (ESHAB-KEHF) MAĞARASI Geleneksel anlamda hikâyeye göre Ashab-ı Kehf denilen gençler, bugün yeri konusunda çeşitli rivayetler bulunan Efsus şehrinde yaşıyorlardı. Bunlardan altısı sarayda görevli, hükümdara yakın kimselerdi ve hükümdarın müşavere heyetindeydiler. Onun sağında ve solunda bulunurlardı. Sağındakiler Yemliha, Mekselina ve Mislina idi. Bunlara “Ashab-ı Yemin” denmiştir. Hükümdarın solunda bulunanlar ise, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş'tur. Bunlara da “Ashab-ı Yesar” denmiştir.Hükümdarın Roma imparatorlarından Diocletian (284 - 305) (GaiusAureliusValeriusDiocletianus) olduğu, ya da Domitianus (271-272) veya Decius (249-251) olduğu düşünülmektedir. Kesin olan şey imparatorun putperest olduğudur. Putperestliği kabul etmeyen az sayıdaki insanları yakalatıp öldürtmüştü. Hükümdar bir ihbar üzerine saraydaki putperest olmayan gençlerin durumlarını öğrendi. Onları çağırıp tehdit etti, onlar inançlarından ayrılmak istemediler, aksine Dokyanus’u inançlarına davet ettiler. Hükümdar onların eski günlerine dönmeleri için zaman tanıdı. Gençlerde inançlarını korumak için şehre yakın bir dağ yönüne gittiler. Yolda giderken Kefeştetayyuş ismindeki bir çoban onların inancına katıldı ve yedincileri oldu. Çobanın köpeği Kıtmir de onlara katılıp, arkalarından takip etti. Dağa yaklaştıklarında çobanın gösterdiği bir mağaraya girdiler. Mağarada dua ederek merhamet dilediler. (İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'dakiKehf suresinin 10. ayetinde bu kişilerin duaları belirtilir.)

  5. ALAHAN MANASTIRI Evliya Çelebi'nin "Ustasının elinden yeni çıkmış gibi duruyor" diye anlattığı Alahan Manastırı, Mersin-Karaman karayolu üzerinde, Mut'un 20 km. kuzeyinde,  Geçimli  köyü civarındadır. 1300 m. yükseklikte ve Göksu Vadisine bakan dik bir yamaca oturtulmuştur.  Hıristiyanlığın Kapadokya ve Likonya (Konya)' da yayılması sırasında bu yeni dini kabul edenlerin takibe uğraması, inanmayanlar tarafından öldürülme korkusu, Hz. İsa'ya inananları dağlık bölgelerdeki mağara kaya oyuklarında ibadete zorlamıştır. St. Paul ve yine Tarsus'ta yaşamış Hıristiyan öncülerinden Barnabas 441 yılında Hıristiyanlığı yaymak için Konya-Kapadokya ve Antalya-Antakya'ya kadar maceralı yolculuklar yapmıştır. İşte bu iki Hıristiyan Aziz'in gezileri sırasında konakladıkları her yerde anılarına mabetler yapılmıştır. Alahan Manastırı bunlardan biridir. 440-442 yıllarında yapılmış olduğu tahmin edilen Alahan Manastır Külliyesi, Batı Kilisesi, Manastır, Doğu Kilisesi, kayalara oyulmuş keşiş odacıkları ve çevredeki mezarlardan oluşmaktadır. Kilise binaları, Ayasofya Müzesi ile ortak mimari özellikleri taşımaktadır. Süslemesinde usta bir taş oymacılığı görülür. İlk kilise korint başlıkla iki dizi sütunla üç nefe ayrılmıştır. Narteksten ana mekana geçilen kapının atkı ve yan dikmeleri kabartmalarla süslüdür. St. Paul, St. Pierre figürlerinden başka bir çelengi taşıyan altışar kanatlı Cebrail, Mikail'in simgesel yaratıkları ezişi, kükreyen aslan, kartal ve öküz sembolleri, incil yazılarının tasvirleri, üzüm salkımları, asma yaprakları ve balık motifleri zengin bir şekilde tasfir edilmiştir. Kiliselerin doğusundaki geniş avlunun güneyinde dinsel törenlerin yapıldığı dehliz, 11 m. uzunluğunda kemerli ve sütunlu bir galeri şeklindedir. Galerinin ortasında kalabalık kabartma süsleme ile her yanı işli büyük bir niş bulunmaktadı.Galeride apsisli vaftizhane ve karşısında Alahan Manastırının en görkemli yapısı olan mezarlar bulunmaktadır. Bu mezarların kuzey duvarı kayaya yontulmuş, üst örtüsü yoktur. Ana nefin ortası ilginçtir. Burası paye ve sütunlara oturan dört kemerle örtülü kare planlı bir kule biçimindedir. Kuli yukarıda sekizgene dönüştürülmüştür. Kapı çerçevesi süslüdür.

  6. KAYNAKÇA Mersin Büyükşehir Belediyesi Resmi web sitesi (http://www.mersin.bel.tr/mbb-sayfa-ana.asp?yid=2&katid=10&altkatid=31) Google (http://www.google.com)

More Related