1 / 54

DAVRANI Ş NED İ R? İ Y İ VE KÖTÜ DAVRANI Ş NE DEMEKT İ R?

6. SINIF 4. ÜNİTE KÖTÜ DAVRANIŞLARDAN KAÇINALIM HAZIRLAYAN: YASİN YAKAR HASANCALI İLKÖĞRETİM OKULU DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ. DAVRANI Ş NED İ R? İ Y İ VE KÖTÜ DAVRANI Ş NE DEMEKT İ R?. Davranış: Öğrenmeyle meydana gelen kalıcı değişikliklere davranış denir.

Download Presentation

DAVRANI Ş NED İ R? İ Y İ VE KÖTÜ DAVRANI Ş NE DEMEKT İ R?

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. 6. SINIF 4. ÜNİTEKÖTÜ DAVRANIŞLARDAN KAÇINALIMHAZIRLAYAN: YASİN YAKARHASANCALI İLKÖĞRETİM OKULU DİN KÜLTÜRÜ VE AHLAK BİLGİSİ ÖĞRETMENİ

  2. DAVRANIŞ NEDİR? İYİ VE KÖTÜ DAVRANIŞ NE DEMEKTİR? • Davranış:Öğrenmeyle meydana gelen kalıcı değişikliklere davranış denir. • Davranışlarımız amaç ve sonuçlarına göre ikiye ayrılır: • İyi Davranış: Hem Dinimiz hem de toplumumuz tarafından güzel ve faydalı görülen davranışlarımıza iyi davranışlar denir. • Kötü Davranış: Hem Dinimiz hem de toplumumuz tarafından çirkin ve zararlı görülen davranışlara da kötü davranışlar denir.

  3. Sakınmamız Gereken Davranışlar DİNİMİZİN SAKINMAMIZI İSTEDİĞİ BAZI KÖTÜ DAVRANIŞLAR

  4. YALAN SÖYLEMEK VE HİLE YAPMAK • Yalan: İnsanlardan gerçeği gizleyerek onları bilerek yanıltmaktır. Meselâ,Ders notları zayıf olan öğrencinin ailesine bunun aksini söylemesi, arkadaşının kendisinden istediği bir şeyi, kendisinde olduğu halde yok deyip vermemesi vb. Dinimiz kişiye ve topluma zararlı olan tutum ve davranışlara elbette izin vermez. Allah, insanları yalandan kaçınmaya ve doğru olmaya çağırır. Nitekim Kuran'da şöyle buyrulmaktadır: ''... Yalan sözden kaçının!'' , ''...Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!'' Yüce Allah, doğruluğu, adaletle hükmetmeyi, yalan ve hileden uzak durmayı herkesten istemektedir. Peygamberimiz de doğruluğa sarılmayı emretmektedir. 0; “doğruluğun iyiliğe, iyiliğin de cennete; yalanın kötülüğe, kötülüğün ise, cennetten mahrum edeceğini bildirmiştir.” Bu demektir ki, insan, yalan söylemeyi alışkanlık haline getirirse, kötülüklere yakın olur. Bunun sonunda da cezalandırılır. Aklını kullanan herkes, yalan ve hilenin ne kadar kötü olduğunu bilir. Ancak, aklını iyi kullanamayanlar, yalan ve hile ile elde ettikleri geçici yararları kar zannederler, halbuki, onlar zarar etmişlerdir.

  5. Tartış(ı)yorum... • “Öğretmeni Betül’e ev ödevi verdi. O akşam Betül’ün askerdeki abisi izne geldi. Bu yüzden Betül ödevini yapamadı. Ertesi gün ödevini arkadaşlarından yaptı. Öğretmeni Betül’e ödevini nasıl yaptığını sorduğunda ise Betül… • Siz Betül’ün yerinde olsaydınız ne yapardınız? • Öğretmeninize gerçeği mi söylerdiniz? Başka bir şey mi söylerdiniz? • Başka bir şey söyleseniz ne olur? Hangi sonuçlarla karşılaşırsınız?"

  6. Biri Yalan mı Söyledi..! Yalan söz insana hiçbir zaman fayda sağlamaz, gizli de kalmaz.

  7. HAYATA YÖN VEREN SÖZLER KÖŞESİ… “Cümleler doğrudur sen doğru isen Doğruluk bulunmaz sen eğri isen” YUNUS EMRE “Şudur cihanda benim en beğendiğim meslek Sözüm odun gibi olsun doğru olsun tek”M. Âkif ERSOY “Yalancının mumu yatsıya kadar yanar” Atasözü

  8. Hadis-i Şerif Öğreniyoruz “Hiç Şüphe yok ki ……………….. İyiliğe götürür. İyilik de ………………. götürür. Kişi doğru söyleye söyleye Allah katında doğru sözlü diye yazılır. ………………… Kötülüğe götürür. Kötülük de ……………… götürür. Kişi yalan söyleye söyleye Allah katında çok yalancı diye yazılır.” YALANCILIK DOĞRULUK CENNETE CEHENNEME

  9. BİR HİKAYE… MAHCUP EDEN YALAN Önümdeki orta yaşlı hanım, çocuğu ile kendisine, güçlükle yol açıp sahanlıktan çıkmış ve biletçinin önünde durmuştu. Çantasından çıkardığı yirmi bin lirayı biletçiye uzatıp; -Bir Beşiktaş, dedi. Biletçi, yanındaki çocuğu işaret ederek:-Ona da bilet alacaksınız, deyince hanım sinirli bir ifadeyle;-Bu kadarcık çocuğa bilet mi olurmuş ? Diye haykırdı.Herkes kulak kesilmişti. Biletçi sakin bir tavırla gülümseyerek;-Ne yapalım hanımefendi, yedi yaşından yukarı çocuklar bilete tâbidir, kanunu ben koymadım ki, dedi.Kadın iyice kızmıştı. -Şu çocuğa baksana; daha beş yaşında, ne bileti alacağım ? Kanunu senin kadar biz de biliriz, diye bağırdı.Biletçi yine sakin;-Peki yenge, kızma senin dediğin olsun, beş yaşındaysa bilet kesmeyiz dedi ve biletle birlikte paranın üstünü uzatırken, örgülü saçlı, temiz giyimli çocuğun tiz sesi duyuldu:-Anne, anne! Niye öyle söylüyorsun, ben geçen gün sekiz yaşıma basmadım mı ?Hanım öfkeyle kolundan sarstığı çocuğun başına bir tokat atarak;-Sus bakayım, sen ne bilirsin hangi yaşa bastığını, diye bağırdı.Otobüste bir kahkahadır kopmuştu. Neye uğradığını anlayamayan zavallı çocuğun gözlerinden inci gibi yaşlar dökülüyordu.Anne ise yalanından dolayı çok utanmıştı.

  10. “YALANCININ EVİ YANMIŞ KİMSE İNANMAMIŞ…” • Bir âyet:“Allah yalancılığı, nankörlüğü ve kafirliği kendisine huy edinenleri doğru yola çıkarmayacağı gibi amaçlarına da ulaştırmaz.” ( Zümer suresi, ayet 3 ) • Bir Hadis: “Yalan üç yerde günah değildir: • Savaşta • İki Müslüman'ın arasını barıştırmak için, birinden diğerine iyi söz getirmek • Eşlerin arasını düzeltmek için” Yalan söylemek, dinimizde yasaklanmıştır. Yalan, hem söyleyen kişiye hem de topluma zarar verir. Yalancı şahitlik de yalan gibidir. Onu için bir Müslüman hadiste bildirilen üç durum dışında kesinlikle yalan söylememelidir."

  11. HİLE YAPMAK (ALDATMAK) • Hile: İnsanları kandırmak, onları bilmedikleri bir konuda aldatmaktır. Alışverişte hile yapmak, bir oyun oynarken hile yapmak gibi. Bir ayet:"Ölçü ve tartıda hile yapanların vay haline! Onlar, insanlardan ölçüp alırken eksiksiz alırlar. Kendileri onlara ölçerek veya tartarak sattıkları zaman eksik verirler" (Mutaffifin, 83/1-3). Bir Hadis:Resûlullah (sav) pazarda buğday satan bir adamın yanına uğradı. Elini buğday yığınının içine daldırdı, parmakları ıslandı. Bunun üzerine satıcıya: - “ Bu ıslaklık nedir?” diye sordu. Satıcı: - “ Ey Allah’ın Resulü yağmur ıslattı, dedi.” Peygamber Efendimiz ise: - “ İnsanların aldanmaması için o ıslak kısmı buğdayın üst kısmına çıkarsaydın ya. Kim bizi aldatırsa bizden değildir.” buyurdu. (Müslim, İman 164)

  12. HİLE YAPMAK (ALDATMAK) • Her ne şekilde olursa olsun hile yapmak ve insanları aldatmak kesinlikle yasaktır. Toplumda buna benzer hilekârlığa sıkça baş vurulmaktadır. Bulardan bazıları şunlardır: • Malın kötüsünü tezgahın altına veya arka kısmına koymak, • Süte su katmak, • Son kullanma tarihi geçmiş malların buna rağmen satılmaya devam etmesi, • Bazı doktorların ilaç firmalarıyla anlaşarak hastasına bilerek yanlış ilaç vererek hastasının hayatını tehlikeye atması, • Yüksek kalitede olan mallara düşük kaliteli malları karıştırarak satmak, • Para veya kıymetli kağıtların sahtesini yapıp piyasaya sürmek • Bir öğrencinin okuldaki yazılısında kopya çekmesi • Bunlar gibi pek çok aldatıcı davranış ne yazık ki toplumumuzda çok yaygındır. Ancak bu hilelere başvurmak hem günahtır hem de insanları aldattığı için kul hakkıdır. Dolayısıyla cezası çok büyük olan bu tür aldatıcı davranışlardan hem kendimiz uzak durmalı hem de sevdiklerimizi uzak tutmalıyız.

  13. BİR HİKAYE… “Ülkenin birinde bir padişah varmış. Padişah bir gün süt banyosu yapmak istemiş. Onun için ülkeye tellallar çıkartmış. Herkesten birer kova süt getirmelerini istemiş. Halktan bir adam kendi kendine demiş ki, - “Nasıl olsa herkes bir kova süt getirir. Ben de bir kova su götürsem kimse anlamaz.” Adam kovayı boşaltmak için gitmiş. Bir de bakmış ki orası suyla dolmuş.” Hile, yalanın bir çeşididir. Bir Müslüman nasıl ki yalan söylememeliyse hile de yapmamalıdır. Hile yapılarak ve yalan söylenerek elde edilen her türlü kazanç haksız kazançtır ve kul hakkına girmektir.

  14. GIYBET VE İFTİRA • Gıybet:Gıybet, bir kimsenin yüzüne karşı söylendiğinde üzüleceği eksiklerini ve hatalarını arkasından konuşmaktır. Dinimizde, başkalarının gıybetini yapmak ve kusurunu aramak yasaklanmıştır. Bu konuda Yüce Allah, Kuran'da şöyle buyurmaktadır: “...Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz, diğerinizi arkasından çekiştirmesin, gıybetini yapmasın. Çünkü gıybet etmek ölü birinin etini çiğnemek kadar tiksindirici ve kötüdür..'‘ (Hucurât sûresi, 12) İftira: iftira ise, kelime anlamıyla bir kimseyi yapmadığı bir kötülükle suçlamak demektir.

  15. GIYBET VE İFTİRA • Bir hadis-i şerif: • Hz. Peygamber (sav) gıybet ve iftira konusuyla ilgili Müslümanlara; “- Gıybet nedir? diye sordu. Oradaki Müslümanlar ise; “- Allah ve Resûlü daha iyi bilir “ dediler. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz; “- Din kardeşinizin arkasından onun duyduğunda hoşlanmayacağı sözler söylemenizdir.” buyurdu.” Sahabîler arasındaki bir kişi Hz Peygamber’e, “- Ya Resûlullah söylediğimiz şeyi o kardeşimiz gerçekten yapıyorsa ne olur?” diye sorunca Peygamber Efendimiz; “- Söylediğin şey bahsedilen kişide varsa, gıybet etmiş olursun; eğer yoksa iftira etmiş olursun” buyurdu. • Gıybet ve İftira etmek ahlaken doğru değildir. Hiçbir Müslüman’a yakışmaz. Bunu yapanlar toplumda huzursuzluğa sebep olurlar. Gıybet ve iftira etmek, aynı zamanda kul hakkına girmektir ki, Kul hakkına girenler başkalarının âhını alırlar ve mutlaka cezasını görürler.

  16. Tartış(ı)yorum… İFK HADİSESİ • "Hz. Peygamber “Beni Mustalik” gazvesine giderken yanında eşi Hz. Ayşe’yi de götürdü. Geri dönüşte dinlenmek için bir yerde durdular. O sırada Hz. Ayşe bir ihtiyacı için kafileden uzaklaştı. Dönerken kolyesini kaybettiğini fark etti. O, kolyesini ararken diğer yolcular onun yokluğunu fark etmeden yollarına devam ettiler. Hz. Ayşe mola verdikleri yere geri dönünce onların gittiğini anladı. Olduğu yerde beklemeye başladı. O zamanlar bir âdet vardı ki, kafile gittikten sonra bir kişi unutulmuş bir şeyler var mı diye bakardı. O günde Safvan isimli birisi bu görev için geldiğinde Hz. Ayşe’yi orada buldu. Onu alıp kafileye yetiştirdi. Bu olaydan sonra Hz. Ayşe hakkında çirkin sözler söylenerek gıybeti yapıldı ve ona iftira atıldı…” • Böyle bir durumda siz kalsaydınız ne yapardınız? • İftira atan siz olsaydınız ne yapardınız? • Hz. Peygamber'in durumunda olsaydınız ne yapardınız? • Böyle bir olaya şahit olsaydınız ne yapardınız?

  17. Olayın devamı… • “Hz. Peygamber ve Hz. Ayşe bu duruma çok üzüldü. Hz. Ayşe hastalandı. Her ikisi de Allah (c.c)’a dua ederek gerçeğin ortaya çıkmasını istediler. Bunun üzerine Nur suresi, 11-13. ayetler nazil oldu. Hz. Ayşe’nin temiz olduğu ortaya çıktı.” • O zamanlar vahiy inmiş ve Hz. Ayşe’nin masum olduğu anlaşılmıştı. Günümüzde vahiy inmeyeceğine göre böyle bir durumla karşılaştığımızda ne yapmalıyız? • İnsanların gıybet etmelerinin ve iftira atmalarının ne gibi sebepleri olabilir? • İftira atan insan kul hakkına girer mi? Niçin? • Sizler de hiç iftiraya uğradınız mı? • Gıybet ve iftira dinimizde yasaklanmıştır. Bir Müslüman olarak bizler, günlük hayatımızda karşılaşabileceğimiz bu kötü davranışlardan kaçınmalı. Çevremizi de bu konuda uyarmalıyız.

  18. BİR HİKAYE… CAMİDE NARGİLE Eserleriyle Osmanlı Türk-İslâm tarihine damgasını vuran, Türk mimarlık tarihinin yüz akı Mimar Sinan, en büyük ve en muhteşem eseri Süleymaniye camiinin inşasını tamamladıktan sonra bazı bakımlardan bu ulu mabedi testlere tâbi tutuyordu. Bunlardan biri de cami içinde sesin dengeli bir şekilde dağılıp dağılmadığını, mihrapta Kur'an okuyan imamın sesinin en arkalardan ve diplerden duyulup duyulmadığının denenmesi idi Bunun için Mimar Sinan nargile kullanıyordu. Nargileyi mihraba koyuyor, içindeki suyu fokurdatıyordu. Bu fokurtu cami içinde ahenkli bir şekilde dağılıyor mu, her yerden net olarak duyuluyor muydu, bunu kontrol ediyordu. Her devirde eksik olmayan iftiracılardan biri, Anadolu halkının evliya olarak bildiği bu büyük insanı Kanuni'ye şöyle şikayet eder: - "Efendimiz, Mimar Sinan yeni yaptığı caminin mihrabında nargile fokurdatıyor." Kanuni hiç ihtimal vermedi buna. Sinan'ın samimi bir Müslüman olduğuna, böyle bir şey yapmayacağına güveni tamdı. Ama usulen de olsa olayın üzerinde durmadığı takdirde yanlış anlamalara ve dedikodulara meydan vermiş olabilirdi. Bu sebeple bir gün aniden camiye geldi. Camiyi gezip dolaşırken mihraptaki nargileye gözü tesadüfen takılmış gibi yaptı ve; - "Bu da ne oluyor? Camide nargile kullanan mı var?“ diye haykırdı. Sinan sakin, kendinden emin cevap" verdi: - "Hâşâ hünkarım, beytullahta (Allah'ın evi) nargile içecek kadar din, iman yoksunu değiliz elhamdülillah. Burada bulundurmamızın sebebi, onu fokurdatmak suretiyle caminin ses düzenini kontrol etmektir. Dikkat buyurursanız nargilede tütün bile yoktur." Her şeyin tahmin ettiği gibi çıktığını gören hükümdar, Sinan'ın sırtını sıvazladı ve camiden ayrıldı.

  19. Ayet Öğreniyoruz • “Kim ……………… veya …………….. bir günah işler de sonra onu, bir ………………. üzerine atarsa muhakkak ki büyük bir ……………….. ve apaçık bir günah yüklenmiş olur. (Nisa suresi, 112. ayet) İFTİRA KASITSIZ KASITLI SUÇSUZ

  20. HIRSIZLIK • Hırsızlık: Hırsızlık, başkasına ait olan bir şeyi ondan habersiz, gizlice almaktır. Hırsızlıkta haksız kazanç vardır. Bu da başkasına haksızlık yapmak ve onun hakkını yemektir. • Bir ayet: Hırsızlıkla ilgili Allah (celle celâluhû) şöyle buyuruyor: “Birbirinizin mallarını haksız bir şekilde yemeyin…”(Nisâ suresi, ayet 29) • İslamiyet, her ne şekilde olursa olsun, bir kimsenin başkasına ait mala el uzatmasını yasaklamıştır. Bu bakımdan, hırsızlık, çalıp-çarpma, gasp, haksız kazanç, rüşvet, hileli kazanç, eksik tartı ve ölçü hepsi haramdır. • Başkalarının kapılarını dinlemek, evlerinin içini gözetlemek de göz ve kulak hırsızlığıdır. Öğrencilerin kopya çekmesi de haksız kazançtır, bir başka çeşit hırsızlıktır. Kopya şahsiyeti zedeler, kişinin kendine güvenini yitirmesine yol açar.

  21. Örnek olay 1 • Van'da İlginç Hırsızlık Olayı Van'da, kimliği belirsiz bir kişi, alış veriş için markete giden bedensel engelli bir vatandaşın motosikletini çaldı. Hırsızlık olayı Van'ın İki nisan Caddesi üzerinde bir alış veriş merkezinin oto parkında meydana geldi. Bedensel engelli Cafer Erdoğan, alış veriş için bir markete gitti. Yarım saat sonra dışarı çıktığında motosikletinin yerinde olmadığını gördü. Olayı polise bildirdi. Polis, alış veriş merkezine 200 metre uzaklıktaki Hafiziye Mahallesi Fırat 2. Sokak'ta motosikleti terk edilmiş olarak buldu. Motosikletinin bulunmasına sevinen Cafer Erdoğan, markete alış veriş için gittiğini, yarım saat sonra çıktığında aracı yerinde görmediğini söyledi. Hırsızların artık her yere el attığını söyleyen Erdoğan, motosikletine binip evine gitti. Mahalle çocukları ise, parkta oynadıkları esnada bir kişinin motosikleti çalıştırmaya uğraştığını, yardım için yanına gittiklerinde gencin olay yerinden kaçtığını belirterek polise haber verdiklerini ifade ettiler. (İHA, İnternet haber 13.12.2006)

  22. Örnek olay 2 • Antalya'da Hırsızlık Antalya'nın Alanya İlçesi'nde önceki gece birçok ev ve işyerine giren 5 hırsız polis ekiplerinin 6 saatlik çalışması sonucu yakalandı. Yakalanan zanlıların aynı gece bir polis çiftin evine girdikleri ve sabah saat 08.15 sıralarındaysa hırsızlardan birinin yerel yayın yapan Kanal A Televizyonu'na gelerek 2 kamera ve cep telefonu çaldıkları tespit edildi. Yerel televizyon kanalında bulunan kameraları fark etmeyen şahıs, çaldığı iki kamerayla birlikte binadan ayrılırken görüntülendi. Olay sonrası harekete geçen polis ekipleri gizli kamera görüntülerinden hareket ederek geniş çaplı soruşturma başlattı. Kamera görüntülerinden elde edilen fotoğrafla yapılan aramada binaya giren M.O'nun izine rastlandı. Bir eve yapılan baskında M.O. ve 2 arkadaşı yakalandı. M.O'nun kiraladığı aracın bagaj kısmında televizyondan çalınan kamera ve bataryalar ele geçirildi.(İHA, İnternet haber 13.12.2006)

  23. Tartış(ı)yorum… • Hırsızlık Neden Artıyor ve Ne Yapmalı? İstatistikler: Adalet Bakanlığı istatistiklerine göre 2004 yılında ceza mahkemelerinde 1 milyon 54 bin dava karara bağlanmış. --- Hüküm giyenlerin % 26'sı hırsızlık, (274040 kişi) --- % 25'i kasten yaralama. • Hangi davranışlar hırsızlığa girer? • Hırsızlık nedenleri neler olabilir? • Hırsızlık İslâm’da niçin yasaklanmıştır? • Hırsızlık yasak olmasaydı ne olurdu? • Sınavda kopya çekmek hırsızlık mıdır? Niçin? • Hırsızlığın bireye ve topluma zararları nelerdir? • Hırsızlığı sona erdirmek için bize düşen görevler nelerdir?

  24. KISKANÇLIK • Kıskançlık: Kıskançlık yani haset, bir arkadaşımızın veya başkalarının başarılarını çekememek, başkasında olan bir şeyin onun elinden gidip yalnızca kendisinde olmasını istemek demektir.Başkalarının yaptıkları, başardıkları işler karşısında eziklik duymaktır. • Başkalarının üstünlüklerini çekememek, kötü bir huydur, duygusal bir rahatsızlıktır. Kıskançlık,insanı ya saldırgan yapar ya da kıskandığı kişiye akıl almaz zararlar vermesine yol açar. Ama sonunda yine de kıskanç olan kişinin kendisi zarar görür. • Bir Ayet:Kur’an-ı Kerim’de Yüce Allah (cc) kıskançlıkla ilgili şöyle buyurmaktadır: “ Yoksa onlar, Allah’ın lütfundan verdiği şeyler için insanları kıskanıyorlar mı?” (Nisâ suresi, 54)

  25. KÖTÜLÜKLER GÜZELLİKLERİ YOK EDER… • Bir Hadis-i Şerif: Kıskançlıktan kaçınınız; çünkü ateşin odunları yakıp bitirdiği gibi kıskançlık da güzel amelleri yer, bitirir. (Ebû Dâvûd, Edeb 41) • Ateş için odun ve otları yakıp kül etmek ne kadar tabii ve kolay ise, kıskançlık duygusunun da kişinin yaptığı iyilikleri öylece tüketmesi gayet kolaydır. Çünkü kıskanan kişi kıskandıklarının gıybetini, dedi-kodusunu yapar, ona zarar vermeye çalışır. Ama zarar eden yine kendisi olur. Böylece hem dünyada hem de ahirette kaybı çok büyük olur.

  26. Örnek Olay SİYAH DUVAR • Aynı kalp rahatsızlığıyla aynı kaderi paylasan iki yaşlı adam aynı odayı da paylaşıyorlardı. Tek fark, biri cam kenarında diğeri ise duvar dibinde yatıyordu. Cam kenarındaki yaşlı adam her gün camdan bakarak arkadaşına dışarıyı anlatırdı. -"Bugün deniz sakin, yine de hafif rüzgar var sanırım; çünkü uzaktaki teknenin yelkenleri rüzgarla doluyor. Park bu sabah sakin, iki salıncak dolu, iki salıncak bos. Dünkü sevgililer yine geldi, aynı yere oturup konuşmaya başladılar, el ele tutuştular, ne kadar da yakışıyorlar birbirlerine. Erguvan ağaçları ne kadar güzel açmış, her yer mor bir renk almış. Erik ağaçları da beyaz çiçekleriyle onlara eşlik ediyor. Denizin üzerindeki martılar bugünkü yemeklerini arıyorlar, ne güzel de dalıyorlar suya" Günler böyle geçip gidiyordu ta ki cam kenarındaki yaşlı adam kalp krizi geçirene kadar… İste o anda duvar kenarındaki adam düğmeye bassa kurtaracaktı arkadaşını ama şeytana uydu, bunca zamandır sadece dinleyebiliyordu, artık görebilirdi de. İste bunun için düğmeye basmadı ve hemşireyi çağırmadı. Aynı kaderi paylaştığı kişiyi ölüme gönderdi, ama o bunun haklı bir savunma olduğunu düşünüyordu. Ertesi gün hastabakıcılar ölen yaşlı adamın yerine kendisini koymaya gelmişlerdi. Hemen yatağının yerini değiştirdiler. işte o, günlerdir bakmak istediği manzarayı nihayet görecekti. Başını kaldırdı ve pencereden baktı. "Simsiyah bir duvar“

  27. Tartış(ı)yorum – Beyin Fırtınası • Kıskançlık bu olayın neresindedir? • Arkadaşını kıskanan adam ne gibi bir sonuca sebep oluyor? • Kıskanç adamın eline ne geçmiştir? • Bu olay asıl ne şekilde devam etmeliydi? • Bu olaydan hareketle, kıskançlığın kişiye ve topluma ne gibi zararları olabilir? • Kıskançlık insana zarar veren kötü bir davranıştır. Kıskançlık insanlar arasında düşmanlıklara sebep olur. imrenmek ise dinimizin teşvik ettiği bir huydur ve İmrenmek (gıpta etmek); başkalarının sahip olduğu nimetlerin bir benzerinin de bize verilmesini Allah’tan istemek demektir. Peygamberimiz de bunu teşvik etmiştir. İnsan gıpta ederek yükselebilir. Bunda herhangi bir sakınca yoktur. O halde insanları kıskanmak yerine, onlara gıpta ile bakarak onların sahip oldukları güzel şeylerden bize de vermesi için Yüce Allah’a dua etmeliyiz.. Kimseyi kıskanmamalı ama başarılı olmak için de çok çalışmalıyız."

  28. DRAMAYAPIYORUZ ( HABİL İLE KABİL) • Sevgili Arkadaşlar, Şimdi de birbirimizi kıskanmanın ne kadar kötü sonuçlar doğurabileceğini birlikte göreceğiz. Hz. Âdem’in oğulları Habil ile Kabil’in arasında geçen kıskançlığın doğurduğu sonuçları seyrediyoruz… Bu olayı seyrederken sizlerden son derece sessiz ve dikkatli bir şekilde takip etmenizi ve seyrederken de olayın nedenleri ve sonuçları üzerinde biraz düşünmenizi istiyorum.

  29. TARTIŞIYOR VE BİRLİKTE BULUYORUZ • “O gün öğretmen sınıfta dersini işlerken nöbetçi öğrenci sınıfa geldi ve öğretmeni müdürün çağırdığını söyledi. Öğretmen, Gamze’ye kendisi dönene kadar konuyu seslice okumasını söyledi. Öğretmen, sınıfa geri döndüğünde Gamze’nin ağladığını, okumaya Selim’in devam ettiğini gördü. Gamze’ye niçin ağladığını sordu. Gamze’nin “r” harfini söyleyemediğinden arkadaşlarının kendisiyle alay ettiğini ve Gamze’nin de arkadaşlarının bu davranışına çok kızdığını, çok utandığını ve o yüzden ağladığını öğrendi…" • Bu olayda gösterilen kötü davranış hangisidir, neden? • Siz Gamze’nin arkadaşları olsaydınız, aynı şeyi yapar mıydınız? • Öğretmenin yerinde olsanız ne yapardınız? • Alay edenler hangi duygular içinde olabilir? • İnsanlar birbirleriyle neden alay ederler? • Bu olaydan Gamze nasıl etkilenir ve arkadaşları için ne düşünür? • Bu olaydan sonra Gamze'nin arkadaşları ne yapmalıdır?

  30. ALAY ETMEK • Alay Etmek: Bir insanı hor görmektir ya da bir insanla söz, yazı veya hareketle eğlenmek, onu aşağılamak demektir. • Alay etmek, İslam’ın hoş görmediği davranışlardandır ve ruhsal bir rahatsızlıktır. Yalancılık ve kıskançlık gibi alay etmek de insanı içten içe çökertir. Alay ettiği kişilerin düşmanlığına sebep olur. Herkes ondan uzak durmak ister. insan kendini büyük görmezse, alay etme alışkanlığından kurtulabilir. • Bir Ayet: Yüce Allah (cc) Hümeze suresinde şöyle buyurmaktadır: “ İnsanları arkalarından (kötü sözlerle onlarla alay ederek) çekiştiren, küçük düşüren, kaş göz hareketleriyle (taklitlerini yaparak) onlarla eğlenenlerin vay haline…” (Hümeze Suresi, 1)

  31. ALAY ETMEK • Allah (cc) insanlarla alay etmeyi ve onları taklit ederek küçük düşürmeyi kesinlikle yasaklamış ve böyle yapanları cezalandıracağını belirtmiştir. Ve insanlarla alay etmeyi Hucurât suresinde şöyle yasaklamaktadır: • “Ey iman edenler! Bir topluluk diğer bir toplulukla alay etmesin. Belki de onlar, kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da kadınları alaya almasınlar. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kendi kendinizi ayıplamayın, birbirinizi kötü lakaplarla çağırmayın…” (Hucurat suresi, 11) • Peygamber Efendimiz (sav) de alay etmekle ilgili şöyle buyurmuştur: • “ Müslüman kardeşini hor görmesi kişiye kötülük olarak yeter…” (Müslüm, Birr 32) Bir başka hadisinde ise şöyle buyurur: “ Kendinize yapılmasını istemediğiniz bir şeyi siz de başkasına yapmayın.” Alay etmek, İslâm’ın yasakladığı davranışlar arasındadır ve insanlar arasında düşmanlıklara sebep olan kötü bir davranıştır. Alay etmek insanların kalbini kıran bir davranıştır. Kalp kırmak da kul hakkına girmektedir. Onun için bu kötü davranıştan her zaman kaçınmalıyız.

  32. BİR HİKAYE… KİŞİLİK Sınıf, öğrencilerin gürültü patırtısıyla sallanırken sert görünümlü Öğretmen kapıda beliriyor. Sınıfa bir bakış atıp kürsüye geçiyor. Tebeşirle tahtaya kocaman bir (1) rakamı çiziyor. -"Bakın" diyor. -"Bu, kişiliktir. Hayatta sahip olabileceğiniz en değerli şey..."Sonra (1)'in yanına bir (0) koyuyor: -"Bu, başarıdır. Başarılı bir kişilik (1)'i (10) yapar".Bir (0) daha... -"Bu, tecrübedir. (10) iken (100) olursunuz".Sıfırlar böyle uzayıp gidiyor: Yetenek... Disiplin... Sevgi...Eklenen her yeni (0)' ın kişiliği 10 kat zenginleştirdiğini anlatıyor Öğretmen... Sonra eline silgiyi alıp en baştaki (1)'i siliyor. Geriye bir sürü sıfır kalıyor. Ve Öğretmen yorumu patlatıyor: -"Kişiliğiniz yoksa, öbürleri hiçtir".Sınıf, mesajı alıp sessizliğe gömülür...

  33. BÜYÜKLENMEK (KİBİR) • Kibir: Kelime olarak büyüklük, büyük olma, kibirlenme, büyüklük taslama ve kendini başkalarından üstün tutma gibi anlamlara gelir. Kısaca, insanın kendini diğer insanlardan üstün görerek gurura kapılmasıdır. • Bir ayet:Allah (cc) Kur’an’da büyüklenen insanlarla ilgili şöyle demektedir: “… Doğrusu Allah, kendilerini büyük görüp hakkı kabul etmeyenleri sevmez.” (Nahl suresi, 23. ayet) Allah (cc) yine bir başka ayette büyüklük taslayanları şu şekilde uyarmaktadır: "...Yeryüzünde büyüklük taslayarak yürüme...“ (İsrâ suresi, 37. ayet) Büyüklenme hissi insanın bu dünyasını ve ahiretini mahveden bir davranıştır. Büyüklenen insanlar çevreleri tarafından sevilmezler. Böyle insanlar dinimiz tarafından da hoş görülmemişlerdir. Kibir, İslam'da kötü huyların başında gelir. Tehlikeli bir davranış olan kibir, insanlar arasında nefret oluşturur. Zira kibirli insan, kendisi için sevip istediğini öteki Müslümanlar için istemez. Bu durum da insanlar arasında sevgi ve saygı yerine nefretin, onun varlığını kabul etmemenin yerleşmesine neden olur. Bu durum da toplumu uçuruma sürükleyebilecek kadar kötü ve çirkin bir durumdur.

  34. İNSANLARIN KİBİRLENDİĞİ ŞEYLER NELER OLABİLİR BİRLİKTE BULALIM

  35. İNSANLARIN KİBİRLENDİĞİ ŞEYLER

  36. BÜYÜKLENMEK (KİBİR) • Büyüklenen kişi, hem çevresinde hem de toplumda sevilmez. Çünkü böyle bir kişi, herkese tepeden bakar. Kendi dışındaki insanları hakir görür. Hep kırıcı ve yıkıcı bir tavır içinde olur. • İlk büyüklük taslayan şeytandı. Bunun sonucu olarak Cennet’ten çıkarıldı. Bu olay Kur’an’da şu şekilde anlatılır: … Ve o zaman meleklere: "Âdem'e secde edin!" dedik, hemen secde ettiler. Yalnız İblis secde etmemekte inat etti, kibrine yediremedi, inkârcılardan oldu. (Bakara suresi, ayet 34) • Demek ki, kibir ve gurur kesinlikle Allah’ın yasakladığı davranışlardandır. Bizlerde tüm hayatımız boyunca gurur ve kibirlenmekten uzak durmalıyız. • Sevgili Arkadaşlar şimdi konumuzla ilgili GURURLANMA ilahisini birlikte dinleyelim.

  37. KÖTÜ ZANDA BULUNMAK (KÖTÜ DÜŞÜNMEK) • Zan: Bir konu ya da kişi hakkında kesin bir bilgiye sahip olmadan yargıda bulunmak demektir. Zan ikiye ayrılır: İyi zan ve Kötü zan. • İyi Zan: Hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeyler hakkında iyi ve güzel düşünmektir. • Kötü Zan: Yine Hakkında bilgi sahibi olmadığımız şeyler hakkında kötü ve çirkin düşünmektir.

  38. KÖTÜ ZANDA BULUNMAK • İnsanlar, kusursuz değildir. Bazen en yakın dostumuz bile, bize karşı kırıcı ve incitici davranışlarda bulunabilir. Ancak bu gibi olayları büyütüp o dostumuz hakkında kötü düşünmemiz dostluk bağlarını koparabilir. Bu doğru bir davranış değildir. • Yüce Allah, kötü zandan kaçınmak gerektiğini Kuran-ı Kerim’de şöyle belirtmiştir; "Ey iman edenler! Zandan çokça kaçının. Çünkü zannın bir kısmı (kötü zan, kötü düşünmek) günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin."(Hucurât Suresi, 11 ve 12. ayet) Burada kaçınmamız istenen zan, kötü zandır. Sadece iyi zanda bulunmalı ve bilmediğimiz konularla kişiler hakkında kesinlikle kötü düşünmemeliyiz. Aksi halde Allah'ın sevmediği davranışı yapmış oluruz. • Gerçek mümin, kendisine karşı yapılan her kırıcı ve incitici davranışa karşı kötü zanda bulunmaz. Mümin dostlarını hemen terk etmez. Çünkü dost kazanmak zor; ama kaybetmek kolaydır.

  39. Tartış(ı)yorum… • “Şöyle düşünelim bir gün dersten aceleyle çıktınız. Silginizi sırada unuttunuz. Bir arkadaşınız da ertesi gün size vermek üzere silgiyi aldı. Ertesi günde silgiyi size vermeyi unuttu. Siz de silginizi onda gördünüz…" • Arkadaşınız hakkında ne düşünürsünüz? • Silgiyi onun çaldığını düşünüp, öğretmene mi söylerdiniz? • Silginizi ondan ister miydiniz? • Siz arkadaşınızın yerinde olsaydınız ne yapardınız? • Arkadaşınız hakkında kötü zanda bulunmanız arkadaşlığınızı nasıl etkiler?

  40. NE DERSİNİZ..? Bir hadis:Sevgili Peygamberimiz insanlar hakkında kötü zanda bulunmayı şu sözleriyle yasaklamıştır: “Zandan sakının. Çünkü zan, sözlerin en yalan olanıdır.” Sevgili Peygamberimizin bu hadisinden yola çıkarak soruları cevaplandıralım: 1. Kötü zanda bulunmanın bireye zararları nelerdir? 2. Başkası hakkında zanda bulunmak kul hakkına girer mi? Niçin? 3. Zan niçin yalan söz sayılmıştır? 4. Zandan kaçınmak için neler yapılmalıdır? Kötü zanda bulunmak, bir konuda kesin bir şey bilmemektir. Onun için zannedilen şeyin tam tersi de olabilir. Dinimizce kötü zan, yalanla aynı sayılmış ve yasaklanmıştır. Bir Müslüman bu kötü davranıştan her zaman sakınmalıdır. Sevgili Arkadaşlar, demek ki bilmediğimiz kişi ve olaylar hakkında her zaman iyi ve güzel düşünmemiz gerekmektedir.

  41. BİR HİKAYE… KURABİYE HIRSIZI Bir gece genç bir kadın havaalanında uçağının kalkmasını bekliyordu. Daha epeyce zaman vardı. Havaalanındaki dükkandan bir kitap ve bir paket de kurabiye alıp, kendisine oturacak bir yer buldu ve kitabını okumaya başladı. Kendisini okumaya öyle kaptırmıştı ki, yanında oturan adamın aralarındaki paketten birer birer kurabiye aldığını paket yarıya geldiğinde fark edebildi. Görmezden gelmeye karar verdi. Gözü bir yandan da saatteydi, "kurabiye hırsızı" yavaş yavaş kurabiyelerini tüketirken Her kurabiyeye uzandığında adam da uzatıyordu elini. Sonunda pakette tek bir kurabiye kalınca " Bakalım şimdi ne yapacak?" dedi kendi kendine. Adam yüzünde bir gülümsemeyle son kurabiyeyi aldı, ikiye böldü. Yarısını ağzına atıp, diğer yarısını kadına uzattı. "Aman Allah'ım , ne cüretkar ve kaba bir adam" diye düşündü kadın. Hayatında bu kadar sinirlendiğini hatırlamıyordu. Uçağının kalkacağı anons edildiğinde eşyalarını topladı ve dönüp "kurabiye hırsızı"na bir kere bile bakmadan, çıkış kapısına yürüdü. Uçağa bindi, koltuğuna oturdu. Bitmek üzere olan kitabını almak için çantasını açtı ve çantanın içinde duran bir paket kurabiyeyi gördü. Adamın onunla kurabiyelerini paylaştığını, özür dilemek için çok geç olduğunu anladı üzüntüyle. Kaba ve cüretkar olan "kurabiye hırsızı" asıl kendisiydi.

  42. BAŞKALARININ ÖZEL HAYATINI ARAŞTIRMAK • Arkadaşlar, İslam Dini özel hayatın gizliliğine saygı duyar. Onun açığa vurulmasına karşı çıkar. Özel hayatın gizliliğinin korunmasından yanadır. Başkalarıyla ilgili gizli ve özel olan şeylerin araştırmasını ve açığa vurulmasını kesinlikle yasaklar. • Bu nedenle Kuran’da Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Ey Müslümanlar! Kendi evinizden başka evlere geldiğinizi fark ettirip ev halkına selam vermedikçe girmeyin. Bu, sizin için daha iyidir; herhalde (bunu) düşünüp anlarsınız. Orada kimse bulamadıysanız, size izin verilinceye kadar oraya girmeyin. Eğer size "Geri dönün!" denilirse hemen dönün. Çünkü bu, sizin için daha temiz bir davranıştır. Allah yaptığınızı bilir." (Nur Suresi, 21 ve 28. ayet) Ayetten Çıkarmamız Gereken Dersler: • Başka birinin evine gittiğimizde geldiğimizi bildirmek için öncelikle kapıya tıklamalı ya da zili çalmalıyız . • Eğer içeriye gireceksek ev halkına selam vererek girmeliyiz. • Evde Kimseyi bulamazsak kapıyı ya da zili en fazla üç defa çalmalıyız ve eğer kapıyı açan kimse olmazsa geri dönmeliyiz. • Ev halkı müsait değilse içeriye girmemeli ve hemen geri dönmeliyiz.

  43. Halife Hz. Ömer ve Sarhoş Adam • Hz. Ömer çok büyük bir devletin başkanıdır. Zaman zaman sokağa iner, halkın nabzını tutar, çözüm yolları arardı. Bir gün bir sokaktan geçerken evinde şarkı söyleyen bir adamın sesini duyar, duvardan atlayıp eve iyice yaklaşır, evden gelen seslere kulak kabartır ve içeriye dalar hışımla. Şüpheleri doğru çıkmıştır. Adamın sofrasında içki vardır. Halife kükrer, -- “Sen günah işleyeceksin de Allah seni gizleyecek mi sandın?” der. Adamın cevabı manidardır: -- “Ben bir günah işledim, sense üç hususta günah işledin: 1. Allah, ‘Birbirinizin gizli ve ayıp hallerini araştırmayın.’ buyuruyor, sen aksini yaptın. 2. Allah, ‘Evlere kapılarından giriniz.’ buyuruyor, sen duvardan atlayıp geldin. 3. Ve Allah, ‘Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere izin almadan, seslenip sahiplerine selam vermeden girmeyiniz.’ buyuruyor; oysa sen benim evime izinsiz girdin”. Adamdan hiç beklemediği cevaplar alan Halife Hz. Ömer, adama haklı olduğunu söyler ve özür diler. Adam da, bir daha içki içmeyeceğine söz verir ve bir daha da asla içmez…

  44. NE DERSİNİZ..? --Sevgili Arkadaşlar Bu Olaydan Yola Çıkarak Ne Söyleyebiliriz? • Hangi davranışlar başkasının özel hayatını araştırmaktır? • Başkalarının özel hayatı niçin araştırılmamalıdır? • Sizin özel hayatınız başkaları tarafından araştırılsa ne hissederdiniz? • “Kendine yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yapma.” sözünden ne anlıyorsunuz? • Başkalarının özel hayatını araştırmak kul hakkına girer mi? • Yakın bir arkadaşınız ailesiyle ilgili bir durumunu anlatmasa ne düşünürdünüz? • Bir insan başkalarının kusurlarını niçin araştırır?

  45. BAŞKALARININ ÖZEL HAYATINI ARAŞTIRMAK • “Dinimiz başkalarının özel hayatını araştırmayı yasaklamıştır. Başkalarının özel hayatını araştıran gerçekte bunu merak duygusu ve kendi kusurlarını gizlemek için yapar. Gerçek mümin her zaman kendi kusurlarıyla ilgilenmeli, başkalarının kusurlarını araştırmamalıdır.” Ev Ödevi: Bir sonraki ders için anne-baba sevgisiyle ilgili şiirler yazmanızı, resimler toplamanızı veya kompozisyon yazmanızı istiyorum.

  46. ANNE – BABA VE BÜYÜKLERE SAYGISIZLIK  -- Anne ve babanızın size yaptığı fedakarlıklar nelerdir?  -- Başka kim bunları size yapar?” • Dinimiz, Allah'a kulluktan sonra, en önemli görevin ana ve babaya iyi davranmak olduğunu bildirir. Bu hususta Kuranıkerim’de şöyle buyrulmaktadır: “Rabbin, O'ndan başkasına kulluk etmemenizi ve anne-babaya iyilikle davranmayı emretti. Şayet onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlılığa ulaşırsa, onlara: "Öf" bile deme ve onları azarlama; onlara güzel söz söyle.” (İsrâ Suresi, ayet 23) “De ki: "Gelin size Rabbinizin neleri haram kıldığını okuyayım: O'na hiç bir şeyi ortak koşmayın, anne-babaya iyilik edin…” (En’am Suresi, ayet 151) Bundan dolayı onlara iyi davranmalı, istedikleri her şeyi yapmalıyız. Onların gönüllerini kırmamalı, onları hoşnut etmek için özen göstermeliyiz. Ellerini öpüp hayır dualarını almalıyız. Bu bize, büyük bir manevi destek verir. Annemiz, babamız, öğretmenlerimiz gibi büyüklerimiz, bizim hayata daha iyi hazırlanmamız için bize yol gösterirler, örnek olurlar. Bize iyi, dürüst olmayı öğretirler. Kötülere ve kötülüklere karşı bizi hep uyarırlar. Bütün bunlardan dolayı onlara saygı duyarız.

  47. ANA- BABA HAKKI Bir Hadis: Peygamber Efendimiz (sav) Ana- Baba hakkıyla ilgili Şöyle buyuruyor: "Bir adam Peygamberimize gelerek; --"İnsanlar arasında iyi davranmama en çok layık olan kimdir? dedi. Efendimiz (sas); -- 'Annendir.' buyurdu. Adam, 'Sonra kim?' dedi. Peygamberimiz, -- 'Annendir', buyurdu. Adam, 'Sonra kimdir?' dedi. Peygamberimiz yine: -- 'Annendir' buyurdu. Adam, 'Sonra kimdir?' diye sordu. Peygamberimiz (sas) -- 'Sonra babandır.' buyurdu. (Buhârî, Edeb 2; Müslim, Birr 1)

  48. GÖNÜLDEN SÜZÜLEN DAMLALAR..! Aile, insan için vazgeçilmez bir değer, İyilik ve güzellikle yükseltilirse eğer, Laleler, güller, karanfiller gibiEvimi süsleyen bir renkmiş meğer, AİLEM ANACIĞIM Biz çok tatlı bir aileyiz,Hep birlikte seviniriz.Dertlerimiz olunca çok,Hep birlikte üzülürüz.Dedem, ninem, kardeşlerim,Hepsini ben çok severim.Hele bir de annem babam,Onlar için can veririmDedem güzel masal okur,Ninem bana kazak dokur.Güler yüzlü o bir melek,Benim annem işte odur.Kardeşim var baldan tatlı,Bir atı var bin kanatlı.İşe gider çok çalışır,Babam eve para taşır. Elleri nasırlı dağda odundaTarlada Rençper Can AnacığımSıcaktan kavrulmuş kor dudaklarlaHer öptüğünde bal anacığım.Yorgun olsa da sevgiyle bakanAcısı, hüznü bağrına akanYorgun gözlerden umutlar saçanGözlerimde fer anacığım.Güneş ısıtmadan teniniElinde orak, sırtında sepetAzığında sevgiyle yoğrulmuş bir dilim ekmek,Toprakta bereket gül anacığım.Ömrümce taşısam sırtımda seniHakkını ödeyemem can anacığım.Sakın bırakma yarın sırattaTut ellerimden tut anacığım.

  49. ANNE VE BABAMIZ HAKKINDA DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN HUSUSLAR ŞUNLARDIR • Allah’a isyanı ve günahı gerektiren hususlar dışında emrettikleri her konuda anneye ve babaya itaat etmek. • Anne ve babaya nezaketle ve saygı dolu bir dille hitap etmek. • İçeri girdikleri zaman hemen toparlanıp ayağa kalkmak. • Sabah akşam uygun zamanlarda ellerini öpmek. • Anne ve babanın kişiliklerini, şeref ve itibarını korumak. • Kendi arzuladığımız şeylerden onlara da ikram edip sunmak. • Anne ve babaya sık sık dua edip, bağışlanmalarını Allah’tan dilemek. • Bütün dünyevi iş ve amellerinde onların fikirlerine danışmak. • Anne ve babanın yanında misafir bulunuyorsa kapıya yakın oturup onların verecekleri emirleri yerine getirmede acele etmek. • Onları sevindirecek işlerde bulunmak ve memnun kalacakları işleri yapmak. • Karşılarında yüksek sesle konuşmamak. • Konuşurlarken onları dinleyip, sözlerini kesmemek. • İzin vermedikleri takdirde evden çıkmamak.

  50. ANNE VE BABA HAKKINDA DİKKAT ETMEMİZ GEREKEN HUSUSLAR ŞUNLARDIR • Uyudukları zaman onları rahatsız etmemeye dikkat etmek. • Beğenilmeyecek bir iş yaptıkları takdirde onları kınamamak. • Gülmeyi gerektiren önemli bir etken olmadıkça onların karşısında kahkaha ile gülmemek. • Sofrada onlardan önce yemeğe başlamamak. • Anne ve baba huzurunda ayakları uzatmamak, derli toplu oturmak. • Onların önünden yürümemek, onlardan önce bir eve veya işyerine girmemek. • Çağırdıkları zaman edeple "Buyur" deyip, hemen yanlarına gitmek. • Anne ve baba hayatta iken de, vefat ettikten sonra da onların dostlarına saygılı olmak. • Anne ve babasına kötülük eden kimselerle arkadaşlık yapmamak. • Onlar için sık sık, özellikle vefatlarından sonra dua etmek. Çünkü Salih evladın ölen anne ve babasına yaptığı dualar kabul olur. • Onlara şu şekilde dua edilmesi güzel olur: "Ey Rabbim! Anne babam beni küçükken nasıl terbiye ettiler, besleyip büyüttülerse, sen de onlara merhamet et, geniş rahmetine kavuştur!"

More Related