1 / 24

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ (35-65 yaş) Gelişim Psikolojisi Ders Notları

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ (35-65 yaş) Gelişim Psikolojisi Ders Notları. YETİŞKİNLİKTE FİZİKSEL GELİŞİM.

samira
Download Presentation

YETİŞKİNLİK DÖNEMİ (35-65 yaş) Gelişim Psikolojisi Ders Notları

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. YETİŞKİNLİK DÖNEMİ(35-65 yaş)Gelişim Psikolojisi Ders Notları

  2. YETİŞKİNLİKTE FİZİKSEL GELİŞİM • 40-59 yaşları arasındaki dönem görme açısından en keskin düşüşün yaşandığı dönem olma özelliğine sahiptir. Göz odaklandığı bir imajı retinada odaklama ve bunu sürdürme konusunda problem yaşamaya başlamıştır. Özellikle de yakındaki nesnelerin görülmesinde problemler başlar ve kişiler genelde bu dönemde ilk kez yakın gözlüğü takmaya başlarlar. 65 yaş öncesi yetişkinlerin yarısı gözlük takmaya başlar, bu oran 65 yaş üstünde %90’a ulaşır. • Gözün sahip olduğu kan kaynağı da azalmaktadır. Bu durum da görüşte bir takım bozukluklara neden olabilmektedir, karanlıkta eskisi kadar net görememektedirler. • Yapılan araştırmalar insanların çalıştığı iş yerlerinde aydınlatmanın arttırılmasının en çok orta yaşlardaki çalışanların çalışma performansını arttırdığını göstermiştir.

  3. 40 yaştan itibaren duyma duyusunda da gerilemeler başlar. 50 yaşından sonra erkeklerde seslere olan duyarlılık kaybı kadınlardan biraz daha fazladır. • Tat alma duyusundaki azalma özellikle 50 yaşından sonra belirginleşir. Tat alma alıcılarının sayısı azalmaya başlar. Genç yetişkinleri sahip olduğu tatlılara duyarlığın üçte birine sahiptirler. • 40 yaşından sonra koku alma duyusunda da gerilemeler başlar. 60 yaşındaki bir kişinin kokuları ayırt edebilme yeteneği 20 yaşındakinden %50 daha azdır. • Sağlık Durumu: yetişkinlik yıllarında büyük önem kazanıyor. Sağlık açısından sorunlar ve fiziksel enerjide gerilemeler mevcut. Kanser, kalp rahatsızlıkları, kilo artışı gibi sorunlar genellikle yaşamın bu döneminde ortaya çıkmaya başlıyor.

  4. Saçlarda beyazlama, derideki kırışıklıkların artması, vücutta sarkma ortaya çıkıyor • Özellikle kadınlar görünümlerinde meydana gelen bu değişimlerden oldukça fazla etkileniyorlar ve yüzlerinin görünümlerini düzeltmeye yönelik uygulamalar yaptırabiliyorlar (bunda da kültürün etkisi büyük diğer birçok şeyde olduğu gibi) • Stres ve Hastalıklar: Bağışıklık sistemindeki bireysel farklılıklar, kişinin hormonal problemlere sahip olup olmaması onun sağlığını büyük oranda etkiliyor. Yaşanan aşırı stres kişinin bağışıklık sistemini de negatif yönde etkileyebiliyor ve hormonal dengeyi de bozuyor. • Depresif ve kaygıları yoğun olan kişiler kendilerini bu sıkıntıdan kurtarabileceğini düşünerek alkol ve madde kullanımına başvurabiliyorlar • Beslenme yetersizlikleri ve madde kullanımı yetişkinlerin bağışıklık sistemi fonksiyonlarını çok büyük oranda düşürüyor • Düzenli olarak yapılan fiziksel egzersizler ise bağışıklık sistemini güçlendiriyor

  5. Tepki zamanında artış var bu dönemde (bir uyaranı aldıktan sonra tepki verme süresi)eskisi kadar hareketlerinde çevik ve hızlı değiller • Daha fazla akut ya da kronik rahatsızlık yaşıyorlar • Cinsel Değişimler • Hem erkekler hem de kadınlar bu dönemde üreme becerilerini etkileyen “menopoz” ve “andropoz” yetişkinlik döneminin önemli değişimidir • Menopoz: Östrojen üretiminin durması, yumurtlamanın sona ermesi ve dolaysıyla adet kanamalarının ve üremenin son bulması • Andropoz: Testosteron hormonunda azalmanın meydana gelmesi (derece derece olan bir azalma söz konusu), ancak üreme kabiliyeti tam olarak son bulmuyor. • Premenopoz------ Menopoz (Perimenopoz) --------- postmenopoz • Menopoz öncesi (premenopoz) 2-3 yıl önceden başlar, adet kanamaları düzensizleşmeye başlar, menopoza girilmesi ile adet kanamaları tamamen son bulur. Kadınlar ortalama olarak 50-52 yaşlarında menopoza girerler.

  6. Menopoz 3 şekilde başlayabilir: • Adet kanamalarının aniden kesilmesi (çok seyrek olarak bu şekilde başlayabilir) • Birkaç ay adet görme, birkaç ay görmeme, adet kanamalarının arasının uzaması, sonunda tamamen kesilmesi • Adet kanamalarının miktarının gittikçe azalması, süresinin kısalması, sonunda tamamen durması • Bir kadın 50 yaşının altındaysa ve 12 aydır adet görmüyorsa, ya da 50 yaşın üstündeyse ve 6 aydır adet görmüyorsa menopoza girmiş demektir • Adetlerin arasında ya da cinsel ilişkiden sonra kanama ya da ağrılı adet görme kesinlikle normal bir menopoz belirtisi değildir. Böyle bir durumda acilen doktora gitmek gerekir.

  7. Menopozda en sık ortaya çıkan belirtiler: • Sıcak basmaları (aniden cildin kanlanması artar, parlak pembe renk alır, terleme başlar) • Gece terlemeleri (çarşaf değiştirmeyi gerektirecek kadar fazla olabilir, uyku kalitesini de azaltır) • Vajinal kuruluk (döl yolu mukozası incelir, kuruluk artar, bu durum cinsel ilişkide zorlanmaya zaman zaman ağrılı cinsel ilişkiye neden olabilir) Ne var ki, menopoz sırasında ve sonrasında cinsel ilişkilerinde ve isteklerinde artış olduğunu söyleyen kadınlar da vardır. Özellikle artık korunma gerektirmeden cinsel ilişkide bulunabilmek çiftlere rahatlık sağlamaktadır. Ancak yine de 45 li yaşlarında menopoza giren kadınların 2 yıl, 50 li yaşlarda menopoza giren kadınların da bir yıl süre ile daha korunmaya devam etmeleri tavsiye edilmektedir. İdrar kaçırma: menopoz döneminde ortaya çıkabilen ve kadınları en fazla rahatsız eden sorunlardan biridir. Günlük işlerini yaparken, gülerken, öksürürken, oturur kalkarken idrar kaçırma durumu yaşayabiliyorlar. Nedeni: çok sayıda ve zor doğumlar yapmış olmak, cerrahi işlem görmüş olmak, bel fıtığı ve omurilik sorunu olmak. İlaç tedavisi ya da cerrahi müdahale ile düzelebiliyor. Uykusuzluk: Hipotalamustan salgılanan serotonindeki azalmaya bağlı olarak uykusuzluk görülebilir

  8. Osteoporoz (Kemik Erimesi) • Menopoza bağlı olarak kemik kütlesinde azalma ve kemik kırılmalarında artış olabilmektedir. Osteoporoz erkeklerde de görülebilmekle birlikte görülme sıklığı kadınlarda erkeklere göre 5 kat daha fazladır. Dünyada 50 yaşın üstünde her üç kadından birinde görülmektedir. Türkiye'de de 8 milyon kadar osteoporoz hastası bulunmaktadır. • Osteoporoza karşı önlem daha prenatal dönemde başlamaktadır. Hamilelikte dengeli beslenme önemli. 30’lu yaşlara kadar kemik yapımı yıkımından daha fazladır. 25-30 yaşlarında kemik kütlesi en üst seviyesine ulaşır. • Ailesinde osteoporoz hastası bulunanlar ergenlik döneminden itibaren düzenli olarak spor yapmalı, kalsiyumdan yana zengin beslenmeli, ideal vücut ağırlığını korumalı, sigara kullanmamalı ve güneş ışığından faydalanmalıdır. • Yine genetik olarak osteoporoza yatkınlığı olan, ailesinde yaşlılıkta kemik kırığı hikayesi bulunanlara adetten kesildikten sonraki 6 ay içinde hormon replasman tedavisi uygulanması doktorlarca önerilmektedir

  9. Andropoz • Erkeklerde de orta yaşla birlikte testosteron seviyesinde göreli olarak azalmalar başlamaktadır. Ancak bu kadınlardaki östrojen hormonunun tamamen salgılanmaması gibi bir durum değildir. • Testosteron seviyesindeki düşüş onların üreme fonksiyonlarına son vermemekle birlikte özellikle cinsel yaşamlarında bir dizi değişime neden olmaktadır: • Yaşlanmaya da bağlı olarak ortaya çıkan bir takım fiziksel gerilemeler kadınları olduğu kadar erkekleri de endişelendirmektedir

  10. Yetişkinlikte Bilişsel Gelişim • Uzun yıllar boyunca psikologlar zekanın ergenlikte zirve yaptığına, yetişkinlik ve yaşlılık yılları boyunca da azaldığına inanmışlardı. 1950’li yıllardan itibaren zeka üzerine yapılan “boylamsal çalışmalar” sayesinde bu sayıltıdan kuşku duyulmaya başlandı. • Yapılan enlemesine kesitsel çalışmalar zekada yaşa başlı düşüşler olduğunu gösterirken, boylamsal çalışmalar tam tersine pek çok bilişsel yetenekte genç yetişkinlik ve orta yaşlarda yükseliş olduğunu ortaya koymaktaydı. • Nedeni ne olabilir? • Bkz. Enlemesine kesitsel-boylamsal yöntem avantajları –dezavantajları kısmı (kitabınız giriş bölümü)

  11. Özellikle de deneyim gerektiren zihinsel faaliyetlerde yetişkinler genç yetişkinlerden de daha iyi seviyede olabiliyorlar • Yetişkinlikte hangi zihinsel fonksiyonlarda gerilemeler var? • Tepki hızı • Akıcı zekanın bazı bileşenleri • Kısa süreli bellekten çok uzun süreli bellekte az da olsa gerileme var (ancak uygun bellek stratejileri kullanılarak giderilebilir bir sorun) • Hangi fonksiyonlarda genç yetişkinlere göre avantajlılar? • Birikimli zeka • Yaratıcılık ve deneyim gerektiren zihinsel fonksiyonlar • Yaratıcılık 40-60 yaşta yüksek (özellikle bilim ve sanat dallarında)

  12. Yetişkinlikte Öğrenme Becerisini Etkileyen Faktörler • 1. Fizyolojik koşullar ve fiziksel sağlık (sağlık sorunları, duyularda kayıp vb olup olmaması) • 2. Öğreneceği konu ona günlük yaşamında kolaylık sağlayacaksa yetişkinin motivasyonu artar • 3. Tepki hızlarındaki yavaşlık dikkate alınmalı (zaman kısıtlamaları ve baskılar onları kaygılandırıp performanslarını düşürebilir) • 4. Statü: sosyo ekonomik durum, kişini eğitim seviyesi onun öğrenmesini kolaylaştırıcı ya da zorlaştırıcı bir statü seviyesi oluşturabilir • 5. Bireysel Farklılıklar (kişilik faktörü, yeni öğrenmelere açıklık, açık fikirlilik ya aşırı tutuculuk öğrenmeyi kolaylaştırıcı ya da zorlaştırıcı etkide bulunur) • Kendine güveni az olan yetişkinler, yeni öğrenme yaşantılarına girme konusunda kendilerini geri tutabilirler. Öğrenim seviyelerinin düşüklüğünü, bu konuda beceriye sahip olmadıklarını vs ileri sürebilirler. Oysa eğitim seviyeleri düşük olsa bile yaşam içinde iş, aile ve toplumsal yaşamla ilgili önemli birçok şey öğrenmişlerdir. Özgüvenlerini arttırıcı faaliyetler yapılabilir.

  13. Kariyer ve İş Yaşamı • Yapılan araştırmalar genellikle orta yaşlarda genç yetişkinliğin ilk zamanlarına(20-30 yaş) kıyasla iş doyumunun arttığını göstermektedir. • Artan iş doyumunun nedeni: yaşla artan maaş, statü, deneyimin verdiği rahatlık, iş güvencesinin artması vb • İşe duyulan bağlılık artıyor, işe gelmeme azalıyor, işle ilişkili faaliyetlere katılım artıyor • İş hayatının başındaki insanlarda ise kararsızlık, iş değiştirme isteği daha fazla olabiliyor • Ancak, 45-55 yaşları arasında önemli kariyer değişimleri yapılabiliyor. Bu yaşlarda kariyer değişimi yapanların oranı A.B.D’de %10 kadar. Emekliliğe yanaşmaya başladığını gören çalışan geçmişe dönük bir değerlendirmede bulunuyor. Amaçlarını ne ölçüde gerçekleştirmiş, bu alanda daha ne kadar ilerleyebilir, bundan keyif alıyor mu? Yoksa yapabileceği başka bir iş alanı var mı? Daha başarılı ve mutlu olabilir mi bu alanda? Tüm bunların muhasebesi yapılıyor ve uygun koşullar varsa kariyer değişikliği yapabiliyor. • Kariyer saati , istemli x istemsiz iş değişimi ve sonuçları, Neugarten’ın başarılı çalışanlarla ilgili saptamaları (bkz. Kitabınız sf 249)

  14. Kadın ve erkeklerde kariyer sürecindeki farklılıklar • Üst seviyede kazancı olan iş gruplarında genellikle emekliliğe kadar çalışma yaygın. Ancak alt ve orta grupta ve düşük eğitim seviyesindeki kişilerde iş değiştirme ya da geçici işlerde çalışma daha yaygın. • Kadınlarda ise genelde liseyi ya da üniversiteyi bitirince bir çalışmaya başlama, evlenme, çocuk sahibi olma ve çocuklar büyüyünceye kadar yarım çalışma, daha sonra eğitimini arttırma ve daha iyi tam gün çalışılan iş alanlarında çalışma mevcut. • Bazı kadınlar mezun olduktan sonra hiç ara vermeden kariyerlerine devam ederken (düzenli kariyer), bazıları çocuk büyüdükten ya da boşandıktan sonra kariyer hayatlarına devam edebiliyorlar (kesintiye uğramış kariyer) • Kişinin iş doyumunun yüksek olması, sevdiği ve yeteneklerini ortaya koyabildiği bir işte çalışması, kazancının iyi olması onun psikolojik iyi oluşunu (well-being) ve yaşam doyumunu olumlu yönde etkilemektedir.

  15. Boş zaman aktiviteleri- Hobiler • Bundan 90-100 yıl önce insanların haftalık çalışma saatleri ortalama 72 saatti, şimdi ise 40 saat kadar. Bu durum onların hobilerine ve sevdikleri uğraşlara zaman ayırabilmesi demek • Boş zaman faaliyeti insanların önemli bir kısmında TV izlemek ancak spor yapan, sanatla uğraşan, toplumsal faaliyetlere katılan insanlar da var • Bu tarz iş dışı aktiviteler bireyin sosyallik seviyesini arttırıyor, yaşamdan keyif almasını sağlıyor, benlik saygısına olumlu katkılarda bulunuyor • Aynı zamanda bu tarz hobilere sahip bireyler emekliliklerinde de daha az sıkılıyorlar ve kendilerini daha mutlu hissedebiliyorlar Din ve Yetişkinlik Yılları İnsanların %95’i Tanrıya ya da evrensel bir ruha inandıklarını söylemektedirler. Bazı çalışmalar (örn: Bijur ve ark., 1993) kadınların erkeklere göre dine karşı daha fazla ilgili olduklarını ortaya koymaktadır. Dinle ilgili faaliyetlerle daha fazla ilgilenmekte ve dini yaşamlarının önemli bir parçası olarak görmektedirler.

  16. Yetişkinlikte Sosyal-Duygusal Gelişim • Aşk ve Evlilik: Fiziksel çekim, romantizm, tutku ilişkilerin başlangıç yıllarında daha önemliyken orta yaşlarda güven dolu bir ilişki, sadakat ve karşılıklı duygusal yakınlık gibi değerler daha fazla önem kazanmaktadır Gelişim psikologlarına göre “karşılıklılık” (mutuality) ilişkilerin olgunluğunu belirlemede kilit role sahiptir Karşılıklı duygusal alışveriş, bilgi paylaşımı, diğerinin mutlu olması içinde çaba sarf etme, özel bazı konuları birbiriyle paylaşma ilişkileri güçlendirmektedir Bazı evlilikler genç yetişkinlik döneminde zor ve çetin bir halde iken orta yaşlara gelindiğinde daha rayında bir tablo sergileyebiliyor. Bu yaşlarda daha az finansal kaygılar, azalan ev sorumlulukları var. Eğer karşılıklılığın olduğu oldukça uyumlu bir evlilik yaşanmaktaysa bu yaşlarda daha da mutlu hale gelinebiliyor

  17. Çiftler arasındaki farklılıklar (din, etnik köken, sosyal sınıf, eğitim seviyesi, ailesel geçmiş, kişilik farklılıkları) evliliğin ilerleyen yıllarında karşılıklı kabullenme ve uyumla devam edebileceği gibi ilişkiye son verme/ boşanma gibi bir durumla da son bulabiliyor • Bu yaşlarda boşanma olumlu ve olumsuz bir takım etkilere sahip bireyler üzerinde. Özellikle de yetişkinlik döneminde bunu yaşayan çiftler genç yaşta bu durumu yaşayanlara göre daha az olumsuz etkileniyorlar. Sebebi: daha olgunlar, daha fazla içsel ve dışsal kaynağa sahipler, çocuklarının da yaşı büyük olduğu için onlar için daha az endişeleniyorlar. Daha mantıklı ve çok yönlü düşünebildikleri için mutsuz bir evliliğe devam etmektense son vermenin daha olumlu olabileceğine karar verebiliyorlar • Bu yıllarda eşlerin birbirlerinde beklentileri de çok daha gerçekçi ve çatışma yaşadıklarında bunu bir felaketmiş gibi algılamıyorlar

  18. Boş Yuva Sendromu (Empty Nest Syndrome) • Yetişkinlik döneminde önemli bir dönüm noktası da evdeki çocukların birer birer yuvadan uçması ve eşlerin tek başlarına kalmalarıdır. Çocukların yokluğu var olan dengeleri bir miktar bozar ve karı koca bu yeni duruma uyum sağlama sürecine girer. • Bu evrede evlilik doyumu bir miktar düşer. Çocuk yetiştirme evresi her ne kadar zor bir evre olsa da doyum verici yönlere de sahip. Ortaya çıkan boşluk çiftlerde mutsuzluğa yol açabiliyor. • Ancak günümüzde kariyer açısından başarılı olamayan ya da boşanma nedeniyle eve geri dönen çocuklar da olabiliyor. 30 lu yaşlarına kadar var olan ekonomik yetersizlikleri nedeniyle evi anne-babasıyla paylaşmak zorunda olan insanlar da var. • Uyumlu bir eş ilişkisine sahip olan çiftler “boş yuva sendromunu” daha rahat atlatıyorlar ve çocuksuz çift olma durumuna daha kolay uyum sağlıyorlar.

  19. Kuşaklar Arası İlişkiler • Yetişkinlik dönemindeki insanlar genellikle yaşlı ebeveynlerinin sağlık sorunları ile ilgilenmek zorunda kalabiliyorlar. Ebeveyn kaybı onları oldukça olumsuz etkiliyor. • Genç yetişkinlik dönemine gelen çocuklarıyla ilişkileri daha iyi bir seviyeye geliyor (ergenlik döneminde olduğundan farklı olarak çocukları onları daha iyi anlayabiliyorlar, daha sıcak ve samimi ilişkiler kurabiliyorlar • Eğer çocuklar işsiz değilse, evliliklerinde mutsuzluk yaşamamışlarsa, yaşlı ebeveynlerinin de ağır bir kronik rahatsızlığı yoksa orta yaşlardaki insanların yaşam doyumları da daha yüksek oluyor Sandviç Kuşağı • Yaşlı ebeveyn • Yetişkin • Genç yetişkin çocuklar/torunlar

  20. GOULD’un Yetişkinlik Dönemindeki Dönüşüm Betimlemesi • 16-18 yaş: Ailesel kontrolden kaçış • 18-22 yaş: Aileden ayrılma, akran gruplarına yönelim • 22-28 yaş : Bağımsızlığı geliştirme, kariyerle uyum-evlilik ve aile • 29-34 yaş : Kendini sorgulama: role çatışması, evlilik ve kariyer alanında doyumsuzluklar • 35-43 yaş : Yaşam amaçlarına ulaşmada acele, bazı zaman sınırlılıklarının olduğunun farkına varma (örn: 40 yaşında hala doçent olamamış bir öğretim üyesinin durumu), yaşam amaçlarının tekrar gözden geçirilmesi • 43-53 yaş: Düzenlenme, kişinin kendi yaşamını kabulü • 53-60 yaş: Daha fazla tolerans, geçmişin olduğu gibi kabulü, daha az negativizm, genel bir olgunluk

  21. Uygulamalı Ödev: • 40-65 yaş grubundaki 10 evli kişi ile görüşerek onlarla aşağıdaki sorular bağlamında bir mülakat yapınız: • 1. Orta yaşlardan itibaren kendilerinde ne türden fiziksel değişimler hissettiler (bedensel görünüm farklılıkları, duyu organlarındaki (işitme, görme vb) değişimler, fiziksel aktivite) • 2. Aile hayatınızda ne gibi değişimler oldu (çocuklarla olan ilişkiniz, eşinizle olan ilişkiniz, arkadaş ve akrabalarınızla olan ilişkiniz) • 3. İş hayatınızdan bahsedebilir misiniz, işinizden memnun musunuz, kariyer hedefleriniz neydi, bunlara ne ölçüde ulaşabildiniz?/ Emekli ise emekliliğe yönelik düşüncelerini öğrenin. Bu dönemi nasıl yaşıyor, yeni uğraşlar edinmiş mi? Mutlu mu? Ev hanımıysa çocuk yetiştirme ile ilgili hedefleri neydi, bunlara ne ölçüde ulaştı? • 4. Yaşamının bu döneminde en önemli sorun olarak gördüğü şeyler neler? Bu sorunlarını çözmek amacıyla neler yapıyor? • 5. Geleceğe dönük beklenti ve amaçları neler? • 6. Yetişkinlik döneminde sahip olduğu değerlerde (dini değerler, ahlaki değerler, siyasi fikirler, insan ilişkilerine bakış vb.) bazı değişimler oldu mu?

More Related