1 / 52

YAŞAM ve ŞİİR-I

YAŞAM ve ŞİİR-I. T . Ayhan ÇIKIN M.Ü.Güzel Sanatlar Fakültesi 25 Mart 2010 Dünya Şiir Günü Kutlaması. nihayet şiire durdu yüreğin inan, en saf sestir şiirin sesi bazen sevdanın türküsü olur bazen de yaşamın ta kendisi T.Ayhan ÇIKIN. Söyleşimiz yaşam ve şiir üzerine.

Download Presentation

YAŞAM ve ŞİİR-I

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. YAŞAM ve ŞİİR-I T. Ayhan ÇIKIN M.Ü.Güzel Sanatlar Fakültesi 25 Mart 2010 Dünya Şiir Günü Kutlaması

  2. nihayet şiire durdu yüreğin inan, en saf sestir şiirin sesi bazen sevdanın türküsü olur bazen de yaşamın ta kendisi T.Ayhan ÇIKIN

  3. Söyleşimiz yaşam ve şiir üzerine. şiir, izdüşümüdür yaşamın…

  4. yaşam, yazılmak, ezgilenmek, çizilip renklendirilmek için sunulmuş bir armağandır. yaşam, her insan için çerçevelenmiş bir tablodur. Ciltlerce romandır. Çok sesli müziktir, senfonik bir ezgidir.

  5. Şiir, yaşamın kenar süsü değil,yaşama can-kan veren bir ırmaktır.. Şiir, sözcüklerle resim yapmak, müzik yapmak, coşup direnmek, sevdalanıp kerem gibi yanmaktır. Şiir, kimi zaman yürekle aklın kucaklaştığı, kimi zaman zıtlaştığı bir söz bahçesidir.

  6. Şair, bir söz ustasıdır, bir söz yontucusudur. herkesin bilip kullandığı sözcüklerle, herkesin duymadıklarını dile getirendir; her çağda yeni duyguları, yeni düşünceleri söyleyendir.

  7. 2500 yıl önce, yaşadığımız coğrafyada yaşamış antik dönem düşünürlerinden birisi şöyle nokta koymuş : “Güneş altında söylenecek hiçbir söz kalmadı.”

  8. Oysa insanlar o günden beri yaşaya gelmişlerdir: . üretmişler- paylaşmışlar; . sevmişler – ayrılmışlar; . göçmüşler – yerleşmişler; . yenmişler – yenilmişler; . direnmişler – eğilmişler; . küsmüşler – barışmışlar ; … Ve uygarlık yolunda ilerlemişler…

  9. Doğa değişir. Onun içinde insanın biyolojik varlığı değişir. Buna bağlı olarak insanın kültürel yaşamı da değişir. Efesli Heraklitos’un dediği gibi : “İnsan akan suyla bir kez yıkanır.”

  10. Geçmiş dönemlerde de insanların kardeşçe ve özgürce yaşama ülküleri vardı. Onlardan yüzyıllarca sonra ve onların kullandıkları sözcüklerle yeni şeyler söylenmiş ve söylenmektedir.

  11. “Yaşamak, bir ağaç gibi tek ve hür Ve bir orman gibi kardeşçesine Kapansın el kapıları Bir daha açılmasın Yok edin insanın insana kulluğunu Bu davet bizim.” Nazım Hikmet

  12. Yaşamdan, yaşamaktan söz açtık. Ama nasıl yaşam? Ve nasıl yaşamak?.. Bir duvar gibi soğuk ve duygusuz mu? Yoksa bir soğan kabuğu gibi gereksiz mi? Ya da üreterek ve paylaşarak mı? İnsan olmanın bilinciyle ve gönenciyle yaşayarak, insanın yücelmesine katkıda bulunarak mı? Bu duygularla olsa gerek “Özgürlüğün Elleri” adlı şiirimi yazmış olmalıyım :

  13. ÖZGÜRLÜĞÜN ELLERİ Yaşamak nasırlaşmış avuçlarımda bir umut yaşamak gözlerime dolmuş kızıl bir güneşin gölgesinde ateşe kesmiş bir bulut bulutta yaşamak yaşamakta bulut gözlerimden düşen bakışlarımdan ha yağdı ha yağacak yaşamak.

  14. Bir prometeyim en büyük fırtınalara gebe elimde meşalem güneşten tüm tanrılara karşıyım ve yüceyim hepsinden.

  15. Aydınlık bir çağa doğru uzanmış adımlarım parmaklarım parmaklarım ciğerlerimde yarınlar kimselerin değil /hep benim/ benim çıramla aydınlanacak gelecek bugün değilse de yarın bütün zeüsler ölecek.

  16. Bir prometeyim yirminci yüzyılda zincire vurulmuşum ekmeğimle, işimle soylu bütün düşlere /ağlayan bebeğimi/ emzirmekten sıska düşmüş eşim toprağım ekmeğim özgürlüğüm ellerimde özgürlüğüm aşım. ve beni kırılmaz zincirler gibi bağlayan / i ş i m/ elveda . . .

  17. Yüceyim ben tüm tanrılardan benim çıramla aydınlanacak gelecek bugün değilse de yarın bütün korkularıyla zeusler ölecek. T.Ayhan ÇIKIN

  18. Kimi, neyi kutsamalıyız? Ölümü mü? Ölmeyi mi? Ölmüşleri mi? Bence yaşam kutsanmalıdır. Üretim kutsanmalıdır. Bu dizelerimi yaşayanlara, ama emeğiyle, sevgisiyle, onuruyla yaşayanlara adıyorum: OL HİKAYAT

  19. OL HİKAYAT -100. doğum yılında Nâzım'a saygılarla- • *yerleşim* • güneşe yakın topraklardan • büyür ağaçlar masallarca • güneşin doğduğu topraklarda • kutsal bir anadır • /tomurcuklanan ağaç/ • uzanır dört bir yana • büyür çelikler atbaşı topraklarda • uygarlıklara köprü olur.

  20. *gelişim* • sulanır kanla topraklar 'kan' canlı bir gübredir cana döllenir arı kanatlarında /çiçekleri ağaçların/ başaklar gebe tüm uygarlıklara çağdaşlaşır süngülenmiş ihtiyar anıtlar uzatır atbaşını toprak ana dört bir yanından dünyanın el verip barışa kucaklaşır.

  21. *d i r i l i ş* çoğalır damarlarda kan fırlar namlulardan kurşun darağaçlarından gönderilen gülücükler gül olur karanfil olur bahçelerde öter barış güvercinleri dört bir yandan doğar güneş Mutluluk küçük bir kızın saçlarında karanfil olur. barış sınırsız bir ülkedir çocuklara öpülür ekmek gibi özgürlük atbaşı topraklarda kalkar kara yeleli düşler uykulardan /gün olur/ yenilir bugünler yarınlara atbaşı topraklarda gelecek kırmızı karanfilli bir çocuk olur. T.Ayhan ÇIKIN

  22. antik dönem yunan mitolojisindeki “Prometeus” ya da kısaca “Promete” adlı yarı tanrıdan gelmektedir. Promete, Olimpos tanrılarının tekelindeki ateşi çalıp insanlara, yani ölümlülere sunmak için söz verir ve sözünde durur. • Promete’nin bu yüce eylemi tanrılarca affedilmez; onu yalçın kayalıklara zincirlerler ve aç kartalların keskin gagaları, delici pençeleri altında işkenceyle ölüme terk ederler.

  23. Trakya’lı köle, öldürmek için, arenalarda kendisi gibi köle-gladyatörlerle ölümüne dövüşmek için eğitilmiş Spartakus, despot Roma’ya karşı direniyor. • Yeniyor, ama sonunda yeniliyor. • Ve Roma’nın mermer caddesinde çarmıha geriliyor. • Düşünceleri, Orta çağın karanlığında bir çiçek gibi açan GiordanoBruno’yu, yine Roma’da, Roma’nın “Çiçek Meydanı”ında yakarak öldürdüler.

  24. Ülkesini işgal eden İngilizlere karşı kahramanca savaşan Jeanned’Arc, yerli işbirlikçiler ve kilise tarafından cadılıkla suçlanıp yakılmadı mı? • “Enel-Hak” diyerek inancını dile getiren sufi düşünür Hallac-ı Mansur, yobaz egemenlerce derisi yüzülerek öldürülmedi mi? • “Yarin yanağından gayri her şey ortaktır” diyen Anadolu’nun ilk toplumcu eylem adamı Şeyh Bedreddin’ i Enez Çarşısında ipe çekenler kimlerdi?

  25. 1930 yılının Aralık ayında, yeşil bayraklar altında toplanan yobazlar, Manisa’dan Menemen üzerine yürüdüler. Aslında laik cumhuriyetin ve çağdaş yaşamın kazanımlarını yok etmeye yönelmişlerdi. Karşılarında bir öğretmeni, yedek subay Kubilay’ı buldular. Kinleri o denli büyüktü ki genç subayın kafasını bağ testeresiyle kesip yeşil bayrağa astılar. • Bugün Menemen’in yamaçlarında bir anıt yükselmektedir. Genç bir adam elinde bir meş’ale tutmaktadır. Ve yüzü doğuya, güneşin doğduğu yöne bakmaktadır. Işığın kaynağını gözlerinden yansıtıp durmaktadır. • Yaşamlarını insanların yücelmesine adayan bu onurlu insanların önünde saygıyla eğiliyor ve “Zaman Çiçeği” adlı şiirimi onlara, o yüce insanlar gibi davrananlara adıyorum:

  26. ZAMAN ÇİÇEĞİ • "(Halk) kendisine dürüst davranılmadığıiçin dürüst olmaktan çıktı ve güzel işlerle sonuçlanmayan güzel sözler din-leye dinleye güvenini yitirdi." • LAO, TZEU-17, M.Ö. 600

  27. aha şurada şuramda göğsümün üstünde eski türkülere inat eski özgürlüklere inat duruyor gün yirmidört saat demir kelepçelerle kuşatılmış sevinçlerim

  28. aha şurada • şuramda • kara saçlarımın altında • yıllarca bugüne büyüttüğüm • büyütmek için • tarlalarımı her gün sürdüğüm beynimin ince zarları içinde • dimdik ayakta duruyor • demir kelepçelerle • örülü düşüncelerim

  29. koşuyordum • öğrenmiştim koşmayı dünlerden • bugünden yarına taşıyordum sevinçleri ayaklarımın ince parmakları üzerinde • aha!... bu yollardan geçiyordum • imbikten süzülürcesine geçiyordum • takılı kaldı ansızın bir dönemeçte • yarına gebe parmaklarım

  30. aha!.. oradaki • sendin kırmızı bir mumla mühürleyen kapımı bilinç altına itilmiş düşlerle • arada bir aydınlanan gözlerinden itiyordun ışığı • tedirgince örüyordun zincirini karanlığın

  31. aha!.. sen!.. • hadi kalk oradan • zamanın kızgın demiriyle oynama • ben ki spartaküs'le başladığım yolculuğumda • çoğala çoğala gelmişim • gürül gürül gelmişim • kurbanlar vere vere büyütmüşüm yatağımı • bir umut gibi • bir ışık gibi • nice milyonların kapısından girmişim • kalk oradan • zaman çiçeğini avuçlamışım • binlerce yol olmuşum yarınlara • T.Ayhan ÇIKIN

  32. Acı çekmek, yas tutmak insana özgüdür. Halk arasında denir ki: “insanın çektiği acılar dağlara yüklense, dağlayıp çatlayıp yıkılırlar.” Bir sevdanın içinde ve onun yolunda yıllara meydan okurcasına yaşamalı insan! Kimseler ayırtına varmasa, hatta sevgili bilmese bile inadına yaşamalı insan. Gecenin karanlığında kalkıp sabaha türkü yakmalı:

  33. KALK SABAHA KARŞI • . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . • eski bir şarkıda bıraktık seslerimizi • eski bir anıda • işte tomurcukları • işte çiçekleri ağacın • en güzel umutları yeşertti yağmur • en güzelini sevgimizin. • sakın uyanma • sakın uyanma sabaha • geceler yıldız dolu bak.

  34. kalk sabaha karşı • /kuş cıvıltılarını al avuçlarına/ • dinle nefes alışını doğanın • sanki geçmişten gelen bir türküdür bu • ağaçlarda tomurcuklanan yaprak • ve çiçeklerin döllenişindeki • o görkemli sessizlik. • birden yırtılır karanlık • /bir çiçeğin dişiliğinde/ • geleceğe uyanarak.

  35. çırp kanatlarını kuş • en mavisi senindir gökyüzünün • tarlada • bağda • bahçede • seninledir yaratan el-emek • seni büyütüyorlar yarına • saksıda bir çiçek gibi • /fabrikalarda./

  36. uyan bak sabaha seni büyütüyorlar seni büyütüyorlar bebeğim nice devrimlere döllenen çiçeğim T.Ayhan ÇIKIN

  37. Ne var ki, inadına yaşamak her zaman olası değilse, insan tutkuyla yaşamayı denemeli. • Şairler, tutkulu huzursuzluklar içinde sevdalanırlar. • Yani severken, ihanet ederken, özlerken, acı çekerken, hapiste yatarken ve direnirken… • İkide bir, bir sevdaya, bir düşünceye tutulduğum olur. İşte bu yanımı açıyorum size:

  38. SİZ AŞK NEDİR BİLMEZSİNİZ Söz söylemeyin bana aşktan yana sırılsıklam olmuşum bir çarık pabucumu satmışım pazarda -siz bilmezsiniz- ellerim dün yoktu – ya da vardı- -görmediniz onu siz- görmediniz balıkların nasıl seviştiğini ne bileceksiniz aşkı siz sevmeyi ne bileceksiniz kelimelerde değildirki sevmek siz ölmedinizki sevgiden ayrılık nedir bilmezsiniz -bilemezsiniz onu siz-

  39. Daha dün bir.. bugün iki pantalonu delik bir çocuktunuz sokak ortalarında Çiçeklerinnasıl bir aşkla seviştiğini bile görmediniz ne bileceksiniz aşkı siz yağmur yağmur yağmadınız rüzgar rüzgar esmediniz kar olup bir aşk gibi yapışmadınız kristal olmadınız siz -aşkı ne bilirsiniz-

  40. Bakmayın böyle delilendiğime sevmem dediğime bakmayın siz benim ben boşaldıkça dolarım aşktan yana demeyin öyle “sevmiyorsunuz” diye öyle hayin bakmayın bana vurulmuşum rüzgarlardan aşktan, sevgiden, yağmurdan buluttan, yokluktan yana.

  41. Siz bilmezsiniz beş kuruşsuzluğun ıstırabını bilemezsiniz parasız gezmeyi ve de en çok sevdiğinizi sevmedim demeyi. N’olur öyle hain bakmayın bana yüreğim yok ki karşı koyayım dağlarca yücelemem ben sevgi..aşk nedir diyemem beş kuruşun yaptığını aldırmayın kader bu..parasız gelmişiz dünyaya bu akşam yemeğimde yokmuş aşkımı inkar etmişim ne çıkar n’olurhayindemeyin demeyin hayin bana.

  42. Siz aşkı bilmezsiniz yıllarca yağmur yağmur düşünmezsiniz sevmeyi rüzgar rüzgar esmezsiniz ıslanmazsınız kaldırımlarda benim gibi siz..siz benim gibi sessiz sevemezsiniz sevemezsiniz... siz... T.Ayhan ÇIKIN

  43. Tek başına yaşadığımız olmuştur. • Unutulmaktan öte, insan kendisini duymak istemiştir. • Kimi zaman içe kapanmış, içini gözlemiştir insan. • Kimi zaman sevdiğimizle birlikte olmaya can atmışızdır. • Kimi zaman da yalnızlık içinde yüzmeye! • Bu çelişkiler içindeyken yazdığım dizeleri, sizlerin yalnızlığınızla paylaşmak istiyorum:

  44. KANGÜL

  45. varır atlar koşularla sabaha bir yarış alanıdır gün günce süzülür kanatlarında barış uçar balıklar ayda/pırıltılarla nehirde. yağmurla büyür ağaç uzar güneşe kolları nehrin ince bir tüldür yaşamak ince bir sistir kuşlarda uçmak sis ve bulutlar takılı kanatlarında. bir barış alanıdır gün günce açar kapılarını savaşlarla kan kanatlarında çığlıklarla uçar güvercin yağmurla açar güller ağacımda.

  46. ne / neyle çalar/neyi kanla açar güller ağacımda ne/neyle açar/neyi davullar çalar kapımda silah çat asker gül geleceğe kangüller açar ağacımda. kangül açar ağacımda silah bir hititli askerdir heykel müzede çiçekler sunar güne yaşamak der çeker silahı ölüme çoğalır sevmek çiçeklerde çoğalır çiçeklerde tohum.

  47. varır atlar koşularla sabaha ince bir sistir kuşlarda uçmak gelecek gagalarında bir “kangül”. varır atlar koşularla sabaha çoğalır sevmek tohumlarda çekmiş silahını ölüme hititli asker çat asker gül/ver geleceğe at asker silahını geleceğe. T.Ayhan ÇIKIN

  48. Yaşarken sevdalandık. Sevda içindeyken terk ettik, üzüldük. Sevda çekerken terk edildik, düş kırıklığında boğulduk. Bu duyguları bir çok kez yaşadım: terk ettim ve terk edildim. Ama sevmekten , özellikle yaşamı sevmekten korkmadım :

  49. HAVAS • Biraz yabancıysak güzel şeylere • Uçuyorsa hüznün kuşları • En güzel anında yaşamın • Bendendir. • Hakkımız yoksa çiçeklenmeğe • Tanımıyorsak kokusunu nergisin • Rengini krizantemlerin • Bendendir.

More Related