1 / 31

“gelecek yönetimi için iletişim yönetimi”

“gelecek yönetimi için iletişim yönetimi”. Ref./Gid.:3321 “ SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME ve KALKINMA’’ NEDİR? KURUMSAL YÖNETİM AÇISINDAN NEDEN ÖNEMLİDİR? Hazırlayan: Elif SEÇKİN Her hakkı saklıdır / N’PR İletişim , 2009.

lyndon
Download Presentation

“gelecek yönetimi için iletişim yönetimi”

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. “gelecek yönetimi için iletişim yönetimi” Ref./Gid.:3321 “SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME ve KALKINMA’’ NEDİR? KURUMSAL YÖNETİM AÇISINDAN NEDEN ÖNEMLİDİR? Hazırlayan: Elif SEÇKİN Her hakkı saklıdır / N’PR İletişim, 2009

  2. Dünyanın pekçok ülkesinde benzer şekilde ortaya çıkan çevre sorunlarının temelinde, ekonomi ve çevre arasındaki dengesizlik yatmaktadır. İnsanoğlu, bir yandan hızla gelişen bilim, teknoloji ve sanayi ile ekonomik açıdan yaşam kalitesini yükseltirken diğer yandan da doğaya zarar vermektedir. GİRİŞ

  3. Plansız endüstrileşme, sağlıksız kentleşme, bölgesel savaşlar, tarımda kimyasal maddelerin bilinçsiz kullanımı ve gerekli önlemler alınmadan yoğun üretime geçen sanayi tesislerinin yarattığı kirlilik sonucu bugün karşımıza şu tablo çıkıyor; Dünyadaki mevcut kirliliğin %50’si son 35 yılda meydana geldi...

  4. 2050 yılına kadar dünya nüfusunun 9 milyar olması ve küresel ekonominin 135 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Bugünkü değişim hızıyla devam edilirse bunu karşılamak için kaynaklar yetmeyecek, üç dünya gerekecek. Eğer tüm dünya batı ülkeleriyle eşdeğerde harcama yapsaydı bu harcamaları karşılayabilmek için beş dünyaya ihtiyaç olacaktı!

  5. Türkiye’de son 40 yılda üç Van Gölü büyüklüğünde sulak alan kaybedilirken, 61 canlı türü, nesillerinin tükenmesi tehlikesi ile karşı karşıya kalmıştır. Araştırmalara göre Türkiye’de üreyen dört kuş türünden biri barajlar nedeniyle yok olmaktadır. Su kaynaklarındaki azalma da geleceği tehdit eden öncelikli sorunlar arasında yer almaktadır; otomobil üretmek için 380 bin litre, bir dergi için 9 litre, bir kilo demire 100 litre su harcanmaktadır.

  6. Bu olumsuz tablodan hareketle, ekonomik kalkınmanın çevreye zarar vermeden sağlanması gerektiğine dikkat çeken “Bugünkü nesillerinihtiyaçlarının, gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarını karşılayabilmelerinitehlikeye sokmaksızınkarşılanabilmesi”ni ifade eden “Sürdürülebilirlik” kavramı ortaya çıkmıştır... SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK…

  7. Bu yaklaşımla, Doğal kaynaklar verimli kullanılarak, Atıklar azaltılarak, Kaynakların tekrar kullanımı sağlanarak Gelecek nesillerin ihtiyaçlarına cevap verilmesi ve çevrenin sürekli şekilde korunmasının sağlanması hedeflenmektedir.

  8. Sürdürülebilir kalkınma sadece çevre korumanın ön planaçıktığı birkalkınma anlayışını ifade etmemekte, kalkınmayailişkin bütünekonomik, finansal, ticari, ve endüstriyelpolitikaların büyümeyi; Ekonomik Sosyal Çevresel açılardan sürdürülebilir kılmak amacıyla uyumlaştırdığı bir süreç olmaktadır.

  9. 1972Stockholm Konferansı 1987 Ortak Geleceğimiz Raporu 1992 Rio Zirvesi 1997 Rio+5 Zirvesi Johannesburg Zirvesi SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMANIN GEÇMİŞİ

  10. 1972 yılındaki Stokholm Konferansı, sürüdürülebilir insani gelişimle ilgili dramatik rakamların çarpıcı bir şekilde ortaya konduğu ilk ciddi adımdır.16 Haziran 1972 tarihinde imzalanan bildirgeyle dünyanın doğal kaynaklarının hızla tükenmekte olduğuna dikkat çekilmiş ve üye ülke hükümetlerinin gerekli önlemleri alması önerilmiştir. 1987 yılında Birleşmiş Milletler Çevre ve Kalkınma Komisyonu WCED’in yayımladığı, “Ortak Geleceğimiz” başlıklı rapor, sürdürülebilir insani gelişme ve kalkınma ile ilgili temel ilkelere işaret etmektedir.

  11. 1992 yılında Rio’da toplanan Birleşmiş Milletler konferansı, “Gündem 21” başlığıyla bu kez konuyu daha kesin ve net bir şekilde dünya kamuoyu ile paylaşmıştır. Birleşmiş Milletler’e üye 178 ülkenin devlet ya da hükümet başkanları Rio’daki bildirgeye imza atarak “sürdürülebilir insani gelişme ve kalkınma” ile ilgili taahhütte bulundular.

  12. 1992 Rio konferansında yeterli ilerleme görülmemesi nedeniyle düzenlenen “Rio +5”, Haziran 1997’de New York’ta toplanmış ve Rio’da alınan kararlar gözden geçirilmiştir. Bu toplantıda özellikle sera gazları, toksik gazların atmosfere verilmesi, atıkların yönetimi ve sosyal içerikli konularda tüm dünyaya “kırmızı ışık” yakıldı.

  13. 15 Mayıs 2001tarihinde Avrupa Birliği Komisyonu; “Daha iyi bir dünya için sürdürülebilir Avrupa” başlığı altında Avrupa Birliği’nin bu konuda izleyeceği stratejiyi ilan etti. Ekonomik, sosyal ve çevresel faktörler başlıkları altında değerlendirilen Avrupa Birliği stratejisinde, ihtiyaçların karşılanmasında sürdürülebilirlik, ilkesinin temel olduğu vurgulandı. 2002 yılının Ocak ayında, New York’ta Dünya Ekonomik Forumu’na katılan 36 büyük şirketin CEO’ları, bundan böyle şirketlerini “Sürdürülebilir insani gelişim ve kalkınma ilkeleri” ile yönetebileceklerine dair bir bildirgeye imza attılar.Birleşmiş Milletler’in benimsediği ve öncülük ettiği bu bildirge ile: “Sadece Kar Etmek İçin İş Yapma Dönemi Bitti”

  14. Sürdürülebilir insani gelişim vekalkınmayla ilgili temel yaklaşım ve uygulamaların gerçek anlamda masaya yatırıldığı en önemli toplantı, Eylül 2002’de toplanan BM’e üye ülkelerin temsilcileriyle sivil toplum kuruluşları ve özel sektörü temsil eden mesleki kuruluşlarının katılımları ile Johannesburg’da gerçekleştirildi. Sosyal adalet, kültürler arası diyalog, sağlık, açlık, yoksulluk gibi konuların “Gündem 21”e ek olarak kapsamlı bir şekilde tartışldığı bu toplantıda Millenium Development Goals (MDG) benimsendi. Gönüllü katılımcılığın teşvik edilmesinin altının çizildiği bu konferansta; temiz içilecek su, yeterli gıda, sağlık ve hijyen koşulları, uygun yaşam koşulları, enerji kaynaklarının geri dönüşümlü kullanımı biyolojik çeşitliliğini korunması alanlarında somut çalışmalara dikkat çekildi.

  15. Kuruluşlar Düzeyinde Sürdürülebirlik Kriterleri;

  16. Hangi ırk, dil, din, coğrafyadan olursa olsun insanoğlu yaşamın ortak değerleri etrafında buluşma noktasına geldi. Bu doğrultuda farklılaşan iş dünyasında, globalleşen markalar için toplum baskısıyla Sürdürülebilirlik politikalarının şirketlerin iş modeli haline gelmesi kaçınılmaz oldu... Peki “Bir şirketin çevresel, sosyal ve ekonomikaçılardan sürdürülebilirliğe yaklaştığı veya uzaklaştığınasıl belirlenecek?” İŞ DÜNYASINDA YENİ AKTÖRLER

  17. ISO 14031:Çevre Yönetimi - Çevre Performansı Değerleme Standardı 1999 yılından beri yürürlüktedir ve çevreyle ilgili 100’den fazla göstergeye yer vermektedir. Sürdürülebilir Kalkınma Dünya İş Konseyi Eko-verimlilik ölçütleri geliştirmek üzere 1999 yılından beri çalışmalarını devam ettirmektedir. Çevresel Sürdürülebilirlik Endeksi (Environmental Sustainability Index-ESI) Bu endeks 142 dünya ülkesi için geliştirilen ve çevresel sürdürülebilirlik alanındaki ilerlemeleri ölçmeyi hedefleyen bir araçtır. Dünya Ekonomik Forumu’nun “Geleceğin Küresel Liderleri Çevre Çalışma Grubu”, Columbia Üniversitesi Yerbilimi Bilgi Merkezi ve Yale Üniversitesi Çevre Hukuku ve Politikası Merkezi’nin ortak çalışmaları ile hazırlanmaktadır.

  18. Dünyanın en büyük borsalarından Dow Jones, 1998 yılında ikinci bir endeks açarak adını ‘’Dow Jones Sustainability Index ‘’ olarak ilan etti. Bu endeksle yatırımcılara ve finansal analistlere şirketleri sürdürülebilirlik performanslarına göre değerleyebilecekleri yeni bir araç sunulmuş oldu. DOW JONES SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ENDEKSİ

  19. Endekslerin bu şekilde devreye girmesi sosyal fonları yarattı. 2000’ler artık sosyal fonlar için bir seçenek olmaktan çıkıp bir tercih noktasına gelinen yıllar oldu. 2003 yılında sadece ABD’deki sosyal fonlar 2.5 trilyon dolara ulaştı. 2011 ‘de bu rakamın 3 trilyon dolara ulaşması bekleniyor. Avrupa pazarlarında ise; 2005 yılında 1 trilyon € olan sosyal yatırım fonlarının 1.6 trilyon €’ya ulaşacağı tahmin ediliyor. BORSALARIN YENİ OYUNCUSU “Sosyal Fonlar”

  20. Vizyonu ekonomik, çevresel ve sosyal performans konularının raporlanmasında finansal Raporlamada olduğu gibi rutin ve karşılaştırılabilir hale getirmek olarak özetlenebilen “Global Reporting Initiative” GRI; dünya çapında faaliyet gösteren kar amacı gütmeyen ve çoklu paydaşa sahip bir kuruluştur. Global Reporting Initiative (GRI), 1997 yılında kuruluşların kendi faaliyetlerinin, ürün ve hizmetlerinin,ekonomik,çevresel ve sosyal boyutlarını rapor haline getirebilmeleri için Sürdürülebilirlik RaporlamaRehberini oluşturdu. Şirketler düzeyinde çevresel, ekonomik ve sosyal sürdürülebilirlik ile ilgili faaliyet ve Sonuçlarınraporlanabilmesi içinbir çerçeve sunan bu rehber ilk kez 1999 yılında yayınlanmış, ikinci ve gözdengeçirilmiş versiyonu da 2000 yılındayayınlanmıştır. Ekim 2003 itibariyle 31 ülkede 314 şirket burehbere göre sürdürülebilirlik raporları hazırlamaktadır. GLOBAL REPORTING INITIATIVE (GRI)

  21. Sürdürülebilirlik alanında geliştirilen çalışmaların en somutu iş dünyasını faaliyetlerini, sürdürülebilirlik ve sosyal sorumluluk bağlamında sürdürmeye ve raporlamaya davet eden; “Global Compact - Küresel İlkeler Sözleşmesi” olmuştur. KÜRESEL İLKELER SÖZLEŞMESİ

  22. Global Hareket ile bağlantılı Global Anlaşma 26Temmuz2000 tarihinde resmen ilan edilmiş ve Birleşmiş Milletler ile 50 büyük şirketin yöneticisi tarafından kabul edilmiştir. Bugün anlaşma küçük büyük tüm şirketlere açıktır. Herhangi bir özel formatı olmamakla beraber bu konuda yapılacak kurumsal çalışmalarda, bu anlaşmanın ana değerlerine uymak ve bunu raporlamak şirketin kendi sorumluluğu ve işlevi altındadır.

  23. Sera gazı emisyonlarının azaltılmasını hedefleyen Kyoto Protokolü, imzalayan ülkelerin atmosfere saldıkları karbon ve karbondioksit, metan, nitrous oksit, sülfür heksaflorid, HFC’ler ve PFC’leri içeren 6 sera gazı miktarının, iklimi tehlikeye atmayacak seviyelerde dengede tutmasını öngörüyor. Bu protokole göre, sanayileşmiş ülkeler ile piyasa ekonomisine geçiş sürecindeki ülkeler atmosfere saldıkları sera gazı miktarlarında indirime gitmeyi kabul ediyorlar. Protokol, taraf olan sanayileşmiş ülkelere, 2008-2012 yılları arasında 1990 seviyesine göre belirli bir sera gazı indirim hedefine ulaşmayı şart koşuyor. Ortalama yüzde 5.2 olan bu indirim hedefi ülkelere göre değişiyor. En yüksek hedefe sahip Avrupa Birliği yüzde 8`lik sera gazı indirim hedefini kabul etmiş durumda. Kyoto Protokolü`nü bugüne kadar 1179 ülke imzaladı. KYOTO PROTOKOLÜ

  24. 2009 yılı Şubat ayında TBMM Genel Kurulu, Türkiye’nin Kyoto Protokolü’ne katılmasına karar verdi, böylece Türkiye 2005 yılında yürürlüğe giren protokole 4. yılında katılmış oldu. Kyoto Protokolü`nden Türkiye`de aşağıda yer alan dönüşümler gerçekleşecek; Atmosfere salınan sera gazı miktarı yüzde 5`e çekilecek Sanayi tesisleri daha az karbondioksit salmaları yönünde yenilenecek. Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, nükleer enerji gibi karbon salımı az olan alternatifenerji kaynaklarına yönelim olacak Tükettiği yakıt oranı, ürettiği karbon oranından fazla olan ülkelerden daha fazla vergi alınacak.

  25. Çimento, demir-çelik ve kireç fabrikaları gibi yüksek enerji tüketen işletmelerde atık işlemleri revize edilecek. Fosil yakıtlar yerine, biyoyakıt gibi çevre dostu yakıtlar kullanılacak. Endüstri, motorlu taşıtlar ve ısıtmadan kaynaklanan sera gazı miktarını azaltmaya yönelik mevzuat yenilenecek. Ulaşımda motorlu araçlar yerine raylı sistem ile, biyodizel ve elektrikli araçların oranı artırılacak. Çöp ve atık depolamada modern tesisler kurulacak. Sürdürülebilir orman düzenleme uygulamaları, ağaç dikimi ve ağaç takviyesine ilişkin teşvikler yapılacak

  26. Uluslararası sektörel odaklı denetim, vergi ve danışmanlık hizmetleri veren KPMG’nin 2008 yılı “Küresel İnşaat Raporu” dört temel konu üzerinde odaklandı; kaynak eksikliği, risk yönetimi, maliyet artışı ve sürdürülebilirlik...  Küresel, bölgesel ya da tamamıyla yerel faaliyette bulunan, ciroları 250 milyon dolar ile 30 milyar dolar arasında değişen müteahhitlik firmalarının CEO’ları ve üst düzey yöneticileri ile yapılan görüşmeler sonucu oluşturulan araştırmaya göre; Katılımcıların %70’i sürdürülebilir bir inşaat yaklaşımının kârlılığı artıracağına inanıyor %94’lük büyük bir çoğunluğu, sürdürülebilirliğin üst yönetim kademesi için “çok önemli” veya “önemli” olduğunu düşünüyor Araştırmaya katılan şirketlerin %44’ü sürdürülebilirlik ile ilgili faaliyetlerine faaliyet raporlarında yer verirken %30’u ayrı bir rapor altında topluyor. İNŞAAT SEKTÖRÜNÜN SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK BAKIŞI ...

  27. İş dünyasının hızla değişen süreçleri içerisinde küresel pazarda varolabilmek için sürdürülebilirlik kavramının öneminin giderek belirginleştiği günümüzde, bu bilinci iş süreçlerinin bir parçası haline getirebilmeyi başarmış firmalar somut adımlar atmaktalar... - Petrol devi BP, 1990'daki seviyesine göre kendisinden kaynaklanan emisyonlarını %10 oranındaazaltmayı taahhüt etmiş ve enerji verimliliğinin sağlanmasına yönelik önlemler ve iş yapma biçimindekideğişiklikler ile 1998-2001 yılları arasında operasyonel emisyonlarını %10 oranında azaltılmıştır. Ayrıca BP küresel organizasyonu içerisinde “Alternatif Enerjiler İş Kolu”nu tesis ederek, bu konudaki yatırımlarını artırmış böylece daha az karbon emisyonuyla çevresel katkının artırılmasını sağlamayı amaçlamıştır. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HERKESİN GÜNDEMİ…

  28. - Dünya’nın lider hızlı tüketim ürünleri şirketlerinden biri olan Unilever 2000-2007 yıllarında üretilen ton başına kükürt dioksit emisyonunda %93, su tüketiminde %53, katık atık miktarında %65, enerji tüketiminde %2, karbondioksit salımında %47 azalma sağlamış. Unilever dünyada ve Türkiye’de bu alanda yaptığı tüm faaliyetlerini her yıl sürdürülebilirlik raporu ile yayınlıyor. - İnşaat sektörünün en büyük oyuncularından olan Bechtel sürdürülebilir gelişme kavramını tüm iş süreçlerine entegre etmiş firmalardan bir diğeri... Bechtel gerçekleştirdiği çevreye duyarlı konut projeleri ile Birleşmiş Milletler Yeşil Binalar Komisyonu tarafından verilen “Enerji ve Çevreye Duyarlı Dizayn” (LEED) alanında altın ve gümüş sertifikaların sahibi. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HERKESİN GÜNDEMİ…

  29. - İnşaat sektörünün lider firmalarından bir diğeri olan Skanska’da sürdürülebilir kalkınmanın öneminin farkında olan küresel aktörlerden… Sürdürülebilir Kalkınma ve Gelişme alanında faaliyet gösteren pek çok kuruluşun üyesi olan firma, 1995 yılından beri yürüttüğü çalışmalarını 2002 yılından itibaren, her yıl düzenli olarak raporluyor. 2003 yılında Dow Jones Sürdürülebilirlik Endeksi’nde yer bulan firma geliştirdiği çevreye duyarlı projelerle aldığı pek çok ödülün yanı sıra, tüm iş süreçlerinde sürdürülebilirlik anlayışıyla “4 Zero” (4 Sıfır) hedefini benimsiyor; Sıfır Kaza , Sıfır Çevre Zararı, Sıfır Etik Kural İhlali ve Sıfır Mali Zarar - Ülkemizde benzer bir anlayışla hareket eden firmalardan biri ENKA, yapılan düzenli denetim ve raporlamalar ve personel eğitimleri ile iş süreçlerinde “Sıfır Kaza” anlayışını benimsemiştir. SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK HERKESİN GÜNDEMİ…

  30. Günümüzde şirketler artık tedarik zincirlerinden başlayarak, zincirin son halkasına kadar sosyal sorumluluklarını yerine getiren bir modeli ile çalışmak durumundalar. İş dünyasının sosyal sorumluluk anlayışı hayır ve bağış işlerinden bir “iş modeli” haline dönüştü. Sürdürülebilirlik politikasına uymayan şirketlerin pazarda varolma şansları giderek azalırken, sadece para kazanmak ve kar etmek zihniyeti iş dünyasının değişen dinamikleri içinde artık “iflas” etti. SON SÖZ…

  31. “gelecek yönetimi için iletişim yönetimi” TEŞEKKÜRLER ...

More Related