1 / 33

ÜLKEMİZDE SOYU TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR

ÜLKEMİZDE SOYU TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR. MEMELİLER.

hestia
Download Presentation

ÜLKEMİZDE SOYU TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. ÜLKEMİZDE SOYU TÜKENMEKTE OLAN HAYVANLAR

  2. MEMELİLER

  3. Asya yaban eşeği (Equus hemionus), Kulan da denir, Equidae familyasından Orta Doğu'ya özgü bir hayvan çeşididir. Asya yaban eşeği, evcil eşekten az daha iridir ve ata daha çok benzer . 190 kg. ağırlığında ve 2.1 m. boyundadır. Postları yazın kızıl kahverengi, kışın sarımsı kahverengidir. Evcil eşeğin yabani atası Afrika yaban eşeği olmasına karşılık, bazen Asya yaban eşeği kabul edilir. Sümerlilerin Asya yaban eşeğini evcilleştirdiği sanılmaktadır. Asya yaban eşeği, İran, Pakistan, Kazakistan, Hindistan, Çin ve Moğalistandır. Bu hayvanın eti yenilebilirdir. ASYA YABAN EŞEĞİ

  4. İRAN ALAGEYİĞİ • İran alageyiği (Dama dama mesopotamica), alageyiğin bir alt türüdür. Kimi zoologlar tarafından ayrı bir alt tür olarak kabul edilmemiş ve ayrı bir tür olarak (Dama mesopotamica) incelenmiştir. • İran alageyiği, alageyikten daha büyüktür ve boynuzları da daha az elsi yapıdadır. Günümüzde soyları tükenmeye yüz tutan İran alageyikleri Huzistan, güney İran, Mazandaran ve Urumiye Gölü'nde bir adada yaşar

  5. KUŞLAR

  6. SİBİRYA KAZI • (Branta ruficollis), ördekgiller (Anatidae) familyasına ait bir kaz türü. • Artktik Avrupa'da, sık sık avcı kuşların yuvalarına yakın olarak bulunan bir kazdır. Bu kendilerini Kuzey tilkisi gibi avcılarından korumalarına yardımcı olur. • Kışları güney doğu Avrupa'da geçirirler. İmgilterde'de ve diğer batı Avrupa bölgelerinde az ve dağınk olarak bulunurlar. • Branta cinsine ait bütün tülerde olduğu gibi, genel olarak koyu renkli tüylüdürler.

  7. KELAYNAK • Ortadoğu ve Afrika ,Kuzey Sahra çöllerinde kayalıkların uçurumlarında 2-3 yumurta yumurtlayarak ürer. Böcekler ve diğer küçük yaratıklarla beslenirler. Önceleri Ortadoğu, Kuzey Afrika ve hatta Avrupa Alplerinde yaygın bulunmaktayken 400 yıl önce buralardan yok olmuştur. Kendi mesafe alanında göçmen bir kuştur. Kışı geçirdiği yerler Sudan'ın bir kısmı, Etiyopya, Eritre ve belki de Somali' nin bazı yerleri ,Yemen ve Suudi Arabistan'dır. Bu tür şimdi resmi olarak kritik tehlike sınırındadır. Vahşi olarak yaşayan nüfusu 420 olarak tahmin edilmektedir. Ve yaklaşık 1500'ü tutsaktır (2004).

  8. Yaşayabilecekleri yerler Fas,Türkiye ve Suriye'dirDünyada sadece Türkiye'de (Birecik/ Urfa) ve Fas'da koruma altında az sayıda bulunmaktadırlar. Dünya popülasyonları yaklaşık 500 bireydir. Türün doğal yaşam alanı Alpler'den Kızıldeniz'e, Fas'dan Güneydoğu Anadoluya kadar uzanan geniş bir coğrafyadır. Yanlış tarım politikaları sonucunda kurutulan sulak alanlar ve böcek öldürmek için tarlalarda kullanılan ağır kimyasallar (Özellikle DTT) bu kuşun neslini tükenmenin eşiğine getirmiştir. • Türkiye'de yaşayan yaklaşık 75 bireyin göç etmesine izin verilmemekte ve göç zamanı kuşlar kafeslere alınmaktadır. Ama Suriye'de 3-4 bireyden oluşan ve hala kışın göç eden küçük bir topluluğa rastlanmıştır. Kuşla ilgili gerek Avrupa gerek Türkiye kaynaklı yeni projeler kuşları güvenli şekilde göç ettirebilmeyi amaçlar, buna çalışmaktadır. • Tüysüz kırmızı bir yüz ve kafaya ile uzun kıvrık kırmızı bir gagaya sahiptir. Sık sık fakat daima akan sulara yakın değildir. İri, parlak, cilalı, siyah kuşlardır. Başlarında tüy olmaması nedeniyle bu adı almışlardır. İlk yumurtadan çıktıklarında yavrunun kafası ve boğazı tüylüdür. Yaşları ilerledikçe bu tüyler yok olur. Siyah tüyleri güneş ışığının farklı açılarında parlak yeşil, kavuniçi ve mor rengini alır. Uçuşları insanı hayrete düşürecek kadar güzel ve zariftir. Kelaynaklar çok sosyaldir, sabahın erken saatlerinde 10-15 km uzaklıktaki beslenme alanlarına guruplar halinde giderler. Uzun ve kıvrık gagalarıyla yiyeceklerini ararlar. Yuvalarını yapma dönemi Şubat-Mart aylarıdır. Yavruları koyu gri renkte olup, yuvada dolaşırken yere düşme tehlikesi yaşarlar. Yumurtadan çıktıktan 2-3 ay sonra palazlanırlar. Erişkin kuşlarla birlikte beslenme alanlarına uçarlar. Kendilerini besleyebilecek duruma gelene kadar anneleri onları 2-3 ay besler. Tek eşli yaşamaları nedeniyle üremeleri çok yavaş olur.Kelaynaklar böceklerden beslenirler

  9. DİKKUYRUK • (Oxyura leucocephala), ördekgiller (Anatidae) familyasından küçük bir ördek türü (Akbaş ve Kalkıkkuyruk olarak da bilinir[1]. İnglizce'de "Ruddy Duck" olarak bilinir. Aslında "dik kuyruk" ifadesi belirli bir grup kazsıları nitelemek için kullanılır (stiff-tailed ducks) ancak Türkiye'de yaygın olarak Oxyura leucocephala kastedilir. Amerika'da ise yaygın olarak Oxyura jamaicensis anlaşılır.[2]). • Uzun,arkaya ya da yukarıya doğru dikilmiş kuyruğu, büyük, beyaz başı ve geniş, mavi gagasıyla hemen tanınan, nadir bulunan küçük bir ördektir.

  10. Erişkin erkekler, beyaz bir baş, siyah bir baş tepesi ve boyun, gri ve kırmızımsı vücut, mavi bir gagaya sahiptirler. • Erişkin dişiler, beyaz bir yüz ve daha koyu bir gaga, baş tepesi ve bir yanak çizgisi, gri-kahverengi bir vücuda sahiptirler. Dalar ve suyun altında yüzerler. Hepçildirler. • İspanya ve kuzey Afrika'da ürerler, batı ve merkezi Asya'da daha büyük bir popülasyona sahiptir. • Ülkemizde, Göller Yöresi'ndeki etrafı geniş sazlıklarla çevrili irili ufaklı göllerde ve Göksu Deltası'nda yaşarlar. Afyonkarahisar ve Konya civarında da bir miktar nüfüsa sahiptirler. • En yoğun olarak Burdur'da bulunurlar[3]. Dünya üzerindeki kış nüfüslarının %66'sından çoğu Burdur Gölü'nde bulunmaktadır[4]. Koruma altına alınmış türlerdendir ve avlanması(avlanma sezonu dahil) yasaklanmıştır[5].

  11. İNCE GAGALI KERVAN ÇULLUĞU • Batı Sibirya'daki Güney Talge bölgesi ile Orman steplerinde yapılan incelemelerde küçük ağaçlık alanlar, sığ sular, küçük çayırlar ve küçük bitkisiz alanlar yaşama alanlarıdır. Göç ve kışlama esnasında ve kışlama bölgelerinde ise tuzlu bataklıklar, stepler, acı lagünler ve balık havuzları gibi oldukça geniş yayılım gösteren habitatlar kullanırlar. •    Göç esnasında Türkiye üzerinden geçerek kışı Kuzey Afrika ve Batı Akdeniz Ülkelerinde geçirir. Ülkemizde 1946-1990 yılları arasında 29 kayıt tespit edilmiş 29 kayıt mevcuttur. Türkiye' deki potansiyel alanlar; Tuz Gçlü Göksu Deltası Seyfe Gölü, Burdur Gölü ve ÇamaltıTuzlası son olarak Kızılırmak Deltası olarak tahmin edilmektedir.

  12. SÜRÜNGENLER

  13. FIRAT KAPLUMAĞASI • Kabuğun üzeri yumuşak deriyle örtülüdür. Başının ucunda ufak bir hortum bulunur. Havayı bu hortumun ucunda bulunan burun delikleriyle alır. Güneşlenmek için nadiren su dışına çıkar. Hayatlarının çoğunu dipte çamura gömülü olarak geçirirler. Deri ve ağız içi solunumunda yaptıkları için uzun süre su altında kalabilirler. • Türkiye'de Fırat ve Dicle nehirlerinde görülürler. Yapılan barajlar nedeniyle soyları tükenme tehlikesi altındadır.

  14. YEŞİL KAPLUMBAĞA • YeŞil kaplumbağa ya da yeşil deniz kaplumbağası (Chelonia mydas), Chelonia cinsi içindeki tek tür olan bir deniz kaplumbağasıdır. 200 kg ağırlığa, 1-1,5 metre uzunluğa erişebilir ve bu ölçülerle, sert kabuklu kaplumbağalar içinde en büyük olandır. Tropik, tropik altı ve bazı daha ılıman denizlerde dağılım gösteren yeşil kaplumbağa, bu adını erişkin bireylerin alglerden zengin beslenmesine bağlı olarak bedenlerindeki yağ dokusunun yeşil renkli olması nedeniyle almıştır (İngilizce, green sea turtle). • Dişi bireyler, yumurta bırakmak için, tipik yuvalanma kumsallarına çıkarlar. Ayrıca, bu türün bireylerinin soğuk kanlı (ektotermik) bedenlerini ısıtmak için kumsallara çıktığına da sıkça rastlanır. Bunlar dışında, yeşil kaplumbağa tamamen bir deniz kaplumbağasıdır.

  15. Sırtı gri kahverengi üzerine sarımsı kahverengi lekelidir alt kabuğu ise beyazımsı sarı renk olur. Bacak kenarlarında tek tırnakları vardır. Eti lezzetli olduğu ve yendiği için çorba kaplumbağası da denilir. Bu yüzden sayıları çok azalmıştır. Gece kumsallarda açtıkları çukurlara 200 den fazla yumurta bırakabilirler. • Çok nadiren Karadeniz'de de görülebilen bu canlı tüm Akdeniz'e yayılmıştır. Türkiye'de yalnızca Hatay, Mersin ve Adana sahillerinde yumurtlarlar. Kabuk boyu 140 cm ye kadar ulaşabilir. Erginleri deniz bitkileriyle yavrular ise hayvansal besinlerle beslenir. Yeşil deniz kaplumbağalarının nesli tükenmektedir. Bu yüzden bazı kuruluşlar ve WWF (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) yeşil deniz kaplumbağalarını koruma çalışmaları yürütmektedir.

  16. NİL KAPLUMBAĞASI • Kabuğunun üzeri yumuşak deriyle kaplıdır. Üst tarafı yeşilimsi kahverengidir üzerinde küçük yuvarlak sarı lekeler bulunur. Karnı kirli beyaz ya da grimsi renktedir. Başının ucunda yumuşak kısa bir hortumu vardır. Havayı sudan çıkmadan bu hortumuyla alır. Parmak aralarında zar bulunur ve yalnızca 3 parmağında tırnak olur. Boyu 1 metreyi geçebilir. • Türkiye'de Akdeniz'e dökülen nehir ağızlarında ve Dalyandan Hataya kadar tüm Akdeniz sahillerinde yaşar. • Balık, sucul böcekler, yengeç, solucan kurbağalar, yiyebileceği boyuttaki yavru su yılanları ve yiyebileceği boyuttaki tüm sucul hayvanlardır.Genellikle nisan sonu mayıs haziran aylarında gerçekleşir tek üretimde anne kaplumbağalar en az 20 en fazla 60 yumurtayı gömmek için kıyılarda açtıkları çukurlarda bırakırlar.

  17. KAFKAS ENGEREĞİ • (Vipera kaznakovi), engerekgiller (Viperidae) familyasından sırt bölgesinin rengi genel olarak siyah, gri, sarı ve kırmızı renkli bir engerek türü. • Sırtın büyük bir bölümünü kaplayan ve baştan kuyruğa kadar uzanan zikzaklı bir şerit bulunur. Bu şerit bazen parçalı halde de olabilir. Vücudun yan tarafları küçük benekli ya da noktalı olur. Beyaz benekli olan karın bölgesinin rengi, siyah ve tonlarında olur. Genel olarak küçük kemiriciler, kertenkeleler ve çeşitli omurgasızlarla beslenirler. Kemiricilerle beslendikleri için yararlıdırlar. Boyları genel olarak 50-60 cm kadar olur. • Yağmur ormanlarının taşlık bölgelerinde yaşarlar. Rutubeti yüksek olan yerleri severler. Yüksekliği 2000 metreye kadar olan yerlerde bulunabilirler. • Ülkemizde sadece Hopa (Artvin) civarında yağmur ormanlarında habitatın uygun olduğu alanlarda yaşarlar.

  18. ÇİFT YAŞAMLILAR

  19. TOROS KURBAĞASI • (Rana holtzi), Ranidae familyasından ortalama boyları 6 cm ile 7.5 cm arasında değişen endemik bir kurbağa türü. Yalnızca Orta Toroslar'da bulunan Bolkar DağlarındakiÇinili Göl ve Karagöl'de yaşarlar. • Yaklaşık 2000 metre yükseltide bulunan bu türün morfolojik yapısı sırt bölgesi sarı, yeşil siyah desenli gözlenebilirken karın pembe veya sarımsı olabilmektedir. Temel besinleri böcekler ve diğer eklem bacaklılardır. Toros kurbağasının ürediği göllere sonradan getirilen sazan balıkları yüzünden nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıyadır.

  20. KARA SEMENDERİ • (Lyciasalamandra luschani), Salamandridae familyasından bir semender türü. • Yunanistan ve Türkiye'de görülürler. Doğal habitatları, ılıman ormanlar ve Akdeniz'e ilişkin-tip çalılık bitki yaşamıdır. Habitat kaybından dolayı tehlikedirler.

  21. DENİZSEL TÜRLER

  22. AKDENİZ FOKU • Dış görünümü • İri bir deniz memelisi olan Akdeniz fokunun boyu 2-3 metre, ağırlığı 200-300 kilogram arasında değişmektedir. Erginlerin vücudunu 5 cm'yi geçmeyen kısa ve sert kıllar kaplar. Su üstünde görüldüğünde en belirgin özellikleri iri kafaları, uzun bıyıkları ve kömür gibi siyah gözleridir. Ergin dişi ile erkekler arasında belirgin bir boy ve kilo farkı yoktur ancak karakteristik renk ayrımları mevcuttur. Karada yatarken vücudun iriliği ve tombul görünümü göze çarpar. Vücudun her iki yanında ön yüzgeçleri (ön üyeler) ve arkada ise iki parça halinde arka yüzgeçleri (arka üyeler) yer alır.

  23. Erkek: Siyaha yakın koyu kahverenginde olup karın bölgesinde belirgin bir beyaz leke vardır. • Dişi: Açık kahverengi veya gri tonlarda olup karın altları da boyundan kuyruğa kadar sırta göre daha açık hatta beyaza yakın renktedir. Ayrıca üstte bel bölgesinde çiftleşme sırasında erkeklerin neden olduğu tırnak izleri bulunur. • Yavru: Doğduğunda boyu yaklaşık 80-90 cm, ağırlığı yaklaşık 20 kilogramdır. Karın bölgesinde istisnasız görülen bariz bir beyaz leke haricinde tüm vücudu havlu gibi 1-1.5 cm uzunluğunda parlak siyah kıllarla kaplıdır. Yavru, anne ve babanın da sahip olduğu bıyıklarla doğar. Yaklaşık iki aylıkken kürkünü değiştirmeye başlar ve bir-iki ay içinde uzun siyah kılların yerini kısa ve parlak gri olanlar alır.

  24. Yaşam alanı Üzerinde yapılaşma olmayan, insanların kolay ulaşamadığı ya da insan etkinliklerinden uzak kalmış, tercihen üreme ve/veya barınma işlevleri gören kıyı mağara ve kovuklarına sahip; sessiz ve tenha kayalık sahilleri yaşama alanı olarak seçen Akdeniz fokları, bu alanların bozulmasından doğrudan etkilenmektedir. Öte yandan bu tanımdan yola çıkarak Akdeniz foklarının farklı yapıda sahilleri (örneğin kumsal kıyılar ve kıyı yerleşim bölgeleri) kullanmadığı sonucuna varılamaz. Akdeniz fokunun özellikle beslenmek için ıssız kayalık sahillerin dışına çıkarak dolaşım alanını genişlettiğini, kumluk, çakıllık kıyılar ve nehir ağızlarına da uğradığı bilinmektedir. Ancak, Akdeniz fokunun birincil yaşam alanı ıssız ve yapılaşmamış kayalık kıyılardır. Büyük bir deniz memelisi olduğundan dar yaşam alanları içinde barınamaz. Tür ancak, makul büyüklükte ve uygun kıyı alanlarının olması durumunda varlığını sürdürebilir ve güvenle yavrulayabilir. Bazende yavrularını ölü doğururlar. Marmara Denizi'nde; Marmara Adaları ve Mola Adaları ile Biga Yarımadası kuzey sahillerinde Ege'de; Gelibolu Yarımadası'nın Ege kıyıları ile Behramkale arasında ve Yeni Foça ile Datça arasında Akdeniz'de; Datça ile Kemer arasında, Alanya ile Taşucu arasında ve Hatay Samandağ ile Suriye sınırı arasında kalan sahillerde var olma mücadelesi vermektedir. Türün korunma derecesine bağlı olarak Türkiye'de Akdeniz foku ölümleri olduğu gibi, yavrulama ve çoğalma da gözlenmektedir. Sayılarının azalma nedeni ise balıkçıların kasıtlı veya kasıtsız fokları öldürmeleridir.

  25. TIRTAK • Bayağı yunus olarak da bilinir, yunusgiller (Delphinidae) familyasından Türkiye'nin bütün denizlerinde bulunan ve bütün dünyada büyük okyanusların farklı kısımlarında yaygın olan bir yunus türü. Tırtak Yunusgiller familyasının asıl örnek türüdür. Afalina türünün "Flipper" dizisi ile dünyaca ünlü olup insanların aklına örnek yunus türü olarak yerleşmesinden önce dünyaca en çok tanınan yunus türüydü. • Özellikleri • Sırtı siyah ya da kahverengi ve karın kısmı beyazımsıdır. Yanlarında açık sarı renkten gri renge geçen uzun alanlar vardır. Yöresel olarak renklerinde farklar olabilir; bazılarının yanlarındaki sarı-gri alanlar tamamen eksiktir. Tırtak yunusu bütün yunusların ve hatta bütün balinaların arasında en renklisidir. Boyu 1,70-2,40 m olur.

  26. Doğum • Eğer bir yunus doğum yapacaksa diğer yunuslar onun etrafında bir çember oluşturup o yunusu olası köpek balığı saldırılarına karşı korurlar. Yavru yunuslar annelerinden ilk önce kuyrukları ile çıkar. Çünkü ilk önce kafası çıksaydı, iki saat süren doğum sırasında boğulurdu. Hemen doğumdan sonra annesi yavrusunu su yüzüne itekliyerek, ilk kez nefes almasını sağlar. Yavru yunus bir yıl boyunca emzirilir ve toplam 3 yıl boyunca annesinin yanında yaşar.

  27. Yaşam şekilleri • Bütün yunuslar gibi tırtakda balıklar ve ara sıra mürekkep balıkları ile beslenir. Çok hızlı bir yunusdur ve gemilerin önlerinde oluşan "Bıyık" denilen dalganın içinde yüzmeyi sever. Diğer yunuslar gibi, çok gelişmiş bir sosyal sistemin içerisinde yaşar. Oluşturdukları sürüler bazen 1.000 yunustan oluşur. Yazın bu topluluk küçük gruplara bölünür. Yunuslarda birbirine yardım etmek çok doğal birşeydir. Örneğin, hasta yunusların diğer yunuslar tarafından taşınılıp nefes aldırmak için su yüzüne çıkarıldıkları izlenilmiştir.

  28. AFALİNA • Yunusgiller (Delphinidae) familyasından dünyanın bütün okyanuslarında yaygın olan ve Türkiye denizlerinde de bulunan bir yunus türü. • "Flipper" adlı dizi ile meşhur olan bu yunus türü, zekası yüzünden Delfinaryumlarda en çok tutulan ve eğitilen yunus türüdür. Bu yüzden bütün dünyada "Yunus" denilince ilk başta bu türün görüntüsü gelir insanların aklına. Oysa Yunus familyasının asıl örnek türü tırtak (Delphinus delphis) dır.

  29. Özellikleri Afalinanın rengi gri renktir, ve karın kısmı daha açık renktir. Boyu 190 cm 400 cm ve ağırlığı 650 kiloya kadar varabilir. Yeni doğan bir yavru afalina 65-105 cm boy ve 15-30 kg ağırlık ile dünyaya gelir. Koyu renkli ve orak şeklinde olan sırt yüzgeci sayesinde kolayca tanılır. Afalina, bütün diğer yunuslar gibi her iki saatte bir bütün en üst seviyede olan cilt hücrelerini kaybeder ve böylece vücudunun suda direncini daima düşük tutar.

  30. Yaşam şekili Afalinalar küçük gruplar oluşturarak yaşarlar. Bu grubun içindeki yunuslar birbirlerine çok bağlılardır. Bir gün içinde 60-100 km yüzerler, ve 500 metre derinliğe kadar dalarlar. Bir grup 2 ila 15 yunusdan oluşur, ortalama grup büyüklüğü Atlantik Okyanusu'nda 5 yunusdan,Büyük Okyanus ve Hint Okyanuslarında daha fazla yunuslardan oluşur. Denizin açıklarındaki gruplar kıyılara yakın gruplardan daha büyüklerdir. Her grubun başında olgun bir erkek yunus bulunur. Grubun gerisi dişilerden ve yavrulardan oluşur. Genç erkek yunuslar ayrı gruplar oluştururlar. Bu grublara "Bekar-grupları" denilir.

  31. Afalinaların Dili Afalinalar birbirleri ile yüksek frekanslı sesler ile anlaşırlar; her yunusun kendine özel kimliğini belirten bir sesi (isimi) vardır. Afalinaların dili yıllardır bilimciler tarafından araştırılmaktadır. Bazı idealist bilimciler, afalinaların dili çözüldükten sonra, insanların afalinalar ile konuşabileceklerine inanırlar. Ama diğer bilimcilerin genel görüşüne göre, afalinaların bu dili sadece birbirlerine kimliklerini ve keyiflerini belirtmek için yetmektedir ve bundan daha fazla bir şey konuşamazlar. Afalinalarda diğer balinalar ve yunuslar gibi yüksek frekanslı sesleri avlanırken kullanırlar. Bu seslerin yankılarını belli bir organları ile yakalıyarak sesin yankısını görüntü olarak algılarlar.

  32. MUTUR • Phocoena phocoena ya da Domuzbalığı en küçük deniz memelilerinden biridir. Muturlar, denizin kıyıya yakın kısımlarında yaşarlar. • Muturun, yavrusu 67-85 cm, yetişkini 1.4 m ila 1.9 m boyundadırlar. Erkeği ile dişisi aynı boyda olsalar da ağırlıkları cinsiyete göre değişir. Dişisi, en fazla 76 kg, erkeği 61 kg ağırlığındadır. Muturlar, gagaları olmayısıyla yunuslardan hemen ayırt edilirler. Yüzgeçleri, kuyrukları ve sırtları siyahtır. Yanları gridir. Alt kısmı çoğunlukla beyazdır, ama boyunlarından başlayıp kuyruklarına kadar gri bir çizgi iner. • Muturlar, genellikle Kuzey Kutbu'na yakın olan ve sıcaklığı ortalama 15 °C olan sularda bulunurlar. Muturlar Fas, İspanya, Fransa, Birleşik Krallık, İrlanda, İsveç, Norveç ve İzlanda'nın Atlantik kıyılarında, ABD'nin kuzeydoğu kıyıları, Grönland'ın güneyi ve Newfoundland Adaları'nda bulunurlar. Ayrıca Japon Denizi, Vladivostok, Bering Boğazı, Alaska ve Seattle ve Vancouver'a kadar bir alanda da bulunurlar. Türkiye'de ise sadece Karadeniz kıyılarında görülürler.

  33. ORFOZ • Epinephelus guaza, Serranidae familyasından bir balık türü. • Vücut yandan yassı ve ovaldir. Baş ve ağız büyüktür. Deri kalın olup ufak pullarla kaplıdır. 1'inci sırt yüzgeci daha yüksek olup, 2'nci sırt yüzgeci ile birleşmiştir. Kafa, sırt ve yanlarında canlı iken görülen, ölünce kaybolan yeşilimsi, sarı lekeler ve dikey bantlar bulunur. alt tarafı daha açık renklidir. Solungaç kapakları açık ve dikenlidir. Kuyruk yüzgeci yuvarlaktır. • Orfoz hermafrodit olup, cinsel olgunluğa eriştiği zaman dişi cinsiyet organlarına sahiptir. Hayatının belirli bir dönemini dişi olarak geçirdikten sonra 18. yaşına geldiğinde dişi cinsiyet organları kaybolarak yerine erkek cinsiyet organları gelişir ve hayatının geri kalanını erkek olarak yaşar. • Derinliği 100 m. kadar olan suların kaya aralarında yaşar.Büyüklüğü ortalama 60 cm'dir, maksimum 140 cm olur. Ortalama ağrlığı 15 kg. civarındadır, maksimum 60 kg olur.Yaşadığı her yılda bir kilo alır ve 60 yıl yaşar.

More Related