1 / 30

DUYULARIMIZ

DUYULARIMIZ. Yaşadığımız çevreyi algılamada insana yardımcı olan vücut kısımlarına duyu organları denir.Çevremizde olan değişiklikler almaç(Reseptör) denen sinir hücreleri ile alınır. Tat ve koku. Tat duyusu

africa
Download Presentation

DUYULARIMIZ

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. DUYULARIMIZ Yaşadığımız çevreyi algılamada insana yardımcı olan vücut kısımlarına duyu organları denir.Çevremizde olan değişiklikler almaç(Reseptör) denen sinir hücreleri ile alınır.

  2. Tat ve koku • Tat duyusu • Dil, ağız boşluğunda hareket yeteneği sayesinde çiğneme,yutma ve konuşmaya yardımcı olur.Dil çizgili kastan yapılmış olan bir organ olup epitel doku ile örtülüdür.Dilin üzerindeki epitel hücreleri mitozla bölünerek reseptör hücrelerini , reseptör hücreleri de tat alma tomurcuklarını oluşturur.Bu tat alma tomurcukları dil üzerinde papilla denilen yapılarda bulunur. • İnsanda dört çeşit tat alıcı bulunmaktadır.Bunlar tuzlu ,tatlı,acı ve ekşiye karşı duyarlıdır.Dilin orta kenarları tuzlu , uç kısmı tatlı, arka kısmı acı ve diğer kenarları ise ekşi tatları ayırt eder.

  3. Koku duyusunun oluşması • Burnun içini epitel doku örter.Epitel dokuda koku alma hücreleri ve mukus salgılayan goblet hücreleri bulunur.Burunda hava hem temizlenir hem nemlenir. Her iki burun boşluğunun üstünde, koku reseptörlerinin bulunduğu sarı bölge bulunur.Birer sinir hücresi olan reseptörlerin genişlemiş dendritlerine koku çomakçıkları denir.Koku reseptörlerinin aksonları, kalbur kemiğini geçer ve üzerinde bulunan koku soğancığına girer.Koku veren maddeler mukus içerisinde çözünerek koku reseptörlerini uyarırlar. • Koku alma duyusu çabuk yorulur.Kuvvetli ve devamlı olarak aynı koku alınırsa alıcılar yorgun düşebilir.Bu koku hissedilmez olur.

  4. yutak

  5. Dokunma ve Dokunma ile ilgili duyular • Derimiz üst deri ve alt deri olmak üzere iki tabakadan oluşur. • a.Üst Deri (epidermis):Çok tabakalı yassı epitel dokusundan ibarettir.Bu hücreler içlerinde keratin birikmesinden ötürü ölüdürler.Üst derinin alt kısmında canlı olan malpighi tabakası bulunur.Burada deriye rengi veren melanin sentezlenir. Melanin vücudu güneşin zararlı etkilerinden korur.Güneşin etkisiyle deri altındaki bir kısım yağlar D vitamini haline dönerler. • b.Alt Deri (dermis): Üst derinin altında yer alan canlı tabakadır.İnsan derisinde duyular mekanik reseptörler ile alınır.Sinir uçları alt derinin uç kısmına ve içine dağılmışlardır.Bunlara duyu cisimciği denir.Bunların içerisindeki hücreler dokunduğumuz cisimlerin sıcaklık ve soğukluk (krause ve ruffinicisimciği) sertlik ve yumuşaklık (meissner cisimciği ve merkel diskleri) basınç (pacini cisimciği) ve ağrı gibi etkileri alır.

  6. Görme • Görmeyi sağlayan yapılar,ışık almaçları,göz merceği ve sinirlerdir. Koruyucu yapılar ise kaşlar,göz kapakları,kirpikler,göz yaşı bezleri, yağ bezleri ve kaslardır. • Gözün yapısında dıştan içe doğru üç tabaka bulunur. • a.Sert tabaka (sklera):Göz yuvarlağını en dıştan saran beyaz tabakadır. Sert tabakanın ön tarafı hafifçe ileriye doğru şişkin ve cam gibi saydamlaşmıştır. Işığı kıran bu kısma saydam tabaka (kornea) denir. • b.Damar tabaka (koroid):Sert tabakanın altında bulunur.Gözü besleyen kan damarları bakımından zengindir. • Damar tabaka , gözün ön tarafında düzelerek irisi yapar.İris gözün rengini verir.İrisin ortasında , ışığın girmesini sağlayan küçük bir delik vardır.Buna göz bebeği denir.Göz bebeği iristeki düz kaslar sayesinde bol ışıklı ortamlarda küçülür, karanlıkta büyür.

  7. İris ve göz bebeğinin arkasında ince kenarlı bir mercek olan göz merceği bulunur.Mercek, göz bebeğinden giren ışınların kırılarak ağ tabakası üzerine düşmesini sağlar.Mercek, kaslar sayesinde kalınlaşır yada inceleşir. Böylece uzak yada yakındaki cisimlerin görme ayarı yapılır.Buna göz uyumu denir. • Gözde iki odacık bulunur.Saydam tabaka ile iris arasındaki boşluğa ön oda, göz merceği ile iris arasındaki boşluğa arka oda denir.Mercekle ağ tabaka arasında kalan kısım, camsı cisim denilen berrak ve jelatinimsi bir madde ile doludur.

  8. Ağ tabaka (retina):Göz yuvarlağının en içte bulunan tabakasıdır.Bu tabakada ışığı alan , ışık almaçları (fotoreseptörler) ve ağ gibi dağılmış sinirler bulunur.Işık almaçlarından siyah-beyaz renkleri algılayan hücreler çubuk şeklinde; renkleri algılayan hücreler ise koni şeklindedir. • Göz sinirlerinin gözden çıktığı bölgede almaç bulunmadığı ve görüntü oluşmadığı için buraya kör nokta denir. Saydam tabaka ile göz merceğinden geçen eksenin, gözün arka bölümünde retinayı kestiği yerde çukur bir bölge vardır.Burada ağ tabaka daha incedir ve sarı benek adını alır.

  9. Görme olayı Nasıl olur? • Işık ışınları saydam tabakada kırıldıktan sonra,göz bebeğinden içeri girerek merceğe gelir.Göz merceği ışığı bir kez daha kırar.Kırılan bu ışınların camsı cismi geçtikten sonra ağ tabaka üzerinde ters bir görüntü meydana getirir.Bu şekilde ağ tabakaya gelen ışınlar çomak ve koni hücrelerini uyarır.Bu hücreler ışığa bir tepki olarak, görme sinirleriyle beyne gönderilen uyartıları başlatır. • Üç tip renk konisinden bir veya ikisi bulunmaz ise yeşil ve kırmızı renkler tam ayrılamaz. Bu hastalığa renk körlüğü (daltonizm) denir.

  10. Göz kusurları nelerdir • Miyopluk:Gözün önden arkaya olan çapının normalden uzun veya göz merceğinin normalden daha şişkin olmasıyla doğan bir kusurdur.Bu tip bozukluklarda görüntü ağ tabakanın önüne düşer.Bunun sonucu olarak uzaktaki cisimler iyi görünmez.Kalın kenarlı mercekler kullanmakla bu kusurlar düzeltilebilir. • Hipermetropluk:Gözün önden arkaya olan çapının normalden kısa veya mercek normalden daha ince olduğu zaman ortaya çıkar.Bu tip bozuklukta görüntü ağ tabakasının arkasında oluşur.Uzağı gördükleri gibi yakını göremezler. İnce kenarlı mercekler kullanmakla bu kusurlar giderilebilir. • Astigmatlık:Saydam tabaka ve göz merceği yüzeyinin kavislenmesinden ortaya çıkar.Böyle kişilerde gelen ışınlar bir noktada toplanamayacağından cismin görüntüsü bozuk ve bulanık olur.Görüntüyü netleştirmek için, düzensiz olarak sıkıştırılmış silindir mercekli gözlükler kullanır.

  11. Presbitlik:Yaşlandıkça göz merceğinin esnekliği kaybolarak gözün uyum yapma yeteneği azalır.Bu gibi kişilerde ışık az kırılacağından görüntü retinanın arkasında oluşur.Böyle kişiler 40 cm’den yakını göremezler.İnce kenarlı mercekle düzeltilir. • Şaşılık:Göz yuvarlağını hareket ettiren kasların, normalden uzun yada kısa olmasından oluşur.Gözler farklı eksenlere bakar.Ameliyatla düzeltilir. • Göz tansiyonu:Gözde ön ve arka odanın içinde bulunan sıvının salgılanması ve boşaltılması arasında bir denge vardır.Bu denge bozulursa basınç artarak göz tansiyonu oluşur.

  12. İşitme ve Denge • Kulak dış, orta ve iç kulak olmak üzere üç ana kısımda incelenir. • a.Dış kulak:Ses dalgalarını toplayıp orta kulağa iletmeye yarar.Kulak kepçesi,kulak yolu ve kulak zarı dış kulağı meydana gelir. • b.Orta kulak:Orta kulakta şekillerine göre adlandırılan çekiç,örs ve üzengi kemikleri bulunur.Çekiç kemiği kulak zarına, üzengi kemiği ise , iç kulak başlangıcındaki oval pencereye bağlanır.Orta kulak ayrıca oval pencerenin alt kısmında yer alan yuvarlak pencere ile de ilişkilidir.Orta kulak östaki borusu denilen ince bir kanalla yutağa bağlanır. • c.İç kulak:Dışları kemik yapılı,içleri zar yapılı dolambaç ve torbalardan meydana gelmiştir.Oval penceresinin iç kulağa bakan tarafındaki iç kulak boşluğuna dalız denir.Dalız orta yerinden boğumlanarak üstte tulumcuk (utrikulus), altta kesecik (sakkulus) olarak adlandırılan torbaları oluşturur.

  13. Tulumcuk yarım daire kanalları ile kesecik salyangoz ile birleşmiştir. Tulumcuk ve kesecik içinde otolit denilen küçük kristaller bulunur.Denge bozulursa bu kristaller kenarlardaki almaçlara dokunur ve uyartı oluşur. • İç kulağın bu kısmı vücudun dengesini sağlamakla görevlidir. • Dolambacın işitme ile ilgili kısmı kendi etrafında iki buçuk defa helezon şeklinde kıvrılmıştır.Bu kısma salyangoz (Kohlea) denir.Üst kanal (vestibular kanal) oval pencereye bağlıdır.İçi perilenf sıvısıyla doludur. • Orta kanal (kohlear kanal) içi endolenf sıvı ile dolu olan kısımdır.Asıl işitmeyi sağlayan korti organı bu kanalda yer alır.Alttaki kanal (timpanik kanal) ise yuvarlak pencereye bağlıdır.İçi endolenfsıvısı ile doludur.

  14. İşitmenin olabilmesi için kulak kepçesi tarafından toplanan ses dalgalarının kulak yolunu geçerek, kulak zarını titreştirmesi gerekmektedir.Kulak zarında oluşan titreşimler orta kulaktaki çekiç, örs ve üzengi kemiklerine yükseltilerek aktarılır.Üzengi kemiği bu titreşimleri oval pencere yoluyla perilenfe geçirir. Vestibular ve timpanik kanalda oluşan bu basınç , zarlar üzerindeki korti hücrelerini ve kohlear kanaldaki endolenfi titreştirir.Bu titreşimleri alan korti hücreleri impulsları beynin işitme merkezlerine ileterek ses olarak algılanmasını sağlar.

  15. DOLAŞIM SİSTEMİ • A-Kalbin yapısı:1-Perikard: • Bağ dokudan oluşmuş çift katlı zardır • İki zar arasında perikard sıvısı bulunur • Devamlı çalışan kalbin diğer organ ve yapılara sürtünüp zarar görmesini önler • 2-Miyokard: • Kalbe özgü kas dokudan oluşmuştur.(Başka hiçbir organda bulunmaz) • Kalbin esas yapısını oluşturur • Kalbin çalışmasını sağlayan esas dokudur • Karıncıklarda daha kalındır.Sol karıncıkta daha kalındır • Beslenmeleri aorttan ayrılan kroner damarlarla sağlanır

  16. 3-Endokard: • Tek katlı yassı epitelden oluşmuştur • Kanın hareketini kolaylaştırır • Beslenmelerini direkt kandan sağlarlar • 4-Kapacıklar: • Bağ dokudan oluşmuştur • Kanın tek yönde hareketini sağlarlar • Kalbin Sağ kulakçığı ile sağ karıncığı arasında üçlü,sol kulakçığı ile sol karıncığı arasında ikili kapakçık bulunur. • Ayrıca kalbin odaları ile damarlar arasında üçlü yarım ay kapakçıkları bulunur

  17. B-Kalbin çalışması • Kalbin enerji kaynağı:glikoz,laktat ve yağ asitleridir. • Kasılmasına sistol,gevşemesine ise diastol denir • Miyokard (Kas dokusu )Tarafından gerçekleştirilir • Embriyonal evreden ölünceye kadar çalışmasını sürdürür • Çalışması ile ilgili uyaran kendisi tarafından oluşturulur • Otonom sistem tarafından çalışması kontrol edilir • Kalbin çalışması özelleşmiş kas fibrillerinden oluşmuş sinoatrial (S.A.)ve Antrioventriküler (A.V.)düğümler tarafından oluşturulan ve Antrioventriküler düğüme bağlı his demetleri tarafından yayılması sağlanan uyarılarla gerçekleşir

  18. Kalbin çalışmasını artıran etkenler: • Sempatik sistem • Kanda CO2 (Asidik etken) fazlalığı • Adrenalin • Vücud ısısının yükselmesi • Tiroksin • Kafein vb. kimyasallar ve bazı ilaçlar • II-Kalbin çalışmasını azaltan etkenler: • parasempatik sistem • Asetil kolin • Bazlar

  19. Kalbe bağlı damarları:Kalbe kan toplar damarlarla kulakçıklardan girer,atar damarlarla karıncıklardan çıkar.a-Sağ kulakçık:Üst ve alt ana toplar damarlar bağlıdır.Vücuttan kirli kan taşırlar.b-Sol kulakçık:Akciğer toplar damarları bağlıdır. Akciğerlerden temizlenmiş kan taşırlarc-Sağ karıncık:Akciğer atar damarı.Akciğerlere kirlenmiş kan taşırlar.d-Sol karıncık:Ana atar damar(Aort) Vücuda temiz kan taşırlar

  20. Kan damarları:a-Atar damar ve özellikleri: • Dış,orta ve iç olmak üzere üç tabakadan oluşur • Dış gömlekte temel yapı fibröz bağ dokusudur • Dış gömlek kan basıncına karşı sağlam ve esnek yapının oluşumunu sağlar • Orta gömlek temel yapısı düz kas dokusu olup elastik lifler taşır • Orta gömlek kan damarlarının çapını kan hacmine ve akışkanlığına göre ayarlayarak tansiyonun korunmasını sağlar • Organlara gidecek kan miktarını ayarlar • İç gömlek yassı epitel dokudan oluşmuş olup yapıda elastik lifler taşır • İç gömlek kaygan bir yüzeyin oluşumunu sağlayarak damar içinde kanın hareketini kolaylaştırır • İç yapıda kapakçıklar bulunmaz • Duvar kalınlığı fazladır

  21. Toplar damar ve özellikleri • Dış,orta ve iç olmak üzere üç tabakadan oluşur • Dış gömlekte temel yapı fibröz bağ dokusudur • Dış gömlekte esnek liflerin oranı azdır • Orta gömlek temel yapısı düz kas dokusu kas oranı azdır ve elastik lifler taşımaz • Orta gömleğin esnekliğinden dolayı daha fazla esneme ve kan depolama özelliği vardır • İç gömlek sadece yassı epitel dokudan oluşmuştur • İç gömlek kaygan bir yüzeyin oluşumunu sağlayarak damar içinde kanın hareketini kolaylaştırır • Kalp seviyesinin altındaki büyük damarlarda kalbe doğru açılan kapakçıklar vardır • Duvar kalınlığı azdır • Çap büyüktür

  22. Kılcal damar ve özellikleri • Sadece iç gömlek bulunur • Yapısı tek katlı yassı epitelden oluşmuştur • Not:Damar çapları büyükten küçüğe doğru: • Toplar damar > Atar damar > Kılcal damar • Not kanın akma hızı: Çoktan aza doğru • Atar damar > Toplar damar > Kılcal damar

  23. -Atar damarda kanın akışını sağlayan faktörler • Karıncıkların kasılması ile oluşan basınç • Atar damarın esnek yapısı • e-Toplar damarlarda kanın hareketini sağlayan faktörler • Kalbe doğru açılan kapakçıklar • Soluk alıp verme esnasında göğüs boşluğunda oluşan negatif basınç • Kalbin üst seviyesindeki kanın yer çekim etkisi ile kalbe dönüşü • İskelet kaslarının kasılıp gevşemesi • Kulakçıklarda oluşan emme kuvveti • Kılcal damarlarda kanın hareketini etkileyen faktörler • Kalbin oluşturduğu basınç etkisi ile gerçekleşir • Not:Kılcal damarlar kornea ve mercekte bulunmaz.Yağ dokuda çok az bulunur.Beyin,karaciğer kaslarda ise çok fazla kılcallaşma görülür

  24. Kan dolaşımıE-Küçük kan dolaşımı • Kalp ile akciğerler arasında olur • Akciğer atar damarı ile akciğer toplar damarı arasında olur • Sağ karıncık ile sol kulakçık arasında olur • Kalpten çıkan kan kirli kalbe dönen kan temizdir • Amaç kanın O2 bakımından zenginleşmesidir • F-Büyük kan dolaşımı • Kalp ile akciğer hariç diğer organlar arasında olur • Aort ile ana atar damarlar arasında olur • Sol karıncık ile sağ kulakçık arasında olur • Kalpten çıkan kan temiz kalbe dönen kan kirlidir • Temel amaç diğer sistem ve organların beslenme,solunum,boşaltım vb. yaşamsal ihtiyaçlarının karşılanmasıdır.

More Related