1 / 41

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ. Anonim Şirket Menkul Kıymetler Sona Erme ve Tasfiye Sorumluluk. Anonim Şirketlerde Menkul Kıymetler.

fay-barr
Download Presentation

TİCARET HUKUKU BİLGİSİ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. TİCARET HUKUKU BİLGİSİ Anonim Şirket Menkul Kıymetler Sona Erme ve Tasfiye Sorumluluk

  2. Anonim Şirketlerde Menkul Kıymetler • Menkul kıymetler eski SPK tarafından tanımlanmıştır. Bu düzenlemede yer alan menkul kıymetler tanımının, mevcut düzenleme için de geçerli kabul edilmesi gerekir. Buna göre menkul kıymetler, ortaklık veya alacaklılık hakkı sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan, dönemsel gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkarılan, ibareleri aynı olan ve şartları SPKur’nca belirlenen kıymetli evraktır (eski SPK md. 3 bent 2).

  3. Pay (Hisse) Senetleri • Anonim şirkette payı temsil etmek üzere çıkarılan ve kıymetli evrak niteliği taşıyan senetlerdir. Şekli kanunda açıklanmıştır (TTK md. 487). Bunlar şirket tarafından çıkartılarak pay sahiplerine verilir. • Kanun hükmü uyarınca, pay senetleri nama veya hamiline olur (TTK md. 484, f. 1). Esas sözleşmede payların türünün yazılı olması bir zorunluluktur. Bedelleri tamamen ödenmemiş olan paylar için hamiline yazılı pay senetleri çıkarılamaz. Bu hükme aykırı olarak çıkarılanlar geçersizdir. • Pay senetlerinin birbirine dönüştürülmesi mümkündür. Yani hamiline yazılı pay senedi nama yazılıya ya da tersi şekilde nama yazılı olan hamiline yazılı olana dönüştürülebilir. Bunun için esas sözleşmenin değiştirilmesi gerekir (md. 485, f. 1). • Nama yazılı pay senetlerinin hamiline yazılı pay senetlerine dönüştürülmesinde payların bedellerinin tamamen ödenmiş olması şartı aranır (md. 485, f. 2).

  4. Pay senetlerinin basılması • Pay senetlerinin bastırılması konusunda hamiline ve nama senetler bakımından farklı esaslar getirilmiştir. Paylar hamiline yazılı ise yönetim kurulu pay bedelinin tamamen ödenmesi tarihinden itibaren üç ay içinde pay senetlerini bastırıp pay sahiplerine dağıtmak zorundadır (TTK md. 486, f. 2, c. 1). Nama yazılı paylar bakımından senet bastırma zorunluluğu şirket sermayesinin yüzde onunu temsil eden pay sahipleri (azınlık) talepte bulunursa zorunludur (486, f. 3).

  5. İlmuhaberler • Pay senedi bastırılıncaya kadar ilmühaber çıkarılabilir. İlmühaber, ileride çıkarılacak pay senetleri ile değiştirilmek üzere pay senetlerinin yerine geçici olarak çıkarılan senetlerdir. • Bir pay senedi veya ilmühaber, tedavülü mümkün olmayacak derecede yıpranmış veya bozulmuşsa ya da içeriği veya ayırt edici özellik ve nitelikleri tereddüde yer bırakmayacak tarzda anlaşılamıyorsa, sahibi, giderlerini peşin karşılamak koşuluyla, şirketten yeni bir senet düzenlenmesini isteyebilecektir (md. 488).

  6. Pay senedinin devri • Payın devri, senet çıkarılmış olup olmamasına göre ve senedin nama ve hamile olmasına göre farklı hükümlere ve sonuçlara bağlanmıştır. • Kaydi sistem SPK tarafından düzenlenmiş, menkul kıymetlerin kâğıt üzerine basılı olmadığı, bunların bir kayıt kuruluşu tarafından kayden izlendiği sistemdir (SPK md. 80). Kaydi sisteme bağlanmış çıplak paylar, Merkezi Kayıt Kuruluşu tarafından bilgisayar ortamında tutulan kayıtlar üzerinde, talep üzerine yapılan değişiklik sonucu devredilir. Pay sahipliği haklarının devrinde, alacağın temliki hükümleri uygulanır ve tarafların, yazılı bir devir sözleşmesi yapmaları gerekecektir.

  7. Pay senedinin devri • Kaydi sisteme girmeyen çıplak payların devrinde sermaye borcu tamamen ödenmişse alacağın temliki hükümleri uygulanır ve yazılı bir temlik sözleşmesi gerekir. Bedeli henüz tamamen ödenmemiş payın devrinde ise, alacağın temliki ve borcun nakli hükümlerinin birlikte uygulanır. Yani yazılı bir temlik anlaşması ve şirketin onayı gerekir. Şirket bu onay için teminat isteyebilir (TTK md. 491, f. 1). • Hamiline yazılı pay senetleri yalnızca zilyetliğin nakli ile devredilir (TTK md. 489). Senedi belirtilen şekilde devralan, şirkete ve üçüncü kişilere karşı ortaklık sıfatını kazanır. Devralanın şirkete karşı borcu da bulunmamaktadır, çünkü sermaye borcu tamamen ödenmedikçe hamile yazılı pay senedi çıkarılamaz (TTK md. 484, f. 2). • Kanunda veya esas sözleşmede aksi öngörülmedikçe, nama yazılı paylar, herhangi bir sınırlandırmaya bağlı olmaksızın devredilebilirler. Nama yazılı paylar, belli bir kişi adına yazılı olan, ciro ve zilyetliğin nakli ile devredilebilen kıymetli evraktır (TTK md. 490, f. 2). Ciro senet üzerine yapılan bir devir açıklamasıdır. Bunun beyaz ciro veya tam ciro olması mümkündür

  8. Devrin Şirkete Karşı Hüküm İfade Etmesi • Devrin şirkete karşı hüküm ifade edebilmesi için, ciro ve teslim yeterli değildir. Ayrıca pay defterine kayıt da gerekir. Pay defterine kayıt, devrin şirkete karşı geçerliliğini sağlar. • Bedeli tamamen ödenmemiş nama yazılı paylar, ancak şirketin onayı ile devrolunabilir. Bu husus pay devrinde kanuni bağlam olarak isimlendirilmektedir. Şirket, sadece, devralanın ödeme yeterliliği şüpheli ise ve şirketçe istenen teminat verilmemişse onay vermeyi reddedebilir (md. 491, f. 2). Nama yazılı senetler, esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadıkça devredilebilirler. Esas sözleşmede (sadece esas sözleşmede), şirketin devri pay defterine kaydına ilişkin düzenlemeler getirilebilir (md. 492, f. 1). Böylece getirilen sınırlamanın sadece ortaklık onayı olacağı hüküm altına alınmış olmaktadır. Bu şartlara “bağlam kuralları”, bu tür senetlere de bağlı nama yazılı senet adı verilmektedir. Senedin borsaya kota edilmiş olup olmamasına göre farklı kurallara bağlanmıştır.

  9. Devrin Şirkete Karşı Hüküm İfade Etmesi • Hamiline yazılı pay senetlerinde bağlam kuralı öngörülmesi mümkün değildir. • Anonim şirket, nama yazılı pay senetleri sahiplerini ad, soyad ve adresleriyle birlikte pay defterine kaydeder. Hamiline yazılı pay senetleri pay defterine kaydedilmezler. Bu senetleri elinde bulunduran kimseler deftere kayıt olmaksızın pay sahibi sayılırlar.

  10. İntifa Senetleri • İntifa senetleri, pay senetlerinden farklı olarak payı temsil etmeyen ve şirket hakları vermeyen kıymetli evrak niteliğinde senetlerdir. Sahibine yalnızca, kara veya tasfiye artığına katılma ya da çıkarılacak yeni paylardan (rüçhan) alma hakkı sağlar (TTK md. 503). Hak sahibi ile şirket arasındaki sözleşmesel nitelikte bir ilişkidir. İntifa senetleri, esas sözleşmede hüküm bulunması ve genel kurulun karar alması şartıyla ve sadece kanunda belirtilen belirli kişiler yararına çıkarılabilir. • İntifa senedi verilebilecek kişiler, bedeli itfa olunan pay sahipleri ile ilk esas sözleşmede öngörülmek şartı ile kurucular yanında, alacaklılar veya bunlara benzer nedenlerle şirket ile ilgili diğer kişilerdir (md. 502). • Kurucular için çıkarılanlar da dâhil olmak üzere, intifa senetleri emre ve hamiline yazılı olabilir (md. 502, f. 2).

  11. Borçlanma Senetleriyle Alma ve Değiştirme Hakkını İçeren Menkul Kıymetler • Anonim şirketler pay senetleri ve intifa senetleri dışında her çeşit tahvil, finansman bonoları, varlığa dayalı senetler, iskonto esası üzerine düzenlenenler de dahil başka borçlanma senetleri, alma ve değiştirme hakkı bahşeden senetler ile her çeşit menkul kıymet çıkarabilir (md. 504). • Borçlanma ile alma ve değiştirme hakkı veren bu türden senetlerin çıkarılmasına genel kurul karar verir (md. 504). Genel kurul bu kararı, kanunlarda farklı bir düzenleme yoksa, TTK md. 421 üçüncü ve dördüncü fıkralardaki şirket sermayesinin dörtte üçü çoğunluğu ile alır. • Borçlanma senetlerinin toplam tutarı, sermaye ile bilançoda yer alan yedek akçelerin toplamını aşamaz; kanunların bilançoya konulmasına izin verdiği yeniden değerleme fonları da toplama katılır. Kanunlardaki istisnalar saklıdır (md. 506, f. 1).

  12. Sona Erme Nedenleri • Sona erme nedenleri, infisah ve fesih nedenleri olarak ikiye ayrılır. • İnfisah kanunda veya esas sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesiyle, ayrıca karar alınmasına veya ihbarda bulunulmasına gerek kalmaksızın şirketin kendiliğinden sona ermesidir. • Fesih, kanunda veya esas sözleşmede gösterilen bir nedenin gerçekleşmesi halinde, ortaklığı sona erdirme yetkisine sahip olan kişi veya makamlarca şirketin dağıtılmasıdır.

  13. İnfisah Halleri • İnfisah (kendiliğinden sona erme) halleri TTK md. 529’da sayılmıştır: • Sürenin sona ermesi; (Süre geçmesine rağmen işlere devam edilmesi halinde belirsiz süreli hale gelir) • İşletme konusunun gerçekleşmesi veya gerçekleşmesinin imkânsız hale gelmesi • Esas sözleşmede öngörülmüş herhangi bir sona erme sebebinin gerçekleşmesi • Mahkemece şirketin iflasına karar verilmesi • Kanunlarda öngörülen diğer infisah hallerinden birisinin gerçekleşmesi • Şirketin bir başka şirketle birleşmesi

  14. Fesih Halleri •  Şirketin kurulmasında kanun hükümlerine aykırı hareket edilmek suretiyle, alacaklıların, pay sahiplerinin veya kamunun menfaatleri önemli bir şekilde tehlikeye düşürülmüş veya ihlal edilmiş olursa, yönetim kurulunun, Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, ilgili alacaklının veya pay sahibinin istemi üzerine şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesince şirketin feshine karar verilir. •  Genel kurul kararıyla fesih (md. 529). Fesih kararı sermayenin dörtte üçünü temsil eden pay sahiplerince alınır.

  15. Fesih Halleri •  Organ eksikliğine dayalı fesihtir. TTK md. 530’a göre, uzun süreden beri şirketin kanunen gerekli olan organlarından biri mevcut değilse veya genel kurul toplanamıyorsa, pay sahipleri, şirket alacaklıları veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi üzerine, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesi, yönetim kurulunu da dinleyerek şirketin durumunu kanuna uygun hâle getirmesi için bir süre belirler. Bu süre içinde durum düzeltilmezse, mahkeme şirketin feshine karar verir. •  Nihayet, şirketin haklı sebeple feshidir (md. 531). Haklı sebeplerin varlığında, sermayenin en az onda birini ve halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden payların sahipleri, şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden şirketin feshine karar verilmesini isteyebilirler. Mahkeme, fesih yerine, davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değerlerinin ödenip davacı pay sahiplerinin şirketten çıkarılmalarına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verebilir.

  16. Tescil ve İlan • Sona erme, iflastan ve mahkeme kararından başka bir sebepten ileri gelmişse, yönetim kurulunca ticaret siciline tescil ve TTSG’de ilan ettirilir.

  17. Tasfiyeye Girme ve Sonuçları • Tasfiye, şirket malvarlığının paraya çevrilmesi, alacakların tahsil edilip borçların ödenmesi, geriye bir miktar artarsa, bu miktarın tasfiye bakiyesi dağıtımı hükümlerince dağıtılması ve şirket kaydının sicilden terkin ettirilmesi için yapılması gereken işlemlerin bütününü ifade eder. • Şirketin tasfiyeye girmiş olmasının doğurduğu sonuçlar şunlardır: • Tüzel kişilik tasfiye işlemleri tamamlanana kadar devam eder (TTK md. 533, f. 2), ancak bir taraftan unvanda “tasfiye halinde” ibaresinin yer alması gerekir, diğer taraftan şirketin ehliyeti sınırlanır. Şirket tasfiye haline girdiğinden kural olarak yeni işlemlere ve faaliyetlere girişemez. • Organlar varlıklarını sürdürür. Ancak, tasfiye sırasında şirket organlarının görev ve yetkileri sınırlanır (md. 532, f. 2). Tasfiye işlerinin gereklerinden olan hususlar hakkında karar vermek üzere genel kurul tasfiye memurları tarafından toplantıya çağrılır (md. 535, f. 2). • İflas dışındaki sona erme nedenlerinden biriyle tasfiye, tasfiye memurlarınca yapılır. İflasta ise iflas idaresince tasfiye yapılır (md. 534). • Tasfiyeye ilişkin genel kurul kararları TTK 418 inci madde uyarınca alınır (md. 546, f. 3). Yani dörtte bir (1/4) toplantı yetersayısı aranır. Karar yetersayısı ise toplantıya katılanların çoğunluğunun aynı yönde oy kullanmasıdır.

  18. Tasfiye Memurlarının Atanması (md. 536). • Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla ayrıca tasfiye memuru atanmadığı takdirde, tasfiye, yönetim kurulu tarafından yapılır. Yönetim kurulu, tasfiye memurlarını ticaret siciline tescil ve ilan ettirir. Tasfiye işlerinin yönetim kurulunca yapılması hâlinde de bu hüküm uygulanır. • Şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hâllerde tasfiye memuru mahkemece atanır. Temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır.

  19. Tasfiye Memurlarının Görevden Alınması (md. 537). • Esas sözleşme veya genel kurul kararıyla atanmış tasfiye memurları ve bu görevi yerine getiren yönetim kurulu üyeleri, genel kurul tarafından her zaman görevden alınabilir ve yerlerine yenileri atanabilir. • Pay sahiplerinden birinin istemiyle ve haklı sebeplerin varlığında, mahkeme de tasfiyeye memur kişileri görevden alabilir ve yerlerine yenilerini atayabilir. Bu yolla atanan tasfiye memurları, mahkeme kararına dayanılarak tescil ve ilan olunurlar.

  20. Şirket Aktiflerini Satma Konusunda Tasfiye Memurlarına Yetki Verilmesi (md. 538). • Genel kurul aksini kararlaştırmamışsa, tasfiye memurları şirketin aktiflerini pazarlık yoluyla da satabilirler. Önemli miktarda aktiflerin toptan satılabilmesi için genel kurulun kararı gereklidir. Bu karar hakkında sermayenin dörtte üçünü temsil eden pay sahiplerince alınır. • Tasfiye memurunun görevini yerine getirdiği sırada işlediği haksız fiilden şirket de sorumludur.

  21. Tasfiye İşleri • Tasfiye bilançosunun hazırlanması ve tasfiye artığının dağıtılması işlemleri ile bu arada yapılan işlemlere tasfiye işlemleri adı verilir.

  22. İlk Envanter ve Bilanço (md. 540). • Tasfiye memurları görevlerine başlar başlamaz, şirketin tasfiyenin başlangıcındaki durumunu incelerler; gerekirse şirket mallarına değer biçmek için uzmanlara başvurarak, şirketin malvarlığına ilişkin durumu ile finansal durumunu gösteren bir envanter ile bilanço düzenler ve genel kurulun onayına sunarlar. • Envanter ve bilançonun onaylanmasından sonra, tasfiye memurları şirketin envanterde yazılı bütün malları ile belgelerine ve defterlerine el koyarlar.

  23. Alacaklıların Çağrılması ve Korunması (md. 541) • Alacaklı oldukları şirket defterlerinden veya diğer belgelerden anlaşılan ve yerleşim yerleri bilinen kişiler taahhütlü mektupla, diğer alacaklılar TTSG’de ve şirketin internet sitesinde ve aynı zamanda esas sözleşmede öngörüldüğü şekilde, birer hafta arayla yapılacak üç ilanla şirketin sona ermiş bulunduğu konusunda bilgilendirilirler ve alacaklarını tasfiye memurlarına bildirmeye çağrılırlar.

  24. Diğer Tasfiye İşleri (md. 542). • Tasfiye memurları; •  Şirketin süregelen işlemlerini tamamlamak, gereğinde pay bedellerinin henüz ödenmemiş olan kısımlarını tahsil etmek, aktifleri paraya çevirmek ve şirket borçlarının, ilk tasfiye bilançosundan ve alacaklılara yapılan çağrı sonucunda anlaşılan duruma göre, şirket varlığından fazla olmadığı saptanmışsa, bu borçları ödemekle yükümlüdürler.

  25. Diğer Tasfiye İşleri (md. 542). •  Tasfiyenin gerektirmediği yeni bir işlem yapamazlar. •  Şirket borçları şirket varlığından fazla olduğu takdirde durumu derhâl şirketin merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesine bildirirler; mahkeme iflasın açılmasına karar verir. •  Tasfiyenin uzun sürmesi hâlinde, her yıl sonu için tasfiyeye ilişkin finansal tabloları ve tasfiye sonunda da kesin bilançoyu düzenleyerek genel kurula sunarlar.

  26. Diğer Tasfiye İşleri (md. 542). •  Şirketin bütün mal ve haklarının korunması için düzenli ve görevinin bilincinde bir yönetici gibi gereken önlemleri alır ve tasfiyeyi mümkün olan en kısa sürede bitirirler. •  Tasfiye işlemlerinin düzenli yürütülmesi ve güvenliği için gereken defterleri tutarlar.

  27. Diğer Tasfiye İşleri (md. 542). •  Tasfiye sırasında elde edilen paralardan şirketin süregelen harcamaları için gerekli olan para dışında kalan paraları, bir bankaya şirket adına yatırırlar. •  Vadesi gelmemiş borçları, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasınca kısa vadeli kredilere uygulanan oran üzerinden iskonto ederek derhâl öderler. Alacaklılar bu ödemeyi kabul etmek zorundadır. Kanun gereği iskonto edilmesi mümkün olmayan alacaklar bu hükümden müstesnadır. •  Pay sahiplerine tasfiye işlerinin durumu hakkında bilgi ve istedikleri takdirde bu konuda imzalı belge verirler.

  28. Tasfiye Bakiyesinin (Artığının) Dağıtılması (md. 543). • Tasfiye hâlinde bulunan şirketin borçları ödendikten ve pay bedelleri geri verildikten sonra kalan varlığı, esas sözleşmede aksi kararlaştırılmamışsa pay sahipleri arasında, ödedikleri sermayeler ve imtiyaz hakları oranında dağıtılır. Tasfiye payında imtiyazın varlığı hâlinde esas sözleşmedeki düzenleme uygulanır. • Alacaklılara üçüncü kez yapılan çağrı tarihinden itibaren bir yıl geçmedikçe kalan varlık dağıtılamaz. Şu kadar ki, hâl ve duruma göre alacaklılar için bir tehlike mevcut olmadığı takdirde mahkeme bir yıl geçmeden de dağıtmaya izin verebilir.

  29. Şirketin Ticaret Sicilinden Silinmesi • Tasfiyenin sona ermesi üzerine şirkete ait ticaret unvanının sicilden silinmesi tasfiye memurları tarafından sicil müdürlüğünden istenir. İstem üzerine silinme tescil ve TTSG’de ilan edilir (TTK md. 545).

  30. Ek Tasfiye ve Tasfiyeden Dönme • Ek tasfiye, tasfiye işlemleri tamamlanıp tasfiyenin bitirilmiş olmasına rağmen, daha sonra başkaca tasfiye önlemleri alınmasının zorunlu olduğunun anlaşılması halinde başvurulan geçici bir tedbirdir. • TTK md. 547, f. 1’e göre tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa, son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.

  31. Ek tasfiye; • Şirkete ait bazı aktifler, dağıtım sırasında dikkate alınmamaları nedeniyle, dağıtım dışında kalmışlarsa; • Anlaşmazlık konusu olan ve bu nedenle tasfiyeye ilişkin özel hüküm gereği tevdi edilmiş veya güvenceye bağlanmış bir borç, şirket lehine çözülmüşse ve söz konusu borçların karşılıkları boşta kalmışsa, • Malvarlığının dağıtımı esnasında ilgili kanunî hükümlere uyulmamışsa,

  32. Ek tasfiye; • Pay sahiplerince haksız olarak alınmış olan tasfiye payları için geri verme davasının açılması gerekiyorsa, • Organlara karşı sorumluluk davası açılacaksa, • Şirket tarafından yapılması ve web sitesine konulması gerekli olan açıklamalar ve şirket tarafından kabul edilmesi zorunluluğu bulunan işlemler varsa, • Şirketin yararına sonuç doğuracak bir davanın açılması, şirketin bir davada davalı olarak bulunması veya aleyhine icra takibi yapılması söz konusu ise.

  33. Ek tasfiye; • Yeniden tescil isteğinde bulunulabilmesi ve ek tasfiye yapılabilmesi, üç ana şartın gerçekleşmesine bağlıdır. Bu şartlar yukarıda örnek olarak verilen hallerde aranır. Bunlar şu şekilde sıralanabilir. • Yeniden tescil isteği korunmaya değer bir menfaate dayanmalıdır (menfaat şartı). • Yeniden tescil isteği amaca ulaşmada kullanılabilecek tek yol olmalıdır (amaca ulaşma şartı). • Sicil memurunun şirketi sicilden silme kararına karşı; bir alacağın veya aktifin varlığı kanaat doğuracak bir şekilde belgelendirilerek, silme kararının iptali dava olunmalıdır.

  34. Ek tasfiye; • Ek tasfiye, tasfiyenin gayesinde herhangi bir değişikliğe yol açmaz. Şirket yine tasfiye şirketidir ve şirket organları tasfiye gayesi çerçevesinde işlem yapmak zorundadır. • Ek tasfiyeyi talep edebilecek kişiler sınırlı olarak sayılmıştır. Bunlar, tasfiye memurları, son yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri ve şirket alacaklılarıdır. Ek tasfiye, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki mahkemeden talep edilir.

  35. Tasfiyeden Dönme • Tasfiyeden dönme, tasfiye haline giren bir şirket genel kurulunun, alacağı bir kararla, şirketi tasfiye gayesi güden bir şirket olmaktan çıkartabilip, tekrar kar el­de etme amacı güden ve varlığını devam ettiren bir şirket haline döndürmesidir. Karar için esas sermayenin en az yüzde altmışının oyu lazımdır. Tasfiyeden dönme, şirketin sadece sürenin dolmasıyla veya genel kurul kararıyla sona ermesi halinde söz konusu olabilir. • Pay bedellerinin veya tasfiye paylarının pay sahipleri arasında dağıtımına başlanıncaya kadar tasfiyeden dönme kararı alınabilir. Bu andan sonra tasfiyeden dönme kararı alınamaz. Tasfiye esnasında kâr dağıtımı yapılmış olması halinde, kâr dağıtım kararı, şirketin sona ermesinden önce alınmış olmak şartıyla tasfiyeden dönme kararı alınmasını engellemez.

  36. Tasfiye Memurlarının Sorumluluğu • Tasfiye memurlarının sorumluluğu hakkında 553 üncü madde hükmü uygulanır (md. 546, f. 2). Buna göre, tasfiye memurları, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini ihlal ettikleri takdirde, kusurlarının bulunmadığını ispatlamadıkça, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumludurlar.

  37. Hukuki Sorumluluk • Kanunda düzenlenen sorumluluk hallerinden birinin vaki olması halinde bu fiile katılan kişiler zarara uğrayan kişi ya da kişilere karşı sorumlu tutulurlar. Tazminat talebinde bulunabilecek kişiler, duruma göre şirket, pay sahipleri ve alacaklılardır. Şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebilir. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilirler (md. 555).

  38. Müteselsil Sorumluluk (farklılaştırılmış teselsül ilkesi). • TTK md. 557, f. 1’e göre, birden çok kişinin aynı zararı tazminle yükümlü olmaları hâlinde, bunlardan her biri, kusuruna ve durumun gereklerine göre, zarar şahsen kendisine yükletilebildiği ölçüde, bu zarardan diğerleriyle birlikte müteselsilen sorumlu olur. Bu yönüyle anılan hüküm farklılaştırılmış teselsül ilkesini benimsemektedir. • Farklılaştırılmış teselsül ilkesi, müteselsil sorumluluğun birlikte verilen zarar için söz konusu olabileceği, birlikte verilen zarar dışındaki sorumluların tek başlarına verdikleri zararlardan sadece zararı verenin sorumlu tutulması gerektiği ve müteselsil sorumluların teselsül tavanına kadar, kusurlarına ve somut olay gerçeğine göre zararı tazmin etmeleri anlayışına dayanmaktadır. • Öte yandan, farklılaştırılmış teselsül hesabının davacı tarafından yapılıp ona göre dava açılması zordur. Bu nedenle, md. 557, f. 2’ye göre, davacı birden çok sorumlu kişiyi zararın tamamı için birlikte dava edebilir ve hakimin aynı davada her bir davalının tazminat borcunu belirlemesini isteyebilir. Birden çok sorumlu arasındaki rücu (başvuru), durumun bütün gerekleri dikkate alınarak hâkim tarafından belirlenir.

  39. Sorumluluk Halleri. • TTK’da öngörülen sorumluluk halleri şunlardır: • Belgelerin ve beyanların kanuna aykırı olması. • Sermaye hakkında yanlış beyanlar ve ödeme yetersizliğinin bilinmesi. • Değer biçilmesinde yolsuzluk. • İzinsiz olarak halktan para toplamak.

  40. İbra (Sorumluktan Kurtulma) • İbra kararı menfi borç ikrarı (borçtan kurtarma) niteliğindedir. İbra, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunun ve şirket açısından işin gereğine uygun olduğunun, genel kurul tarafından beyan edilmesidir. İbra kararı genel kurul kararıyla kaldırılamaz. İbraya ilişkin genel kurul kararının mahkemece iptali halinde ise ibra etki doğurmaz (md. 558, f. 2). • Kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, denetçilerin, şirketin kuruluşundan ve sermaye artırımından doğan sorumlulukları, şirketin tescili tarihinden itibaren dört yıl geçmedikçe sulh ve ibra yoluyla kaldırılamaz. Bu sürenin geçmesinden sonra da sulh ve ibra ancak genel kurulun onayıyla geçerlilik kazanır. Bununla beraber, esas sermayenin onda birini, halka açık şirketlerde yirmide birini temsil eden pay sahipleri sulh ve ibranın onaylanmasına karşı iseler, sulh ve ibra genel kurulca onaylanmaz (md. 559). • Sorumlu olanlara karşı tazminat istemek hakkı, davacının zararı ve sorumluyu öğrendiği tarihten itibaren iki ve her hâlde zararı doğuran fiilin meydana geldiği günden itibaren beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar. Şu kadar ki, bu fiil cezayı gerektirip, Türk Ceza Kanununa göre daha uzun dava zamanaşımına tabi bulunuyorsa, tazminat davasına da bu zamanaşımı uygulanır (md. 560)

  41. Cezai Sorumluluk • TTK md. 562’de sayılan bazı fiillerden dolayı hapis ve adli para cezalarından oluşan çeşitli cezai müeyyideler öngörülmüştür.

More Related