1 / 39

0611401019 Gamze ADIG ZEL 0611401063 Merve Emine KO GAR 0611401087 Sevil G M S

FINANSAL KRIZLER. . Finansal Krizlerin Tanimi, G

harlan
Download Presentation

0611401019 Gamze ADIG ZEL 0611401063 Merve Emine KO GAR 0611401087 Sevil G M S

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


    1. 0611401019 Gamze ADIGÜZEL 0611401063 Merve Emine KOÇGAR 0611401087 Sevil GÜMÜS

    2. FINANSAL KRIZLER

    3. Finansal Krizlerin Tanimi, Göstergeleri ve Kaynaklari Kriz; herhangi bir mal, hizmet, faktör veya döviz piyasasindaki fiyat veya miktarlarda kabul edilebilir bir degisme sinirinin disinda gerçeklesen dalgalanmalardir

    4. Finansal krizlerle ilgili iki tür göstergeden söz edilebilmektedir. Bunlar, ülke kosullarinin yatirim riskinin arttigini gösteren ve bu nedenle finansal bir krizin dogacagi konusundaki beklentileri besleyen ön göstergeler ile yasanan krizin boyutlari hakkinda bilgi veren temel göstergeler olmaktadir.

    5. ön göstergelerin basinda reel kurun asiri degerlenmesi, M2 para arzinin uluslararasi rezervlere olan oraninda ve/veya cari açiklarin milli gelire (GSMH’ya) oraninda asiri yükselmeler gelmektedir

    6. Döviz kurlarindaki büyük dalgalanmalar, gecelik faizlerde yasanan asiri yükselmeler ve döviz rezervlerindeki önemli miktarda azalmalar temel göstergelerin baslicalaridir.

    7. 1990’li yillarda yasanan krizler Ikincil Nesil Krizler olarak adlandirilmaktadir. Bu krizler ekonomide önemli bir dengesizlik olmasa bile, spekülatörlerin dövize dogru spekülatif ataklari karsisinda, yetkili organlarin dövizle ilgili gerekli önlemleri almamalari sonucu dogmaktadir. Ikincil nesil krizlerin üç ana bileseni bulunmaktadir.[1] * Kamunun sabit döviz kur politikasini sürdürmek istemesinin mutlaka bir nedeni olmaktadir. *Izlenilen sabit döviz kuru politikasi nedeniyle katlanilmis olan belirli bir maliyet bulunmaktadir. Bu maliyet sabit kurdan çikmayi zorlastirmaktadir. *Iktisadi birimlerin beklentileri önem kazanmaktadir.

    8. Ikincil nesil finansal krizlerin ortaya çikisi iki sekilde olmaktadir. Bunlar; bankacilik krizi ve döviz krizidir. Bankacilik krizleri genelde banka bilançolarinin kötülesmesinden ; bilanço aktif yapilarinin bozulmasindan kaynaklanir. Finansal krizlerin diger bir sekli döviz krizleridir. Döviz krizleri genelde sabit kura dayali dezenflasyon programlari sonucunda ortaya çikar.

    9. 1929 DÜNYA EKONOMIK BUNALIMI KRIZIN SEBEPLERI Birincisi; Amerika’daki sirketlerin mali güçleriydi. 1870'li yillarda Amerika’da irili ufakli pek çok sirket varken I. Dünya Savasi’nin getirdigi zorluklar karsisinda küçük sirketler birlesmek zorunda kalmis ve savas sonrasinda tekeller olusturmuslardir.

    10. Ikinci bir sebep de bankalarin kötü yapilanmis olmasiydi. Üçüncü bir sebebin de, baskan Hoover yönetiminin ekonomi alanindaki tecrübesizligi oldugu söylenebilir.

    11. Son sebep iseAmerika’nin dünya üzerindeki net kreditör olmasiydi. Bunun yaninda I. Dünya Savasi sonrasi Almanya ve Ingiltere’den istedigi tazminatlarin altin olarak ödenmesini talep ediyordu.

    12. 1929 krizinde uygulanan politikalar Türkiye ekonomi piyasalarinda, 1929 Dünya Ekonomik Krizinin etkisiyle tüm dünya ile es zamanli 1933 yilindan itibaren devletçi politikalar agirlik kazanmaya baslamistir. Cumhuriyetin ilan edildigi (1923) tarihten buhranin yasandigi (1930) tarihe kadar ki dönem, ekonomik sorunlarin tartisildigi ve ekonomi politikalarinin belirlenmesine yönelik çalismalarin yapildigi I. Iktisat Kongresi’nin izlerini tasimaktadir Kongre de alinan kararlar devletin dogrudan ekonomiye müdahalesi, girisimcilikte bulunmasi ve bu girisimleri isletmesi seklindedir

    13. 1991 Krizi 1990 yilinda ülkeye 4 milyar dolar sermaye girisi olmustu. Bu durum TL’nin degerini artirmisti. TL’nin degerinin artmasi ihracati engelliyor, buna karsin ithalat artiyordu. 1991 yilinda Körfez Krizi oldugunda Türkiye de ki yabanci sermaye gitti. Turizm gelirleri düstü.2,6 milyar dolarlik sermaye kaçisi ülkeyi durgunluga soktu. Irak’la durdurulan petrol ticareti ülkeyi petrol sikintisina soktu.

    14. 1992 yilinda iktidara gelen Süleyman Demirel hükümeti,1991 de %0,3 olan büyüme hizini %5,5’e,% 55,3 olan enflasyonu %52’e ve kamu kesiminin borçlanma oranini %12,6’dan %8,8’e indirecegini açikladi.

    15. 1994 Türkiye Ekonomik Krizi 1994 yili basinda Türkiye yeniden bir ekonomik krizin içine girmis, uzun bir süre istikrarli görünen dolar-TL paritesi ciddi sekilde bozulmus, enflasyonist beklentiler büyük ölçüde artmis, hazine içeride borçlanamaz duruma gelmistir. ABD'li kredi degerlendirme kurumlarinin Türkiye'nin kredi degerliligini arka arkaya düsürmesi sonucu dis kredi bulma imkâni da kalmayinca siyasal iktidar bir ekonomik istikrar paketini yürürlüge koymus ve hemen pesinden IMF ile 14 aylik bir stand-by düzenlemesine girilmistir.

    16. 5 Nisan 1994 tarihli ekonomik istikrar programinin baslica hedefleri sunlardir: (i) Ek vergi alinarak kamu gelirlerinin artirilmasi, (ii) Kamu giderlerinin, ücret artislarinin enflasyonun altinda tutulmasi da dahil olmak üzere çesitli bütçe kisintilari yoluyla düsürülmesi (iii) konsolide bütçe açiginin ve dolayisiyla kamu kesimi harcama gereginin düsürülmesi, (iv) TL'nin dolar karsisinda deger kazanmasinin önlenmesi, (v) Hazine borçlanmasini çekici hale getirebilmek için baslangiçta enflasyonun çok üstünde bir faizle kâgit satilmasi Ve zaman içinde bu faizin düsürülmesi.

    17. Bu program sonucunda; Ihracat artmis ithalat daralmis,bunun sonucunda dis ticaret açigi küçülmüs ve cari islemler dengesi de pozitif dengeye ulasmistir. Faizler yeniden serbest birakilmis, 1995 yili ekonominin yeniden büyümeye yöneldigi bir yil olmustur. Buna karsin fiyatlar genel düzeyinde ilk basta görülen düsme trendi kisa zaman sonra geçmise göre daha da büyük bir artma egilimi içine girmistir.

    18. Fiyat artislari 1995 yilinda yeniden istikrar programi öncesindeki düzeyine dönmüs ve % 70'ler dolayinda gerçeklesmistir. Özetle 5 Nisan kararlari,kurumsal düzenlemelere gitmeksizin hatta mevcutlarin da bozulmasiyla birlikte yürütülmeye çalisilmis kararlardir

    19. 1998 RUSYA KRIZI GSYIH 'nin yüzde 8.2'si oranindaki bütçe açigi ve kisa vadeli borçlar Rusya'da kaygilara yol açmakta idi. Rusya'nin 200 milyar dolar civarinda borcu bulunmaktadir. Borç stoku diger ülkelerle karsilastirildiginda yüksek degildir. Ancak sorun kisa vadeli borçlarin yüksek olmasindan kaynaklanmaktadir.

    20. Eski borçlarini ve ücretleri ödeyebilmek için Rus Hükümeti 1995 yilindan itibaren yogun bir sekilde kisa vadeli borçlanmaya baslamistir. 1996 yili devlet baskanligi seçimleri öncesinde ücretlilere ödeme yapabilmek için faiz oranlari daha da yükseltilmistir. Bu dönemde uluslar arasi kredilendirme kuruluslarinin Rusya'ya Brezilya, Türkiye ve Arjantin gibi ülkelerden daha yüksek derece notu vermesi Rus Hükümetinin borçlanmasini kolaylastirmistir.

    21. Bu dönemde Japonya ve diger Asya ülkelerinde de istikrarin saglanamamasi ve Asya krizinin beklenenden daha uzun süreceginin anlasilmasi Rusya'da durumun daha da kötülesmesine katkida bulunmustur. Finansman krizini asabilmek amaciyla Rus Hükümeti 1998 yili Temmuz ayinda IMF ile bir destek anlasmasi imzalamis. Ayrica Dünya Bankasi da 1999 yili sonuna kadar Rusya'ya 6 milyar dolar yardim yapacagini açiklamistir.

    22. Saglanan yeni dis kredi imkanlarinin da destegiyle Rus Merkez Bankasi israrla rublenin degerini degistirmeyecegini açiklamis ancak devalüasyon spekülasyonlarini azaltamamistir. Rus hükümeti piyasalari yatistirmak üzere 17 Agustos 1998 tarihinde daha önce Amerikan Dolari karsisinda 5.27 - 7.13 olan ruble koridorunun 1998 yili sonuna kadar 6.0 - 9.5 olacagini açiklamis ve dis borçlarin ödenmesi hususunda 90 günlük moratoryum ilan etmistir.

    23. Kasim 2000- Subat 2001 Ikiz Krizleri Türkiye ekonomisi 9 Aralik 1999 tarihinde yine istikrar programi uygulamistir.Amaci enflasyonu düsürmek, sürdürülemez kamu iç borçlanma sürecine son vermek ve ekonomik büyümeyi yeniden saglamak olarak belirlenmistir.

    24. Temel olarak 9 Aralik 1999 tarihli istikrar programi, faiz ve ücret oranlari ile fiyatlari serbest birakirken, döviz kurunu sabit oranli artirmayi öngörmüstür. bu durum devletin kamu harcamalarini finanse etme yöntemi ile çelismistir.Dolayisi ile program bastan itibaren aksakliklar üzerine kurulmustur. Buna ragmen 2000 yilinin ilk yarisinda program olumlu makro ekonomik sonuçlari ortaya koymustur.

    25. Bu süreç içerisinde en büyük olumsuzluk, dis ticaret açigindaki büyüme olmus, ancak buna ragmen artan sermaye girisleri ile ödemeler dengesinin fazla vermesi sonucu rezervlerin arttigi görülmüstür.Bu olumlu tabloya ragmen Türkiye ekonomisi 22 Kasim tarihinde krize tasinmistir. 22 Kasim krizi finansal sistem kaynakli bir krizdir.

    26. Bankalarin açik pozisyonlarini kapatmaya çalismalari, kamu ve özel bankalarin borçlanma telasina girmelerine neden olmustur. Bankalarin hizla yükselen likitide ihtiyaçlari ve bunun için yüksek faizle likitide arayis içerisine girmeleri sonucu döviz talepleri artarken, yabanci bankalarda hazine kagitlarin da hizla satarak Türkiye’den çikmaya baslamistir

    27. Bu ortam içerisinde Merkez Bankasi’nin en önemli hatasi bu gelismeler karsisinda piyasanin duydugu likidite ihtiyacini zamaninda karsilayamamis olmasidir.Bu durum 9 Aralik 1999 tarihli ekonomik programa olan güveni sarsmis,bunalim piyasalara yansimis, reel kesimde büyük bir talep daralmasi yasanmis,dövize yönelik spekülatif akim olusmustur Yükselen faizler, döviz kayiplari 7.5milyar dolarlik IMF kredisi ve likitide ihtiyacinin oldukça yüksek olan bankalarin tasarruf mevduat sigorta fonuna devredilmesi piyasalari bir ölçüde rahatlatmistir.

    28. Yasanan krizden üç ay sonra Basbakan ile Cumhurbaskani arasindaki bir tartismanin piyasalar üzerindeki spekülatif faaliyetleri tetiklemesi bu kez döviz krizini baslatmistir . 22 Kasim 2000 tarihinde bankacilik sektöründe baslayan kriz 19 Subat 2001tarihinde döviz krizine dönüserek ikiz kriz karakterine bürünmüstür. 21 Subat 2001 krizi ile, 9 Aralik 1999 tarihli program tamamen ortadan kalkmis, Merkez Bankasindan 6 milyar dolar rezerv kaybi yasanmis, Interbank piyasasinda gecelik faizler %6000’leri asmis . Bu gelismeler karsisinda kur dalgalanmaya birakilmistir.

    29. 2000 – 2001 yili krizlerini hazirlayan unsurlar, asiri degerli TL, cari islemler açiginin kritik sinirin üzerinde seyretmesi, sermayeden yoksun mali sektör, açik pozisyonlar , kamu bankalarinin görev zararlari ve bütün bunlarin sonucu olarak özellikle mali sektörün tasidigi kar ve faiz riskinin artmasi olmustur. Türkiye ekonomisinde uygulamaya konulan 1994 ve 1999 kura dayali istikrar programlarinin basarisiz olmasi ve yasanan krizler sonrasi 2001 yilinda sabit kur sistemi terk edilerek dalgali kur sistemine geçilmis ve Nisan 2001 de Güçlü Ekonomiye Geçis Programi uygulamaya konulmustur.

    30. 2008 Mortgage krizi 2000 yilindan itibaren FED’in kisa vadeli faiz oranlarini düsürmesiyle son yillarda çok canlanan konut sektörü, ev fiyatlarinin ve mortgage faizlerinin çok büyük tutarlara ulasmasina sebep olmustur. FED’in 2004 Haziraninda basladigi faizleri arttirma politikasini 2006 yilinin ortasina kadar devam ettirmesiyle kredi maliyetlerinin büyük boyutlara ulasmasi sonucu konut sektöründeki canlilik, 2005 yili sonlarindan itibaren yerini durgunluga birakarak, yeni insaata baslanan ev sayisinda ve ev fiyatlarinda düsüsler meydana gelmistir. Konut sektöründeki bu durgunlugun 2007 yilinin ikinci yarisinda konut sektörü ve emlak piyasasinda asiri daralmalara, fiyatlarda ciddi düsüslere yolaçtigi gözlenmistir.

    31. FED’in faiz artirimi politikalari öncesi dönemde konuta olan asiri talep, konutlarin fiyatlarinin da yükselmesine yol açmisti. Düsük fiyata alinan konutlari yüksek fiyatlarla kisa sürede elden çikaran yeni bir yatirimci türü ortaya çikmis, bu süreç, kisileri oturmak için degil, satip para kazanmak için ev sahibi olmaya yönlendirmisti. Özellikle 2005 yilindan itibaren fiyatlarin asagiya inmeye baslamasiyla “yatirimci” ev sahipleri bir anda büyük zarar içine girmislerdir. Kredi kullananlar, mortgage kredisi kullandiran araci kredi kuruluslari ve bankalara da aylik geri ödemelerini yapamaz hale gelmis, oturduklari ipotekli evlere kredi kuruluslarinca el konulmaya baslanmistir

    32. Ancak sözkonusu sorunlar bu noktanin ötesine geçerek gerçek bir mali krizin ortaya çikmasina neden olan kredi kuruluslari ve bankalara da siçrayarak yeni bir boyut kazanmistir. Fransa ve AB’nin etkin bankalarindan BNP Bank Paribas ve AXA mortgage kredi fonlarini durdurmus, IKB iflas etmis, Ingiltere'de   "Northern Rock" gibi bankalar mali krize girmislerdir.

    33. Kriz subprime mortgage piyasasinda patlak vermesine ragmen kendi boyutlarini asarak ekonominin reel kesimlerine de siçramistir . Bu defa ekonominin diger sektörlerinde kredi kullandiran kuruluslar ve yatirimcilar sert mali önlemlere basvurdular Bu çerçevede riskli menkul ve gayrimenkul varliklarin fiyatlari bunlari elden çikartmak isteyen yatirimcilarin satis pozisyonu almalariyla düsmeye basladi .

    34. Ayrica, satis agirlikli ve riskli durumlarda her zaman dogal refleks olan yatirimcinin güvenli liman olarak algiladiklari ABD hazine bonosuna ve bankalara, getirileri daha az olmakla birlikle bir yönelim basladi. Buna mukabil bankalar da krize karsi dayanikliliklarini artirmak için kasalarinda tuttuklari para miktarini artirarak kredi verme kosullarini agirlastirdilar .

    35.  Yunanistan ekonomik krizi Yunanistan'in sirtindaki dev borç yükü ve kamu finansmanina iliskin kaygilar, küresel piyasalari alt üst ederken Yunan ekonomisinin gelecegine iliskin belirsizlik devam ediyor.Yunan hükümetinin bir bölümünü 19 Mayis'a dek ödemek zorunda oldugu yaklasik 300 milyar euroluk borcu bulunuyor.

    36. Yunanistan, Avrupa Birligi ile IMF'den borç yükü karsisinda mali yardimda bulunmasi için resmen talepte bulundu. Kredi derecelendirme kurulusu Standard and Poor's'un Yunanistan'i "yatirim yapilamaz" ilan etmesi üzerine küresel piyasalar düstü.

    37. Neden Yunanistan böyle bir sorunla karsi karsiya? Son yillarda kamu harcamalarini asiri artiran Yunanistan'da borç yükü de yükseldi.Bu dönemde kamu sektöründe çalisanlarin maaslari da ikiye katlandi.Bununla beraber yaygin sekilde vergi kaçakçiligi vakalarinin görülmesi gelir vergilerine darbe vurdu . Yunanistan'in geçen yilki bütçe açigi gayri safi milli hasilasinin yüzde 13,6'sina denk düsüyordu.Bu rakam, Euro bölgesi ülkelerine konan sinirin tam dört kati.

    38. Çikis merkezi Yunanistan olsa da sorun, yalnizca komsunun ekonomik dar bogaza düsmesiyle sinirli bir sorun degil. Dünya piyasalarini sallayan ve yeni bir kriz korkusu yasanmasina neden olan sorunun nedeni, basta Yunanistan olmak üzere, güney ve dogu Avrupa ülkelerinde risklerin artis göstermesidir.

    39. Bu ekonomik süreç, bazi Avrupa ülkelerinde borçlarin ödenememe olasiligini gündeme getirdi. Çünkü, borç krizi olarak adlandirilan bu sorunlar yumaginin ayrintilari incelendiginde görülüyor ki, Avrupayi sallamakta olan gelismelerin nedeni, yalnizca bütçe açiklarinin artmasi ve kamu borç stoklari degil, banka krizlerinin dogal sonucu olarak, özel kuruluslarin borçlarinin da devletlerin sirtina yüklenme olasiginin giderek artmasi..

    40. Piyasalarda yasanmakta olan kaotik durum nedeniyle, borsalar büyük oranda deger kaybederken, dolar ve altin yükseldi, emtia fiyatlari ve özellikle avro süratle deger yitirdi.

More Related