1 / 78

GİRİŞİMCİLİK

KAVRAMSAL ÇERÇEVE NELER VAR? 1-GİRİŞİMCİLİĞİN TANIMI 2- GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 3- GİRİŞİMCİ KİŞİLİĞİN OLUŞMASINDA ETKENLER 3.1. DEMOGRAFİK ETKENLER 3.1.1. CİNSİYET 3.1.2. YAŞ 3.1.3 EĞİTİM 3.1.4. AİLE YAPISI 3.1.5 TECRÜBE (İŞ DENEYİMİ) 3.2. KİŞİSEL ÖZELLİKLER

adia
Download Presentation

GİRİŞİMCİLİK

An Image/Link below is provided (as is) to download presentation Download Policy: Content on the Website is provided to you AS IS for your information and personal use and may not be sold / licensed / shared on other websites without getting consent from its author. Content is provided to you AS IS for your information and personal use only. Download presentation by click this link. While downloading, if for some reason you are not able to download a presentation, the publisher may have deleted the file from their server. During download, if you can't get a presentation, the file might be deleted by the publisher.

E N D

Presentation Transcript


  1. KAVRAMSAL ÇERÇEVE NELER VAR? 1-GİRİŞİMCİLİĞİN TANIMI 2- GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER 3- GİRİŞİMCİ KİŞİLİĞİN OLUŞMASINDA ETKENLER 3.1. DEMOGRAFİK ETKENLER 3.1.1. CİNSİYET 3.1.2. YAŞ 3.1.3 EĞİTİM 3.1.4. AİLE YAPISI 3.1.5 TECRÜBE (İŞ DENEYİMİ) 3.2. KİŞİSEL ÖZELLİKLER 3.3. SOSYAL ORTAM 3.4. KÜLTÜREL ETKİLER GİRİŞİMCİLİK

  2. Girişimciliği ilk olarak inceleyen Fransız İktisatçı Cantillon; Üretim araçlarını belli bir fiyata satın alıp, bunları yeni ürünlere dönüştürerek belirli olmayan bir fiyata satmaya çalışan aracı olarak nitelendirmektedir. Jean BaptiseSay’a göre girişimci; üretici bir organizmanın oluşması için faktörleri birleştirmede aracı olan kişidir. İlk defa Say tarafından girişimcide yönetsel rolün önemi vurgulanmış, girişimci işletme içinde hem koordinatör hem de yönetici görevlerini yüklenen kişi olarak değerlendirilmiştir. Schumpeter ise yenilikçiliği ön plana çıkararak girişimcilerin iş sahibi bağımsız kişiler olması gerekmediğini ifade edip girişimciliği geniş anlamda ele almıştır: “girişimciler bir yeniliği kullanarak veya daha genel anlamda denenmemiş bir teknolojiyi mümkün kılarak, üretim şeklini kökten değiştirip bunda devrim yaratma yollarını aramaktadır.” GİRİŞİMCİLİK TANIMLARI

  3. Girişimci Kimdir? Bakış açısına göre değişebilir. Örneğin bir iktisatçı açısından; “kaynak, işgücü, madde ve sermayeyi bir araya getirerek öncekinden daha değerli bir şey yaratan, değişim, yenilik ve yeni bir düzen getiren kişi” olarak tanımlanırken, bir psikolog açısından; “bir şey elde etmek, kazanmak isteği duyma, denemek, başarmak ve belki de diğerlerinin otoritesinden kurtulmak ihtiyacı içinde olma gibi belli güçlerin etkisi ile hareket eden kişi’dir.” Kapitalist bir filozofa göre ise; “ diğerleri için zenginlik yaratan, kaynakların kullanımı için daha yararlı yollar bulan, insanları işsizlikten kurtararak onları memnun eden ve istihdam yaratan” bir bireydir.

  4. Girişimcilik faaliyetlerini, girişimcilerin önlerine çıkan fırsatları değerlendirebilmelerine ve girişimci kapasitelerine bağlı olup, aynı zamanda bu faaliyetler girişimcilerin içinde bulundukları sosyal, kültürel, politik ve ekonomik çevrelerin bir fonksiyonudur. DGP (Dünya Girişimcilik Platformu)’nun 2004 ‘de yaptığı bir araştırmaya göre; girişimcilik faaliyetinde bulunan bireylerin %65’i algıladıkları bir iş fırsatını değerlendirerek fırsat girişimciliğinde bulunurken, geriye kalan %35’i ise başka bir iş olanağı olmadığı ya da tatmin edici olmadığından zorunlu girişimci olmaktadır. Bağımsız çalışma isteği bir diğer önemli faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal açıdan baktığımızda; “olumsuz yer değiştirme” kavramı altında bireyin toplumdan yabancılaşması üzerinde durulmakta göçmen, işten çıkartılmış, orta yaşlı, boşanmış/dul kadınlar gibi toplumsal dışlanma yaşayan bireyler konu edilmektedirler. Bu durumda olan bireyler bağımlı çalışma açısından istihdam olanağını engellemesi ve böylece de bireyin “marjinal” de olsa kendi işini kurmasından bahsedilebilir. İkinci kategori olan “arada kalanlar “ ise asker-sivil, okul-kariyer gibi arada kalanların bir seçenek olarak girişimci olmayı bir üçüncü seçenek olarak değerlendirdikleri görülmektedir. “Olumlu çekicilik” kategorisi ise bireyi girişimciliğe çeken faktörleri ortaya koymaktadır. Örneğin bir iş teklifi, aileden veya bir büyükten alınan öğütler, yatırımcı veya müşteriden gelen bir teklif gibi. Son kategori ise “Olumlu iticilik”; kişinin girişimcilikle ilgili kariyer, eğitim ve deneyim fırsatını yakalamasının kendini iş kurmaya doğru yönlendirdiği bilinmektedir. GİRİŞİMCİLİĞİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

  5. Özet olarak; girişimcilik sadece girişimcinin motivasyonundan, kişisel özelliklere bağlı olarak gelişen bir kavram değildir. Girişimcilik faaliyeti bağımlı değişken olarak ele alındığında, aktör olarak girişimci, sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel ve diğer durumsal değişkenlerle birlikte bağımsız değişkendir. Girişimcilik= f (kişisel, sosyal, ekonomik, siyasi, kültürel)

  6. Girişimci kişiliğin ve davranışın oluşmasında sadece bir faktöre bağlı kalmak yanıltıcı olacaktır. Lewin’in Alan Teorisi’nde formüle ettiği gibi, aslında bireyin davranışı, çevresel faktörler ile bireyin psikolojik yapısının bir fonksiyonu olarak ortaya çıkmaktadır. Bireyde girişimcilik potansiyelinin ortaya çıkması, belli başlı bazı faktörlere bağlı olmaktadır. İyi bir girişimcilik performansı için bireyde motivasyon ve yetenek bulunması gerektiği gibi, yaşamdan elde edilen deneyimlerde etkili olmaktadır. Çünkü deneyimler, girişimci fikrin oluşmasında rol oynayan değerler, ihtiyaçlar, özendiriciler ve dürtülere katkıda bulunmaktadır. GİRİŞİMCİ KİŞİLİĞİN OLUŞMASINDA ETKENLER

  7. GİRİŞİMCİ KİŞİLİĞİN OLUŞMASINDA HAYAT HİKAYESİ MODELİ Genetik Aileden gelen Altyapı Yetişkin Deneyimi Şimdiki Deneyim Hayat Hikayesi Görünen ve Değişebilen Özellikler -Yetenekler -Yetkinlikler İlişkiler Derindeki Yapılar ve Dürtüler (Değişimi Zor) -Motivasyon -Kişilik Girişimci Davranış Potansiyeli -Başlamak -Israrcı Olmak Başarmak

  8. 1- CİNSİYET DGP 2004’e göre, tüm ulusal gelir kategorileri açısından bakıldığında erkek girişimcilerin kadın girişimcilere oranla sayıları daha fazladır. DEMOGRAFİK ETKENLER

  9. Ülkelerin gelir durumuna göre girişimcilikte cinsiyet farklılığı kadın erkek düşük gelirli ülkeler 13 18 orta gelirli ülkeler 4 7 yüksek gelirli ülkeler 7 9 18-64 yaş arası her 100 yetişkin içindeki girişimci sayısı

  10. Tablodan izlenebileceği gibi, en çok cinsiyet ayrımı orta gelir grubundaki ülkelerde gözlenmektedir. Bu gruptaki ülkelerde erkek girişimci sayısı kadın girişimci sayısından yaklaşık %75 daha fazladır. En az fark, yüksek gelir grubunda olan ülkelerde bulunmaktadır. (yaklaşık %33) Düşük gelir grubundaki ülkelerde ise aradaki fark yaklaşık %40 erkek girişimci sayısı daha fazladır. Beklenen durum: En az fark yüksek gelir grubunda, daha sonra orta gelir grubunda ve en fazla farkın düşük gelir grubunda olması Oluşan durum: Alt gelir grubundaki ülkelerde aradaki fark daha az NEDEN?

  11. KADIN VE ERKEK GİRİŞİMCİLERİN BAZI ÖZELLİKLERİNİN KIYASLANMASI

  12. Dünyadaki genel girişimcilik eğilimi özellikle 25-34 yaş aralığında kendini göstermektedir. 34 yaştan itibaren önemli bir düşüş eğilimi görülmektedir. DGP demografik özelliklerin en önemlilerinden biri olarak yaş’ı belirlemesine rağmen akademik çalışmalarda eğitim ve iş deneyimi daha ağırlıklı olarak incelenmektedir. yaş

  13. Eğitim ile girişimcilik arasındaki ilişkiyi inceleyen çalışmaların genel kanısı, alınan eğitimin bireyin girişimci olma olasılığını azalttığıdır. Makro düzeyde yapılan bir çalışmaya göre bir ülkenin yüksek düzeydeki eğitim durumu ile düşük düzeydeki bağımsız çalışma olgusu paralellik göstermektedir. Eğitim ile girişimcilik faaliyetleri arasında çok net bir ilişkinin görünmediği DGP araştırmasına göre, eğitim milli gelir ile bağlantılı olarak girişimciye şu şekilde etkide bulunmaktadır: Yüksek milli gelire sahip olan ülkelerde en çok yüksek eğitime sahip olanlar, Orta gelirli ülkelerde (ilköğretim bir hayli artmakla birlikte) yine yüksek eğitimli olanlar ve Düşük gelirli olanlarda ise çoğunlukla ilköğretim mezunu olanlar girişimci faaliyet içine girmektedirler. Eğİtİm

  14. Ailenin girişimci kişilik üzerindeki etkilerinden bahsederek, öncelikle aile bireyin kişiliği üzerinde en çok etkili olduğu zaman dilimi olan çocukluk dönemi üzerinde durmak gerekmektedir. Çocuğun asil deneyimi, yakın çevresinde yaşadıkları, yani ebeveynlerin egemen role sahip olduğu ev ortamıdır. Freud’a göre de yaşamın ilk yıllarından edinilmiş deneyimler bireyin ileriki yaşamını belirlemede en etkili unsurlardır. Bu nedenle ebeveynlerin çocuklar üzerindeki tutumları, çocuğun kişilik gelişimi üzerinde ciddi anlamda etkilidir. Girişimci kişilik özellikleri arasında önemli bir role sahip “kontrol odağı”nı destekleyen ebeveyn rolünün, çocukta ileride “içsel kontrol odağı”nın gelişimine yol açtığı bilinmektedir. Farklı şekilde, ebeveynlerin çocuklarına karşı aşırı korumacı ve kontrol etme yanlısı davranışlarda bulunmaları, çocukların daha çok “dışarı kontrol odağı”na sahip olup girişimcilikten uzak bir gelişim göstermelerine neden olmaktadır. Girişimcilerin otobiyografilerinin incelendiği çalışmalarda, ebeveynlerden kaynaklı rol modellerinin girişimci faaliyetlere yönelme etkisinden bahsedilmektedir. Morrison, ailede girişimcilik deneyimi olan bireylerinin varlığının, girişimciliğe adım atmak isteyen aile bireyini bir çok açıdan olumlu etkileyeceğini ifade etmektedir. AİLEDE GİRİŞİMCİ OLMASI

  15. Kariyer değiştirme konusu hakkında gerçekleştirilen çalışmalar, genellikle sık kariyer değiştirmenin genç yaşlarda görüldüğü bu nedenle de iş gücü piyasasında ne kadar fazla kalınırsa girişimciliğe adım atma şansının o kadar azalacağını göstermektedir. Girişimcilerin işletme kurmadan önceki iş deneyimlerinden tatmin olmadıkları ve bu tatminsizlik nedeniyle bağımsız çalışma isteği duymaları mümkündür. Önceki işten duyulan tatminsizlik iş kurduktan sonraki başarı durumunu da belirleyen önemli bir etkendir. Bu konu ile ilgili yapılan çalışmalar, başarılı girişimcilerin daha başarısız olanlara göre, önceki işlerinden duydukları tatminsizliğin daha fazla olduğunu göstermektedir. Girişimcilikten önceki iş deneyimi daha çok, girişimcilerin iş kurmadan bağımlı çalışma adı altında adinmiş oldukları deneyimleri akla getirmektedir. Halbuki, girişimcilerin başarılı bir iş kurmadan önceki deneyimi de yine bir iş kurma geçmişine sahip olmakla olabilir. Bu açıdan bakıldığında, yeni bir bağımsız iş kurmalarının büyük bir çoğunluğunun geçmişte bir iş kurma deneyimlerine sahip oldukları görülmektedir. İş kurma faaliyeti edinilen deneyimler ile birlikte daha çok kolay ve yapılabilir hale gelmektedir. Bu konuda yapılan araştırmaların iddia ettiği şekilde, bir kere girişimcilik yoluna girildiği zaman “koridor prensibi” gereği, başka işletmeler kurm aoranı artmaktadır. GİRİŞİMCİLİKTEN ÖNCEKİ İŞ DENEYİMİ

  16. RİSK’E YATKINLIK BAŞKALARININ BAKTIĞI FAKAT GÖREMEDİĞİ FIRSATLARI GÖRMEK YARATICILIK (YENİLİK-İNOVASYON) GİRİŞİMCİNİN ÜÇ TEMEL ÖZELLİĞİ

  17. AŞIRI PERFORMANS KENDİLİĞİNDEN ÇALIŞMAYA BAŞLAMAK ÇABUK VE İSABETLİ KARAR ALMAK BAŞARISIZLIK DURUMUNDA PES ETMEMEK DİĞER ÖZELLİKLER

  18. Risk, eski İtalyanca’da “cüret etmek” anlamına gelen “risicare” sözcüğünden türetilmiştir. Bu açıdan risk, bir kader olmaktan çok özgür tercihler yapmakla ilgilidir. Risk yüklenen kişi, yani girişimci, tercihler yaparak bazı şeyleri göze alan kimsedir Girişimcinin aldığı risk körü körüne göze alınmış risk değildir. Girişimci, alacağı riski hesaplar ve belirli limitler dahilinde risk alır. Girişimcinin aldığı risk, bir kumarbazın aldığı riskten farklı mıdır? RİSK

  19. Sağlık bakanlığı, ülkenin bir bölgesinde baş gösteren ve 600 kişiyi öldüreceği tahmin edilen, tam olarak tanınmayan bir Asya hastalığı ile mücadele etmektedir. Mücadele için 2 alternatif program üzerinde durulmaktadır. Bu mücadele programlarının sonuçlarının bilimsel tahminleri şu şekilde ifade edilmiştir: RİSK ALMAYA YATKIN MISINIZ?

  20. Eğer mücadelede A programı kabul edilirse 200 kişi ölümden kurtulacaktır. Eğer B programı uygulanırsa 1/3 olasılıkla 600 kişi kurtulacak ve 2/3 olasılıkla hiç kimse kurtulamayacaktır. HANGİ PROGRAMI SEÇERSİNİZ?

  21. Esasında iki alternatif, sonuçları itibariyle aynıdır. 600 kişiyi etkileyecek bir olay, birinci alternatifte risk unsuru bertaraf edilerek doğrudan 200 kişinin kurtulacağı şeklinde çerçeveye oturtulmakta; ikinci alternatifte ise aynı olay olasılıklarla ifade edilerek risk faktörü vurgulanmaktadır. İkinci alternatifin “beklenen sonucu” birincisi ile aynıdır (600x1/3=200)

  22. GERÇEK BİR FIRSATIN 5 ÖZELLİĞİ: 1- DEĞER YARATMASI 2- KAR POTANSİYELİ 3- İŞLETMENİN YETENEKLERİYLE UYUMLU OLMASI 4-KAR ETME OLANAĞININ SÜRDÜRÜLEBİLİR OLMASI 5-FİNANSE EDİLMEYE YATKIN OLMASI FIRSAT

  23. Değeri Belirleyen Unsurlar: 1- Değeri Yaratan Faaliyetlerin Toplam Maliyeti 2- Faaliyetler Sonucu Elde Edilen Gelir Kar Marjı: Toplam Maliyet – Toplam Gelir Faaliyetler Sonucu Oluşan Maliyet, Gelirden Fazla ise Değer Yaratılmayan Faaliyetlerle uğraşılıyor demektir. Gelir Maliyetten Fazla ise Değer Yaratan Faaliyetlerle Uğraşılıyor demektir. Değerin Yaratılması

  24. Değerin Yaratılması (Kar MarjınınArtırılması) Müşterinin Kabul Ettiği ve Ödediği Bedel Ortalama Getiri Değer Yaratan Faaliyetin Maliyeti KAR Kar’ı Artırmak İçin 1.Çözüm Fiyatı Artır Müşterinin Kabul Ettiği ve Ödediği Bedeli Artır Ortalama Üzerinde Getiri Değer Yaratan Faaliyetin Maliyeti KAR Müşterinin kabul ettiği ve ödediği Bedel Ortalama Üzerinde Getiri 2.Çözüm Maliyet Düşür Değer Yaratan Faaliyetin Maliyetini Düşür KAR 3.ÇÖZÜM????????????????????????????????????

  25. İşletmede değer yaratan faaliyetlerin belirlenmesi Değer Yaratan Faaliyetler Müşterinin satın aldığı mal veya hizmeti algılaması sonucu ortaya çıkar Ödediği ücret yüksek olmasına rağmen Satın aldığı mal/hizmetin farklılık taşıdığıdına inanır Standart bir mal /hizmeti az bir Maliyetle satın aldığına inanır Değer Zinciri Analizi Yap Değer Yaratmak için maliyetleri düşür Değer Yaratmak için Farklılık Yarat

  26. İktisadi gelişmenin temel koşulu; hem işletmelerin hem de ulus devletlerin “yeniliği görmezden gelmeyi göze almamaktır”. Yenilik, sadece ulusların zenginliğinin, dar anlamıyla, refahın yükseltilmesi, artırılmasının bir yolu olarak değil, insanların daha önce hiç yapılmamış şeyleri yapabilmeleri için olanak sağlayacak niteliği ile önem taşımaktadır. Yenilik, bütün bir yaşam kalitesinin daha iyiye mi, yoksa kötüye mi gideceğini belirleyecektir. Çünkü aynı mallardan daha fazla miktarlar değil, daha önce hayallerimiz dışında varolmayan bir mallar ve hizmetler demeti anlamına gelebilir. Adam Smith, “Milletlerin Zenginliği” kitabının 1. bölümünde işe “makinaların gelişmesi” ve “iş bölümünün özel buluşları nasıl tetikleyeceği” tartışmalarıyla başlamıştır. Karl Marx, Das Kapital’de “burjuvazi, üretim araçlarında sürekli bir devrim yapmadıkça yaşayamaz” der. YARATICILIK (YENİLİK-İNOVASYON)

  27. KEŞİF(exploration of…): mevcut bir şeyin ortaya çıkarılması. Amerikanın keşfi, yeni bir bitki veya hayvan türünün bulunması gibi. İCAT (explorationfor…): Belli bir bilimsel amaçla, örneğin tıpta kullanılmak üzere yeni bir bitkisel ilaç bulmak için bir keşfe girişmek. YENİLİK: Schumpeter, icat ile yenilik arasındaki farkı şöyle açıklamıştır: “Bir icat, yeni geliştirilmiş ürünler, üretim süreçleri, sistemlerle ilgili bir fikir, çizim ya da modeldir. Bu tür icatlar sıklıkla (her zaman değil) patent koruması altına alınırlar ama mutlaka teknolojik yeniliklere neden olmazlar. İktisadi anlamda yenilik, bu sürecin tamamını açıklamak için kullanılsa da söz konusu olan ürün, üretim yöntemi ya da cihaz ile ilgili ilk ticari başarı gerçekleştiğinde ortaya çıkar. İNOVASYON: Esasında yenilik ile inovasyon da birbirinden farklıdır. İnovasyon için “fark yaratan yenilik” diyebiliriz. KEŞİF-İCAT-YENİLİK

  28. İcat, keşif veya yenilik yapmak için özel bir yeteneğe ihtiyaç var mıdır? Veya bunlar için mühendis veya teknisyen olmak gerekir mi? Gözlemlemek, düşünmek, hayal etmek kısacası “yaratıcı” olmak bunlar için yeterli midir? 19. yüzyıl da teknolojik gelişmeler büyük ölçüde doğrudan doğruya üretim sürecinde yer alan ya da üretimle yakın ilişkisi olan kişilerin yaratıcılıklarına bağlıydı. Smith, “ işbölümünün yaygınlaştığı sanayilerde kullanılan makinelerin pek çoğu, esas olarak sıradan işçilerin icadıdır” demektedir. Bisiklet tekerliği bir veteriner tarafından ………….edildi. Frisbee bir fırıncı tarafından ………… edildi. Mısır gevreği bir çiftçi tarafından geliştirildi.

  29. Girişimci olma potansiyeline sahip bireylerin köken olarak gelmiş oldukları sosyal sınıfın girişimci faaliyetlerine pek fazla etkisi olmadığı gözlenmektedir. Weber, girişimcilerin geleneksel olarak aristokrat ailelerden değil, yukarı doğru hareket içinde olan düşük ve orta kesim mensubu ailelerden çıktığını söylemektedir. Sosyal ortam etkisine daha geniş perspektiften bakılırsa, bireyin sosyal ortama ve sosyal çevresine göre belli konulara eğilim gösterebilir. Kişinin girişimci olma konusunda sadece kendi niyet, istek ve kararlarının etkili olmadığı, aynı zamanda çevresindeki diğer insanlarında girişimci olma oranına göre hareket ettiği bilinmektedir. Bu konuyu toplu davranışta bulunmaya dair geliştirilen eşik modeli ile açıklayan yazarlar vardır. Eşik modeline göre, bireyin isyana katılma durumu isyan edenlerin sayısına bağlı olarak değişmektedir. Çünkü isyan edenlerin sayısı arttıkça, isyan nedeniyle tutuklanma olasılığı düşmekte ve bu ihtimal dahilinde bireyin isyana katılma olasılığı artmaktadır. Dolayısıyla bireyin etrafında girişimci sayısı arttıkça, bireyin’de girişimci olma olasılığı artmaktadır. SOSYAL ORTAM

  30. Kültür; “geleneksel değerler ve bunlara bağlı olan değerler” “öğrenilmiş davranışların bir bütün olarak nesilden nesile aktarılması” Bir toplumun geçmişinden zihninde kalan herşey” Gibi tanımlamalar yapılmıştır. Hofstade, kültürü “zihnin ortaklaşa programlanması dolayısıyla bir insan topluluğunun diğer topluluklardan farklı özelliklere sahip olma durumu” diye tanımlamıştır. Bu tanımlamalardan yola çıkıldığında Kültürü en üst değerler sistemi olarak geniş bir şemsiye olarak kabul edersek, bu şemsiyenin altında kişisel özellikleri ve güdüleri değerlendirmek gerekmektedir. Bunun girişimcilik anlamında tercümesi ise; Bireyler içinde yaşadıkları toplumdan bağımsız davranamayacağına göre, girişimcininde bağlı olduğu toplumun girişimci kültürüne ayak uydurmak durumunda olacağı açıktır. KÜLTÜREL ETKENLER

  31. Hofstade, 1980 yılında40 ülkede faaliyet gösteren çok uluslu bir işletme olan IBM in 88 bin personel ve yönetici üzerinde yaptığı kültürel bir çalışmanın sonucunda, kültürün 4 boyutu olduğunu belirlemiştir. Buna göre; BİREYCİLİK/TOPLULUKÇULUK: Sosyal bağ ve bağlılıkların zayıf olduğu toplumları bireycilik açısından yüksek, bireylerin sorgulama olmaksızın içinde bulundukları toplum ile bağlarının güçlü olduğu toplumlarıda toplulukçu kültürler olarak değerlendirmek mümkündür. Bireyin kendine ait ve topluma ait değerlerini yansıtan bu boyutta bireyciliğin yüksek olması, bireyin grubun değerlerinden çok kendi öznel değerlerine önem veriyor olmasını ifade etmektedir. Tersi şekilde toplulukçu değerin yüksek olması ise, grup içi bağlantıların ve grubun amaçlarının öznel amaçlardan daha önemli olmasını belirtmektedir. HOFSTADE’İN KÜLTÜR BOYUTLARI

  32. GÜÇ ARALIĞI: Güç aralığı kavramı ile bir kültürün üyeleri arasında güç dağılımının derecesi anlaşılmaktadır. Burada önemli olan konu, bireylerin içinde bulundukları toplumdaki var olan bu eşitsizliği nasıl algıladıkları ve buna karşı ortaya koydukları tepkidir. Düşük güç aralığına sahip toplumlar; toplumdaki eşitsizliğin giderilmesi, herkesin birbirine karşılıklı olarak bağımlı olması, astların üstleri, üstlerin astları kendileri gibi insanlar olduğunu ve sosyal değişimi gerçekleştirme yolunun gücün yeniden dağıtımından geçtiğini kabuk etmektedirler. Tam tersi şekilde, yüksek güç aralığı olan toplumlarda ise herkesin bir güç hiyerarşisi içinde bir yerinin olması ve birilerinin üstte bazılarının da altta olması gerektiğine inanması, bazılarının bağımsız, bazılarının da onlara bağımlı olması gerektiğini düşünme, astların üstleri, üstlerin astları başka bir cinsten insanlarmış gibi farklı değerlendirmesi, sosyal değişimi gerçekleştirme yolunun gücü elinde bulunduranların tahtını elden almak ile gerçekleşeceği düşünülmektedir.

  33. Girişimciliğin risk boyutu ile en ilgili kültür boyutu olan belirsizlikten kaçınma ile bilginin yetersiz veya net olmadığı, değişimlerin hızlı ve kestirelemez gelişmesi ve yüksek düzeyde karmaşıklık durumunun söz konusu olması halinde, bir topluluğun duyacağı kaygı ve bununla baş edebilme durumu anlatılmaktadır. Yüksek düzeyde belirsizlikten kaçınmanın olduğu toplumlarda, riskin var olması durumunda toplum üyelerinde stres ve kaygı oluşmaktadır Tersine düşük düzeyde belirsizlikten kaçınma varsa risk ve belirsizlik daha rahat kabul edilebilir olgular olup, bunlar karşısında toplum üyelerinin kaygı yaşaması durumu gözlemlenmemektedir. Bu tip toplumlarda üyelerin değişiklik ve yeniliğe açık olduğu gözlemlenmektedir. BELİRSİZLİKTEN KAÇINMA

  34. Erillik, bir toplumu oluşturan bireylerin kadınlardan çok erkeklerde daha fazla görülen faaliyetlere eğilimli olmaları durumu şeklinde açıklanabilir. Erkek ya da dişi egemenliğini içeren bu kültürel eğilim, bir toplumda geçerli ve baskın olan değerlerin ne ölçüde erkeğe veya kadına özgü olduğunu ifade etmektedir. Çoğu toplumların kültürlerinde var olan eğilim, genellikle erkeklerin ev dışı ekonomik alan ile ilgilenmesi iken kadınların ev içi işler ve diğer fertlerin bakımı sorumluluğu taşımasıdır. Dolayısıyla erillik boyutu, hırs kazanç, tanınma, para kazanmaya önem verme, başarı motivasyonuna sahip olma ve materyalist olma eğilimlerin egemen olması gibi özellikler sergilerken, dişil kültürlerde insana ve insanlar arası ilişkilere yüksek önem verme, dostça ve güvenli bir ortamdan memnuniyet, daha düşük başarı motivasyonu, alçakgönüllülük ve yaşamın genel niteliğini, yani yaşam kalitesini önde tutma değerleri hakimdir. ERİLLİK/DİŞİLİK

  35. 1- KAR ODAKLI GİRİŞİMCİLİK • 1.1. Özel Sektör Girişimciliği • 1.2. Örgüt İçi Girişimcilik (İç Girişimcilik) • 1.3. Kurumsal Sosyal Girişimcilik 2- KAR ODAKLI OLMAYAN GİRİŞİMCİLİK 2.1. Kamu Girişimciliği 2.2. Sivil Toplumda Girişimcilik 2.3. Sosyal Girişimcilik GİRİŞİMCİLİK SINIFLANDIRMALARI

  36. Girişimcilik Sınıflandırmaları DGP, girişimciliği “birey, bireylerden oluşan bir takım ya da kurulmuş olan bir işletmenin; bağımsız çalışma, yeni bir iş örgütü ya da varolan bir işin genişletilmesi gibi yeni bir iş oluşumu veya işletme kuruluşuna teşebbüs etmesi” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanım hem çok geniş bir alanı kapsamakta, hem de dar bir çerçeveye oturmaktadır. Geniş bir alanı kapsamaktadır çünkü;herhangi bir işe değer katma olgusunun her şekli girişimcilik olarak ele alınmaktadır. Tanım aynı zamanda kısıtlıdır çünkü; belli bir sosyal amacı gerçekleştirmek ya da kar amacı gütmeyen şekilde davranmak bu tanıma dahil edilmemiştir. Bu açıdan yaklaşıldığında kar amacı güden insanlarla, kar amacı gütmeyen insanların davranışları değişik olmaktadır. Allport’un “Değerler Sınıflaması” na göre, kar odaklı girişimcileri daha çok “ekonomik insan”, kar amacı olmayan girişimcileri ise “sosyal insan” kategorisine koyabiliriz.

  37. Güdülenme kaynağı kar olan girişimcilerin sınıflandırılmasını incelediğimiz zaman, bu kişilerin hem kendi işletmelerini kuran, hem de kurulmuş olan işletmeler içinde girişimci bakış açısıyla yenilik getiren kişilerden oluştuğunu görmek mümkündür. Bu iki sınıflamaya ek olarak kar amacı güden sektörün sosyal sorunlara duyarlı yönünü içeren, dolayısıyla özel sektörün ahlaki özelliklerini temsil eden kurumsal sosyal girişimcilik üzerinde de durmak gerekir. 1- KAR ODAKLI GİRİŞİMCİLİK

  38. Özel sektör girişimciliği hakkında farklı sınıflandırmalar vardır. Bunun temel nedeni, her işletme sahibi ve işadamının aynı ölçüde girişimci özelliklerine sahip olamayacağıdır. Carland, girişimciliğin bir süreç olduğunu ve her bir işadamının bu süreçte ayrı yerde durduğunu belirtmektedir. Bu süreç üzerinde en yüksek noktada bulunanlara “Makro Girişimciler” denmiştir. Makro girişimcilerin en önemli özellikleri; işletme kurma konusunda çok istekli olmaları ve kendi sektöründe devrim yaratan işlere soyunmalarıdır. Bu kişiler farklılık ve yenilik yaratarak, kurmuş oldukları firmaların büyümeleri için çalışmaktadırlar. Sürecin tam zıt ucunda bulunan “Mikro Girişimciler” ise tüm çalışma hayatları boyunca küçük bir firma veya dükkana sahip olup burayı yönetmekle meşgul olmaktadır. Arada bulunan ve sadece “Girişimciler” olarak adlandırılan grup ise sürecin tam orta noktasında bulunmaktadır. Diğer kategorilere göre tanımlanması en güç olan bu kesimde girişimcilik dürtüsü, başarı ihtiyacı, risk alma eğilimi ve yenilikçilik orta seviyededir. Mikro girişimcilerin ilgileri daha çok işletme karı ve büyümeye odaklanmış olsa da bu kişilerin işletmelerini büyütme ve yenilikte bulunmayla birlikte kendilerini geliştirme hevesi makro girişimciler kadar değildir. Hizmet ve ürün kalitelerini iyileştirmek isteseler de, kökten bir değişim yapma girişiminde bulunamazlar. Dolayısıyla orta girişimcileri içinde bulundukları durumu tamamen değiştirip yepyeni bir şey yaratmaktansa var olanı geliştirmek olarak ifade etmek doğru olur. 1.1. ÖZEL SEKTÖR GİRİŞİMCİLİĞİ

  39. Smith ise “Zanaatkar” ve “Fırsatçı” olarak girişimciliği ikiye ayırmaktadır. Zanaatkarlar mavi yakalılar gibi emek yoğun çalışmakta ve düşük seviyeli bir eğitime sahipken, yönetimle ile ilgili herhangi bir deneyimde bulunmamışlardır. Buna karşılık fırsatçı girişimciler orta düzeyde emek yoğun çalışırken, daha eğitimli ve yönetimle ilgili daha ayrıntılı iş deneyimine sahiptirler. Zanaatkarlar işlerini büyütme hevesi içinde değilken, fırsatçılar daha çok büyüme odaklıdır ve yeni koşullara uyabilmektedir. Girişimcilikle ilgili diğer bir ayrımı Filley ve Aldog yapmışlardır. Bu yazarlara göre “zanaatkar” ve “yönetici” girişimciler yine birbirinden ayrı özelliklere sahiptirler. Zanaatkarlar teknik işler tercih edip rahat bir yaşam sürmek gibi temel bir motivasyona sahipken, yönetici girişimciler tahminleme, planlama, bütçe kontrolü gibi yönetimsel işlerle uğraşıp daha fazla kazanma hırsıyla motive olmaktadır. Sonuçta tüm bu sınıflamalara baktığımızda ortak nokta, her işadamının girişimci sayılmayacağı ve her girişimcinin de aynı düzeyde girişimcilik kapasitesine ve ruhuna sahip olamayacağıdır.

  40. İşletmelerin kurucuları olmayıp, işletme içinde bir çalışan olarak yeni fikirleri ticari uygulamaya dönüştürmeyi başaran, dolayısıyla işletme içinde bir yenilik yaratarak girişimci olarak değerlendirilebilecek çalışanlara “iç girişimci” ya da kurumsal girişimci denilmektedir. Günümüzde gittikçe önem kazanan bu olgu, işletme içinde risk ve sorumluluk alabilen, dinamik bir kişiliğe sahip, yeniliklere açık olup gelişme tutkusu içinde olan, yüksek başarma ihtiyacı ve yüksek özgüven sahibi olan çalışanlarda gözlenebilmektedir. Örgüt içi girişimcinin özellikleri: 1.2. Örgüt İçİgİrİşİmcİlİk (İç gİrİşİmcİlİk)

  41. Girişimcilik ve örgüt içi girişimciliğin birbirine benzer tarafı, her ikisinin de değer yaratan şekilde, artan oranda üretkenlik ve çabayı teşvik ediyor olmasıdır. Aynı zamanda her ikisi de ağırlıklı olarak yaratıcı süreçlere dayanıyor olsa da faaliyet gösterilen ortamlar birbirinden farklıdır. Girişimci kendi ortamını yaratırken, iç girişimci var olan kurulu bir örgüt içinde yapısal ve prosedür içeren kısıtlar içinde kendini göstermeye çalışmaktadır. İç girişimci finansal risk taşımazken, girişimci için risk önemli bir unsurdur. Bu nedenle girişimcinin risk açısından tercihi maddi kazanç ve saygınlık kazanmaya yönelik iken, iç girişimci tercihini kariyerden ve işinden yöne kullanır. Ayrıca bürokrasi girişimci için dayanılmaz bir olgu olup kendini iş kurmaya yönlendirirken, iç girişimci bürokratik kurallar içinde sistemi yönetmeyi başarır. Son olarak girişimci patron olarak görülürken, iç girişimci yöneticilerine rapor vermekle yükümlüdür.

  42. Sayıları pek fazla olmasa da özel sektörde faaliyet gösteren bazı işletmelerin yöneticileri, örgüt içinde “dürüst oyuncular” olarak yer almaktadır. Kurumsal Sosyal Girişimci; “Gündemin belirlediği konuya değil, daha çok sosyal konulara göre kendini motive eden, kurum içinde sosyal girişimci tavırlar sergileyen birey” olarak tanımlanır. İç girişimci ile kurumsal sosyal girişimci arasında bir benzerlik kurmak gerekirse, iç girişimciyi girişimci gibi düşünen çalışan ya da yönetici, kurumsal sosyal girişimciyi ise özel sektördeki sosyal girişimci olarak, kurum içinde sosyal odaklı davranan girişimci olarak düşünmek mümkündür. İki terim arasındaki fark, sadece odaklanılan konuda olup, iç girişimci kar elde etme motivasyonuna sahipken ( Örgütün karı) kurumsal sosyal girişimci sosyal konulara çözümler bulmaya yöneliktir. 1.3. KURUMSAL SOSYAL GİRİŞİMCİLİK

  43. Girişimciliği geniş anlamda “kaynakları daha büyük bir değer yaratan yeni bileşimler oluşturacak şekilde bir araya getirme” olarak tanımladığımızda, bu kavramın sadece piyasa mekanizması içinde değerlendirilmesi gerekliliği ortadan kalkmış olmaktadır. Böyle bir yaklaşım dahilinde girişimcilik, gönüllülük ilkesi çerçevesinde hareket eden üçüncü sektör ya da sivil toplum kuruluşları ve aynı zamanda kamu kuruluşları için de uygulanabilirliği olan bir kavram haline gelmektedir. 2- KAR ODAKLI OLMAYAN GİRİŞİMCİLİK

  44. Kamu çalışması ile girişimcilik arasındaki anlama yönelik önemli zıtlığa rağmen böylesi bir kavramın varlığı, oldukça ilginç gelebilir. Çünkü girişimciler karar verme aşamasında özgür olmaya ihtiyaç duyan, risk alan ve kişisel bir servete sahip olabilen kişiler olarak düşünülürken, kamuda görev yapanların özgürlük kısıtlaması içinde olan, özerkliğe sahip olmayan ve hatta maddi özendiricilerin düşük olduğu bir pozisyona sahip oldukları bilinmektedir. Dolayısıyla her ne kadar devleti ifade eden kamu ve girişimciliği ifade eden piyasa birbirinden çok uzak kavramlar olsa da kamu girişimciliği bu iki kavramın arasında ortaya çıkmış olan bir olgudur. Piyasa bir çok işletmenin birbiriyle rekabet içinde olduğu, açık bir ortam iken, kamu yukarıdan aşağıya bir hiyerarşinin egemen olduğu bir sorun çözme mekanizmasının sadece üst düzey kamu çalışanları tarafından yapılabileceği sınırlı bir görünüm sergilemektedir. Bu noktada önemi anlaşılan kamu girişimliği, günümüzdeki kamu sektörünün yerel, bölgesel, ulusal ve hatta uluslar arası düzeyde yenilikçiliğe açılması gerekliliğini ifade eder. 2.1. Kamu gİrİşİmcİlİğİ

  45. Diğer girişimciler gibi yenilikçi güdülerle hareket eden, diğer insanların durumları ile ilgilenen ve bu konuda bir şeyler yapmayı isteyen, entelektüel anlamda merakı ve bilgisi bulunan, takım kurma becerisine ve geniş bir sosyal sermayeye sahip olan, gerekli riskleri alma kararlılığı bulunan kamuda faaliyet gösteren kişiler, kamu girişimcileri olarak ifade edilmektedir. Kamu girişimciliğinin ne anlama geldiği ve nasıl bir hizmeti içerdiği konusunda yapılan bir çalışmada kamu hizmeti bağlamındaki girişimciliğin toplum için değer yaratmaya yönelmesi gerektiği belirtilmiştir. Bu nedenle kamu girişimciliğine kamusal alanda faaliyet gösteren, sahip olduğu iş tanımına ek olarak hizmet verdiği toplum için daha faydalı olabilecek faaliyetlere odaklanma olarak tanımlamak mümkün olabilir. Bir diğer tanıma göre kamu girişimciliği, kıt kamu kaynaklarının dağıtım şeklini değiştirmek amacıyla eldeki kaynaklardan bağımsız fırsatları kollayan, örgütün verdiği hizmeti artırarak değer yaratmaktır.

  46. Kamu girişimcileri, yerel kişiler ile onların kurdukları örgütler arasında değişim aracıları olarak bulunan ve sistem içinde katılımcı açık bir kültür sağlayan kamu görevlileridir. Kendi toplumlarına verilen hizmeti iyileştirmek, fayda yaratma uğruna çekilen sıkıntıların paylaşılması, bireylerin kendilerine saygı duyması, ve tabi ki gönüllü çalışanların haricinde kamu hizmetinde yer almaktan dolayı elde edilen gelir, kamu girişimcilerini motive eden faktörler olarak sayılabilir. Kamu girişimcileri, özellikle içinde bulundukları toplum yararına görev ve sorumluluk üstlenerek bakanlık, belediye başkanlığı gibi kamu hizmetinde çeşitli seviyelerde makam ve pozisyonlara sahip olabilirler.

  47. Kamu girişimcisini bireysel olarak değerlendirdiğimizde, belirli özelliklerin ön plana çıktığını görmekteyiz. Örneğin, kamu hizmetinde bulunan kamu girişimcileri, “ güç ve başarıyla motive olan, bir veya birden çok kamu sektörü örgütünü başlatmak, sürdürmek veya büyütmek için amaçlı faaliyetlerde bulunan bireyler” olarak ifade edilmektedir. Kar elde etmek kısıtı içinde olamayan bu kişiler, sosyal fırsatları gerçeğe dönüştürmek için kıt kamu ve özel sektör kaynaklarının bir araya getirerek vatandaşlar için belirli bir değer yaratma çabasındadır. Kamu girişimcilerinde etkili olan kişisel özellikler ve bu özellikleri yansıtan özellikler tekrarlanma sıklığına göre bir çalışmada şöyle yer almıştır: 1. yaratıcılık 2. içsel önem taşıyan değerler 3. mücadele 4. güven ve özgüven 5. eylem odaklılık/insiyatif sahibi olma/öngörülü olma 6. içsel ödüle önem verme 7. değişim eğilimli olma 8. özerklik/bağımsızlık 9. bağlılık sahiplenme 10. farkındalık/fırsatları görme 11. verimlilik yönelimli 12. başarı ihtiyacı 13. kalite odaklılık 14. kamu takdiri ile ilgilenme 15. enerjik ısrarcı 16. olumlu tutum içinde olma 17. etkili/kontrol gücü olan/otorite sahibi olan 18. geleceğe yönelik olma

  48. Var olan bir çok girişimcilik ve girişimci tanımı içinde kamuda veya kar odaklı olamayan örgütlerde de girişimcilik yapılabileceği ve bu gibi örgütlerin liderlerinin de girişimci olarak görüleceği belirtilmektedir. Girişimcilik yazınında girişimcinin sadece kar amacıyla kurulan şirketler ile özdeşleşmesi gerekmediği, diğer örgüt türleri içine girebilecek kar amacı gütmeyen örgütlerde de girişimcilerin bulunabileceği ifade edilmektedir. Sivil toplum çalışmalarında bulunan girişimcileri, kamu girişimcilerinden ayıran temel unsurlar: sivil toplum girişimcileri, 1. kamu görevlileri değil sivil vatandaşlarıdır. 2. toplumun genel olarak ilgisi dahilinde bulunulan konular ile ilgilenirler. 3. sorunlarla hali hazırda ilgilenmekte olan örgütlerin sorunlara yeni çözüm yolları bulmaları konusunda daha çok ilgi göstermesini beklemektedirler. Dolayısıyla sivil toplum girişimciliği aynı zamanda yurttaş girişimciliği olarak da görülebilir. 2.2. SİVİL TOPLUMDA GİRİŞİMCİLİK

  49. Girişimcilik gibi sosyal girişimcilik de zor tanımlanan bir olgudur. Sosyal girişimciler geleneksel girişimcileri bir çok açıdan benzemektedirler. Örneğin, yeni bir örgüt kurmaları, sosyo-ekonomik gelişime olan katkıları, fırsatları belirleyebilmeleri, yenilikçi ve kararlı olmaları bu iki tip girişimcinin ortak özellikleri olarak sayılabilir. Ancak sosyal girişimcilerin özel sektör girişimsinden en temel farkı, toplumsal sorunları çözme ve sosyal değer yaratma konusunda tutkulu olmalarıdır. Bu da kurmuş oldukları işletmelerinin misyonlarını oluşturmaktadır. Kısacası, sosyal girişimciler için kar elde etmek ve maddi kazanç sağlamak ve yaptıkları işin bir yan ürünü olarak ortaya çıkmaktadır. Asıl amaçladıkları şey sosyal değer ve fark yaratmaktır. 2.3. SOSYAL GİRİŞİMCİLİK

More Related