1 / 12

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ. HAZIRLIK ÇALIŞMALARI 1) ”Sosyoloji” hakkında ne biliyorsunuz?. Sosyoloji (toplumbilimi), toplumları ve onları meydana getiren değerler ile, fert ve zümreler arasındaki münasebetleri inceleyen bir ilimdir. 2) ”Edebiyat Sosyolojisi” ne olabilir?.

march
Download Presentation

EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ

  2. HAZIRLIK ÇALIŞMALARI1) ”Sosyoloji” hakkında ne biliyorsunuz? Sosyoloji (toplumbilimi), toplumları ve onları meydana getiren değerler ile, fert ve zümreler arasındaki münasebetleri inceleyen bir ilimdir. 2) ”Edebiyat Sosyolojisi” ne olabilir? Sosyal, iktisadî, siyasal ve dinsel koşulların eserlerin içeriği, biçimi ve türü üzerindeki etkileri ve bu eserlerin sosyal ortam üzerindeki etkilerini inceler.

  3. AZİMDEN SONRA TEVEKKÜL “-Allah'a dayanmak mı? Asırlarca dayandık! Düştükse bu hüsrâna, onun nârına yandık! Yetmez mi çocukluktaki efsâneye hürmet? Halâ mı reşîd olmadı, halâ mı bu ümmet? Dersen ki: ufuklarda bir aydınlık uyansın; Mâziye ateş vermeli,baştan başa yansın. Şaşkınlık olur köhne telâkkileri ihyâ: Şeydâ-yı terakki, koşuyor, baksana dünyâ. Elverdi masal dinledim bunca zamandır; Ben kanmıyorum, git de sen aptalları kandır!”

  4. - Allah'a değil, taptığın evhâma dayandın: Yandıysa eğer, hakk-ı sârihindi ki yandın. .................................. “Dünya koşuyor” Söz mü? Beraber koşacaktın, Hayfâ ki, bütün azmi sen arkanda bıraktın! ................................. “Çiğner ya, tabiî, ne düşünsün de bıraksın? Bir parça kımıldan diyorum, mahvolacaksın! Dünya koşuyorken, yolun üstünde yatılmaz: Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.”

  5. BİLİNMEYEN KELİMELER hüsrân : 1. zarar, ziyan. 2. beklenilen şeyin elde edilememesi sonucu duyulan acı. reşîd : ergin. telâkki : 1. anlayış, görüş. 2. kabul etme. ihyâ : 1. canlandırma, diriltme. 2.geliştirme, güçlendirme. 3. mamur duruma getirme. terakki : ilerleme,yükselme, gelişme. evhâm : yersiz kuruntu, vehmin çoğulu. sarîh : açık, kolay anlaşılır, belli, belirgin. hayfâ : eyvah, yazık,heyhat.

  6. ŞİİRİN YAZILDIĞI DÖNEMİN KISA SİYASİ VE SOSYAL DURUMU Şiir 1919 Kasım’ının sonunda yazılmıştır. Bu tarih Birinci Dünya Savaşının sonu, Anadolu kurtuluş mücadelesinin başladığı döneme rastlamaktadır. Bu zaman aralığında halkımız, özellikle aydınımız manevi buhran ve çöküntü içerisindedir. Batının teknik üstünlüğü karşısında aşağılık kompleksine kapılmış durumdadır.

  7. ŞİİRİN EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ AÇISINDAN TAHLİLİ Türkiye, manzum olanın nesir olana tercih edildiği bir edebiyat okuyucusuna sahiptir. Geniş halk kitlelerinin arasında halk şairlerinin dilden dile, kulaktan kulağa yaşaması, halk hikayelerinin manzum parçalarla şekillenmiş olması, 19. yüzyılda bir romana karşı her yıl 18 şiir kitabı yayımlanmış olması bunu göstermektedir. Bu gerçeklerden hareket ederek, “Türkiye’de en çok basılan şiir kitabı kime aittir?” diye sorduğumuzda, “Türkiye’de en çok baskısı yapılan ve en çok okunan şiir kitabı, yedi kitaptan oluşan Safahât’tır” cevabını alırız. Ayrıca hakkında en çok kitap yazılan yazarımız yine Mehmet Âkif’tir. Çünkü; Türk edebiyatında onun kadar içinde yaşadığı devri bütün ayrıntıları ile gören ve gösteren başka bir şair yoktur, denilebilir. Safahât manzum bir romana benzer. Hemen hemen her şey Âkif’in duyuş ve görüş alanına girer. Her konuda söyleyeceği bir sözü vardır. Ve o, bunları yalnız şiirle değil, edebiyatın bütün ifade türleriyle anlatır. Tasvirler yapar, portreler çizer, hikayeler söyler, fıkralar anlatır, vâzeder.

  8. İslamiyet Âkif’in şiirini yoğurur. Onun asıl konusu dünya ve toplumdur. Onun için din, insanları düzene sokan ve yükselten bir kuvvettir. M. Âkif’ten önce yazılmış manzum ve mensur eserlerde bireye yönelik uyarılar söz konusu iken, M. Âkif bireye değil toplum vicdanına seslenir. İslam âleyhtarlığı veya en azından ilgisizliğine göre programlanmış eğitim ve öğretimin, dinî meseleleri anlatmakta yetersiz kalan hocaların varlığı karşısında, Türk halkı Safahât’ı okumuştur. Estetik, fikrî ve en önemlisi dinî heyecanlarını Safahât ile beslemiştir. Safahât’taki tepkilerle bütünleşmiş bir toplum, onun defalarca basılmasına vesile olmuştur. Bu şiir, “Karar verip azmettin mi artık Allah’a dayan. Doğrusu Allah kendine dayanıp, güvenenleri, tevekkül edenleri sever.” (Âli İmrân Suresi, 159. Âyet) meâlindeki âyetin hükmünün mânasını yanlış anlayan ve anlatanlara cevap olmak üzere yazılmıştır. Şiirde tevekkül ile ilgili inanışlar kompozisyonlaştırılıyor. Birinci bölümde, halkın kendi kaderini tayin etmesi ve hüsrandan kurtulma görüşleri ile dini köhne bir inanış sayıp, ondan kurtulmak isteme ve maziyi inkâr etme görüşleri karşılaştırılıyor. İkinci bölümde, asırlarca büyük bir gayret ile üç kıtada imparatorluk kuranların sırrı, şâirin izahına göre, “tevekkül” kelimesine yanlış mânâ vermeyen atalarımızın didinmelerden, çabalardan sonra Allah’a dayanmalarıdır.

  9. “Dünya koşuyor!” Söz mü? Beraber koşacaktın Hayfâ ki, bütün azmi sen arkanda bıraktın! ………………… “Çiğner ya, tabiî ne düşünsün de bıraksın? Bir parça kımıldan diyorum, mahvolacaksın! Dünya koşuyorken yolun üstünde yatılmaz: Davranmayacak kimse bu meydana atılmaz.” Mısralarında, teknikle doğrudan ilişkili unsurları ve kuruluşları geliştirme, tarım toplumunun karakter haline getirdiği tembelliğe “dur” deme yolları öğütlenir. Şiiri, bu gerçeği kabullenmeyenler ile iyi idarecilerin elinde harekete geçecek olan pasif görünümlü topluma seslenerek bitiriyor ; “Ey yolcu, uyan! Yoksa çıkacaksın ki sabâha: bir kupkuru çöl var, ne ışık var, ne de vâha.” Edebiyat sosyolojisi açısından bakıldığında M. Âkif mensubu olduğu cemiyetle bütünleşme noktasında birinci sırayı alan şairimizdir. Onu okuyan herkes onun şiirinde biraz kendini bulacak ve onu anlayacaktır.

  10. EDEBİYAT SOSYOLOJİSİ Sosyal, iktisadî, siyasal ve dinsel koşulların, eserlerin içeriği, biçimi ve türü üzerinde ve bu eserlerin sosyal ortam üzerindeki etkilerini inceler. Bir ülkedeki edebi nüfusu oluşturan edebiyatçı, yayıncı-dağıtımcı, okuyucu üçlüsü arasındaki ilişkilerden, özellikle edebiyatçı ile okuyucu arasındaki etkileşimin incelenmesi edebiyat sosyolojisinin sınırlarını çizer. Edebiyat eseri bireyden başlayarak toplumdaki sosyolojik değerleri değiştirir. Sosyolojik değerlerin edebiyat eserine yaptığı tesirler de insanı, toplumu ve edebiyat eserini şekillendirir. Bu şekillendirmelere yol açan etkileşimi incelemesi gereken edebiyat sosyolojisi, yöntem olarak geniş planlı anketleme ve röportajlar, eserlerin baskı sayısı ve adetlerini kontrol ve araştırma, eserde işlenen sosyolojik birim (aile, köy,kasaba,kent) ve değerlerin (dinî kabûl, estetik görüşü) belirlendiği tiplerin araştırılması yollarını kullanabilir.

  11. DEĞERLENDİRME SORULARI • Bu şiirin teması nedir? Bilinçli ve inançlı bir şekilde çaba sarfedip, faaliyet gösterip daha sonra Allah’a dayanmak. 2. “Edebiyat sosyolojisi”nin konusu nedir? Mevcut koşulların eserin konusu, biçimi ve türü üzerindeki ve ayrıca bu eserlerin toplum üzerindeki etkisi, yani edebiyatçı-okuyucu etkileşimi edebiyat sosyolojisinin konusunu oluşturur.

  12. TEŞEKKÜR EDERİM

More Related